MS pek çok bilinmezi olan, hastalarda birbirinden farklı şekilde ilerleyen bir hastalık. Geçen hafta ilk bölümünü çevirdiğim MS serisinin bu hafta 2. bölümünü paylaşacağım. Okumadıysanız öncelikli olarak şuradan 1. bölümü okumanızı öneririm. MS şimdilik etkili bir tedavisi olmayan, sebebi her yönü ile bilinemeyen bir hastalık olsa da gidişatı yavaşlatmak, hatta kimi durumlarda durdurmak için denenebilecek yöntemlerden bahsediliyor. Yazar bu bölümde geleneksel ve alternatif tedavilerden bahsediyor. Makalenin kaynağı için TIK
MS üzerine araştırma yaparken dikkatimi çeken faydalı bir forum da oldu. İncelemek isteyenler için linkini bırakıyorum ⇒ https://www.thisisms.com/forum/
Bunun haricinde yine inceledikçe dikkatimi çeken şeylerden biri MS sinir sistemi hastalığı gibi görünse de damar sağlığı ile de çok yakın ilişki içinde gibi. Kronik sereprospinal venöz yetmezlik ve MS ilişkisi kurulan yayınlara rastladım. Buralarda damar daraltan/bozan etkenlerden uzak durulması özellikle vurgulanıyordu. Nedir bunlar dersek akla ilk gelenler sanırım sigara, kafein, aşırı soğuk, stres (kortizol, adrenalin) olsa gerek.
Konuyu fazla dağıtmadan bugünkü bölüme geçeyim. İyi okumalar dilerim.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
🌟 2. Bölümün İçindekiler 🌟
Wahls Protokolü İncelemesi
⇢ Wahls Protokolü Etkili mi?
⇢ Wahl’s Protokolü Neden Çalışıyor : Potansiyel Mekanizması
Swank Diyeti İncelemesi
Multipl Skleroz İçin Alternatif / Ek Tedaviler
1) Fizyoterapi ve Egzersiz
2) Ağrının Azaltılması için Karyopraktik Tıp (Chiropractic Medicine)
3) Masaj Terapisi
4) Refleksoloji
MS için Takviyeler
⇢ Omega-3 Yağ Asitleri
⇢ D3 Vitamini
⇢ Fullerene (C60)
MS için Geleneksel Tedaviler
1) Glukokortikoidler
2) Hastalık Değiştirme Terapileri
3) Ocrelizumab
4) Nöromüsküler Elektrik Stimülasyonu
Multipl Skleroz: Diyetler, Beslenme ve Alternatif Tedaviler
Multipl skleroz (MS), beynin en sık görülen otoimmün hastalığıdır ve önceden tedavi edilemez olarak düşünülmüştür [1]. Bununla birlikte, MS'in üstesinden gelinmesi ve remisyona sokulması fikri yakın zamanda ortaya çıkmıştır.
Bu yazıda, hem alternatif hem de konvansiyonel (geleneksel) olarak MS tedavilerini ve nasıl çalıştıklarını gözden geçireceğiz.
Wahls Protokol İncelemesi
Terry Wahls tarafından geliştirilen Wahls Protokolü, antioksidanlar, besin takviyeleri, esneme hareketleri, nöromüsküler stimülasyon ve güçlendirme egzersizleriyle modifiye paleolitik bir diyeti içerir. Bu rejimin amacı, yaşam kalitesini artırmak ve multipl sklerozun engelleyici bir belirtisi olan yorgunlukla mücadele etmektir [2].
Wahls Protokolü diyetinin amacı [3] :
✔inflamasyonu azaltmak
✔ mitokondriyal fonksiyonu geliştirmek
✔ hastalığa katkıda bulunan beslenme eksikliklerini düzeltmek
✔ oksidatif stresi azaltmak ve
✔ diyet antioksidanları sağlayarak sinir hücrelerini korumak
Wahls Protokolü'ndeki önemli besin öğeleri D vitamini, kalsiyum, magnezyum, omega-3 yağ asitleri, koenzim Q ve diyet enzimlerini içerir [4].
Wahls Protokolü 3 seviyeye ayrılmıştır. Bunlar:
Wahls Diyeti (glutensiz tahıllara ve baklagillere izin verilir),
Wahls Paleo ve
Wahls Paleo Plus, çeşitli seviyelerde kısıtlamalar içerir.
Wahls Paleo Plus, yağların serbestçe kullanılmasını ve ketozise girmek için proteinlerin azaltılmasını önerir.
- Yeşil yapraklı sebzeler - 3 porsiyon önerilir.
- Kükürt bakımından zengin sebzeler, turpgillere ait sebzeler, soğan-ailesi sebzeleri ve mantarlar gibi - 3 porsiyon önerilir
- Yoğun renkli meyveler veya sebzeler - 3 porsiyon önerilir.
- Omega - 3 yağları - 2 yemek kaşığı önerilir.
- Hayvansal protein - 4 ons veya daha fazla önerilir.
- Organik etler - haftada en az 1 porsiyon
- Bitki proteini - 4 ons veya daha fazla önerilir.
- Beslenme mayası - 1 çorba kaşığı önerilir.
- Alternatif süt türleri (soya, badem, yer fıstığı, pirinç ve hindistancevizi) - kişisel tercihlere göre değişebilir.
- Kelp - ¼ çay kaşığı önerilir.
- Yeşil algler - ¼ - 1 çay kaşığı önerilir.
- Glutensiz nişastalı sebze ve meyveler - haftada sadece 2 porsiyona izin verilir
- Hindistan cevizi yağı, avokado, zeytin yağı, fındık ve tohumlar dahil ilave yağlar
- Protokol ayrıca günde 2 öğün yemek yemeyi ve her gün 12 - 16 saat oruç tutmayı (uyku zamanı dahil) önerir.
