Sağlığını Korumayı Öğren: LYME BAŞARI ÖYKÜSÜ - 2

10 Şubat 2018 Cumartesi

LYME BAŞARI ÖYKÜSÜ - 2





Hepimiz lyme dan iyileşen var mı yok mu merak ediyoruz. Dün MS teşhisi almış bir lyme hastasının iyileşme videosunu paylaşmıştım. İyileşme hikayeleri dinlemek hastalığa odaklanmaktan ziyade “iyi olma haline” odaklanmayı sağladığı için bence çok motive edici. Bugün yine beni etkileyen bir videoyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu videoda Elisabeth için hastalıktan iyileşmede dönüm noktası kolon ve karaciğer temizlikleri ve beslenme olmuş. İngilizce bilmeyenler için Elisabeth’in hikayesini genel hatlarıyla anlatacağım:








Elisabeth Dunham 1971 doğumlu. New Jersey de doğmuş, Connecticut’da hayatının bir kısmını geçirmiş , New York’da , Oregon’da bulunmuş. Oregon eyaletinin Portland şehrinde yaşıyor. 2008 de tanı konulmuş. 2006 da çok çok hasta olmuş. Pek çok lyme hastasında olduğu gibi neler olduğu anlaşılamamış. Panik atak, anksiyete, depresyon, kendini tuhaf hissetme ilk semptomları. Bu semptomlar bir gecede başlamış, birden panik atak hissetmiş, nefes alış verişleri hızlanmış, kolları birbirine dönmüş, aynı şekilde ayakları birbirine dönmüş kilitlenmiş, yani vücudu tamamen kontrolden çıkmış, vücudu fetüs pozisyonuna geçmiş, kendini hareket ettirememiş, tamamen paralize olmuş. Etrafındakiler felç geçirdiğini düşünmüş ve acil servise götürmüş ve orada damardan Adivan verilmiş. Böylece kolları çözülmüş ve evine gönderilmiş. Ancak 2 hafta sonra aynı durum tekrar etmiş. Bu sefer araçtaymış. Hemen arkadaşını aramış ve arkadaşı almış Elisabeth i kendi evine götürmüş. Bu nöbetini acil servise gitmeden atlatmış. Ancak aniden gelen bu nörolojik semptomlara bir anlam veremiyor. O dönem sağlıksız besleniyormuş, kahve içiyormuş, 11 tane amalgam dolgusu varmış ve bunlar da çok sağlıklı değilmiş. Yani toksik yükü fazlaymış. Tabi o dönemlerde Mexica yemekleri yediği için parazit yükünün de çok fazla olabileceğini düşünüyor. Çünkü et kestikleri bıçaklar ile salata yaptıklarına rastlamış. Hatta Lyme testleri yaptırdığı dönemde onun naturopathi bağırsağında diğer bulunabilecek zararlılar için de test yapmış ve Trichinella tespit etmiş. Bu nöbetlere bunun sebep olabileceğini söylemiş. Çeşitli restaurantlarda yediği domuz etlerinin de bunda rolü olabileceğini düşünüyor. Bu panik atak nöbetleri 2 yıl sürüyor. 2008 in başında hemen doğum sonrasında artık arkadaşları psikiyatriye gitmesi için baskı yapıyor ve akabinde Zoloft a başlıyor ve o da beyin hasarı yapıyor. Çünkü MTHFR gen mutasyonu var olduğu için artık vücudu detoks yapamıyor, kimse Zoloft un ona zarar verebileceğini söylemiyor. Korkunç şeyler yaşıyor. Karaciğeri o kadar toksik ki detoks yapamıyor. Doktoru ve arkadaşları iki hafta daha ilaçta kalmasını söylüyor. Ancak kocası eşinin dudaklarının beyazlaştığını, ölü gibi göründüğünü ve ilacı acilen kesmesini ve acil servisi aramasını söylüyor. Acili arıyorlar ve hemşire SSRI ilacına çok ciddi tehlikeler yaratabilecek reaksiyon geliştirdiğini söylüyor. Bu dönemlerde aşırı kilo veriyor resmen yürüyen iskelete dönüyor, sürünüyor, acı içinde çığlık atıyor, karaciğeri çok ağrıyor. O dönem kolon temizliğini, lavmanları henüz keşfetmemiş. Bu nedenle bütün pislik sürekli sirküle ediyor. Sinir sitemi ciddi zarar görmüş, müthiş acılar içinde. Çok konforsuz bir hayat yaşıyor. Bunu bir terör olarak tanımlıyor. Çünkü eğer çocukları olmasaydı binadan atlayacağını söylüyor. Lyme dan intihar eden insanlar varsa benim bu yaşadıklarımı yaşamış olmalı diyor. Bu korkunç dönem 3 ay sürüyor. 

