Lyme mı MS mi diye düşünenlerin durumuna bilimsel izah Horowitz den gelmiş. Bu iki hastalık arasındaki ilişkiyi oldukça iyi anlatmış. “How Can I Get Better” kitabından yaptığım kısa bir alıntı bu gönderinin konusu. Lyme olduğundan şüphelenen MS teşhisi almış pek çok kişiyi aydınlatacağını ve bu uğurda LYME ve coenfeksiyon testlerini yaptırmanın ya da lyme ı araştırmanın GEREKLİLİĞİNİ kabul edeceklerini düşünüyorum.
📌 Buradaki bilgilerden yola çıkarak MS tanısı alanların Borrelia başta olmak üzere Chlamydia pneumonia, Bartonella, HHV-6 ve Epstein-Barr virüsü testlerini yaptırmalarını şiddetle öneririm. 👇
Multipl skleroz (MS),
sinirlerin demiyelinizasyonu ile tanımlanan bir bozukluktur. Özellikle
merkezi sinir sistemi ve omurilikteki sinirleri çevreleyen ve elektriksel
uyarıların düzgün iletilmesi için gerekli olan miyelin kılıfının kaybıdır.
Beyni etkileyebilir, beyaz-madde lezyonlarının MRI'de görünür olmasına ve optik
sinirin (görme kaybının derecelerinin) değişmesine neden olur. Ayrıca omuriliği
etkiler, uyuşma, güçsüzlük ve karıncalanmaya neden olabileceği gibi idrarla ilgili zorluklara da sebep olur.
Diğer klinik semptomlar, yürüme güçlüğü, koordine olamama, baş dönmesi, işitme
kaybı, konuşmada güçlükler ve vücudun çeşitli sinirlerinde ağrılardır.
Genellikle bir görünen-bir kaybolan semptomlar sergileyerek belirir, özellikle de gidişatın başında ortaya çıkar
ve klinik olarak bazı vakalarda Lyme ve benzeri MSIDS lerden (multisistemik
hastalıklardan) ayırt edilemez olabilir. Aslında, bazı epidemiyolojik çalışmalar MS'in arkasında bir
enfeksiyonun olabileceğini düşündürmektedir (önceki bilimsel çalışmalar,
Chlamydia pneumonia ve Lyme hastalığı ile bağlantılı olduğunu, daha yeni
çalışmalar da Epstein-Barr varyantlarıyla bağlantılı olduğunu gösterdi), çünkü
yeni salgınlar Sadece Batılılar geldikten sonra dünya üzerinde görüldü.
İngiliz askerlerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında Faroe Adaları'na gelmesi ve
onların gelmesinden sonra ilk MS vakalarının görünmeye başlanması bunu
düşündürüyor. Ekvatordan daha uzak bölgelerde MS daha yaygın olduğu için,
genetik ve çevresel faktörlerin de bu hastalıkta rol oynamadığı
düşünülmektedir. Bazıları, Vitamin D
eksikliğiyle ilişkili olabileceği hipotezini de ortaya atmıştır.
Multipl skleroz, Lyme hastalığı gibi klinik tanıya dayalı bir
hastalık olup, onun için de geçerli bir kan testi yoktur. Beyin ve/veya
omuriliğin MR ında birden fazla demiyelinizan plak varsa, gözün sinir iletiminde değişiklikler mevcutsa
(VEP testi) ve kulağın sinir iletiminde değişiklikler mevcutsa (AEP testi)
bunlarla birlikte omurilik sıvısının belirli işaretleyicilerinde (miyelin temel
protein, veya MBP ve oligoklonal bantlar) artış görülmüşse MS den
şüphelenir. Bu değişikliklerin bazıları
dirençli Lyme hastalığında da görülebilir, bu nedenle diğer hastalıklar göz
ardı edildiğinde, genellikle dışlanma teşhisi konur. Bununla birlikte, servikal (boyuna ait) veya torakal
omurgaya ait MR'de demiyelinizasyon MS için daha spesifiktir.