Wahls Protokolü Etkili mi?
Mevcut birkaç çalışmada, bu diyetin hastalık değiştirici bir etkisi olduğu görülmektedir. Sadece semptomları azaltmakla kalmaz, aynı zamanda tahrip olmuş nöronal dokuların geleneksel tedavilerin yapabileceklerinin ötesinde yenilenmesine de yardımcı olur.
Terry Wahls kendisi için diyet, egzersiz ve nöromüsküler elektrik stimülasyonu ile birlikte, MS semptomlarının çoğunu tersine çevirdi [6, 7]. 12 MS hastasından oluşan kısa bir pilot çalışmada, diyet, egzersiz, esneme, masaj ve meditasyon ile birlikte, yorgunluğu belirgin şekilde azaltmıştır [5].
Bu protokolün güvenliğini ve etkinliğini göstermek için daha büyük ve kontrollü çalışmalar gerekli olacaktır.
Wahl’s Protokolü Neden Çalışıyor : Potansiyel Mekanizması
Wahl’s Protokolü hafif bir ketojenik diyettir.
Ketojenik diyetler, epilepsi, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları dahil birçok nörolojik hastalığı başarılı bir şekilde yönetmek için kullanılmıştır [8].
Ketojenik bir diyet, MS'e aşağıdakileri sağlayarak yardımcı olabilir:
➽ mTOR'u inhibe eder ve, böylece artmış Th1 ve Th17 baskınlığının azaltır, Treg hakimiyetini arttırır [9]
➽ Glukoz metobolizmasını azaltarak beyindeki glutamat kaynaklı toksisite ve oksidatif strese karşı beyni korur [10]
➽ Miyelin oluşumunu destekler [12]
➽ Sirt1'i (bilişsel işlev, beyin ve sinaptik plastisite için önemlidir) ve BDNF seviyelerini keton cisimcikleriyle arttırır [13, 14] .
Bu protokol aynı zamanda yaygın enflamatuar yiyecekleri de elimine eder.
Wahls Protokolü, otoimmünitesi olan insanlar için en enflamatuar yiyeceklerden bazıları olan gluteni, süt ürünlerini ve baklagilleri elimine eder.
Gluteni elimine ederek diyet, geçirgen bağırsakları ve zonulin yolu boyunca geçirgen beyinleri azaltır.
Süt proteini butyrophilin, MS'i tetikleyebilen miyelin üzerindeki proteinlere benzer [15].
Baklagiller, çok zararlı bazı lektinleri içerir, ancak lektinleri ve diğer zararlı maddeleri azaltmak için uygun şekilde hazırlanırsa Wahls protokolünde baklagillere izin verilir.
Wahls Protokolü, mitokondriyi destekleyen, mikrobesin-yoğun bir diyettir.
Wahls Protokolünün temeli, mitokondri için birçok besin ve antioksidan sağlamasıdır.
Oksijen tüketen mitokondriyal enzim (kompleks IV), aktif MS lezyonları etrafında yüksek seviyelerde üretilen nitrik oksit ile engellenebilir [16, 17]. Bu, düşük oksijen, oksidatif stres ve ardından beyin dejenerasyonunun belirtilerine neden olabilir.
Bu nedenle mitokondri, MS tedavisi için potansiyel bir terapötik hedeftir. Bununla birlikte, bu tür bir tedavinin geliştirilmesinde bir zorluk, bu antioksidanların beyne, etkilenen hücrelere ve mitokondriye girmesini sağlamanın zor olmasıdır [18]. Bu diyetin, temel olarak mitokondriyal fonksiyonu destekleyerek MS sonuçlarını iyileştirip iyileştirmediğini test etmek için ek çalışmalar gerekli olacaktır.
Çok fazla yağ ve diğer mikro besinler sağlayarak, bu diyet aynı zamanda beyin sağlığını ve beyin yenilenmesini destekleyen yapı taşları sağlar [19, 20].
Bu protokol sadece diyetle değil, diğer faktörlerle de ilgilidir.
Otoimmün hastalıkların yönetimi tipik olarak sadece diyetten çok daha fazlasını içerir.
Wahls Protokolü, aşağıdakileri de önererek aşağıdaki faktörleri de ele almaktadır:
➽ BDNF (Beyin kaynaklı nörotrofik faktör) ve NGF'yi (Nerve growth factor=Sinir Büyüme faktörü) artırarak nöronal rejenerasyonun uyarılmasına yardımcı olan egzersiz tedavisi
➽ Spazmları ve kas kaybını azaltmaya yardımcı olan nöromüsküler stimülasyon
➽ İltihabı azaltan meditasyon ve stres yönetimi
➽ Bir risk faktörü olan ve MS' e neden olabilecek olan toksik yükü azaltmak
Swank Diyeti İncelemesi
Swank diyeti, 50'li yıllarda, multipl sklerozun, otoimmün bir hastalık olarak anlaşılmasından önce geliştirilmiştir. İlginçtir ki, “otoimmün” terimi, Dr. Swank’ın yayınladığı, 90’lı yılların sonlarına kadar yayınlanmış olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir raporunda kullanılmamıştır.
Bu diyet, doymuş yağ tüketiminin MS'e neden olduğu (yanlış veya eksik) varsayımına dayanmaktadır; çünkü MS insidansı, doymuş yağ tüketiminin daha yüksek olduğu bölgelerde ve zamanlarda daha yüksek gözükmektedir [21]. Bununla birlikte, yazar, doymuş yağların veya yağ tüketiminin MS'in tek nedeni olmayabileceğinin de farkındaydı.
