1.Bölümde belirtmiştim, beyin lyme ilişkisi epey uzun.
Bu bölümü okumadan önce 1.BÖLÜM ü okumanızı öneririm.
Bu bölümü okumadan önce 1.BÖLÜM ü okumanızı öneririm.
NÖROPSİKİYATRİK HASTALIĞIN TIBBİ NİTELİKLERİNİN BELİRLENMESİ
Psikiyatrik belirtilere neden olan tıbbi bir
hastalığın tanısının yanlış konması tıpta azımsanamayacak kadar yaygındır. Bir
çalışmada, psikiyatri polikliniklerinin yaklaşık yüzde 20'sinin semptomlarına
neden olan medikal bir sağlık sorunu vardı ve bu durum vakaların yaklaşık üçte
birinde hastaları sevk eden doktorlar tarafından kaçırılmıştır.
Beynin etkilendiğini doğrulamak için
yapılabilecek bazı taramalar ve diğer testler vardır. Bunlar arasında MRI kullanarak
fonksiyonel beyin görüntüleme, tek foton emisyonlu
bilgisayarlı tomografi (SPECT-single-photon emission computed tomograph)
taramaları ve pozitron emisyon tomografisi (PET-positron emission
tomography) taramaları, omurilikten
su alınması (spinal tap) ve nöropsikiyatrik testlerin uygulanması (neuropsychiatric
testing) yer alır. Ne
yazık ki bu testler, Lyme hastalığının varlığını doğrulayacak ya da Lyme'nin bu
problemlere neden olduğunu ispat edecek kadar hassas ya da spesifik değildir.
Örneğin,
beynin MRI taramaları, Lyme
hastalarında yaygın olarak bulunan spesifik olmayan beyaz madde anormalliklerini ortaya çıkarabilir, ancak bir tanı
veya nedensellik oluşturmak için yeterince spesifik değildir. Benzer
şekilde, anormal bir SPECT tarama
sonucu bize sadece beyin kısımlarına kan akışı ile ilgili problemler olduğunu
söyler, ancak bu kusurlar sitokinlerin dolaylı etkilerine bağlı olarak vasküler problemler (vaskülit), metabolik
problemler ve hücresel disfonksiyon da dahil olmak üzere çeşitli farklı
nedenlerden kaynaklanabilir. 2015 yılında Tulane araştırmacıları,
merkezi sinir sisteminde devam eden sitokin
aktivasyonunun, yorgunluk, ağrı ve bilişssel bozuklukların (kognitif
disfonksiyonun) kalıcı semptomlarına katkıda bulunabileceğini gösterdi; ancak
otoimmün bozukluklar, otizm, Alzheimer ve nörolojik Lyme hastalığı gibi birçok
inflamatuar hastalıkta beyin sitokinlerinde bir artış görüyoruz, bu nedenle SPECT
taramasını doğru bir teşhis koymak için
bağımsız ve yeterli bir test olarak kullanamıyoruz. Tipik
PET taraması daha spesifiktir ve doğru klinik
durumlarında beynin bölgesel metabolizmasındaki değişiklikleri yansıttığı için
daha kullanışlı bir test olabilir. PET taraması, çeşitli ilaçların serebral
metabolizma üzerindeki etkisini değerlendirmek için bir araç olarak
nöropsikologlar için değerlidir.
