GAPS Beslenme Protokolünün kurucusu Dr. Natasha Campbell in Almanya'da gerçekleştirilen "21st International New Scientific Outlook World Congress 2016" konferansından 3 videodan oluşan seriyi çevirmeye devam ediyorum. Bu bölüme geçmeden önce GAPS 1. bölümü incelemeniz faydalı olacaktır.
Bu bölümde Dr. Natasha Campbell GAPS kapsamındaki hastalıklardan bahsetmeye devam ediyor. Bağırsak ile hastalıkların nasıl bir ilişkisi olduğunu çok anlaşılır bir şekilde açıklıyor. İlerleyen kısımlarda ise artık GAPS Tedavi protokolünün neler içerdiğine, somut olarak yapılması gerekenlere genel hatları ile değiniyor.
iyi seyirler, keyifli okumalar dilerim.
Bu bölümde Dr. Natasha Campbell GAPS kapsamındaki hastalıklardan bahsetmeye devam ediyor. Bağırsak ile hastalıkların nasıl bir ilişkisi olduğunu çok anlaşılır bir şekilde açıklıyor. İlerleyen kısımlarda ise artık GAPS Tedavi protokolünün neler içerdiğine, somut olarak yapılması gerekenlere genel hatları ile değiniyor.
iyi seyirler, keyifli okumalar dilerim.
BÖLÜM 2:
Eğer bir çocuk farklı kompozisyonda
bir bağırsak florasına sahipse, giren toksisite farklı bir türde ise, çocuğun
bünyesi farklı ise, çocuk otizm geliştirmeyebilir. Fakat hiper
aktivite, ADHD (attention deficit hyperactivity disorder), ADD (attention
deficit), disleksi, dispraksi gibi bozuklukları geliştirecektir.
Bu çocukların büyük bir kısmı, yaklaşık % 85 i, herhangi bir tanı etiketine uymayacaktır. Bir miktar otizm, bir miktar ADHD (DEHB), bir miktar disleksi, bir miktar karşı gelme bozukluğu (oppositional defiant disorder), bir miktar bunlardan herhangi biri. Bunların hiç biri tam olarak herhangi bir tanıya uymaz. Çünkü bizim tanılayıcı etiketlerimiz sadece açıklayıcı kutular olduğu için hiçbir şey ifade etmiyorlar. Asıl bozukluk GAPS. Bu hastalık sebebi ile farklı çocuklar, herhangi bir tanı etiketine sığabilen veya sığamayan farklı bir grup semptom geliştirir. Sorun şu ki, bu çocukları doktorlar erteliyor. Ebeveynlere çocuğu altı ay sonra gözlem için getirmelerini söylerler. Ve bir altı ay daha sonra. Ve değerli zaman böylece harcanıyor. Unutma çocuk ne kadar küçükse o kadar çabuk iyileşir. Ve tam olarak iyileşebilirler. Ailelere şunu söylerim: Ebeveynler çocuklarında bir sorun olduğunu aslında bilirler. Bunu anlamak için doktora çok da ihtiyaçları yok. Bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsanız protokolü başlatın. Teşhis için beklemeyin. Birkaç hafta içinde yeniden tanıya ihtiyaç olmayacak. Çocuk kalkacak ve gelişim göstermeye başlayacaktır.
Bu çocukların büyük bir kısmı, yaklaşık % 85 i, herhangi bir tanı etiketine uymayacaktır. Bir miktar otizm, bir miktar ADHD (DEHB), bir miktar disleksi, bir miktar karşı gelme bozukluğu (oppositional defiant disorder), bir miktar bunlardan herhangi biri. Bunların hiç biri tam olarak herhangi bir tanıya uymaz. Çünkü bizim tanılayıcı etiketlerimiz sadece açıklayıcı kutular olduğu için hiçbir şey ifade etmiyorlar. Asıl bozukluk GAPS. Bu hastalık sebebi ile farklı çocuklar, herhangi bir tanı etiketine sığabilen veya sığamayan farklı bir grup semptom geliştirir. Sorun şu ki, bu çocukları doktorlar erteliyor. Ebeveynlere çocuğu altı ay sonra gözlem için getirmelerini söylerler. Ve bir altı ay daha sonra. Ve değerli zaman böylece harcanıyor. Unutma çocuk ne kadar küçükse o kadar çabuk iyileşir. Ve tam olarak iyileşebilirler. Ailelere şunu söylerim: Ebeveynler çocuklarında bir sorun olduğunu aslında bilirler. Bunu anlamak için doktora çok da ihtiyaçları yok. Bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsanız protokolü başlatın. Teşhis için beklemeyin. Birkaç hafta içinde yeniden tanıya ihtiyaç olmayacak. Çocuk kalkacak ve gelişim göstermeye başlayacaktır.
Beyin çok fazla toksisite
biriktirdiğinde ve bu toksinlerin beynin yapısına fiziksel olarak zarar
verdiğini algıladığında, beyin bir temizleme prosedürü geliştirir.
