Sağlığını Korumayı Öğren: MS Mİ , LYME MI?

11 Ekim 2017 Çarşamba

MS Mİ , LYME MI?


Lyme mı MS mi diye düşünenlerin durumuna bilimsel izah Horowitz den gelmiş. Bu iki hastalık arasındaki ilişkiyi oldukça iyi anlatmış. “How Can I Get Better” kitabından yaptığım kısa bir alıntı bu gönderinin konusu. Lyme olduğundan şüphelenen MS teşhisi almış pek çok kişiyi aydınlatacağını ve bu uğurda LYME ve coenfeksiyon testlerini yaptırmanın ya da lyme ı araştırmanın GEREKLİLİĞİNİ kabul edeceklerini düşünüyorum. 



 📌 Buradaki bilgilerden yola çıkarak MS tanısı alanların Borrelia başta olmak üzere Chlamydia pneumonia, Bartonella, HHV-6 ve Epstein-Barr virüsü testlerini yaptırmalarını şiddetle öneririm. 👇


Multipl skleroz (MS),  sinirlerin demiyelinizasyonu ile tanımlanan bir bozukluktur. Özellikle merkezi sinir sistemi ve omurilikteki sinirleri çevreleyen ve elektriksel uyarıların düzgün iletilmesi için gerekli olan miyelin kılıfının kaybıdır. Beyni etkileyebilir, beyaz-madde lezyonlarının MRI'de görünür olmasına ve optik sinirin (görme kaybının derecelerinin) değişmesine neden olur. Ayrıca omuriliği etkiler, uyuşma, güçsüzlük ve karıncalanmaya neden olabileceği gibi  idrarla ilgili zorluklara da sebep olur. Diğer klinik semptomlar, yürüme güçlüğü, koordine olamama, baş dönmesi, işitme kaybı, konuşmada güçlükler ve vücudun çeşitli sinirlerinde ağrılardır. Genellikle bir görünen-bir kaybolan semptomlar sergileyerek belirir,  özellikle de gidişatın başında ortaya çıkar ve klinik olarak bazı vakalarda Lyme ve benzeri MSIDS lerden (multisistemik hastalıklardan) ayırt edilemez olabilir. Aslında, bazı epidemiyolojik çalışmalar MS'in arkasında bir enfeksiyonun olabileceğini düşündürmektedir (önceki bilimsel çalışmalar, Chlamydia pneumonia ve Lyme hastalığı ile bağlantılı olduğunu, daha yeni çalışmalar da Epstein-Barr varyantlarıyla bağlantılı olduğunu gösterdi), çünkü yeni salgınlar Sadece Batılılar geldikten sonra dünya üzerinde görüldü. İngiliz askerlerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında Faroe Adaları'na gelmesi ve onların gelmesinden sonra ilk MS vakalarının görünmeye başlanması bunu düşündürüyor. Ekvatordan daha uzak bölgelerde MS daha yaygın olduğu için, genetik ve çevresel faktörlerin de bu hastalıkta rol oynamadığı düşünülmektedir. Bazıları,  Vitamin D eksikliğiyle ilişkili olabileceği hipotezini de ortaya atmıştır.

Multipl skleroz, Lyme hastalığı gibi klinik tanıya dayalı bir hastalık olup, onun için de geçerli bir kan testi yoktur. Beyin ve/veya omuriliğin MR ında birden fazla demiyelinizan plak varsa,  gözün sinir iletiminde değişiklikler mevcutsa (VEP testi) ve kulağın sinir iletiminde değişiklikler mevcutsa (AEP testi) bunlarla birlikte omurilik sıvısının belirli işaretleyicilerinde (miyelin temel protein, veya MBP ve oligoklonal bantlar) artış görülmüşse MS den şüphelenir.  Bu değişikliklerin bazıları dirençli Lyme hastalığında da görülebilir, bu nedenle diğer hastalıklar göz ardı edildiğinde, genellikle dışlanma teşhisi konur. Bununla birlikte, servikal (boyuna ait) veya torakal omurgaya ait MR'de demiyelinizasyon MS için daha spesifiktir.