Satya Ambrose’nin kliniğine gidiyor , naturopatik bir klinik fakat orda yatağa dahi oturamıyor. Öyle acılar içinde ve öyle huzursuz ki anlatırken uygun kelimeyi bulamıyor ruhu bedeninden kaçmak istiyor, öyle huzursuz. Burada kalamayacağını eve gitmek istediğini söylüyor tam o sırada biri ona burada kolon temizleme işlemi yaptır diyor. Kolon temizliği yaptırıp pisliklerden arındıkça rahatlama hissediyor ve sonrasında LYME teşhisini alıyor. Buna inanamıyor. O sırada hem lyme, hem coenfeksiyonları, hem parazitler hem ağzında dolgular yani ağır metal her şey var. Zaten bir yıl sonra da 11 tane amalgamını 2 akupunktur uzmanı eşliğinde (çünkü anestezi almaması gerekiyor) 3 celsede aldırmış. O zamanlar gıdalardan ve sağlıklı beslenmeden habersiz. Amalgamları alındıktan sonra True North Health Center adı verilen bir sağlıklı yaşam merkezine gidiyor. Su orucu, sebze suyu orucu yapıyor ve bitki bazlı diyet yapıyor. Bir parça işe yarasa da kendisi kadar toksik olan kimseye iyice temizlenmeden önermediğini söylüyor. Ancak şimdi değerlendirdiğinde bunun iyi bir eğitim olduğunu ve zamanla bunu daha da geliştireceğini söylüyor. Bu arada eşinden ayrılıyor, gazete muhabir kariyeri varken bunu kaybediyor. Yani iyice dibe vuruyor iki çocuklu bekar hasta bir anneye dönüşüyor. Artık deli ve histerik olarak etiketlenmiş hiç desteği olmayan bir insan haline geliyor. Kız kardeşinden bile duygusal hiçbir destek görmüyor. Sadece Allah ve kendisi var. Ta ki Facebook da kendi hikayesine benzer insanlarla tanışana kadar. 

