Yeniden Merhaba,
Facebook’ da çok sevdiğim bir grup var.
Magnesium Advocacy Group .Bu grubun kurucusu olan Morley Robbins in anemi
hakkındaki videosuna grupta rastladım ve bence çok çok önemli bir paylaşım. Bu
sebeple bu gönderide elimden geldiğince Türkçe’ye çevireceğim. Süreç içerisinde
şunu öğrendim ki ne ile mücadele edersen et kök nedene ulaşmayı hedefle.
Bu videoda Morley Robbins pek çok
insanın kendisinde DEMİR ANEMİSİ olduğunu düşündüğünü ancak aslında sahip
olduklarının DEMİR TOKSİSİTESİ olduğunu anlatıyor. Şimdiden keyifli izlemeler & okumalar.
♣♣♣
" Merhaba, benim adım Morley Robbins. Magnesium
Advocacy Group un kurucusuyum. Magnesium
Advocacy Group şu anda 112.000 den
fazla üyesi olan bir Facebook Grubu. Genel olarak mineraller hakkında artan bir
farkındalık olduğunu görüyoruz. Açık olarak magnezyum grubun temel odak noktası,
ayrıca biz demir ve demir toksisitesini
de ele almak için ciddi emek harcıyoruz. Bu videoyu özellikle anemi hastası (anemik) olduğu söylenen
insanlar için hazırladım. Bu toplum içerisindeki çok önemli bir konu. Çok
yaygın bir durum. Bu nedenle ben
gerçekten bu konuyu parçalara ayırmak ve insanlara, bu anemi etiketinin ne
olduğunu tam olarak anlayabilmesi için neler olması gerektiği hakkında açıklama
yapmak istiyorum.
Anemi kelimesi aslında Latince'de kanda yok anlamındadır. Öyleyse anemi
nedir? Demir eksikliğidir. Bu düşünce bizi aneminin demir eksikliği olduğu
anlamına geldiğine inanmaya yönlendirir.
Ve aslında ölçtüğü şey kandaki demir seviyesi miktarıdır. Demirin
dinamiğinin bir yönüne baktığı için bu
çok önemli bir bileşendir. Anlaşılması gereken önemli konu ise, demir
eksikliğinden çok farklı olan demir
homeostazı denilen bir kavram olduğudur. Demir homeostazının farkı ise
sadece kandaki demire değil aynı
zamanda vücuttaki veya dokudaki demire
de bakmasıdır. Ancak tüm demir homeostazis sürecini anlamanın formülü, "fox" olarak adlandırılan bir
anahtar enzimi tanımak ve demirin
kan ile vücut arasındaki hareketini yönetmekteki rolünü anlamaktır. Bu
düşünürken tamamen göz ardı edilen ve birinin demir durumunun teşhisinin çok
önemli bir yanıdır. Ve onu karakterize ettiğim yöntem demir durumunu ölçmek
için bir ferritin kan testi
kullanmaktır. Ve hepimizin tüm baktığı konu da kandaki demir seviyesidir. Bu
birinci sınıf matematiği gibidir. Basit
aritmetik. Belirlenmiş seviyede mi? Ancak insanların mezun olmak için
benim lise matematiği olarak adlandırdığım bilgiye gerçekten ihtiyaçları
olduğunu düşünüyorum. Analiz veya diferansiyel denklemlerle dalmamıza gerek
yok. Bu lise matematiği. Çünkü birden
fazla değişkenimiz var, tıpkı cebirdeki gibi. Ve bu yüzden basit 1 artı 1
eşittir 2 yerine, belirli bir olay için
bir formül elde etmemiz lazım; çünkü
kandaki demir ile vücuttaki demir arasında önemli bir ilişki olduğunu
biliyoruz. Ve artık insanlar tıptaki metriklerin tümünün kandaki demire
odaklanmış olduğunu anlamalıdır.