Dr. Roy Swank tarafından geliştirilen Swank diyeti, çok düşük doymuş yağ içeren yiyeceklerden oluşur (günde 20 gramdan az). Tereyağı ve hidrojenlenmiş yağlar bu diyetten çıkarılır. Bu diyet, balık, deniz ürünleri, derisiz hindi ve tavuğun beyaz eti gibi yağsız etleri içerir. Bu etler yağsız süt, sebze, mısır gevreği, fındık ve günde bir yumurta ile desteklenir [22].
Swank diyeti, 50 yıl boyunca atakların sıklığını ve MS'nin ciddiyetini azalttı [21].
Bununla birlikte, şu ana kadar sadece bir kohort çalışması yağ tüketimi ile MS riskleri arasındaki ilişkileri inceledi. Bu çalışma, düşük miktarda Omega-3 yağ asidi tüketiminin, ancak yüksek doymuş veya hayvansal yağ tüketiminin değil, MS risklerinin artması ile ilişkili olduğunu bildirmiştir [23].
Yeni yapılan randomize kontrollü bir çalışma, balık yağı ile takviye edilmiş az yağlı bir diyetin MS relaps sayısını azalttığını göstermiştir [24].
Swank diyetinin bir miktar etkinliği olsa da, diyetin düşük doymuş yağlardan başka yollarla hastalık seyrini etkilemesi muhtemeldir.
1) Fizyoterapi ve Egzersiz
Fiziksel terapi veya rehabilitasyon egzersizleri, yatağa bağlı olmayan hastalarda yorgunluğu azaltmada yardımcı olur [25].
Birçok klinik araştırmanın meta-analizi, egzersiz terapisinin düşmeler hariç MS için genellikle güvenli olduğunu göstermiştir. Egzersiz ile tetiklenen nüks oranları düşüktür [26]. Bununla birlikte, egzersizle ortaya çıkan vücut ısısından semptomların alevlenmesini önlemek için özen gösterilmelidir.
MS için bu egzersiz tedavisi alevlenme yaşamayan hastalar için yararlı olabilir [27, 28].
2) Ağrının Azaltılması için Karyopraktik Tıp (Chiropractic Medicine)
Ağrı kesici kullanımı ilaç bağımlılığı riski taşır. Kayropraktik tıp, MS'in neden olduğu kronik ağrının azaltılmasına uygulanabilir bir alternatif yöntem olarak hizmet eder [29]. Bununla birlikte, bilgi eksikliği ve kayropraktik ilacın ölçülü kullanımı, yaygın kullanım için sınırlayıcı faktör olmuştur [30].
Kayropraktik tıbbındaki spinal manipülasyonun akut ve kronik bel ağrısını hafiflettiği gösterilmiştir. Bu teknik, önceki yaralanmalarda veya dejeneratif koşullarda diğer dokuların neden olduğu basınç ve sertliği azaltır [29].
Kayropraktik tıbbın MS için fiziksel bir tedavi olma potansiyeli göstermesine rağmen, bu tedavilerin etkinliğini doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır [31].
3) Masaj Terapisi
Masaj terapisi MS tedavisinde yardımcı olur [31].
Aşağıdaki yararları sağlar:
➽ Ağrıyı azaltır.
➽ Spazmı azaltır.
➽ Dolaşımı geliştirir.
➽ Eklem ve uzuv hareketliliğini arttırır.
➽ Yorgunluğu azaltır.
MS'te yorgunluğa neden olan koşullar iyi tanımlanmamıştır. MS lezyonları ve iltihaplanma gibi (merkezi) sinir sistemine verilen zararlar yorgunluğa katkıda bulunabilir. Masaj tedavisinin MS hastalarında yorgunluk ve ağrıyı azalttığı gösterilmiştir [32].
Sıkı kas gerginliği, ağrı reseptörlerini aktive ederek ve o bölgeye kan akışını kısıtlayarak kaslarda doğrudan ağrıya neden olabilir (iskemi) [33]. Masaj, kaslardaki gerginliği azaltarak ağrı ve spazm azalmasına yardımcı olur. Masaj aynı zamanda etkilenen bölgelere kan akışını artırır. Masajın diğer yararları arasında rahatlama ve uyku iyileştirme sayılabilir [34].
Masaj tedavisinin neden olduğu gevşeme, parasempatik sinir sistemi aktivitesini artırarak ve kortizolü azaltarak da anksiyeteyi ve stres seviyesini azaltır [35].
Stres azaltma, MS hastalarında sadece yaşam kalitesini arttırmaz, aynı zamanda fiziksel semptomları yönetmeye yardımcı olur [33].
Masaj, MS'in stresini ve fiziksel semptomlarını yönetmeye yardımcı olan güvenli, girişimsel olmayan bir tamamlayıcı tedavi seçeneğidir [36].
4) Refleksoloji
Refleksoloji, tamamlayıcı tıpta en yaygın ve düşük maliyetli tedavilerden biridir [37].
Refleksoloji, vücudun bir bölümünün bir başkası ile nasıl ilişkili olduğunu incelemektir. Uygun basıncın ve masajın uygulanması, vücudun diğer bölgelerini uyararak terapötik etkilerini uygular [38].
Refleksoloji, ayaklardaki iç organlar veya bezlerle ilgili belirli noktalara başparmak ve parmaklarla basınç uygular [31].
Ayak refleksoloji tedavisi, kasların, eklemlerin ve tendonların hareketini dengelemeye yardımcı olan kan ve lenf dolaşımını etkili bir şekilde artırır. Hareketlilikteki bu gelişme aynı zamanda kas gücünü de güçlendirir ve gevşemeyi destekler [39].