Bir elektrik deşarjı gönderir, bütün toksinleri temizler. Ve bu epileptik
bir nöbettir. Epilepsi, beyin için bir
emniyet valfidir. Beyin için bir
temizlik prosedürüdür. Bu çocukların ihtiyaç duyduğu son şey, anti-epilepsi
ilacı şeklinde denklemin dışında bir başka toksindir. Çünkü tüm anti-epilepsi
ilaçlarında ana yan etkilerinden biri epileptik nöbetlerdir. Yani epilepsi
ilaçları nöbetlere neden olurlar. Çocukların küçük bir kısmı, çocuğun
ölümüne neden olacak denli tehlikeli bir epilepsi formuna sahiptir. Onlar ilaç
tedavisi almalılar. Ancak çocukların büyük bir çoğunluğu bu grupta
değiller. %90 dan fazlası. Bir nöbet geçirirler ve sonra aylarca herhangi bir
nöbet yaşamazlar. Yine de bu çocuklar ilaç kullanırlar. Anti epileptik ilaç
kullanımı nedeni ile çocuklarına zombi diyen sevgi dolu ebeveyn sayısını bilmiyorum. Çocuğun
kişiliği gider; artık farklı bir insan olur. İlaçların bir sonucu olarak bir
çuval patates olurlar ve öğrenemezler. Öğrenme güçlüğü geliştirirler. Hayalim
bir gün bu çocukları ilaç tedavisi yerine GAPS diyetine koyan doktorların
olması. Her şeyden önce ve onların büyük bir kısmında, nöbetler bir daha asla
gerçekleşmeyecek. Bu çocuklar büyüdüğünde, uygun şekilde tedavi edilmedikçe
GAPS lı yetişkinler olacaklar. Bu gençlerin başına gelecek ilk şey madde bağımlılığı olacaktır. Çünkü bunun için
fiziksel bir nedenleri var. Ben bütün insanların mutlu olmak için doğduğuna
inanıyorum. Tamamen mutluluk durumuna bizler nasıl erişeceğiz? Beynimiz
tarafından serotonin, dopamin, norepinefrin, endorfin ve diğer
nörotransmiterler kaynakları alınarak. Beyin bu kimyasalları pek çok
değişik fonksiyon için kullanır. Onları daha fazla araştırdıkça, üzerine daha
çok çalışma yaptıkça gördük ki bunlar bağırsaklarda üretiliyorlar.
Serotoninin yaklaşık %100 ü bağırsaklarda üretiliyor. Dopaminin %75 i
bağırsaklarda üretiliyor. Daha sonra kullanılmak üzere bu maddeler beyne
taşınıyor. GAPS hastalarının anormal ve sağlıksız bir sindirim sistemi vardır.
Yeterli serotonin, yeterli dopamin üretemez. Bazı zamanlar hiçbirini üretemez.
Bu nedenle bu çocuklar depresif olurlar. Depresyon nedir,
klinik olarak? Depresyon yeterli serotonin ve dopamin olmamasıdır.
Bu nedenle bu çocuklar hayatlarının büyük bir kısmında depresif olarak
büyürler. Morfin, eroin, esrar, içe çekilen tutkal, tehlikeli-gözü kara
davranış, güvensiz seks ve bunlar gibi diğer stresli şeyler ile beyin
için birkaç dakikalığına bu kaynakları üretebilirler. Hayatlarında ilk defa
bu çocuklar yaşamın ne güzel şey olduğunu hissederler. Sonra bunu tekrar
hissetmeyi isterler. Bunun için onları kim suçlayabilir? İşte bu şekilde ilaç
bağımlısı oluyorlar. Bu çocuklara yardım etmek için bağırsaklarını
iyileştirmemiz lazım. Başlamamız gereken nokta burasıdır. Bağırsakları
iyileştirdiğimizde yeterli serotonin, yeterli dopamin ve yeterli diğer
nörotransmitterleri üretmeye başlar. Ancak bu insan bu şekilde bütün bu
maddeleri kullanmayı bırakabilir. Bu insanlar için genellikle bu uzun bir
iyileşme yolculuğudur. Depresyon yeterli serotonin, yeterli dopamin olmaması
olup her depresif insan
tedaviye bağırsağını iyileştirerek başlamalıdır. Problem şudur
ki, biz onlara sorduğumuzda, pek çoğu bana “benim bağırsağım gayet
iyi. İshal yok, kabızlık yok, acı yok, gaz yok, hiç bişi yok gayet
iyi” der. Fakat sonra biz onların bağırsak florasını test ettiğimizde
anormal olduğunu görürüz. Neden böyledir? Bizim hepimiz farklı bünyeler ile
doğarız. Bazılarımızın bünyesinde güçlü noktaları, bazılarımızın ise zayıf
noktaları vardır. Eğer sindirim sisteminiz sizin bünyenizin güçlü bir noktası
ise uzun bir süre durumu dengeler. Ama oranın içinde pek çok anormallik devam
eder. Semptom görülmez. Bir insan vücudu 20 yıldır kansere sahip olabilir ve
semptom olmadığı için bunun farkında olmayabilir. Vücut onun etrafında çalışır,
dengeler. Yani sindirimle ilgili bir semptom olmasa bile bu insanlar iyileştirmeye
sindirim sistemlerinden başlamalıdır. İyileşmeye başladıklarında bunun aslında
her şeyin başladığı yer olduğunu fark ederler.
Madde bağımlılığı ve depresyondan
sonra GAPS hastalarını bekleyen sorunlardan biri de yeme bozukluklarıdır.