Ferroksidaz enzimi (fox) adı verilen bu
enzimin seviyesini ölçmek için uygun bir yol yoktur. Ve benim nacizane
düşünceme göre, insan vücudundaki en
önemli enzimdir. Çünkü ana antioksidan enzimdir. Ancak aynı zamanda kan ve doku arasında demir yönetiminde
kritik bir rol oynar. Şöyle ki seruloplazmin
(ceruloplasmin ) kan testi denilen bir kan testimiz var. Ve benim "Tam
Demir Panel" ime aşina olan herhangi biri, bu değeri ölçtüğümü bilir.
Ancak o fraksiyonları ayırmaz, bu nedenle ferroksidaza karşı enflamasyona neyin
yanıt verdiğini biliriz. Bunu araştırma laboratuvarlarında her zaman yaparlar,
ancak ticari laboratuvarlarda yapmazlar. Yani burada demir eksikliği ile demir homeostazı arasında büyük bir fark vardır.
Çünkü demir homeostazında yapmamız gereken, üç değere de bakmaktır: kandaki demir, enzim ferroksidaz ve
vücuttaki demir. Eksik olan bir diğer parça ise vücuttaki demiri ölçmenin uygun bir yolunun olmamasıdır. Bir iğne
biyopsisi yapabilirsiniz, ancak bu çok acı vericidir veya çok pahalı olan bir
T2 MRG yapabilirsiniz. Ancak denklemin bu iki kısmı düzenli olarak yapılmıyor.
Ve benim görüşüme göre, sadece kandaki
demir üzerinden bir karara odaklanmak yanıltıcıdır. Bu, insanların tüm
dinamikleri gerçekten anlamalarına yardımcı olmuyor. Yani insanların yapmasını
istediğim şey, bu dar eksiklik kavramından uzaklaşmaları ve bu daha geniş demir
homeastazı kavramını benimsemeye başlamasıdır. Çünkü olan biteni daha kapsayıcı
bir kavramdır. Ama onu başka bir seviyeye taşımama izin verin. Şimdi başka
neler olup bittiğini daha iyi anlayacaksınız. Yani bu gerçekten ilk seviyeydi.
İkinci seviye olarak demir oksijen
taşır. Bu büyük bir mesele, başarılı
bir yaşam sürmek için bu enerjiyi
üretmek için bu oksijene ihtiyacımız var. Ancak insan vücudundaki demirin % 70'i hemoglobinde bulunur ve ne yapar?
Vücudun her yerine oksijen taşır.
Bu yüzden, kilit nokta, demirin
oksijen taşıma özelliğine sahip olduğunu insanların anlamalarını sağlamaktır.
Toplumda çok az bilinen şey ise şudur ki - tıp fakültesinde çok fazla
araştırıldığını sanmıyorum - bakırın oksijen kullandığı.
Ve böylece bir yanda onu taşımak diğer yanda ise onu kullanmak vardır. Ve
bunlar çok farklı kavramlar ifade etmektedir. Demirin oksijen taşıması pasif bir fonksiyondur. Bakırın oksijen kullanması ise aktif
bir fonksiyondur. Aslında, literatürde öğreneceğiniz şey bakırın oksijeni
aktive ettiğidir (harekete geçirdiğidir). Ve gerçekten mitokondri dünyasına
daldığınızda, bulduğunuz şey mitokondride beş kompleks olduğudur; tıpkı bir
yarış pisti gibidir. Yarış pistinde beş durak vardır. Ve 4 numaralı durağa
Kompleks 4 denir ve sitokrom c oksidaz
adı verilen anahtar bir enzim içerir. Muhtemelen bunun ikinci en önemli enzim olduğunu söyleyebilirim. FOX en önemlisi
olmalıdır ve elektronlar bu kompleksin içinden geçer çünkü
bakır-sürükleyicidir. FOX da iki heme grubu bulunmasına ve bu iki hemenin
aslında demir olmasına rağmen, tüm komplekse bakır hakimdir tüm işi yapan
bakırdır. Ve onu karakterize ettiğim yol, demirin vücutta nerede olursa olsun
ona eşlik edilmesi gerektiğidir. Vücuttaki anahtar
proteinlere düzgün şekilde bağlı değilse demir çok yıkıcı bir elementtir. Bu
yüzden demiri elinde çekiç olan dört yaşındaki bir çocuğa benzetiyorum. Aklı
başında hiç kimse dört yaşındaki bir çocuğa çekiç vermez ve sonra onu
gözetlemez. Ve işin aslı, bakırı da elinde çekiç olan bir marangoza
benzetirim. Bu yüzden inşa edilen
binalara, dünyadaki büyük binalara çok dikkat ederiz ve bu yüksek binaların hepsinde demir vardır.