Aşağıdakiler, MS bağlamında refleksolojinin yararlarıdır [40, 37]
➽ Ağrıyı azaltmak
➽ Kas spazmlarını durdurmak
➽ Mesane ve barsak problemlerini azaltmak
➽ Hareketliliği artırmak
➽ Yorgunluğu azalmak
Refleksoloji üzerine randomize, sahte kontrol edilen bir klinik çalışmada (53 katılımcı), spesifik refleksoloji tedavisi MS hastalarında mobilite, duyum ve idrar semptomlarında hafifleme olduğunu göstermiştir [41].
Omega-3 Yağ Asitleri (FA lar=Fatty Acid)
Yüksek doymuş yağ asitleri alımı, MS riskini arttırır. Omega-3 yağ asitleri ise, MS riskini azaltmak için mükemmel bir alternatiftir [31].
Omega-3 FA'ler, insan vücudu tarafından üretilemeyen “esansiyel yağ asitleridir”. Sonuç olarak, bu besin maddeleri diyet yoluyla alınmalıdır. Omega-3 FA'ler balık, balık yağı, keten tohumu, keten tohumu yağı, soya ürünleri, soya fasulyesi yağı ve kanola yağında bulunabilir [42].
Omega-3 FA'lerin kullanılması, MS lezyonlarına katkıda bulunan enflamasyonu azaltır (enflamatuar sitokinler) [31].
DHA gibi bu yağ asitlerinin bazıları, kan-beyin bariyerini geçebilir ve nöronal hücre zarlarının ana bileşeni olarak işlev görebilir. Bu bileşikler sadece antiinflamatuar bir ajan olarak değil aynı zamanda beyine T hücresi taşınımasını da inhibe edici olabilir (MMP-9'u inhibe eder) [42].
MS hastaları (merkezi) sinir sisteminde T hücreleri için yüksek taşıma oranına sahiptir (yüksek MMP-9 proteinleri ve mRNA) . Omega-3 FA, kan-beyin bariyeri boyunca T-hücre göçünü inhibe eder [43].
Bununla birlikte, bu sürecin mekanizması bilinmemektedir [42].
Bir çalışmada (DB-PCT), omega-3 FA kullanan katılımcılar kontrollere göre anlamlı bir farklılık göstermedi. Bununla birlikte, sonuçlara göre omega-3 ile tedavi edilen denekler iyileşme eğilimi sergilemiştir. Katılımcıların diyeti bu çalışmada şaşırtıcı bir etkiye sahipti [44].
D3 Vitamini
D vitamini bağışıklık sistemini düzenler [45]. Düşük D3 vitamini, MS riskleriyle ilişkilendirilmiştir. MS hastalarında daha düşük D vitamini seviyeleri daha kötü klinik sonuçlarla ilişkilidir.
Bununla birlikte, klinik denemeler, D vitamini desteğinin MS için yararlı olabileceğini göstermiştir [45].
D vitamini takviyesi genellikle güvenli olduğundan, genellikle MS tedavi planının bir parçası olarak önerilir.
Fullerene (C60)
Fullerene veya C60 türevleri, NMDA reseptörlerini bloke eden ilaçlarla birleştirildiğinde MS'de yardımcı olabilir. MS'in fare modellerinde aksonal dejenerasyonu, hastalığın ilerlemesini, monosit çekiciliğini ve enflamatuar hücrelerin penetrasyonunu azaltır [46].
Nöronlardaki hasar 6 aydan uzun sürdüyse spontan iyileşme nadirdir [47].
MS in uzun süreli bir sonucu olan sakatlık uzun yıllar boyunca yavaş ilerler. Sonuç olarak, birçok tedavi hastalığın kısa vadeli semptomlarını hafifletir [48].
1.) Glukokortikoidler
MS hastası (tekrarlayan remisyona uğramış MS veya primer progresif MS) genellikle yeni veya tekrarlayan semptomların alevlenmeleri olan nüks veya ataklarla karşı karşıya kalır. Yüksek doz glukokortikoidlerin (metilprednizolon) veya kortikosteroidlerin verilmesi akut relapslar için güncel rutin tedavi yöntemidir [49, 48].
Glukokortikoid kullanmanın avantajları, akut atakları olan hastalarda hızlı fonksiyonel iyileşmeyi içerir [48].
Glukokortikoidlerin Sınırlamaları
İntravenöz glukokortikoid uygulaması, yüzün kızarması, ayak bileği şişmesi ve ağızda metalik bir tat gibi potansiyel yan etkilere neden olabilir. Glukokortikoidlerin oral yoldan verilmesi, rahatsız uyku, ruh hali değişiklikleri ve mide problemleri gibi daha fazla yan etkiye sahiptir [49].
Ayrıca, glukokortikoidler, MS'in yalnızca kısa vadeli semptomlarını hafifletir , uzun vadeli etkileriyle uğraşmaz [48, 50].
Yüksek doz glukokortikoidler, tedavinin beyindeki MS lezyonları üzerindeki sınırlı etkileri olması nedeniyle uzun vadede hastalığın iyileşmesini etkilemeyecektir. Geri dönüşü olmayan hasarlar vardır ve onlar düzeltilemez [51].
Glukokortikoidlerin kemik yoğunluğu üzerinde zararlı etkileri olabilir ve bu da kemik kırılma riskini arttırır [52].