Lyme hastalığının beyindeki metabolik
yollarda, hafıza, konsantrasyon ve ruh hallerini etkileyebilecek değişikliklere
neden olduğu bilinmektedir. Bu, Columbia Üniversitesi'ndeki Dr. Brian Fallon
tarafından yürütülen NIH klinik çalışmasında gösterildi; burada kronik ensefalopatisi olan Lyme
hastaları bilişsel problemlerinin düzelip düzelmediğini görmek için
antibiyotiklerle yeniden tedavi edildi. PET taramaları, antibiyotiklerle
tedavi edilen grupta beyinde artmış metabolizma olduğunu gösterdi, buna bağlı
olarak fiziksel yorgunluk ve ağrı semptomlarında iyileşme görüldü ve bilişsel
durumda olumlu gelişmeler kaydedildi. ROCEPHİN, kronik Lyme hastalarının eşleştirilmiş
kontrollerine göre fiziksel ve nöropsikiyatrik semptomlarını iyileştirdi ve bu
iyileşme PET taraması ile doğrulandı (Yeliz'in
notu : Bu kısım çok önemli)
2012 yılında FDA, doktorların Alzheimer gibi
diğer hastalıklardan Lyme hastalığının neden olduğu kognitif bozuklukların
ayırt edilmesinde yardımcı olmak için PET taramalarında kullanılmak üzere yeni
bir radyofarmasötik ajanı onayladı. Bu ilaç, Florbetapir F18,
Dr. Fallon’un çalışmasında, Lyme hastalığı ile beyindeki metabolik
değişiklikleri değerlendirmek için kullanılandan farklıdır. Alzheimer'de yaygın
olarak görülen spesifik bir bulgu olan beyindeki
amiloid plaklara bağlanır ve mevcut amiloid miktarının belirlenmesine
yardımcı olur. Negatif bir Florbetapir
taraması, AD'yi (Alzheimer i) dışlamaya yardımcı olur ve klinisyene, bilişsel
gerilemenin başka bir nedenini arama çabalarını yoğunlaştırması gerektiğini
bildirir. Bu test, kapsamlı bir çalışma gerçekleştirildikten sonra
nörobilişsel bozukluğu için tespit edilemeyen bir nedeni olan hastalar için
düşünülmelidir. Araştırmacılar Alzheimer hastalığını saptamak için tükürükte
(“tükürük metabolizması”) spesifik biyo belirteçleri (biomarkers)
değerlendiriyorlar, fakat bugün, beyin omurilik sıvısında Tau, p-tau ve Beta amiloid (Ap42) konsantrasyonları
ile birlikte FDG-PET taramaları ile
beyin MRG'leri ( CSF), apoE genotiplerine bakıldığında, iki
hastalığı ayırt etmede yardımcı olabilir.
MRI' lar,
SPECT taramaları ve beynin PET taramaları, hastanın nörolojik Lyme
hastalığı olup olmadığını kesin olarak belirleyemediğinden, doktorlar zaman
zaman omurilikten sıvı alırlar ve omurilik sıvısında (BOS) Borrelia burgdorferi bakterisinin CNS'yi
(central nervous system =merkezi sinir sistemini) işgal edip etmediğini
belirlemek için izler ararlar. Ne yazık ki, omurilik sıvısının da sınırlamaları
vardır. Lenfositik
menenjit veya ensefaliti olan erken Lyme
hastalığında spinal sıvıda artmış antikor üretimi görülebilmesine rağmen, geç dönem nörolojik Lyme hastaları
normal beyin omurilik sıvısı (CerebroSpinal Fluid=CSF=BOS) antikor incelemelerine sahip olabilirler. Örneğin,
1990 yılında, serebrospinal sıvılarında spesifik Lyme antijeni (Osp A) bulunan
otuz beş hasta üzerinde yapılan bir çalışmada,% 43'ü, CSF testlerinde Lyme'ye
karşı hiçbir antikor kanıtı göstermemiş ve % 47'si diğer taraftan normal rutin
BOS analizlerine sahiptir. Bu hastaların %60 ı standart kan
testleri ile test edildiğinde Lyme hastalığı için seronegatif olup, bir
hastanın negatif kan testi ve negatif bir BOS sonucuna rağmen Lyme hastalığına
sahip olabileceğini ima etmektedir. Yazarlar, “B. burgdorferi
tarafından yapılan nörolojik enfeksiyonun yalnızca normal rutin BOS veya
negatif BOS antikor analizlerine dayanarak dışlanmaması gerektiği”
sonucuna varmışlardır. (Yeliz’in notu : İşte duymak istediğim şey Horowitz in
kaleminden.)