Her birinde. Yapmamız beklenen, tıbbi analojiyi kullanmak, inşaat demiri ve
kirişleri onurlandırmamız ve bu demiri hareket ettiren zanaatkarları ve betonun
dökülmesini sağlayan vinç operatörlerini görmezden gelmemiz . Peki, binadaki
diğer anahtar fonksiyon nedir? Bu elektriktir. Elektrik demir telden
geçirilmez. Bakır telden geçer. Bu nedenle demirin önemli olduğunu ancak daha
da önemli olabilecek başka unsurların da var olduğunu anlamaları için bu
konseptin önemli olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, gerçekte neler olup bittiğini
daha iyi anlayabilmeniz için son kısma
geçmeme izin verin. Ve bu, araştırmamın son birkaç ayında gerçekleşen gerçekten
yeni bir araştırmaya dayanıyor. Yani bu üçüncü seviye ve bunun en önemli
olabileceğini düşünüyorum. Yapacağımız şey, asla demir ile ilişkisi olduğunu
bilmediğin iki mineral hakkında konuşmak olacak. Bize demire saygı göstermemiz
ve geri kalan her şeyi göz ardı etmemiz öğretildi. Aslında, vücutta demir için
ihtiyaç var. Fakat burada anlaşılması çok önemli bazı gerçekler var. En önemli
nakil proteinlerinden biri transferrindir. Transferrin proteinini yapmak için ise magnezyum ve insülin
bulunması gerekir. Magnezyum ve insülin yoksa, transferrin yapamazsınız. İkinci
olarak, vücutta gerçekleşen en önemli olaylardan biri olan transferrine demir
koymak için, magnezyum demirin transferine geçmesini sağlar. Demir bunu kendi
başına yapmaz; katılan başka bir mineral daha vardır. Ve daha sonra, son
zamanlara kadar bilmediğim beni en çok şaşırtan şey ise, transferrin bir hücreye
geldiğinde onun boşaltılması gereken
bir süreç olduğudur. Ve aslında endozom
denilen şeye giriyor. Hücrenin içindeki endozomun yaptığı şey ise onu parçalara
ayırmaktır. Bu çok önemli. Endozomun içinde bulunduğu hücrenin pH'ı 7,4
civarındadır. Endozomun içindeki pH ise 5,0'dır. Demirin transferinden
boşaltılması için asitli bir pH olması gerekir. Yine, proton pompası
inhibitörleri gibi, proton pompası denilen bu pompaları çalıştırmak için tekrar
magnezyuma ihtiyacınız vardır. Bu proton
pompaları, bunlar ATPazlardır ve bunlar endozomun içinde hidrojen ve pottasyumu
çalıştırır, böylece demir transferrin dışına çıkabilir. Böylece demir ya enerji
oluşturma sürecinin bir parçası olmak üzere mitokondriye gider ya da ferritin
molekülü halinde depolanmaya gidebilir. Yani yine, anahtar bakış açısı magnezyumla ilişkilidir. İşte bunun diğer
tarafı. Kan sentezinin çok önemli bir parçası olan heme proteini yapmak için,
heme biyolojik olarak kullanılabilir (biyoaktif) bakır gerektirir. Biyolojik
olarak kullanılabilir bakır olmadan heme proteini üretemezsiniz. Bu durum
araştırmalarda iyi bir şekilde saptanmıştır. Hemenin anahtar bileşeni nedir?