2.) Hastalık Modifiye Edici Tedaviler
Hastalığın doğal seyrini yavaşlatarak MS'in uzun vadeli etkilerini yönetmek için hastalık modifiye edici terapiler (DMT'ler) oluşturuldu ve onaylandı. Klinik çalışmalar, hastalık modifiye edici tedavilerin (interferon beta, glatiramer asetat) anti-enflamatuar etkilere sahip olduğunu ve tekrarlayan remisyon gösteren multipl skleroz (RRMS=relapsing-remitting multiple sclerosis) hastalarında ilerlemeyi yavaşlattığını göstermiştir [53].
Bazı hastalık modifiye edici tedaviler (IFNb-1a), nörolojik hasarların onarımını desteklemek için sinir büyüme faktörlerini (NGF= nerve growth factors) teşvik eder, lezyon aktivitelerinde ve hastalık relaps oranlarında düşüşe yol açar [54].
Hastalık modifiye edici tedaviler (IFNb, glatiramer asetat) ayrıca, tekrarlayan remisyonda olan multipl skleroz hastalarında atak oranlarını veya relapsları azaltır ve bu atakları daha erken aşamalarda azaltmada etkilidir [48].
Hastalık Modifiye Edici Tedavilerin Sınırlamaları
Hastalık değiştirici tedavilerin (IFNb, glatiramer asetat) bazı yaygın yan etkileri morarma, cildin kızarıklığı, ağrı, tahriş, cilt lezyonları, şişme ve bazen hücre ölümüdür (nekroz) [55, 56].
Hastalık değiştirici tedavilerin (IFNb) diğer nadir potansiyel yan etkileri arasında immün sistem problemleri (sedef hastalığı), uykusuzluk, işitme kaybı, saç dökülmesi (alopesi) ve daha ciddi ve nadir durumlarda karaciğer hasarı sayılabilir [55, 57].
Primer ilerleyici multipl skleroz (PPMS=Primary progressive multiple sclerosis), genellikle beynin bir bölümünü (genellikle omuriliği) hedefleyen, hastalığın başlangıcından itibaren nörolojik fonksiyonların ilerleyici kötüleşmesi ile karakterizedir. Hastalık ilerledikçe belirtiler artar. Progresif MS, hastalığın daha gelişmiş bir şeklidir ve sadece tanı koymak için değil aynı zamanda tedavi etmek için daha zordur [58].
Hastalık modifiye edici tedavi ilaçlarının çoğu (IFNb, glatiramer asetat) onaylanmıştır ve tekrarlayan remisyon gösteren multipl sklerozda (RRMS=relapsing-remitting multiple sclerosis) etkili olmuştur. Bu ilaçların çoğu primer ilerleyici MS'e karşı etkili değildir [48, 53].
3.) Ocrelizumab
Primer progresif MS sorunlu ve zordur çünkü hastalar mevcut tedavilere cevap vermezler. Hastaların yaklaşık % 10'unda, nüks olmadan nörolojik bozulmayı biriktiren primer progresif MS vardır [59].
28.03.2017 tarihinde FDA, birincil ilerleyici MS için ilk tedavi olarak ocrelizumab'ı (Hoffmann-La Roche tarafından üretildi) onayladı [60, 61].
Ocrelizumab, immün hücrelere (B hücreleri) bağlanan ve bu hücrelerin vücut üzerinde zararlı etkiler yapmalarını önleyen biyolojik bir immünosüpresif ilaçtır (anti-CD20 monoklonal antikoru) [62].
Klinik denemeler sırasında, ocrelizumab nüks oranlarını % 46-47 oranında ve sakatlık ilerlemesini % 40 oranında azaltmıştır. Ocrelizumab ayrıca inflamasyonu inanılmaz derecede azalttı ve beyindeki lezyonların ilerlemesini azalttı [63].
Ocrelizumab'ın Sınırlamaları ve Kontrendikasyonları
Ocrelizumab, hepatit B hastalarında veya ocrelizumab'a alerjik reaksiyonları olan hastalarda kontrendikedir. Ocrelizumab tedavileri solunum yolu enfeksiyonları, beynin viral enfeksiyonları (Progressive Multifocal Lökoensefalopati) veya meme kanseri riskini artırabilir [64].
Ocrelizumab nispeten yeni, onaylanmış bir ilaçtır ve FDA, Hoffmann-La Roche'un pazarlama sonrası izlemeyi (faz IV denemeleri) sürdürmesini ve ilaçla ilişkili riskleri, yan etkileri veya yan etkileri bildirmesini zorunlu kılmıştır [65].
4.) Nöromüsküler Elektriksel Stimülasyon
Nöromüsküler elektriksel stimülasyon, mobilite problemleri, yorgunluk ve titreme gibi MS'in bazı fiziksel semptomlarını tedavi etmek için kullanılabilir.
İkincil ilerleyici MS (Secondary progressive MS), aşırı oksidatif stres ve eksitotoksisite (aşırı miktarlarda salınan nörotransmitterlerin sinir hücrelerini öldürmesi olayı) sergiler. Sekonder progresif MS'li 52 yaşında bir kadın olgu sunumu, diyet ayarlaması ve nöromüsküler elektrik stimülasyonlarının oksidatif stres ve eksitotoksisiteyi azaltmada sinerjistik olduğunu göstermiştir [66].
Nöromüsküler elektrik stimülasyonu kas spazmları, kas ağrısı ve kas dejenerasyonu (kullanmayı bırakmak atrofi) tedavisinde etkili olmuştur [67].
Nöromüsküler elektriksel stimülasyon ayrıca MS'te alt idrar yolu komplikasyonlarının semptomlarının hafifletilmesinde etkinlik göstermiştir. Bir çalışmada (DB-RCT) nöromüsküler elektrik stimülasyonu idrar tutamamayı anlamlı derecede azalttı [68].