Kitabımda yeme bozukluklarını çok
iyi anlatan bir konu vardı. Anoreksia, bulimia ve modern dünyamızda çok yaygın
hale gelen diğer yeme bozuklukları. Obsessive kompulsif bozukluk, manik
depresif bozukluk ve hepsinin kralı şizofreni de GAPS sorunlarındandır. Şizofreni
adeta psikiyatristlerin diğer hiçbir tanıya uymayan tüm hastalarını attıkları
bir çöp sepetidir. Bütün şizofreni hastalarının farklı olmasının
sebebi de budur. Bu insanlar fiziksel olarak son derece hastadırlar. Mideleri
ağrır, baş ağrısı vardır, migrenleri vardır, eklem ağrıları olur, artritleri
vardır. Tüm kasları ağrır. Fibromiyaljileri vardır. Kronik sistisitleri vardır,
bu insanların her çeşit problemleri vardır. O nedenle kişiyi tamamen
iyileştirmek için tüm vücudu tedavi etmeniz lazım. Ve bu insanların hayatlarının
geri kalanında bu protokolde kalmaları lazım. Yetişkinlerdeki epilepsinin
sebebi çocuklardaki ile aynıdır. Beyninde yara izi olan yaklaşık % 15-20
yetişkinimiz var. Bir araba kazası geçirmişler, travma yaşamışlar, damar
genişlemesi, tümör çıkartılması yaşamışlar veya felç geçirmişler. Beyindeki bu
yara epileptik nöbet oluşturabilir. Fakat ben şunu gördüm ki bu grup
hastalarda bile GAPS beslenme protokolü uygulandığında ve sürdürüldüğünde
nöbetler ya kesiliyor ya da ciddiyeti veya sıklığı azalıyor. Çünkü biz
bu protokolle çok büyük miktarda toksini çıkartıyoruz. Şunu
anlamalısınız ki sindirim sisteminizden gelen tüm toksinlerin %90 dan fazlası
kanınızda yüzüyor. Hata yapmayın merkez orası. Sindirim sisteminiz
vücudunuzdaki herhangi bir toksinin ana kaynağıdır. Önce bunu çözdüğünüzde
vücut geri kalan kısmı ile baş edebiliyor.
GAPS yani Bağırsak ve Psikoloji
Sendromu şunları kapsar:
- Tüm sindirim sistemi
bozukluklarını IBS, IBD, gastrit, kolit, çölyak vb gibi,
- Otoimmün hastalıkları (MS,
romatoid artrit, tip 1 diyabet, lupus, osteoartrit, sedef, saç dökülmesi
vb),
- Pek çok çeşit Artritler,
- ME, fibromiyalji, kronik
yorgunluk sendromu
- Alerji, astım, egzema, saman
nezlesi vb.
- Endokrin bozuklukları (tiroid, Adrenal, PMS,)
- Migren, nöropati, diğer
nörolojik durumlar
- Kronik sistisit, yatak ıslatma,
nefropati,
- Gıda intoleransı ve FPIES (Gıda Proteinine Bağlı Enterokolit Sendromu) vb
Tüm sindirim bozuklukları GAPS
rahatsızlıklarına sebep olur. Tamamı. Önce bağırsak florasını bozmadan
sindirim sisteminde problem yaşamazsınız. Önce bağırsak floranıza
zarar vermeden sindirim sisteminizde asla kanser geliştirmezsiniz. Çünkü
sağlıklı bir bağırsak florası sizin sindirim sisteminize bir zarar gelmesine
asla izin vermez. Ne yazık ki, batı dünyasında yaşayan insanların büyük bir
kısmının anormal bağırsak florası vardır.
Çok yaygın bir sıkıntı olan IBS de yani huzursuz bağırsak sendromunda ne olur? Aslında, İngilterede aile hekimlerine başvuran hastaların 3 te 1 i bu şikayetle gelir. Aşırı yaygın. Bu hastalık bağırsak disbiosisi olarak yeniden adlandırılmalı. Bu isim onun için daha uygun olacak. IBD (Inflammatory Bowel Dısorder), Yani inflamasyonlu bağırsak bozukluğu demek Chrohn’s hastalığı, her tür kolit, gastrit ve bazı diğer daha az yaygın bozuklukları kapsar. Bu durumda ne olur? Anormal floradan kaynaklanan toksinler sindirim sisteminin duvarında birikir. Toksinler insan vücudundaki proteinlere kendilerini tutturmaya meyillidirler. Onlar kendilerini protein moleküllerine tuttururlar. Bu proteinin 3 boyutlu yapısını değiştirir. Bağışıklık sisteminiz vücudunuzda onu teftiş ederek ilerler. Bağırsak duvarında değiştirilmiş proteini bulduğunda ona bakar ve şöyle der “Ooo, sen benim değilsin. Sen bir virüs olmalısın. Seni tanıyamadım .Sen kimsin” İlk önce spesifik olmayan bir tepki kullanır. Çabuk, acil bir cevap kullanır. Bu enflamasyondur. O bu durumda ilk önce bağırsak duvarında enflamasyon yapacak. Bu kişiye acı verir. Ağrı yapar, anormal dışkılamaya sebep olur ve daha pek çok semptoma. Eğer bu durum birkaç hafta boyunca devam ederse bağışıklık sisteminin bağırsak duvarında değişen bu proteinlere karşı antikor üretmek için yeterli zamanı olur. Böylece bingo. Sizin kendi sinirim sisteminize karşı otoimmün hastalığınız oldu. Chrohn hastalığı, tüm kolit tipleri, çölyak hastalığı tamamı sindirim sisteminin otoimmün durumlarıdır. Onların nasıl geliştiğinin mekanizması budur. Onları iyileştirmek için bağırsak florasını değiştirmeliyiz. O kişideki bağırsak duvarını iyileştirmeli ve delikleri kapamalıyız. Chrohn’s hastalığı, çölyak hastalığı gibi her çeşit koliti olan tamamen iyileşmiş büyük bir insan topluluğum var. Bunlar iyileştirilebilir. Tamamı. Bizim ana akım tıbbımız semptomları kontrol etme noktasında ısrarcı. Herhangi bir şeyi iyi etmeye çalışmıyor. Bu nedenle bu hastalıkların tedavi edilemeyeceğine inanıyorlar. Bunlar iyileştirilebilir fakat ilaçlarla değil doğa ile çalışmalıyız.