Demiri heme haline getirmek için
ferrochelatase denilen bir enzimi (ferroşelataz enzimi) çağırır. Ve
ferrochelatase enzimi biyolojik olarak kullanılabilir bakır gerektirir. Böylece
biyoyararlı bakır olmadan hem heme yapamayız hem de demiri hemeye çeviremeyiz. Öyleyse,
hemoglobin yapmak için dört heme yi
birbirine örmek çok önemli bir işlevdir. Ve dört adet heme hemoglobin
olmak için biyoyararlı bakır gerektirir. Ve sonra dördüncüsü, kırmızı kan
hücresinin yeniden kullanımı olan çok önemli bir hemoliz işlemidir. Ve
oxygenase one olarak adlandırılan bir enzim tarafından yönetilir. HO1 olarak
adlandırılır ve biyoyararlı bakır ile düzenlenir. Biyoyararlı bakır terimini
kullandığımda, gerçekten bahsettiğim şey bu ferroksidaz enzimidir (fox). Yine,
bana göre, fox insan vücudunun Everest Dağıdır. Ve toplumda iyi
bilinmemektedir. Tıbbi çevrelerde kesinlikle iyi bilinmemektedir. Ayrıca tıp fakültesinde öğretilmiyor. Ve burada,
demirle ilgili olarak bakırla çalışan pek çok farklı bileşene ve magnezyumla
çalışan tüm bu bileşenlere sahibiz. Yine, bu demir bileşeni ile ilgili
olarak toplum olarak sadece bu kısma
ışık tutuyoruz ve gerçek magnezyum durumunu anlama ihtiyacını ve bakırın biyolojik
olarak kullanılabilirliğini anlama ihtiyacını görmezden geliyoruz. Ve bu durum
için benim geliştirdiğim şey ise başta belirttiğim bir kan testi, olup Tam
Demir Paneli ( Full Monty Iron Panel) olarak adlandırılıyor ve kırmızı kan hücresinin içindeki magnezyuma bakıyor, çinkoya ve bakıra bakıyor. Yine
bu panelde daha yaygın bir molekül olan ceruloplasmin'e bakar
ve ferroksidaz ile neler olup bittiği hakkında çıkarım yapabiliriz. Ve sonra transferinin
nasıl çalıştığıyla ilgili olarak birçok demir bileşenine bakar. Demirin toplam bağlanma yerleri nasıl? Serum demiri
nasıl? Ve ferritinin durumu nedir?
Ve çok hızlı bir şekilde anlatmak
istediğim, demir ile ilgili olarak gerçekte neler olup bittiğiyle ilgili birkaç
anlayış katmanımız vardır ve bu yüzden size anemik olduğunuz söylendiğinde,
bilin ki hikayenin daha önce araştırılmamış bir kısmı daha vardır. Ferritin kan
testi sadece kanda görünen depo proteinine baktığı için teşhis etmede
yetersizdir. Ancak demiri kaplayan enzime bakmıyoruz ve vücuttaki demire bakmıyoruz.
Ve bunlar tamamen yok sayılan demir homeostazının üçte ikisi. Bu yüzden
gerçekten geri adım atmamız ve “demir durumumla ilgili gerçekten neler olup
bittiği hakkında daha iyi bir anlayış seviyesine geçmek istiyorum” dememiz
gerektiğini düşünüyorum. Ve bu birinci sınıf matematik zihniyetinden çıkmalı ve
en azından lise cebirine seviyesine gelmeliyiz. İlgili olabilecek birden fazla
değişkene bakmaya başlayın ve demirin oksijenle ilişkisi, bakırın oksijen
kullanımı, magnezyum ve bakır olmadan demirin işe yaramadığı gerçeği arasındaki
benzersiz özellikleri anlamaya başlayın.
Demir vücutta gerçekten çok pasif bir
maddedir. Hikayenin daha fazla kompleks olduğunu ve incelik içerdiğini düşünüyorum ve bunu
takip eden dinleyiciler ve insanlarla paylaşmak istedim. Bu şekilde bu dinamikleri
daha iyi ve eksiksiz olarak anlayacaklardır."
♣♣♣
BONUS: Konuyla ilgili faydalı olabilecek bir yazı için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.