Ardından yine naturopath olan Satya Ambrose un kliniğine gidiyor. Önce ona tindamax ve albendazole başlıyor. Tindamax cyst buster ve anti-parazitik. Bunları bir hafta kullanmasını söylüyor. Bu ilaçlar onu epey kötü yapıyor. Ardından cat’s claw a geçiyor. Günde 2 damla. Gerçekten ciddi herx yaşıyor. Ardından kolon temizleme, lavman işlemleri yapıyor. Ve korkunç şeyler çıkıyor. O kadar acı verici bir işlem ki bir daha kendi başına yapmak istemiyor. 6 ay sonra tekrar yapıyor.10-20 hafta boyunca haftada 1 kere yapıyor. Sonra ara veriyor. Sonra 10 hafta daha devam ediyor. Kolon temizleme iyileşmenin en etkili yolu diyor. Biraz acılı olsa da. Bitkiler, tentürler almadan kolan temizleme ve karaciğeri temizleme onu iyileştiren şey olmuş. Ardından youtube dan Matt Monarch ın çiğ beslenme üzerine videolarını izlemeye başlıyor. Bu sağlıklı yiyecekler onun çok ilgisini çekiyor. Bu kadar detoks işleminden sonra bitkilerin iyileştiren enerjisinden yararlanmak istiyor. Bu şekilde beslenenlerin ciltlerinin ne kadar güzel, gözlerinin nasıl parlak olduğunu görüyor. Tüm videoları izliyor, kronik hastalıkları olan insanların nasıl iyileştiğini görüyor. Hızla smoothie ve kocaman salataları beslenmesine ekliyor. İki öğününü bunlar oluşturuyor. Bunları yaparak %50-75 iyileşme kaydediyor. Bu beslenmeye uyduğu sürece kendini iyi hissediyor. Ancak tabi bu beslenmeye uymak da hiç kolay değil. Yemek kokuları bile öyle cazip ki. Önünde iki tercihi var ya sağlıklı olmayı ya da lezzetli,davetkar yiyecekleri seçecek. Temiz beslendiği zaman 9 yaşındaki bir çocuk gibi taze ve mutlu uyanıyor. Bu diyetten uzaklaştığında ise yine kötü hissediyor. 2014 de Vegan Frutarians (meyve ile beslenen) adlı bir Facebook grubuna üye oluyor. Youtube da Natalie Lenka denen kadını görüyor ve onun kendini banana island denen bir şeyle lyme hastalığından iyileştirdiği videoyu izliyor. Fruit detox gibi bir adı olan grubuna katılıyor. Bu gruptaki Natalie ve Abby adlı bir kız Elisabeth in elinden tutuyor, ona yardımcı oluyor. O zamana kadar pek çok detoks ve fasting yapmasına rağmen bunun farklı bir şey olduğunu söylüyor. Bunu birkaç ay boyunca uygulayınca kendini çok iyi hissettiğini fark ediyor. Öyle bir şey ki kendini resmen kabuk atmış kabuk değiştirmiş gibi iyi, keyifli hissediyor. Acısı ağrısı kalmıyor. Elisabeth in deneyimlediği bu durumu, Path To Paradise (Cennete Giden yol) isimli bir frutarian kitabın yazarı yeni bir bilinç seviyesi olarak tanımlıyor. 50 li yaşlarında olduğu için alışkanlıkları değiştirmenin hiç kolay olmadığından bahsediyor. Pek çok duygusal sebepten dolayı yanlış beslendiğine değiniyor. Beynimizin arkasında yemek bir ödüldür. Hadi şunu hallettim bir öğle yemeğine gideyim gibi kendine ödül verdiğinden nasıl olsa veganım diyerek pirinç, fasülye, börek gibi besinler yediğinden bahsediyor. O nedenle raw vegan beslenme bu yönüyle ayrılıyor. Zaman zaman intermittent fasting (aralıklı oruç) ve dry fasting (kuru oruç) yapıyor. Dough Graham tarafından geliştirilen 80/10/10 denenen düşük yağlı yüksek çiğ beslenmeye devam ettiğinde hastalanmadığını ancak pişmiş vegan yiyeceklere doğru geçiş yaptığında sağlığının bozulduğunu görmüş. Amacı bir yıl boyunca çiğ beslenmede kalmak. Bu konuda mental destek almak için de epey video izlediğinden bahsediyor. Çünkü bu şekilde beslenerek vücudu çok iyi bir şekilde alkali tuttuğunu ve bu şekilde pathojenler için verimli bir toprak oluşturmadığını söylüyor. Önemli olan yapabileceğine inanmak. Yenilebilecek o kadar çok seçenek var ki. Diyetler arasında geçiş yaptığı bir dönem kendini iyi hissetmiyor ve bir arkadaşının tavsiyesi ile dry fasting i deniyor ve bu ona çok iyi geliyor. Böylece candida alevlenmesi vb sorun yaşamıyor. Frutarian beslenen insanların aklında hep Candida nın sorun olacağını düşünüyor. Evet eğer çok fazla yağ tüketirsen Candida alevlenebilir. Bunu Dough Graham youtube kanalında çok iyi izah etmiş.Ama temel mantık şöyledir: biz yağ tükettiğimizde bizim kan hücrelerimizi kaplar ve bu hücrelerin içerisine glukozu absorbe etmemizi engeller. Fazla yağı besleyen fazla şekerden dolayı Candida alevlenir ve kilo problemlerine sebep olur.12 saatlik dry fastingler yapmış. Akşam 8 de yiyip sabah saat 8 e kadar hiç bir şey yemiyor. 8 den öğleye kadar salatalık+kereviz suyu veya sade su içiyor.Bazen 18-20 saatlik açlıklar yapıyor. Dry fastinging iyileşme hızını 2 ye katladığını söylüyor. Özellikle 20 li 30 lu yaşlardaki genç insanların bu şekilde 3 hafta beslenerek hastalığın üstesinden gelebileceklerine inanıyor.
Facebook’da Mother Earth Group’da dosyalar bölümünde Arizonada ünlü bir Lyme dr u olan Dr. Fry ile yapılan bir konuşmaya rastlıyor. O herkesi yağsız bir diyete ve antibiyotik tedavisine sokuyor ve iyileştiriyor.( İşte ben tam bu kısmı dinlediğimde aman Allah ım dedimmm, kaşık kaşık Hindistan cevizi yağı yiyen ben, zeytin yağları içen ben, çörek otu yağları yiyen ben, hangi dr a inanacağımı şaşırmış durumda izlemeye devam ettim) Dr kendi laboratuarında biofilmleri yağ ile beslediğinde onların geliştiğini gözlemlemiş. Yağı almış ve karbonhidrat vermiş hiç bişi olmamış. Benzer şekilde T Colin Campell tümörleri kazein ile beslemiş ve onların büyüdüğünü görmüş. O nedenle lyme hastalarının süt ürünlerinden de uzak durması gerektiğini söylüyor. Bunlar haricinde kullandığı takviyelerden bahsediyor. Probiyotik takviyesine çok önem veriyor. Trilyon bakteri içeren olsa en iyisi diyor. Ancak kendisi tamamen detoks yapmada başarılı olana kadar probiyotikleri tolere edememiş.Günde 3 defa sauerkraut tüketiyor. Methyl b12, Balanced B complex, Niacin, İyot,Vegan DHA, sindirim enzimleri. Ayrıca fasting sırasında bentonit içmiş ve bundan epey fayda sağlamış.Zaman zaman CBD oil kullanmış ve özellikle herx durumlarında çok faydasını görmüş. Kalan semptomları bitirmiş. Esasiyel yağlar ile de destek vermeye hala devam ediyor.Mutlu son✌️

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.