Otoimmünite – Tüm otoimmünite bağırsaklardan doğar. İster
romatoid artrit olsun, ister lupus, sedef, multipl skleroz ya da als olsun tüm
otoimmün hastalıklar bağırsak bozukluğudur. Dünyadaki en büyük immunologlar
artık son birkaç yıldır bu gerçeği doğrular. Sindirim sisteminiz ile ilgili bir
semptomunuz olsun olmasın herhangi bir otoimmün hastalık ile ilgili bir teşhis
konulduysa bağırsağınıza bakın. Onu iyileştirmeye odaklanın. Bağırsak floranızı
normalleştirmeye odaklanın. Vücuttaki bağışıklık fonksiyonunuzun temelini
değiştireceksiniz ve vücuttaki immun sistem uygun şekilde çalışmaya başlayacak.
Artrit - pek
çok çeşit. Artrit nedir? Eklemlerde olan enflamasyondur. Bağırsaktan gelen
toksinlerin proteinlere tutunduğunu söylemiştim hatırlarsanız. Vücudunuzdaki
proteinin 3 te biri kollajendir. Bizim vücudumuzu bir arada tutan harika bir
elastik proteindir. Bize sağlamlık verir ve yapımızı verir. Problem şudur ki
kollajen üzerinde bağırsaktan gelen birçok toksin için çok popüler olan
pek çok reseptör vardır. Gelirler ve kendilerini bu kollajene
tuttururlar. Böylece onların üç boyutlu yapısını değiştirirler. Böylece
bağışıklık sistemi onu bulur ve ona saldırır. Sizin eklemleriniz neredeyse
tamamen saf kollajendir. Onu çevreleyen tüm ligamentler, kapsül ve içteki sıvı
hemen hemen saf kollajendir. Tüm artritlerin temel sebebi budur. Bağırsaktan
başlayarak vücuttan toksinleri uzaklaştırdığınızda ne kadar kronik olursa olsun
artritiniz ortadan kalkacaktır. İnsan vücudunun vücuttaki tüm hücrelerin kısa
bir hayat yaşadığı ve sonra öldüğü sonra da yeni doğan hücreler ile yer
değiştirdiği kendi kendine yenileme (self-regeneration) denen çok güzel bir
özelliği vardır. Her 3 ayda bir yeni bir karaciğeriniz olur. Karaciğeriniz
kendini değiştirir. Her yedi yılda, yeni bir iskeletimiz olur. Vücudumuzda
tamamen yeni kemikler. O nedenle, eğer eklemlerinize hasar vermeyi keserseniz tüm
hasta hücreler dökülecek, uzaklaşacak ve yeni sağlıklı hücreler onların yerinde
geçecek. Böylece artritiniz geçecek.
ME, Fibromiyalji, Kronik
Yorgunluk Sendromu- Bu konuya
çok uzun bir zaman ayırma imkanım yok. Fakat şu bilinmeli ki bu insanlar yeterli
enerji üretemezler. Vücutlarında biriken toksisite sebebi ile
vücutlarındaki mitokondriler kapanmıştır. Öncelikli olarak toksinleri
uzaklaştırmamız lazım sonrasında o kişi enerjisini geri kazanacaktır.
Alerji, astım, egzema,
saman nezlesi vb- bizim
bağışıklık sistemimizin pek çok kolu vardır. Fakat Th1 ve Th2 çok
önemlidir. Th1 polene, yiyeceğe, kimyasallara, kedilere,
köpeklere atlara, tozlara, akarlara yani herhangi bir şeye karşı normal
reaksiyonlardan sorumludur. Problem şudur- bu kol bağırsak florası tarafından
bakılır; yani güçlüdür- çünkü onun işi budur-. Fakat bağırsak florası
anormalleşirse bu kol ortadan kalkar. Sonra ikinci kol, Th2,
ortadan kaybolan kardeşinin işlerini dengelemek için görevi devralır. Polenle,
akarla, tozla, kediyle, köpekle, kimyasallarla, gıdayla mücadele eder fakat
yanlış aletler kullanır. Sonuç olarak siz atopik olursunuz.
Saman nezlesi geliştirmeye başlarsınız, polene reaksiyon gösterirsiniz, toz
akarlarına reaksiyon gösterirsiniz astım olursunuz, sevgili kedi veya
köpeğinize, gıdalara alerji geliştirirsiniz liste uzar gider. Bu
durumdan kurtulmak için bağırsak florasına odaklanmamız gerekir. Bağırsak
floranızı iyileştirin ve böylece kaybolan kol yeniden işini yapacaktır. Onları
yeniden dengeye getirdiğinizde saman nezleniz duracak. Astım kaybolacak. Kedi
veya köpeğinize alerji oluşturmayacaksınız. Kliniğimde kedilerine olan
alerjilerini bir parça özel bir gıda yiyerek açan ve kapayan pek çok insan
gördüm. Bu gıdayı yemediklerinde gece boyunca üzerlerinde kedileriyle mutlu bir
şekilde uyuyabiliyorlar. Yani bağırsak florasına
odaklandığınız müddetçe alerji iyileştirilebilir.
Endokrin bozukluklar – bu çok kompleks bezeler sistemidir
ve hepsi yüksek yağ dokularıdır. Bunlar yağda çözünen kurşun,
civa, alüminyum, diğer toksik metaller , formaldehitler ve diğer küçük
moleküler ağırlıklı toksinleri biriktirirler. Bu nedenle bu alanda bozukluk
görülür. Bu toksisitenin önemli bir kısmı sindirim sisteminden gelir. Bu
nedenle , düşük tiroid fonksiyonu, adrenal disfonksiyonu ve diğer endokrin
durumları ile uğraşmak yerine başlanması gereken nokta sindirim sistemidir.
