Sağlığını Korumayı Öğren: LYME VE BEYİN SAĞLIĞI - BÖLÜM 2

23 Haziran 2018 Cumartesi

LYME VE BEYİN SAĞLIĞI - BÖLÜM 2



1.Bölümde belirtmiştim, beyin lyme ilişkisi epey uzun.

Bu bölümü okumadan önce 1.BÖLÜM  ü okumanızı öneririm.


NÖROPSİKİYATRİK HASTALIĞIN TIBBİ NİTELİKLERİNİN BELİRLENMESİ

Psikiyatrik belirtilere neden olan tıbbi bir hastalığın tanısının yanlış konması tıpta azımsanamayacak kadar yaygındır. Bir çalışmada, psikiyatri polikliniklerinin yaklaşık yüzde 20'sinin semptomlarına neden olan medikal bir sağlık sorunu vardı ve bu durum vakaların yaklaşık üçte birinde hastaları sevk eden doktorlar tarafından kaçırılmıştır.


Beynin etkilendiğini doğrulamak için yapılabilecek bazı taramalar ve diğer testler vardır. Bunlar arasında MRI kullanarak fonksiyonel beyin görüntüleme, tek foton emisyonlu bilgisayarlı tomografi (SPECT-single-photon emission computed tomograph) taramaları ve pozitron emisyon tomografisi (PET-positron emission tomography) taramaları, omurilikten su alınması (spinal tap) ve nöropsikiyatrik testlerin uygulanması (neuropsychiatric testing) yer alır. Ne yazık ki bu testler, Lyme hastalığının varlığını doğrulayacak ya da Lyme'nin bu problemlere neden olduğunu ispat edecek kadar hassas ya da spesifik değildir. Örneğin, beynin MRI taramaları, Lyme hastalarında yaygın olarak bulunan spesifik olmayan beyaz madde anormalliklerini ortaya çıkarabilir, ancak bir tanı veya nedensellik oluşturmak için yeterince spesifik değildir. Benzer şekilde, anormal bir SPECT tarama sonucu bize sadece beyin kısımlarına kan akışı ile ilgili problemler olduğunu söyler, ancak bu kusurlar sitokinlerin dolaylı etkilerine bağlı olarak vasküler problemler (vaskülit), metabolik problemler ve hücresel disfonksiyon da dahil olmak üzere çeşitli farklı nedenlerden kaynaklanabilir. 2015 yılında Tulane araştırmacıları, merkezi sinir sisteminde devam eden sitokin aktivasyonunun, yorgunluk, ağrı ve bilişssel bozuklukların (kognitif disfonksiyonun) kalıcı semptomlarına katkıda bulunabileceğini gösterdi; ancak otoimmün bozukluklar, otizm, Alzheimer ve nörolojik Lyme hastalığı gibi birçok inflamatuar hastalıkta beyin sitokinlerinde bir artış görüyoruz, bu nedenle SPECT taramasını doğru bir teşhis koymak için bağımsız ve yeterli bir test olarak kullanamıyoruz. Tipik PET taraması daha spesifiktir ve doğru klinik durumlarında beynin bölgesel metabolizmasındaki değişiklikleri yansıttığı için daha kullanışlı bir test olabilir. PET taraması, çeşitli ilaçların serebral metabolizma üzerindeki etkisini değerlendirmek için bir araç olarak nöropsikologlar için değerlidir.


Lyme hastalığının beyindeki metabolik yollarda, hafıza, konsantrasyon ve ruh hallerini etkileyebilecek değişikliklere neden olduğu bilinmektedir. Bu, Columbia Üniversitesi'ndeki Dr. Brian Fallon tarafından yürütülen NIH klinik çalışmasında gösterildi; burada kronik ensefalopatisi olan Lyme  hastaları bilişsel problemlerinin düzelip düzelmediğini görmek için antibiyotiklerle yeniden tedavi edildi. PET taramaları, antibiyotiklerle tedavi edilen grupta beyinde artmış metabolizma olduğunu gösterdi, buna bağlı olarak fiziksel yorgunluk ve ağrı semptomlarında iyileşme görüldü ve bilişsel durumda olumlu gelişmeler kaydedildi. ROCEPHİN, kronik Lyme hastalarının eşleştirilmiş kontrollerine göre fiziksel ve nöropsikiyatrik semptomlarını iyileştirdi ve bu iyileşme PET taraması ile doğrulandı (Yeliz'in notu : Bu kısım çok önemli)