MS'li hastalar sıklıkla vücutlarının farklı bölümlerinde aralıklı karıncalanma ve uyuşukluktan şikayet ederler ve beyin MR'leri değişik miktarlarda beyaz noktalar gösterebilir. Bu semptom ve bulguların her ikisi de Lyme hastalığında ve MS'te görülür ve bazı hastalarda negatif serum Lyme ELISA'lara sahip olduklarından genellikle nörologlar tarafından MS bulunduğunu söylenirler ve ABC tedavisi (Avonex, Betaseron veya Copaxone), Rebif , veya Rituxan verilir. Bu ilaçlar yardımcı olmazsa, hastalara semptomların ortaya görünür olduğu ve kaybolduğu aşamalı bir form olan "relapsing remitting ms " ya da kronik gelişen bir formuna sahip olduğu söylenir ve bu semptomların stabilize edilmesi için  bu ilaçlarda kalması söylenir. Bununla birlikte tıpkı lupus veya RA teşhisi konan hastalarda olduğu gibi, ilaçlar semptomlarını hafifletmeye yardımcı olmayabilir veya hatta yardımcı olsa bile semptomları tedavi ediyor olabiliriz ve hastalık sürecinin asıl altında yatan neden (ler) e ulaşamayabiliriz.

Tıbbi literatürdeki çok sayıda yazar, MS'in muhtemelen Lyme hastalığının ajanı olan Borrelia burgdorferi'ye bağlı bir enfeksiyondan kaynaklandığını önermektedir. Lyme'in bazı MS vakalarının temelini oluşturduğu hipotezi için en az beş nedeni vardır:

1. Spiroketler MS patoloji örneklerinde belgelenmiştir.
2.Spirochetal flagellin (vücudun içinden geçmesine izin veren Borrelia burgdorferi'nin kuyruğu) imünolojik açıdan insan miyelinine çok benzer.
3. MS ve Lyme'deki demiyelinizasyon süreci de benzerdir; ikisi de göz ve omurilikte iltihaba neden olabilir, bu da görme kaybına ve yürüme zorluğuna neden olabilir.
4. Doktorlar multipl sklerozu nörolojik Lyme hastalığından ayırmaya çalışmak için omurilikten sıvı alacak olsaydı çok benzer sonuçlar bulurlardı. Multiple sklerozda olduğu gibi, B. burgdorferi nedeni ile merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, IgG antikorları ile artmış protein sentesi, lenfositik pleositoz (omurilik sıvısında artmış lenfositleri), protein artışı, artmış plazma hücreleri ve oligoklonal bantlara neden olabilir. Merkezi sinir sistemini etkileyen Lyme, Borrelia burgdorferi ile reaksiyona giren hem oligoklonal bantlar hem de olmayan oligoklonal bantlar üretebilir.
5. MS hastalarının merkezi sinir sisteminde Lyme hastalığının kistik yapılarının bir kısmını buluyoruz. Belki bazı çevresel faktörler (örn., Düşük D vitamini) veya Chlamydia gibi diğer coenfeksiyonlar, kistik form halindeki Borreliayı yeniden canlandırmaktan, demiyelinizasyonu ve MS tipi semptomları tetiklemekten  sorumludur. Alan MacDonald, MS hastalarının spinal sıvısından yaptığı otopside muhtemelen demiyelinizasyona katkıda bulunan  yuvarlak solucanlar (nematode filarial worms)  bulmuştur. Önem derecesi bilinmiyor, ancak Ixodes ve Amblyomma türü kenelerin son zamanlarda filarial solucanlar içerdiği keşfedildi.

Bir sonraki sayfada yer alan resim, MS'li bir hastanın serebral omurga sıvısında (CSF) bulunan larva kurdu / filarial nematodların bir fotoğrafıdır.