Eğer omurilik sıvısında antikor testleri bu
şekilde güvenilir değilse, DNA analizi ile Lyme hastalığı spiroketinin
varlığını göstermek için omurilik sıvısında bir PCR çalışmasının yapılması ne
düşündürür? Lyme menenjiti bilinen
çocuklarda Lyme CSF-PCR, sadece yüzde 5'lik bir duyarlılığa ve yüzde 99'luk bir
özgüllüğe sahipti. Bu, Lyme menenjitini yalnızca, hastalığı kapmış yüz çocuktan
beşinde PCR ile teşhis edebileceğimiz anlamına gelir. POZİTİF BİR TEST HASTALIĞIN TEŞHİSİ SAĞLAYABİLİR,
ANCAK NEGATİF BİR TEST SONUCU LYME I DIŞLAYAMAZ. Bununla birlikte,
omurilik sıvısında yapılan ve nörolojik tedavi sonrası Lyme hastalığı
(nPTLS=neurological posttreatment Lyme disease) hastalarını, kronik yorgunluk
sendromu (CFS) gibi diğer hastalıkları olan hastalardan ayırmada yararlı
olabilecek bir test, omurilik sıvısında
belirli spesifik proteinlere bakmaktır . Dr. Steven Schutzer ve
meslektaşları tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışma, serebral spinal
sıvıda proteinlerin tüm tamamlayıcılarını inceleyen PROTEOMİCS olarak bilinen bir teknik
kullanmıştır. Lyme hastalarında CFS (kronik yorgunluk sendromu)'li
hastalardan farklı spesifik protein profilleri buldular ve bunların iki farklı hastalık süreci olduğu hipotezini desteklediler.
2015 yılında araştırmacılar, hastalığın erken döneminde CFS'de ayrı plazma
immün imzaları buldular. Gösterdiğimiz
gibi, CFS, FM, Alzheimer, otizm spektrum bozukluğu ve Lyme hastalığında
inflamasyonu artıran sitokin profillerinin çoğu benzerdir, ancak bu hastalık
süreçleri arasında hala belirgin farklılıklar vardır.
Kene kaynaklı hastalıklar için laboratuvar
testleri yetersiz olduğundan ve nöro görüntüleme çalışmaları nonspesifik
olduğundan, nörolojik Lyme hastalığının
teşhisini sağlamak için en yaygın kullanılan test nöropsikiyatrik testtir.
Bu
genellikle konusunda eğitilmiş uzman bir psikolog tarafından yapılacak bir seri test ile — Minnesota Çok Faklı
Kişilik Envanteri (MMPI=Minnesota Multiphasic Personality Inventory), Hasta
Sağlığı Anketi-9 (PHQ-9=Patient Health Questionnaire-9), Beck Depresyon
Envanteri, Mini Mental Durum Muayenesi (MMSE=Mini-Mental State Examination),
Alzheimer Hastalığı Değerlendirme Ölçeği – Bilişsel Alt Ölçeği (ADAS – Cog) ve
Şiddetli Bozukluk Serisi (Severe Impairment Battery) — mevcut duygudurum ve
bilişsel bozuklukların şiddetini belirlemeye dayanır. Nöropsikiyatrik testler,
bir hastanın engelliliğinin derecesinin yanı sıra, altta yatan depresyon ve
anksiyetenin bilişsel süreçlerine ne kadar müdahale ettiğininin belirlemesine
yardımcı olabilir. Kronik nörolojik Lyme
hastalığı olan hastaların %50 si
ile %60' ı nöropsikolojik testlerde
bozulmaya ilişkin objektif kanıtlara sahiptir. Multisistemik
bir hastalık, HMQ'da
yüksek skor (iyi ve kötü günleri olması ve özellikle gezici ağrıların
olması), Lyme için pozitif testler
(ELISA, C6 ELISA, Western blot üzerinde borreliye özgü bantlar, PCR, pozitif
antijen testi [Nanotrap, Lyme Dot Blot], kültür testi, ELISPOT gibi) ve / veya
kene kaynaklı ko-enfeksiyonların kanıtı olabilecek nöropsikiyatrik testlerde önemli anormallikler olması (nörolojik
bozuklukların diğer yaygın nedenlerini dışladıktan sonra) klinik tanıyı doğrulamaya yardımcı olur.