2012 yılında FDA, doktorların Alzheimer gibi diğer hastalıklardan Lyme hastalığının neden olduğu kognitif bozuklukların ayırt edilmesinde yardımcı olmak için PET taramalarında kullanılmak üzere yeni bir radyofarmasötik ajanı onayladı. Bu ilaç, Florbetapir F18, Dr. Fallon’un çalışmasında, Lyme hastalığı ile beyindeki metabolik değişiklikleri değerlendirmek için kullanılandan farklıdır. Alzheimer'de yaygın olarak görülen spesifik bir bulgu olan beyindeki amiloid plaklara bağlanır ve mevcut amiloid miktarının belirlenmesine yardımcı olur. Negatif bir Florbetapir taraması, AD'yi (Alzheimer i) dışlamaya yardımcı olur ve klinisyene, bilişsel gerilemenin başka bir nedenini arama çabalarını yoğunlaştırması gerektiğini bildirir. Bu test, kapsamlı bir çalışma gerçekleştirildikten sonra nörobilişsel bozukluğu için tespit edilemeyen bir nedeni olan hastalar için düşünülmelidir. Araştırmacılar Alzheimer hastalığını saptamak için tükürükte (“tükürük metabolizması”) spesifik biyo belirteçleri (biomarkers) değerlendiriyorlar, fakat bugün, beyin omurilik sıvısında Tau, p-tau ve Beta amiloid (Ap42) konsantrasyonları ile birlikte FDG-PET taramaları ile beyin MRG'leri ( CSF), apoE genotiplerine bakıldığında, iki hastalığı ayırt etmede yardımcı olabilir.
                           
MRI' lar, SPECT taramaları ve beynin PET taramaları, hastanın nörolojik Lyme hastalığı olup olmadığını kesin olarak belirleyemediğinden, doktorlar zaman zaman omurilikten sıvı alırlar ve omurilik sıvısında (BOS)  Borrelia burgdorferi bakterisinin CNS'yi (central nervous system =merkezi sinir sistemini) işgal edip etmediğini belirlemek için izler ararlar. Ne yazık ki, omurilik sıvısının da sınırlamaları vardır. Lenfositik menenjit veya ensefaliti olan erken Lyme hastalığında spinal sıvıda artmış antikor üretimi görülebilmesine rağmen, geç dönem nörolojik Lyme hastaları normal beyin omurilik sıvısı (CerebroSpinal Fluid=CSF=BOS) antikor incelemelerine sahip olabilirler. Örneğin, 1990 yılında, serebrospinal sıvılarında spesifik Lyme antijeni (Osp A) bulunan otuz beş hasta üzerinde yapılan bir çalışmada,% 43'ü, CSF testlerinde Lyme'ye karşı hiçbir antikor kanıtı göstermemiş ve % 47'si diğer taraftan normal rutin BOS analizlerine sahiptir. Bu hastaların %60 ı standart kan testleri ile test edildiğinde Lyme hastalığı için seronegatif olup, bir hastanın negatif kan testi ve negatif bir BOS sonucuna rağmen Lyme hastalığına sahip olabileceğini ima etmektedir. Yazarlar, “B. burgdorferi tarafından yapılan nörolojik enfeksiyonun yalnızca normal rutin BOS veya negatif BOS antikor analizlerine dayanarak dışlanmaması gerektiği” sonucuna varmışlardır. (Yeliz’in notu : İşte duymak istediğim şey Horowitz in kaleminden.)