MS'li hastalar sıklıkla vücutlarının farklı bölümlerinde
aralıklı karıncalanma ve uyuşukluktan şikayet ederler ve beyin MR'leri değişik
miktarlarda beyaz noktalar gösterebilir. Bu semptom ve bulguların her ikisi de Lyme hastalığında ve
MS'te görülür ve bazı hastalarda
negatif serum Lyme ELISA'lara sahip olduklarından genellikle nörologlar
tarafından MS bulunduğunu söylenirler ve ABC tedavisi (Avonex, Betaseron veya
Copaxone), Rebif , veya Rituxan verilir. Bu ilaçlar yardımcı olmazsa, hastalara
semptomların ortaya görünür olduğu ve kaybolduğu aşamalı bir form olan
"relapsing remitting ms " ya da kronik gelişen bir formuna sahip
olduğu söylenir ve bu semptomların stabilize edilmesi için bu ilaçlarda kalması söylenir. Bununla
birlikte tıpkı lupus veya RA teşhisi konan hastalarda olduğu gibi, ilaçlar
semptomlarını hafifletmeye yardımcı olmayabilir veya hatta yardımcı olsa bile
semptomları tedavi ediyor olabiliriz ve hastalık sürecinin asıl altında yatan
neden (ler) e ulaşamayabiliriz.
Tıbbi literatürdeki çok
sayıda yazar, MS'in muhtemelen Lyme hastalığının ajanı olan Borrelia
burgdorferi'ye bağlı bir enfeksiyondan kaynaklandığını önermektedir. Lyme'in
bazı MS vakalarının temelini oluşturduğu hipotezi için en az beş nedeni vardır:
1. Spiroketler MS patoloji örneklerinde
belgelenmiştir.
2.Spirochetal flagellin (vücudun
içinden geçmesine izin veren Borrelia burgdorferi'nin kuyruğu) imünolojik
açıdan insan miyelinine çok benzer.
3. MS ve Lyme'deki demiyelinizasyon
süreci de benzerdir; ikisi de göz ve omurilikte iltihaba neden olabilir, bu da
görme kaybına ve yürüme zorluğuna neden olabilir.
4. Doktorlar multipl sklerozu nörolojik
Lyme hastalığından ayırmaya çalışmak için omurilikten sıvı alacak olsaydı çok
benzer sonuçlar bulurlardı. Multiple sklerozda olduğu gibi, B. burgdorferi
nedeni ile merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, IgG antikorları ile artmış
protein sentesi, lenfositik pleositoz (omurilik sıvısında artmış lenfositleri),
protein artışı, artmış plazma hücreleri ve oligoklonal bantlara neden olabilir.
Merkezi sinir sistemini etkileyen Lyme, Borrelia burgdorferi ile reaksiyona
giren hem oligoklonal bantlar hem de olmayan oligoklonal bantlar üretebilir.
5. MS hastalarının merkezi sinir
sisteminde Lyme hastalığının kistik yapılarının bir kısmını buluyoruz. Belki
bazı çevresel faktörler (örn., Düşük D vitamini) veya Chlamydia gibi diğer
coenfeksiyonlar, kistik form halindeki Borreliayı yeniden canlandırmaktan,
demiyelinizasyonu ve MS tipi semptomları tetiklemekten sorumludur. Alan MacDonald, MS hastalarının
spinal sıvısından yaptığı otopside muhtemelen demiyelinizasyona katkıda
bulunan yuvarlak solucanlar (nematode
filarial worms) bulmuştur. Önem derecesi
bilinmiyor, ancak Ixodes ve Amblyomma türü kenelerin son zamanlarda filarial
solucanlar içerdiği keşfedildi.
Bir sonraki sayfada yer alan resim, MS'li bir hastanın
serebral omurga sıvısında (CSF) bulunan larva kurdu / filarial nematodların bir
fotoğrafıdır.
Güvenilir bir kan testinin olmaması ve iki hastalık
arasındaki semptomlarının çakışması, MS
tanısı alan hastaların sayısının sıklığının aslında Lyme-MSIDS hastası olmalarından kaynaklandığını
açıklayabilir. Daha önce MS tanısı alıp ve yaygın olarak reçete edilen MS
ilaçlarını (ABC reçeteli ilaç rejimi) ve Rebif'i kullanıp iyileştirmekte başarı kaydedemeyen
olan pek çok hastanın Lyme-MSIDS hastası olduğunu ve buna bağlı
demiyelinizasyonundan ve sonrasında yorgunluk, optik nevrit, karıncalanma,
uyuşma ve yürüme zorluğundan sorumlu olduğunu gördüm.