Lyme hastalığı ve ko-enfeksiyonlardan
muzdarip olan hastalarda sıklıkla bulunan nörobilişsel testlerde görülen
paternler vardır. Bunlar arasında sözel akıcılık ve kelime bulma problemleri, bellek ve konsantrasyon problemleri,
disleksi (sayı ve harf tersine dönmesi), yönetimsel işleyiş ile ilgili sorunlar
(karar verememe dahil) ve algısal motor işleyişinde sorunlar (mekansal
oryantasyon bozukluğu) yer alır. Bu objektif bilişsel eksiklikler
nöropsikiyatrik testlerde görülebilir iken, beyin MRG, EEG veya beyin-omurilik
sıvısı gibi diğer çalışmalar tamamen normal olabilir.
LYME
PSİKİYATRİK SORUNLARI DAHA KÖTÜ YAPABİLİR
Lyme hastalığı, nedeni ne olursa olsun, altta
yatan psikiyatrik belirtileri alevlendirebilir. Lyme hastalığı ile görülen
nöropsikiyatrik belirtilerdeki artış, kısmen proinflamatuar sitokin üretimine
neden olan organizmanın dış yüzeyindeki
lipoproteinlere bağlıdır. Bu
sitokinler, şiddeti gelip giden yorgunluk, ağrı, depresyon, anksiyete ve
bilişsel problemler gibi şikayetlerin sıklaşmasına katkıda bulunur. Sitokin
üretimini uyaran lipoproteinler zamanla
değiştiğinden, semptomlar genellikle remisyona girer ve tekrar nükseder.
Bazıları
organizmanın yüzeyinde görünür (yukarı regülasyon) ve diğerleri de ev sahibinin
sıcaklığı ve pH'ı gibi çevresel koşullara bağlı olarak organizmanın yüzeyinden
kaybolur (aşağı regülasyon). Bazı
lipoproteinler, diğerlerinden daha inflamatuardır ve bu nedenle semptomların
şiddetinde bir artışa katkıda bulunurlar. Örneğin,
ABD'deki Borrelia burgdorferi ile görülen enflamatuar reaksiyon, ABD'deki
suşlar daha yüksek seviyelerde sitokin ve kemokin salgıladığı için Avrupa'daki
bazı borrelia türlerinden (B. afzelii ve B. garinii) daha güçlüdür. Bir
hasta depresyon gibi Lyme hastalığı semptomlarını şiddetlendiren babesia gibi co- enfeksiyonlarla enfekte
olduğunda nöropsikiyatrik semptomlarda da bir artış meydana gelir.
Diğer co-enfeksiyonlar da psikiyatrik semptomları etkileyebilir. Virüsler ve
MSIDS hastalarında sıklıkla bulunan hücre içi enfeksiyonlar olan Mycoplasma spp.ve Chlamydia pneumonia gibi Ehrlichia da merkezi sinir sistemi
semptomlarına neden olabilir. Çoğu zaman en kötü nörolojik semptomları olan
Lyme hastalarında, diğer ko-enfeksiyonlar olsun veya olmasın Mycoplasma
ve / veya Bartonella
eş zamanlı olarak bulunur (üç hücre içi persister bakteri). Bu
özellikle şiddetli nöropati ve
ensefalopati bulunan hastalarda geçerlidir.
BARTONELLA HENSELAE, kedi tırmığı ateşine
neden olan organizma, Lyme hastalığı ile gördüğümüz nörolojik ve
nöropsikiyatrik belirtilerin çoğunu şiddetlendirir ve anksiyete bozuklukları ve
depresyonun yanı sıra çeşitli merkezi sinir sistemi anormallikleriyle
ilişkilendirilmiştir. Bunlar arasında ensefalomiyelitis (hem beyin hem de omurilikte iltihaplanmayı
içeren, bilişsel ve motor fonksiyon ile ilgili zorluklara yol açar); transverse myelitis (omuriliğin
iltihaplanması ve demiyelinasyonu, yürüme zorluğuna yol açar); spastik paraparezi (alt ekstremitelerde
sertlik ve spazm yapar, yürümeyi etkiler); hemiparezi
içeren nöbetler (vücudun bir tarafında zayıflık); serebellar
sendromlar (öncelikle baş dönmesi ve zayıf denge belirtileri ile
tanımlanır); ve hareket bozuklukları
(spazmlar, seğirme ve istemsiz hareketler gibi çeşitli semptomlara neden
olabilir). Lyme hastalığı ve babesia gibi Bartonella da fetüse
bulaşabilir. Bu nedenle, çocuklarda dirençli
nöropsikiyatrik belirtiler, çeşitli organizmaların anneden (maternal) geçişiyle
ilişkili olabilir ve Lyme endemik bir bölgede yaşıyorsanız ve / veya kenelere,
pire, bitlere ve ısırma sineklerine maruz kalıyorsanız bundan
şüphelenilmelidir.