Eğer omurilik sıvısında antikor testleri bu şekilde güvenilir değilse, DNA analizi ile Lyme hastalığı spiroketinin varlığını göstermek için omurilik sıvısında bir PCR çalışmasının yapılması ne düşündürür? Lyme menenjiti bilinen çocuklarda Lyme CSF-PCR, sadece yüzde 5'lik bir duyarlılığa ve yüzde 99'luk bir özgüllüğe sahipti. Bu, Lyme menenjitini yalnızca, hastalığı kapmış yüz çocuktan beşinde PCR ile teşhis edebileceğimiz anlamına gelir. POZİTİF BİR TEST HASTALIĞIN TEŞHİSİ SAĞLAYABİLİR, ANCAK NEGATİF BİR TEST SONUCU LYME I DIŞLAYAMAZ. Bununla birlikte, omurilik sıvısında yapılan ve nörolojik tedavi sonrası Lyme hastalığı (nPTLS=neurological posttreatment Lyme disease) hastalarını, kronik yorgunluk sendromu (CFS) gibi diğer hastalıkları olan hastalardan ayırmada yararlı olabilecek bir test, omurilik sıvısında belirli spesifik proteinlere bakmaktır . Dr. Steven Schutzer ve meslektaşları tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışma, serebral spinal sıvıda proteinlerin tüm tamamlayıcılarını inceleyen PROTEOMİCS olarak bilinen bir teknik kullanmıştır. Lyme hastalarında CFS (kronik yorgunluk sendromu)'li hastalardan farklı spesifik protein profilleri buldular ve bunların iki farklı hastalık süreci olduğu hipotezini desteklediler. 2015 yılında araştırmacılar, hastalığın erken döneminde CFS'de ayrı plazma immün imzaları buldular. Gösterdiğimiz gibi, CFS, FM, Alzheimer, otizm spektrum bozukluğu ve Lyme hastalığında inflamasyonu artıran sitokin profillerinin çoğu benzerdir, ancak bu hastalık süreçleri arasında hala belirgin farklılıklar vardır.

Kene kaynaklı hastalıklar için laboratuvar testleri yetersiz olduğundan ve nöro görüntüleme çalışmaları nonspesifik olduğundan, nörolojik Lyme hastalığının teşhisini sağlamak için en yaygın kullanılan test nöropsikiyatrik testtir. Bu genellikle konusunda eğitilmiş uzman bir psikolog tarafından yapılacak  bir seri test ile — Minnesota Çok Faklı Kişilik Envanteri (MMPI=Minnesota Multiphasic Personality Inventory), Hasta Sağlığı Anketi-9 (PHQ-9=Patient Health Questionnaire-9), Beck Depresyon Envanteri, Mini Mental Durum Muayenesi (MMSE=Mini-Mental State Examination), Alzheimer Hastalığı Değerlendirme Ölçeği – Bilişsel Alt Ölçeği (ADAS – Cog) ve Şiddetli Bozukluk Serisi (Severe Impairment Battery) — mevcut duygudurum ve bilişsel bozuklukların şiddetini belirlemeye dayanır. Nöropsikiyatrik testler, bir hastanın engelliliğinin derecesinin yanı sıra, altta yatan depresyon ve anksiyetenin bilişsel süreçlerine ne kadar müdahale ettiğininin belirlemesine yardımcı olabilir. Kronik nörolojik Lyme hastalığı olan hastaların %50 si ile %60' ı nöropsikolojik testlerde bozulmaya ilişkin objektif kanıtlara sahiptir. Multisistemik bir hastalık, HMQ'da yüksek skor (iyi ve kötü günleri olması ve özellikle gezici ağrıların olması), Lyme için pozitif testler (ELISA, C6 ELISA, Western blot üzerinde borreliye özgü bantlar, PCR, pozitif antijen testi [Nanotrap, Lyme Dot Blot], kültür testi, ELISPOT gibi) ve / veya kene kaynaklı ko-enfeksiyonların kanıtı olabilecek nöropsikiyatrik testlerde önemli anormallikler olması (nörolojik bozuklukların diğer yaygın nedenlerini dışladıktan sonra) klinik tanıyı doğrulamaya yardımcı olur.