Tüm bu etkili etkilere rağmen, sonuçları doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır [66, 67].
Otoimmüniteyi yönetme hakkındaki bilim temelli ipuçları için, SelfHacked Secrets adlı kitabım ve All About Inflammation (Enflamasyon Hakkında Herşey) adlı kursuma göz atın. Burada tüm araştırmalarımı ve 1.000'den fazla hastaya kronik sağlık sorunlarını çözmelerine yardımcı olmaktan öğrendiklerimi derledim.
🎶
Bu protokol aynı zamanda yaygın enflamatuar yiyecekleri de elimine eder.
Wahls Protokolü, otoimmünitesi olan insanlar için en enflamatuar yiyeceklerden bazıları olan gluteni, süt ürünlerini ve baklagilleri elimine eder.
Gluteni elimine ederek diyet, geçirgen bağırsakları ve zonulin yolu boyunca geçirgen beyinleri azaltır.
Süt proteini butyrophilin, MS'i tetikleyebilen miyelin üzerindeki proteinlere benzer [15].
Baklagiller, çok zararlı bazı lektinleri içerir, ancak lektinleri ve diğer zararlı maddeleri azaltmak için uygun şekilde hazırlanırsa Wahls protokolünde baklagillere izin verilir.
Wahls Protokolü, mitokondriyi destekleyen, mikrobesin-yoğun bir diyettir.
Wahls Protokolünün temeli, mitokondri için birçok besin ve antioksidan sağlamasıdır.
Oksijen tüketen mitokondriyal enzim (kompleks IV), aktif MS lezyonları etrafında yüksek seviyelerde üretilen nitrik oksit ile engellenebilir [16, 17]. Bu, düşük oksijen, oksidatif stres ve ardından beyin dejenerasyonunun belirtilerine neden olabilir.
Bu nedenle mitokondri, MS tedavisi için potansiyel bir terapötik hedeftir. Bununla birlikte, bu tür bir tedavinin geliştirilmesinde bir zorluk, bu antioksidanların beyne, etkilenen hücrelere ve mitokondriye girmesini sağlamanın zor olmasıdır [18]. Bu diyetin, temel olarak mitokondriyal fonksiyonu destekleyerek MS sonuçlarını iyileştirip iyileştirmediğini test etmek için ek çalışmalar gerekli olacaktır.
Çok fazla yağ ve diğer mikro besinler sağlayarak, bu diyet aynı zamanda beyin sağlığını ve beyin yenilenmesini destekleyen yapı taşları sağlar [19, 20].
Bu protokol sadece diyetle değil, diğer faktörlerle de ilgilidir.
Otoimmün hastalıkların yönetimi tipik olarak sadece diyetten çok daha fazlasını içerir.
Wahls Protokolü, aşağıdakileri de önererek aşağıdaki faktörleri de ele almaktadır:
➽ BDNF (Beyin kaynaklı nörotrofik faktör) ve NGF'yi (Nerve growth factor=Sinir Büyüme faktörü) artırarak nöronal rejenerasyonun uyarılmasına yardımcı olan egzersiz tedavisi
➽ Spazmları ve kas kaybını azaltmaya yardımcı olan nöromüsküler stimülasyon
➽ İltihabı azaltan meditasyon ve stres yönetimi
➽ Bir risk faktörü olan ve MS' e neden olabilecek olan toksik yükü azaltmak
Swank Diyeti İncelemesi
Swank diyeti, 50'li yıllarda, multipl sklerozun, otoimmün bir hastalık olarak anlaşılmasından önce geliştirilmiştir. İlginçtir ki, “otoimmün” terimi, Dr. Swank’ın yayınladığı, 90’lı yılların sonlarına kadar yayınlanmış olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir raporunda kullanılmamıştır.
Bu diyet, doymuş yağ tüketiminin MS'e neden olduğu (yanlış veya eksik) varsayımına dayanmaktadır; çünkü MS insidansı, doymuş yağ tüketiminin daha yüksek olduğu bölgelerde ve zamanlarda daha yüksek gözükmektedir [21]. Bununla birlikte, yazar, doymuş yağların veya yağ tüketiminin MS'in tek nedeni olmayabileceğinin de farkındaydı.
Dr. Roy Swank tarafından geliştirilen Swank diyeti, çok düşük doymuş yağ içeren yiyeceklerden oluşur (günde 20 gramdan az). Tereyağı ve hidrojenlenmiş yağlar bu diyetten çıkarılır. Bu diyet, balık, deniz ürünleri, derisiz hindi ve tavuğun beyaz eti gibi yağsız etleri içerir. Bu etler yağsız süt, sebze, mısır gevreği, fındık ve günde bir yumurta ile desteklenir [22].
Swank diyeti, 50 yıl boyunca atakların sıklığını ve MS'nin ciddiyetini azalttı [21].
Bununla birlikte, şu ana kadar sadece bir kohort çalışması yağ tüketimi ile MS riskleri arasındaki ilişkileri inceledi. Bu çalışma, düşük miktarda Omega-3 yağ asidi tüketiminin, ancak yüksek doymuş veya hayvansal yağ tüketiminin değil, MS risklerinin artması ile ilişkili olduğunu bildirmiştir [23].
Yeni yapılan randomize kontrollü bir çalışma, balık yağı ile takviye edilmiş az yağlı bir diyetin MS relaps sayısını azalttığını göstermiştir [24].
Swank diyetinin bir miktar etkinliği olsa da, diyetin düşük doymuş yağlardan başka yollarla hastalık seyrini etkilemesi muhtemeldir.