Migren, nöropati, diğer
nörolojik durumlar – yeniden bizim sinir sistemimiz
yüksek yağlı organlardır. Toksin biriktirir.
Kronik sistisit, yatak
ıslatma, nefropati – Bu konudan bir süre bahsetmek
istiyorum. Bu toksin nehri vücudunuza geliyor, etrafta geziniyor, hasara sebep
oluyor fakat sonrasında vücuttan bir şekilde atılması gerekiyor. Önemli bir
kısmı vücuttan idrar ile atılır. Kimyasallarla dolu bu toksik idrar mesanede
birikirse mesanenin koruyucu tabakasını, glikozamioglikanlar,
sıyırır, kronik inflamasyona neden olur. Kronik Sistisit.
İnterstitial sistisit denir. Bizim ana akım doktorlarımız bu duruma çok alışık
değildir. Kişi doktora gider, idrar tahlili yapılır fakat enfeksiyon yoktur.
“Sana antibiyotik yazamam, sistisit yok” derler. Bu insanlara en sonunda
psikiyatriste gönderilmeleri teklif edilir. Psikiyatrik ilaçlar başlanır.
Bu kimyasal sistisittir. Enfeksiyon yoktur. Sindirim sisteminden
kimyasallar gelmekte olup kimyasal sistisittir. Bu durumdan kurtulmak
için bağırsaklarımızı iyileştirmemiz gerekiyor. Böylece toksisite
nehri kesilecektir; idrar kendini temizleyecektir ve kronik sistisit, yatak
ıslatma ve bu alandaki diğer problemler kaybolacaktır.
Gıda intoleransı ve FPIES – bağırsak duvarı hasar gördüğünde,
gözenekli ve geçirgen olduğunda, yiyeceklerin emilmeden önce düzgün
sindirilme şansı yoktur. Yeterince sindirilmeden
emilirler. Sonra İmmun sistem
bu iyi sindirilmemiş gıda parçalarını kanda bulur sonra bakar ki bunlar gıda
değil , onları gıda olarak tanımaz ve saldırır. Bağışıklık
kompleksleri ona tutunur ve o büyük bir molekül haline gelir. Bu atak da
vücutta aklınıza gelebilecek herhangi bir semptoma sebep olabilir. Migrene
neden olabilir, panik atağa neden olabilir, depresyona sebep olabilir, eklem
ağrısına neden olabilir, sistisit, nefropati olabilir. Bu durum, FPIES,
insanlığın başına gelmiş bir salgındır ve sadece anne sütüyle beslenen küçük
çocuklara da olan budur. Onların bağırsak duvarı anne sütündeki sindirilememiş
her şeyi absorbe edecek kadar hasarlıdır. Kusma , ishal , kusma, ishal çocuk
kilo alamaz. Doktorlar test yapar ve bu çocuğun gezegendeki tüm proteinlere
alerjisi olduğunu bulur. Sonra doktorlar onu içindeki çok fazla manganezden
dolayı zehir olan ve otizme sebep olan soya formül mamaya başlatırlar
ve ailelere de çocuklarınıza buharda pişmiş havuç verin derler. Hepsi bu. Bu
bebeklerin ailelerinden oluşan bir grubum var ve çok güzel iyileşiyorlar. Et ve
kemik suyu kullanan, bitkisiz GAPS diyeti uygulayan. Onların bağırsak duvarını
yeniden inşa ettiğimizde bu çocuklar iyileşecek.
Çoğu GAPS hastasının yeme problemleri vardır. Bu çocuklar ve
yetişkinlerin büyük bir çoğunluğu ince eleyip sık dokuyarak yiyen insanlardır.
Bu genellikle GAPS ın ve anormal bağırsak florasının ilk semptomudur. Eğer çocuğunuz yemek seçiyorsa, yeme konusunda
titizleniyorsa anormal bir bağırsak florası olabilir. Bir
çocuğun yemekle yaygaracı olması normal bir davranış değildir. Neden? Çünkü bu
çocukların bunun için sağlam psikolojik sebepleri vardır. Öğrenme
yetersizliği yaşayan çocukların %90 dan fazlasının bu problemi vardır ve
yemeklerini tatlı ve nişastalı yiyecekler ile sınırlarlar. Ekmek, kahvaltılık
gevrekler, çikolata, tatlı yoğurtlar ve belki muzla beslenmek isterler. Fakat
bütün uygun olabilecek besinleri dışlarlar. Bu çocuğun içinde ne
oluyor? Çocuk, kendisine zarar veren çeşitli yiyeceklere bağımlılık ve
kısır bir döngü içerisinde mahsur kalmıştır. Ekmek yediği zaman, ya da çikolata
veya bisküvi yediği zaman bu ve bunun gibi tatlı ve nişastalı besinler
patojenik florasını besler ve onu pek çok toksine dönüştürür.
Fakat bu mikroplar çok zekidir. Çünkü ürettikleri bu toksisitenin
bir kısmı beyne geldiğinde keyif veren endorfin formundadır.
Dolayısıyla beyin daha çok ister. Bu çocuklar ilaç bağımlısıdır. Bu
başka türlü adlandırılamaz. Onların ilaçları onların sindirim
sisteminde anormal bağırsak florası tarafından üretilir. Onları bu
ilaç bağımlılığının kısır döngüsünden çekip kurtarmak için aileler çocukla
birlikte mücadele vermelidir. Bunu yapmak mümkündür ve binlerce çocuk bunu
başarmıştır. Kitabımda bir bölüm var “Beslenme Saati Of Hayır” adında.