Bununla birlikte, iki hastalık arasındaki temel fark, MS hastalığında
MRI'da daha fazla beyaz plak ve omurilik sıvısında mevcut olan daha yüksek
miktarlarda miyelin temel protein ve oligoklonal bantlar bulunması gibi
görünüyor. Dahası, Lyme hastalığı
genellikle servikal omurgada (servical spine)
veya torakal omurgada (thoracic spine) demiyelinizan sıklıkla lezyonlara
neden olmamaktadır.
Bazı hastaların ayrıca otoimmün hastalıklar için genetik
yatkınlıkları vardır. Örneğin, HLA DR2 ve 4 olarak ifade edilen genlerin yanı
sıra HLA B 27 kromozom markerları , bazı hastaları bir otoimmün bozukluk
oluşturmaya yatkın hale getirebilir. Dr Alan Steere, HLA DR4 için pozitif test
edilen Lyme hastalarının daha ciddi otoimmün romatolojik belirtilere sahip
olduğunu göstermiştir ve 2014 yılında araştırmacılar, FSTL-1 (Follistatin
benzeri protein-1) adı verilen spesifik proteini keşfetmişlerdir. Bu otoimmün
artritte rolü olan Borrelia burgdorferinin neden olduğu bir enfeksiyon tarafından indüklenen bir
bağışıklık düzenleyicidir. Bazı hastalarda enfeksiyonlar ve otoimmün belirtiler
açıkça birbirine bağlıdır.
Daha önce belirtildiği gibi, genetik olarak otoimmün
hastalıklara yatkın olan bazı hastalar, biyolojik açıdan miyelin kılıflarına
benzer olan flegellalı (kuyruk) proteinleri hedefleyerek otomatik olarak
borrelia spiroketlerini öldürmeye çalışacaktır.
Bu, bağışıklık sisteminin sinirlerini çevreleyen miyelin
kılıflarına da saldırmasına neden olur ve bu da demansinasyona neden olur ve bu
da MS'in damgasının vurulduğu süreçtir.
Bağışıklık sistemleri, borrelianın flagellar proteini ile
miyelin kılıflarını birbirinden ayırt edemez.
Çözülmemiş semptomları olan Lyme hastalarının yüzde 70'ine
kadarının ilişkili periferik nöropati ile demiyelinizasyonu olabileceği
düşünülürse, bu süreç iki hastalığın ortak bir paydası gibi gözükmektedir.
Diğer
enfeksiyonlar (Bartonella), ağır metaller (cıva, kurşun, arsenik), diğer
çevresel toksinler, vitamin ve bağışıklık eksiklikleri ve mitokondriyal
disfonksiyon gibi MSIDS haritasında demiyelinizasyon ve nöropatiyi artıran diğer faktörlerle durum daha da karmaşıklaşır.
Sinir fonksiyon bozukluğunun altında yatan nedenlerin tümüne
varmak için demiyelinizasyonu tetikleyen birden fazla çakışan faktörü aramak
önemlidir.
Önceki
bilimsel araştırmalar, Borrelia, Chlamydia pneumonia ve HHV-6 gibi virüsler ile
muhtemel bir bağlantı olduğunu gösterdi ve son zamanlarda Journal of Neurology'de
yayınlanan araştırmalar, Epstein-Barr virüsü genetik varyantlarının da multipl
skleroz ile ilişkili olduğunu buldu. Çoklu enfeksiyonların ve çevresel faktörlerin otoimmün belirtilerden
sorumlu olduğunu keşfediyoruz.
Bilimsel literatür, kısa süre önce, otoimmün reaksiyonları
bağımsız olarak veya birlikte yükseltebilen en az altı ayrı sebebin olduğunu
göstermiştir. Bunlar genetik redisposition, bakteriyel enfeksiyonlar, virüsler,
toksinler, hormonal disregülasyon (lupus ve RA'da östrojen seviyeleri
hızlandırabilir ve DHEA gibi androjenleri hastalığın gelişimini inhibe
edebilir) ve bağırsağımızın mikrobiyomu içerisindeki bakterilerin disbiyozudur
(dengesizliği).
Aynen katılıyorum. 3 yildir nörolog dolasmaktan sikildim biktim..eb sonunda aklimin sayesinde lyme çıktım.Simdi tedavi zamani
YanıtlaSil