BARTONELLA'LI
BAZI HASTALAR, optik nevrit (optic
neuritis), episklerit
(episcleritis), konjunktivit, üveit veya iritis şeklinde ortaya çıkan göz iltihabı gibi
oftalmolojik tutulumla birlikte başka ciddi nörolojik bulgulara sahiptir.
Bartonella da preauriküler
adenopati (preauricular adenopathy) ve konjunktivit nöroretinit, dal retina arter
tıkanıklığı (branch retinal artery occlusion) ve görme kaybı
ile okülolandüler bir sendrom neden olabilir. Özellikle ciddi oftalmolojik semptomlar yaşıyorsanız Bartonella
düşünülmelidir.
Bilişsel bozukluklar, depresyon, baş
ağrıları, devam eden kas ve eklem ağrısı, zayıf uyku ve kalıcı yorgunluk
profili, daha önceden miyaljik ensefalomiyelit (myalgic encephalomyelitis)
olarak bilinen KRONİK YORGUNLUK
SENDROMUNDA (CFS) görülür; çünkü beyin fonksiyonunu ve kas-iskelet
sistemini etkiliyordu. Kronik yorgunluk sendromu artık sistemik efor
tahammülsüzlüğü hastalığı (SEID=Systemic ExertionaI Intolerance Disease) olarak
yeniden tanımlanmıştır ve Tıp Enstitüsü'nün tanı ölçütleri arasında derin
yorgunluk, yeni ya da kesin başlangıçlar (aşırı eforun sonucu değil ve dinlenme
ile büyük ölçüde hafifletilemeyen), hastalık halsizlik, unrefreshing uyku ve ya
bilişsel bozukluk ve / veya ortostatik (dikduruş) intoleransı yer almaktadır.
Düşük tansiyon, taşikardi (hızlı kalp atım hızı) ve sindirim bozuklukları gibi
otonomik sinir sistemi (ANS= autonomic nervous system ) disfonksiyonunun
belirtileri ile birlikte ışık ve ses duyarlılığı belirtilerinin de CFS ile
ilişkili olduğu bildirilmiştir.
CFS'yi tanımlamak için kullanılan semptom
kompleksi Lyme hastalığı ve Bartonella gibi ortak enfeksiyonlarda görülenlerle
çakışır. Bu hastalıkları ayırt etmenin başlıca yollarından biri, kalıcı Lyme
hastalığının semptomlarının gelip gitme
eğiliminde olmasıdır ve ağrı gezicidir,
antibiyotiklerle iyileşmekte veya kötüleşmektedir, pozitif kan testleri
elde edilebilir. Eritema migrans
( öküz gözü de denir ; bir kene ısırmasından sonra oluşan koyu kırmızı
döküntüler) yanında klasik bartonella
vücut lezyonları (deri düzlemlerine dik olabilen açıklanamayan gerilme
işaretleri şeklinde olur) Lyme ve
ilişkili ko-enfeksiyonlarını CFS / fibromiyaljiden ayırt etmeye yardımcı olur.
..Sağlıkla kalın 💚❤️
Bir süre tatilde olacağım için çeviri imkanım olmayacak. İlk fırsatta 3. bölüm yani aslında beyin sağlığını geri kazanmakla ilgili kısmı çevirmek istiyorum.
⏩⏩⏩ Devam Edecek ❤️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.