Multipl Skleroz İçin Alternatif / Ek Tedaviler
MS semptomlarını azaltabilen ve yönetebilen birkaç tedavi vardır. Bu bölümde, MS'i yönetmek için doğal seçenekleri içeren literatürü gözden geçiriyoruz.1) Fizyoterapi ve Egzersiz
Fiziksel terapi veya rehabilitasyon egzersizleri, yatağa bağlı olmayan hastalarda yorgunluğu azaltmada yardımcı olur [25].
Birçok klinik araştırmanın meta-analizi, egzersiz terapisinin düşmeler hariç MS için genellikle güvenli olduğunu göstermiştir. Egzersiz ile tetiklenen nüks oranları düşüktür [26]. Bununla birlikte, egzersizle ortaya çıkan vücut ısısından semptomların alevlenmesini önlemek için özen gösterilmelidir.
MS için bu egzersiz tedavisi alevlenme yaşamayan hastalar için yararlı olabilir [27, 28].
2) Ağrının Azaltılması için Karyopraktik Tıp (Chiropractic Medicine)
Ağrı kesici kullanımı ilaç bağımlılığı riski taşır. Kayropraktik tıp, MS'in neden olduğu kronik ağrının azaltılmasına uygulanabilir bir alternatif yöntem olarak hizmet eder [29]. Bununla birlikte, bilgi eksikliği ve kayropraktik ilacın ölçülü kullanımı, yaygın kullanım için sınırlayıcı faktör olmuştur [30].
Kayropraktik tıbbındaki spinal manipülasyonun akut ve kronik bel ağrısını hafiflettiği gösterilmiştir. Bu teknik, önceki yaralanmalarda veya dejeneratif koşullarda diğer dokuların neden olduğu basınç ve sertliği azaltır [29].
Kayropraktik tıbbın MS için fiziksel bir tedavi olma potansiyeli göstermesine rağmen, bu tedavilerin etkinliğini doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır [31].
3) Masaj Terapisi
Masaj terapisi MS tedavisinde yardımcı olur [31].
Aşağıdaki yararları sağlar:
➽ Ağrıyı azaltır.
➽ Spazmı azaltır.
➽ Dolaşımı geliştirir.
➽ Eklem ve uzuv hareketliliğini arttırır.
➽ Yorgunluğu azaltır.
MS'te yorgunluğa neden olan koşullar iyi tanımlanmamıştır. MS lezyonları ve iltihaplanma gibi (merkezi) sinir sistemine verilen zararlar yorgunluğa katkıda bulunabilir. Masaj tedavisinin MS hastalarında yorgunluk ve ağrıyı azalttığı gösterilmiştir [32].
Sıkı kas gerginliği, ağrı reseptörlerini aktive ederek ve o bölgeye kan akışını kısıtlayarak kaslarda doğrudan ağrıya neden olabilir (iskemi) [33]. Masaj, kaslardaki gerginliği azaltarak ağrı ve spazm azalmasına yardımcı olur. Masaj aynı zamanda etkilenen bölgelere kan akışını artırır. Masajın diğer yararları arasında rahatlama ve uyku iyileştirme sayılabilir [34].
Masaj tedavisinin neden olduğu gevşeme, parasempatik sinir sistemi aktivitesini artırarak ve kortizolü azaltarak da anksiyeteyi ve stres seviyesini azaltır [35].
Stres azaltma, MS hastalarında sadece yaşam kalitesini arttırmaz, aynı zamanda fiziksel semptomları yönetmeye yardımcı olur [33].
Masaj, MS'in stresini ve fiziksel semptomlarını yönetmeye yardımcı olan güvenli, girişimsel olmayan bir tamamlayıcı tedavi seçeneğidir [36].
4) Refleksoloji
Refleksoloji, tamamlayıcı tıpta en yaygın ve düşük maliyetli tedavilerden biridir [37].
Refleksoloji, vücudun bir bölümünün bir başkası ile nasıl ilişkili olduğunu incelemektir. Uygun basıncın ve masajın uygulanması, vücudun diğer bölgelerini uyararak terapötik etkilerini uygular [38].
Refleksoloji, ayaklardaki iç organlar veya bezlerle ilgili belirli noktalara başparmak ve parmaklarla basınç uygular [31].
Ayak refleksoloji tedavisi, kasların, eklemlerin ve tendonların hareketini dengelemeye yardımcı olan kan ve lenf dolaşımını etkili bir şekilde artırır. Hareketlilikteki bu gelişme aynı zamanda kas gücünü de güçlendirir ve gevşemeyi destekler [39].
➽ Ağrıyı azaltmak
➽ Kas spazmlarını durdurmak
➽ Mesane ve barsak problemlerini azaltmak
➽ Hareketliliği artırmak
➽ Yorgunluğu azalmak
Refleksoloji üzerine randomize, sahte kontrol edilen bir klinik çalışmada (53 katılımcı), spesifik refleksoloji tedavisi MS hastalarında mobilite, duyum ve idrar semptomlarında hafifleme olduğunu göstermiştir [41].
MS için Takviyeler
Omega-3 Yağ Asitleri (FA lar=Fatty Acid)
Yüksek doymuş yağ asitleri alımı, MS riskini arttırır. Omega-3 yağ asitleri ise, MS riskini azaltmak için mükemmel bir alternatiftir [31].
Omega-3 FA'ler, insan vücudu tarafından üretilemeyen “esansiyel yağ asitleridir”. Sonuç olarak, bu besin maddeleri diyet yoluyla alınmalıdır. Omega-3 FA'ler balık, balık yağı, keten tohumu, keten tohumu yağı, soya ürünleri, soya fasulyesi yağı ve kanola yağında bulunabilir [42].