Güvenilir bir kan testinin olmaması ve iki hastalık arasındaki semptomlarının çakışması,  MS tanısı alan hastaların sayısının sıklığının aslında  Lyme-MSIDS hastası olmalarından kaynaklandığını açıklayabilir. Daha önce MS tanısı alıp ve yaygın olarak reçete edilen MS ilaçlarını (ABC reçeteli ilaç rejimi) ve Rebif'i  kullanıp iyileştirmekte başarı kaydedemeyen olan pek çok hastanın Lyme-MSIDS hastası olduğunu ve buna bağlı demiyelinizasyonundan ve sonrasında yorgunluk, optik nevrit, karıncalanma, uyuşma ve yürüme zorluğundan sorumlu olduğunu gördüm.
Bununla birlikte, iki hastalık arasındaki temel fark, MS hastalığında MRI'da daha fazla beyaz plak ve omurilik sıvısında mevcut olan daha yüksek miktarlarda miyelin temel protein ve oligoklonal bantlar bulunması gibi görünüyor. Dahası, Lyme hastalığı genellikle servikal omurgada (servical spine)  veya torakal omurgada (thoracic spine) demiyelinizan sıklıkla lezyonlara neden olmamaktadır.
Bazı hastaların ayrıca otoimmün hastalıklar için genetik yatkınlıkları vardır. Örneğin, HLA DR2 ve 4 olarak ifade edilen genlerin yanı sıra HLA B 27 kromozom markerları , bazı hastaları bir otoimmün bozukluk oluşturmaya yatkın hale getirebilir. Dr Alan Steere, HLA DR4 için pozitif test edilen Lyme hastalarının daha ciddi otoimmün romatolojik belirtilere sahip olduğunu göstermiştir ve 2014 yılında araştırmacılar, FSTL-1 (Follistatin benzeri protein-1) adı verilen spesifik proteini keşfetmişlerdir. Bu otoimmün artritte rolü olan Borrelia burgdorferinin neden olduğu  bir enfeksiyon tarafından indüklenen bir bağışıklık düzenleyicidir. Bazı hastalarda enfeksiyonlar ve otoimmün belirtiler açıkça birbirine bağlıdır.
Daha önce belirtildiği gibi, genetik olarak otoimmün hastalıklara yatkın olan bazı hastalar, biyolojik açıdan miyelin kılıflarına benzer olan flegellalı (kuyruk) proteinleri hedefleyerek otomatik olarak borrelia spiroketlerini öldürmeye çalışacaktır.

Bu, bağışıklık sisteminin sinirlerini çevreleyen miyelin kılıflarına da saldırmasına neden olur ve bu da demansinasyona neden olur ve bu da MS'in damgasının vurulduğu süreçtir.

Bağışıklık sistemleri, borrelianın flagellar proteini ile miyelin kılıflarını birbirinden ayırt edemez.

Çözülmemiş semptomları olan Lyme hastalarının yüzde 70'ine kadarının ilişkili periferik nöropati ile demiyelinizasyonu olabileceği düşünülürse, bu süreç iki hastalığın ortak bir paydası gibi gözükmektedir.

Diğer enfeksiyonlar (Bartonella), ağır metaller (cıva, kurşun, arsenik), diğer çevresel toksinler, vitamin ve bağışıklık eksiklikleri ve mitokondriyal disfonksiyon gibi MSIDS haritasında demiyelinizasyon ve nöropatiyi artıran  diğer faktörlerle durum daha da karmaşıklaşır.

Sinir fonksiyon bozukluğunun altında yatan nedenlerin tümüne varmak için demiyelinizasyonu tetikleyen birden fazla çakışan faktörü aramak önemlidir.

Önceki bilimsel araştırmalar, Borrelia, Chlamydia pneumonia ve HHV-6 gibi virüsler ile muhtemel bir bağlantı olduğunu gösterdi ve son zamanlarda Journal of Neurology'de yayınlanan araştırmalar, Epstein-Barr virüsü genetik varyantlarının da multipl skleroz ile ilişkili olduğunu buldu. Çoklu enfeksiyonların ve çevresel faktörlerin otoimmün belirtilerden sorumlu olduğunu keşfediyoruz.


Bilimsel literatür, kısa süre önce, otoimmün reaksiyonları bağımsız olarak veya birlikte yükseltebilen en az altı ayrı sebebin olduğunu göstermiştir. Bunlar genetik redisposition, bakteriyel enfeksiyonlar, virüsler, toksinler, hormonal disregülasyon (lupus ve RA'da östrojen seviyeleri hızlandırabilir ve DHEA gibi androjenleri hastalığın gelişimini inhibe edebilir) ve bağırsağımızın mikrobiyomu içerisindeki bakterilerin disbiyozudur (dengesizliği).




http://drsusanmarra.com/patient-resources/ms-vs-lyme-disease/
👆Şu linkte de faydalı bilgiler mevcut

1 yorum:

  1. Aynen katılıyorum. 3 yildir nörolog dolasmaktan sikildim biktim..eb sonunda aklimin sayesinde lyme çıktım.Simdi tedavi zamani

    YanıtlaSil

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.