Bu kısımda bunun nasıl yapılacağını detaylı anlattım. Çocuğunuzu bu ilaç bağımlılığından
nasıl kurtarabilirsiniz? Bağımlı oldukları ilaç şekerdir. İlaç
buğdaydır. İlaç yedikleri bisküviler, kahvaltılık gevrekler ve
krakerlerdir. Bu davranışsal bir modifikasyon tekniğidir.
Neyse, GAPS ın tedavisi kısmından
bahsedelim. Onu nasıl tedavi edeceğiz? Onu GAPS
Beslenme Protokolü adı verilen program ile tedavi edeceğiz. Bu
programın en önemli parçası diyettir. Çünkü hakkında konuştuğumuz şey sindirim
bozukluğu. Sizin sindirim sisteminiz uzun bir tüp ve sizin bu tüpü ne ile
doldurduğunuz iyileşmeniz için çok önemlidir. Dolayısıyla
1 numaralı tedavi diyet olmalıdır. En önemli tedavi bu olup
ancak bunun detaylarını anlatmak için yeterli zamanım yok. O nedenle şimdilik
atlıyorum. Kaçınmamız gereken yiyecekler şunlar çünkü bunları çok
zor sindiririz:
- Tüm tahıllar
- Nişastalı sebzeler
- Şeker, ticari tatlandırıcılar
- Süt şekeri laktoz
- Nişastalı fasulyeler soya gibi
- İşlenmiş gıdalar
- Tüm gıda katkıları
📍İnsan
sindirim sistemi bunları çok iyi sindirmek için dizayn edilmemiştir ve onlardan
neredeyse hiçbir besin alamayız. Önerilen yiyecekler ise:
- Taze veya dondurulmuş etler
- Taze veya dondurulmuş balıklar
- Organ etleri
- İyi kalite yumurta
- Nişastasız sebzeler
- Tüm olgun meyveler kurutulmuş meyveler dahil
- Kuruyemiş ve tohumlar
- Fermente yiyecekler
- Soğuk extract bal
Bunları insan sindirim sistemi güzel
bir şekilde parçalayabilir. Onlar insan vücudunun yapısının temelleridir.
Et ve Balık Stokları olarak
- Ev yapımı et ve balık suları
- Sularla yapılan çorbalar ve güveç
- Evde yapılan et jölesi
- Kemik iliği
- Eklemler ve kıkırdak
- Doğal jelatin
sayılabilir.
Et ve balık stokları glikozaminoglikanları sağlar. Glukozamin sağlar, kollajen sağlar, jelatin ve
diğer şeyleri sağlar. Ayrıca bu maddeler sizin bağırsak duvarınızı
yapan şeylerdir. Sizin bağırsak duvarınızı yapan hücreler sadece birkaç gün
yaşar. Onlar yıpranır, ölür ve yeni doğan hücreler ile yer değişir. Bu yeni
bebek hücrelerin yapılması için yapı malzemelerinin kullanılması gerekir.
Bağırsak duvarınız için gereken tüm yapı taşlarını bu gıdalar sağlar. Böylece
trilyonlarca hücreye hayat verir. Böylece kendini yeniden inşa eder. Bu
gıdaları tüketerek kendinize yeni bir bağırsak duvarı inşa edersiniz.
Fermente yiyecekler gezegene ayak bastığımızdan beri
insanoğlunun yediği bir şeydir. İnsanlar için opsiyonel değildir.
Almanya’da Sauerkraut unuz var. Mükemmel bir yiyecek. Onu evde
yapın çünkü ticari olan ile aynı değil. Kendi lahananızı yetiştirin ve onu evde
yapın. Neden? Çünkü gezegende var olduğumuz uzun yıllar boyunca buzdolabı yoktu
, her şeyi alabildiğiniz süpermarketler yoktu. Yiyecekler mevsimlikti. Mesela
lahananız Eylülde yetiştiyse eğer onunla hızlı bir şekilde bir şey yapmazsanız
çürüyecekti ve yılın geri kalanında elinizde lahananız olmayacaktı. Dolayısıyla
insanlar ne yaptı? Onu fermente etti. Fermente edilmiş bir lahana bozulmadan 5
yıl kalabilir. Tüm dünyada, tüm geleneksel kültürlerde, insanlar eti, balığı,
sütü, sebzeyi, meyveyi, tahılı, baklagili, fermente olabilen herhangi bir şeyi
fermente eder. Fermantasyon bizim için ÖN SİNDİRİM işlemidir.
Dolayısıyla besin öğelerini ondan ekstrakte etmek sindirim sistemimiz için
kolaydır. Ve yüksek miktarda probiyotik yani sindirim
sisteminde yaşamasını istediğimiz faydalı bakteri ihtiva ederler. Bunlar
patojenleri dışlayacak, kovacak, öldürecekler. Sizin bağırsak floranızı
onaracaklar. Eve gidip kahvaltınızla, öğle veya akşam yemeğinizle bir kaşık
Sauerkraut alırsanız pahallı probiyotikler için para harcamanıza gerek kalmaz.
Bağırsak floranız için yeterli miktarda almış olursunuz.
Doğal yağlar. Biz yağ fobisi olan bir dünyada
yaşıyoruz.
- Tüm hayvansal yağlar
- Tereyağ ve sadeyağ
- Hindistan cevizi yağı ve palm yağı
- Soğuk sıkım zeytin yağı
İnsan fizyolojisi için uygun olan
yağ hayvansal yağdır. Bitkisel
yağlar, pişirme yağları zehirlidir. Kimse onları yememeli ya da onlarla yemek
pişirmemeli. Bir hayvan eklemi pişirdiğinizde ondaki yağı biriktirin. Bir cam
kavanozda biriktirerek buzdolabında saklayın. Yiyeceklerinizi bu yağla pişirin.