Lyme hastalığı ve ko-enfeksiyonlardan muzdarip olan hastalarda sıklıkla bulunan nörobilişsel testlerde görülen paternler vardır. Bunlar arasında sözel akıcılık ve kelime bulma problemleri, bellek ve konsantrasyon problemleri, disleksi (sayı ve harf tersine dönmesi), yönetimsel işleyiş ile ilgili sorunlar (karar verememe dahil) ve algısal motor işleyişinde sorunlar (mekansal oryantasyon bozukluğu) yer alır. Bu objektif bilişsel eksiklikler nöropsikiyatrik testlerde görülebilir iken, beyin MRG, EEG veya beyin-omurilik sıvısı gibi diğer çalışmalar tamamen normal olabilir.

LYME PSİKİYATRİK SORUNLARI DAHA KÖTÜ YAPABİLİR

Lyme hastalığı, nedeni ne olursa olsun, altta yatan psikiyatrik belirtileri alevlendirebilir. Lyme hastalığı ile görülen nöropsikiyatrik belirtilerdeki artış, kısmen proinflamatuar sitokin üretimine neden olan organizmanın dış yüzeyindeki lipoproteinlere bağlıdır.  Bu sitokinler, şiddeti gelip giden yorgunluk, ağrı, depresyon, anksiyete ve bilişsel problemler gibi şikayetlerin sıklaşmasına katkıda bulunur. Sitokin üretimini uyaran lipoproteinler zamanla değiştiğinden, semptomlar genellikle remisyona girer ve tekrar nükseder. Bazıları organizmanın yüzeyinde görünür (yukarı regülasyon) ve diğerleri de ev sahibinin sıcaklığı ve pH'ı gibi çevresel koşullara bağlı olarak organizmanın yüzeyinden kaybolur (aşağı regülasyon).  Bazı lipoproteinler, diğerlerinden daha inflamatuardır ve bu nedenle semptomların şiddetinde bir artışa katkıda bulunurlar. Örneğin, ABD'deki Borrelia burgdorferi ile görülen enflamatuar reaksiyon, ABD'deki suşlar daha yüksek seviyelerde sitokin ve kemokin salgıladığı için Avrupa'daki bazı borrelia türlerinden (B. afzelii ve B. garinii) daha güçlüdür. Bir hasta depresyon gibi Lyme hastalığı semptomlarını şiddetlendiren babesia gibi co- enfeksiyonlarla enfekte olduğunda nöropsikiyatrik semptomlarda da bir artış meydana gelir.

Diğer co-enfeksiyonlar da psikiyatrik semptomları etkileyebilir. Virüsler ve MSIDS hastalarında sıklıkla bulunan hücre içi enfeksiyonlar olan Mycoplasma spp.ve  Chlamydia pneumonia gibi  Ehrlichia da merkezi sinir sistemi semptomlarına neden olabilir. Çoğu zaman en kötü nörolojik semptomları olan Lyme hastalarında, diğer ko-enfeksiyonlar olsun veya olmasın Mycoplasma ve / veya Bartonella eş zamanlı olarak bulunur (üç hücre içi persister bakteri). Bu özellikle şiddetli nöropati ve ensefalopati bulunan hastalarda geçerlidir.