Kaz yağı, ördek yağı, sığır yağı, kuzu yağı vb. insan fizyolojisi için en iyi
yağlardır. Bizler için sindirimi en basit olan yağlardır ve en besleyici
yağlardır. Bugün öğleden sonra kalp hastalığından bahsedeceğiz. Kalp hastalığı
hakkında yazdığım kitap: Kalbinizi Ağzınıza Koyun. Bu diyetten
bahsettiğim her hastam bana “Sizin diyetinizdeyken kalp krizinden ölecek miyim”
diye soruyor. Yüzlerce hastaya açıkladığım gibi bu yağların kalp
hastalığı ile bir alakası yoktur.
Supplementation (Takviye
kullanımı)
Bizler GAPS hastalarında mümkün
mertebe minimum takviye kullanırız. Çünkü takviyelerin içinde bağırsak duvarına
zarar verebilecek çeşitli maddeler vardır.
- Etkili bir probiyotik
- Vitamin A ve D için cod liver oil
- Esansiyel yağ asitleri
- Multi vitamin, mineral, amino asit takviyesi
- Sindirim enzimleri
Detoksifikasyon ve Yaşam
Şekli Değişiklikleri
Gaps beslenme protokolünün çok önemli bir kısmıdır. Toksik bir dünyada
yaşıyoruz. Yaşamlarımızda onlar olmadan mükemmel bir şekilde yaşayabildiğimiz
sayısız kimyasalı kullanmak için baştan çıkarıldık. Bunların hepsi çok çok
toksik. Hepimizin vücudunda detoks sistemi mevcuttur. Bunların merkezi
karaciğer olmakla beraber her hücrede departmanları vardır. Vücudunuz kendisini
her zaman temizler. Modern dünyada pek çoğumuz oldukça yoğun çalışıyoruz,
çırpınıyoruz. GAPS hastalarında bağırsaklar hasar görmüş bağırsak
florası nedeni ile toksisitenin ana kaynağıdır. Bu toksisite kaynağından
GAPS beslenme protokolü ile kurtuluruz. Diyet bağırsak çeperini kurtaracak ve
onaracaktır. Kişinin bağırsak florasını değiştirecektir. Böylece toksisite
kaynağı ortadan kalkacak. Bunun üzerinde çalışırken detoks sisteminizi
uğraştıracak daha fazla toksin eklenmemesi önemlidir. Bu nedenle genel toksik
yükü azaltmamız gerekir. Her GAPS hastası için terk edilmesi gereken
ilk şey evdeki tüm kimyasal malzemelerdir. Banyonuz bir süpürülmelidir.
Bütün o renkli şişelerin atılması lazım. Çamaşır deterjanlarınız, bulaşık
deterjanlarınız, temizleme kimyasallarınız, losyonlarınız, makyaj
malzemeleriniz, şampuanlar, kremler, saç boyaları ve benzerleri. Kimya
endüstrisi self regüle bir endüstri yani bu düzenleme olmadığı anlamına gelir.
Doğada bulunmayan 80.000 farklı kimyasal üretmişlerdir. Bizim
vücutlarımız bu kimyasallar ile baş edecek şekilde programlanmamıştır. Onlarla
ne yapacaklarını bilmezler. Onlar derimizden, ağzımızdan her yerden saniyeler
içinde absorbe edilir. Kana karışır. Bir kimyasalı yuttuğunuzda kana
karışmadan önce mutlaka karaciğerden geçecektir. Karaciğer bunun
önemli bir kısmını nötralize edecektir. Fakat onu cildine
sürersen saniyeler içinde kanına karışacak. Yani karaciğerden
korunacaktır. Kanser hastalığının dünyada epidemik olmasının en temel
sebebi kişisel bakım endüstrisidir. Muhtemelen 1 numaralı nedenidir.
Bütün bu şeylerden kurtulun. Kural basittir yiyemediğiniz bir şeyi
cildinize sürmeyin. Cildinize sadece yenilebilir şeyler sürülebilir.
Zeytin yağı ve Hindistan cevizi yağı yüz için en iyi nemlendiricilerdir. Saçınızı
çiğ yumurta sarısı ile yıkayabilirsiniz. Sovyetler Birliğinde sabun
olmadan önce bizim yaptığımız şey buydu. Bütün Sovyet kadınları saçlarını
yumurta sarısı ile yıkar. Herhangi bir şampuandan daha iyidir ve kafa derisini
çok iyi temizler. Saçınızı toksinlerden arındırır. Dişinizi zeytin yağı ile
fırçalayın. Banyonuza bir tabakta zeytin yağı alarak diş fırçanızı ona batırın
ve dişlerinizi fırçalayın. Bu eski Hint tıbbında ayurvedik bir uygulamadır.
Ağız içinden toksinleri uzaklaştırır; diş etlerinde ve ağız içinde bulunan
kirlilikleri uzaklaştırır. Ağzınızı sağlıklı yapar. Sonuç olarak insan vücudu
herhangi bir kimyasal madde ile yıkanmamalıdır; bu lanetli bir durumdur. Sizin
cildiniz yağ salgısı oluşturmak için , cilt florası için yaşam oluşturmak üzere
epey çalışır. Cildinizin kendi zengin bir florası vardır. Bu flora
sağlıklı ve zengin olmalıdır. Sağlıklı olmak için de bir doğal yaşam alanına
yani habitata ihtiyacı vardır. Banyo yaparken sabun, jel kullandığınız her
zaman habitatı yıkayıp akıtırsınız. Cilt floranıza zarar verirsiniz. Cildinizi
patojenler tarafından saldırıya ve kurumaya açık hale getirirsiniz. Egzama,
sedef gibi cilt hastalıklarının temel nedeni budur. Kimyasallarla, sabunlarla
vücudunuzu yıkamayın. Sade su yeterlidir. Bu çok çok önemlidir.
Juicing GAPS beslenme protokolünün
önemli bir bölümüdür. Toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasında son 100 yıldır
juicing çok önem kazanmıştır. 1 molekül cıvayı herhangi bir zarar vermeden
vücut dışına güvenli bir şekilde uzaklaştırmak için bu moleküle taşıyıcılar
bağlanmalıdır. Proteinler, amino asitler, enzimler, mineraller, vitaminler gibi
- sadece bu durumda cıva vücuttan güvenli bir şekilde uzaklaştırılır. Juice
beyin dokunuzdan, yağ dokunuzdan cıvayı yıkayacak maddeleri sağlar. Çünkü cıva
yağda çözünür bir şeydir. Dünyadaki pek çok şelasyon protokolü sadece
vücudunuzdaki cıvayı tutup vücudunuzdaki herhangi bir yere yeniden
yapıştırıyor. Çünkü cıvayı bağlayacak ve vücuttan çıkaracak yeterli taşıyıcıyı
sağlayamıyor.
Yine bu protokolde Epsom tuzu, deniz tuzu,
deniz yosunu ve bikarbonat sodası ile her akşam banyo yaparız. Benim hastalarım her
akşamda bir banyo yapmaları gerekir. Bu maddeler toksini vücuttan dışarı çeker
besini de deri boyunca vücuda katar. Vücudumuzun her şeyi absorbe ettiğini
hatırlayın. O bir süngerdir. Avrupa’da mineralli sular, spa lar, özel şifalı
sular mevcuttur. Bizim yaptığımızda evde bunları kopyalamaktır.
Güneş banyosu da kesinlikle çok
elzemdir. Güneş fobisi olan bir dünyada yaşıyoruz.Güneşte güneş banyosu yaptığımız
zaman full spekctrum güneş ışığına ihtiyacımız vardır. Görelim veya
görmeyelim. iyileşmeyi atomik seviyede vücudunuzda moleküler seviyede
normal hale getirirsiniz. Vitamin D güneş ışığı vitamini. Batı
nüfusunun önemli bir kısmı bu vitamin bakımından oldukça yoksun. Çünkü insanlar
güneşten korkuyor. Bu vitaminin ana kaynağı güneş ışığı. Onu almak için
güneş banyosu yapmamız gerekiyor; çünkü gıdalardan çok az alınabiliyor.
Yeterince almak için güneşte bulunmamız gerekiyor. Güneş ışığının daha pek çok faydası
var fakat şu an bunlara değinemeyeceğim. Biliyorsunuz ki Amerika’da güneşin
zararları, kanser yaptığı iddia ediliyor ve bu da kimyasal endüstrisini
güçlendiriyor. Losyonlar üretilmeye başlandı, bütün toplum güneş cilt
kanseri yapar diye bilgilendirildi. Güneşin cilt kanseri yaptığına dair bir
kanıt yoktur. Yapmaz. Onu önler ve iyileştirir. Cilt kanserine neden olan şey,
diğer kanser türlerine neden olan şey ile aynıdır, vücudumuza doldurduğumuz
kimyasallar, elektromanyetik kirlilik, ve diğer tüm kirlilikler. Kişideki
detoksifikasyon sistemleri kurtarıldığında, şelasyon olmadan toksik metaller
doğal yolla uzaklaştırılacaktır. Otistik çocuğu olan bir aile vardı ve çocukta
kurşun, cıva ve diğer ağır metaller testler ile tespit edilmişti. Bu aileye bir
yıl boyunca bunun için bir şey yapmayacağımızı söyledim. Biz sizin çocuğunuzun
detoks sistemini çalışır duruma getireceğiz dedim. Çünkü bu tür çocuklarda
bağırsaklardan karaciğerlere gelen toksisite seviyesi nedeniyle detoks sistemi
bozulmuştur. Çalışmaz. Kişi toksinleri biriktirir. Detoks sistemi bir kez
onarıldığında ve çalışması sağlandığında, henüz bilim adamlarının keşfedemediği
bir şekilde yolundaki bütün toksinleri dışarı atacaktır. Gerçekten çok güçlü
bir sistemdir. Bir yıl sonra bu çocukları yeniden test ettiğimizde, %85 ten
fazlasında metallerin gittiğini görüyoruz. Bunun için özel hiçbir şey
yapmadığımız halde. Kurşun gitti, cıva gitti, şelasyon yapmadık.
GAPS Kitabım pek çok farklı dilde yayınlandı ve ben sürekli yıllardır bir sürü geri dönüş alıyorum. Bunları da GAPS Stories adında bir kitapta topladım. Fibromiyolji, ms, kronik yorgunluk, tüm mental hastalıklar, alkolizm gibi pek çok hastalıktan bu protokol ile iyileşen insanların hikayeleri mevcut. Tüm hastalıklar bağırsaklarda başlar.Bağırsak floramız içimizdeki topraktır.Ve yaşam canlılık toprakta başlar.
🎀 🎀 🎀 🎀 🎀 🎀
Görüşmek üzere hoşkalın ❤
⏩⏩⏩ Devam Edecek ...🔜
👍🏻
YanıtlaSil