BARTONELLA HENSELAE, kedi tırmığı ateşine neden olan organizma, Lyme hastalığı ile gördüğümüz nörolojik ve nöropsikiyatrik belirtilerin çoğunu şiddetlendirir ve anksiyete bozuklukları ve depresyonun yanı sıra çeşitli merkezi sinir sistemi anormallikleriyle ilişkilendirilmiştir. Bunlar arasında ensefalomiyelitis (hem beyin hem de omurilikte iltihaplanmayı içeren, bilişsel ve motor fonksiyon ile ilgili zorluklara yol açar); transverse myelitis (omuriliğin iltihaplanması ve demiyelinasyonu, yürüme zorluğuna yol açar); spastik paraparezi (alt ekstremitelerde sertlik ve spazm yapar, yürümeyi etkiler); hemiparezi içeren nöbetler (vücudun bir tarafında zayıflık);  serebellar sendromlar (öncelikle baş dönmesi ve zayıf denge belirtileri ile tanımlanır); ve hareket bozuklukları (spazmlar, seğirme ve istemsiz hareketler gibi çeşitli semptomlara neden olabilir). Lyme hastalığı ve babesia gibi Bartonella da fetüse bulaşabilir. Bu nedenle, çocuklarda dirençli nöropsikiyatrik belirtiler, çeşitli organizmaların anneden (maternal) geçişiyle ilişkili olabilir ve Lyme endemik bir bölgede yaşıyorsanız ve / veya kenelere, pire, bitlere ve ısırma sineklerine maruz kalıyorsanız bundan şüphelenilmelidir.

BARTONELLA'LI BAZI HASTALAR, optik nevrit (optic neuritis), episklerit (episcleritis), konjunktivit, üveit veya iritis şeklinde ortaya çıkan göz iltihabı gibi oftalmolojik tutulumla birlikte başka ciddi nörolojik bulgulara sahiptir. Bartonella da preauriküler adenopati (preauricular adenopathy) ve konjunktivit nöroretinit, dal retina arter tıkanıklığı (branch retinal artery occlusion) ve görme kaybı ile okülolandüler bir sendrom neden olabilir. Özellikle ciddi oftalmolojik semptomlar yaşıyorsanız Bartonella düşünülmelidir.

Bilişsel bozukluklar, depresyon, baş ağrıları, devam eden kas ve eklem ağrısı, zayıf uyku ve kalıcı yorgunluk profili, daha önceden miyaljik ensefalomiyelit (myalgic encephalomyelitis) olarak bilinen KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNDA (CFS) görülür; çünkü beyin fonksiyonunu ve kas-iskelet sistemini etkiliyordu. Kronik yorgunluk sendromu artık sistemik efor tahammülsüzlüğü hastalığı (SEID=Systemic ExertionaI Intolerance Disease) olarak yeniden tanımlanmıştır ve Tıp Enstitüsü'nün tanı ölçütleri arasında derin yorgunluk, yeni ya da kesin başlangıçlar (aşırı eforun sonucu değil ve dinlenme ile büyük ölçüde hafifletilemeyen), hastalık halsizlik, unrefreshing uyku ve ya bilişsel bozukluk ve / veya ortostatik (dikduruş) intoleransı yer almaktadır. Düşük tansiyon, taşikardi (hızlı kalp atım hızı) ve sindirim bozuklukları gibi otonomik sinir sistemi (ANS= autonomic nervous system ) disfonksiyonunun belirtileri ile birlikte ışık ve ses duyarlılığı belirtilerinin de CFS ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.

CFS'yi tanımlamak için kullanılan semptom kompleksi Lyme hastalığı ve Bartonella gibi ortak enfeksiyonlarda görülenlerle çakışır. Bu hastalıkları ayırt etmenin başlıca yollarından biri, kalıcı Lyme hastalığının semptomlarının gelip gitme eğiliminde olmasıdır ve ağrı gezicidir,  antibiyotiklerle iyileşmekte veya kötüleşmektedir, pozitif kan testleri elde edilebilir. Eritema migrans ( öküz gözü de denir ; bir kene ısırmasından sonra oluşan koyu kırmızı döküntüler) yanında klasik bartonella vücut lezyonları (deri düzlemlerine dik olabilen açıklanamayan gerilme işaretleri şeklinde olur)  Lyme ve ilişkili ko-enfeksiyonlarını CFS / fibromiyaljiden ayırt etmeye yardımcı olur.


..Sağlıkla kalın 💚❤️

Bir süre tatilde olacağım için çeviri imkanım olmayacak. İlk fırsatta 3. bölüm yani aslında  beyin sağlığını geri kazanmakla ilgili kısmı çevirmek istiyorum.

⏩  Devam Edece❤️


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.