Omega-3 FA'lerin kullanılması, MS lezyonlarına katkıda bulunan enflamasyonu azaltır (enflamatuar sitokinler) [31].
DHA gibi bu yağ asitlerinin bazıları, kan-beyin bariyerini geçebilir ve nöronal hücre zarlarının ana bileşeni olarak işlev görebilir. Bu bileşikler sadece antiinflamatuar bir ajan olarak değil aynı zamanda beyine T hücresi taşınımasını da inhibe edici olabilir (MMP-9'u inhibe eder) [42].
MS hastaları (merkezi) sinir sisteminde T hücreleri için yüksek taşıma oranına sahiptir (yüksek MMP-9 proteinleri ve mRNA) . Omega-3 FA, kan-beyin bariyeri boyunca T-hücre göçünü inhibe eder [43].
Bununla birlikte, bu sürecin mekanizması bilinmemektedir [42].
Bir çalışmada (DB-PCT), omega-3 FA kullanan katılımcılar kontrollere göre anlamlı bir farklılık göstermedi. Bununla birlikte, sonuçlara göre omega-3 ile tedavi edilen denekler iyileşme eğilimi sergilemiştir. Katılımcıların diyeti bu çalışmada şaşırtıcı bir etkiye sahipti [44].
D3 Vitamini
D vitamini bağışıklık sistemini düzenler [45]. Düşük D3 vitamini, MS riskleriyle ilişkilendirilmiştir. MS hastalarında daha düşük D vitamini seviyeleri daha kötü klinik sonuçlarla ilişkilidir.
Bununla birlikte, klinik denemeler, D vitamini desteğinin MS için yararlı olabileceğini göstermiştir [45].
D vitamini takviyesi genellikle güvenli olduğundan, genellikle MS tedavi planının bir parçası olarak önerilir.
Fullerene (C60)
Fullerene veya C60 türevleri, NMDA reseptörlerini bloke eden ilaçlarla birleştirildiğinde MS'de yardımcı olabilir. MS'in fare modellerinde aksonal dejenerasyonu, hastalığın ilerlemesini, monosit çekiciliğini ve enflamatuar hücrelerin penetrasyonunu azaltır [46].
MS için Geleneksel Tedaviler
MS için evrensel bir tedavi olmasa da, çeşitli tedavilerin hastalığın ilerlemesini ve nüksünü önlemede etkili olduğu kanıtlanmıştır. MS, beyindeki nöronlara zarar verdiği için bu bozuklukların rejenerasyonunu destekleyen bilinen bir tedavi yoktur [47].Nöronlardaki hasar 6 aydan uzun sürdüyse spontan iyileşme nadirdir [47].
MS in uzun süreli bir sonucu olan sakatlık uzun yıllar boyunca yavaş ilerler. Sonuç olarak, birçok tedavi hastalığın kısa vadeli semptomlarını hafifletir [48].
1.) Glukokortikoidler
MS hastası (tekrarlayan remisyona uğramış MS veya primer progresif MS) genellikle yeni veya tekrarlayan semptomların alevlenmeleri olan nüks veya ataklarla karşı karşıya kalır. Yüksek doz glukokortikoidlerin (metilprednizolon) veya kortikosteroidlerin verilmesi akut relapslar için güncel rutin tedavi yöntemidir [49, 48].
Glukokortikoid kullanmanın avantajları, akut atakları olan hastalarda hızlı fonksiyonel iyileşmeyi içerir [48].
Glukokortikoidlerin Sınırlamaları
İntravenöz glukokortikoid uygulaması, yüzün kızarması, ayak bileği şişmesi ve ağızda metalik bir tat gibi potansiyel yan etkilere neden olabilir. Glukokortikoidlerin oral yoldan verilmesi, rahatsız uyku, ruh hali değişiklikleri ve mide problemleri gibi daha fazla yan etkiye sahiptir [49].
Ayrıca, glukokortikoidler, MS'in yalnızca kısa vadeli semptomlarını hafifletir , uzun vadeli etkileriyle uğraşmaz [48, 50].
Yüksek doz glukokortikoidler, tedavinin beyindeki MS lezyonları üzerindeki sınırlı etkileri olması nedeniyle uzun vadede hastalığın iyileşmesini etkilemeyecektir. Geri dönüşü olmayan hasarlar vardır ve onlar düzeltilemez [51].
Glukokortikoidlerin kemik yoğunluğu üzerinde zararlı etkileri olabilir ve bu da kemik kırılma riskini arttırır [52].
2.) Hastalık Modifiye Edici Tedaviler
Hastalığın doğal seyrini yavaşlatarak MS'in uzun vadeli etkilerini yönetmek için hastalık modifiye edici terapiler (DMT'ler) oluşturuldu ve onaylandı. Klinik çalışmalar, hastalık modifiye edici tedavilerin (interferon beta, glatiramer asetat) anti-enflamatuar etkilere sahip olduğunu ve tekrarlayan remisyon gösteren multipl skleroz (RRMS=relapsing-remitting multiple sclerosis) hastalarında ilerlemeyi yavaşlattığını göstermiştir [53].
Bazı hastalık modifiye edici tedaviler (IFNb-1a), nörolojik hasarların onarımını desteklemek için sinir büyüme faktörlerini (NGF= nerve growth factors) teşvik eder, lezyon aktivitelerinde ve hastalık relaps oranlarında düşüşe yol açar [54].
Hastalık modifiye edici tedaviler (IFNb, glatiramer asetat) ayrıca, tekrarlayan remisyonda olan multipl skleroz hastalarında atak oranlarını veya relapsları azaltır ve bu atakları daha erken aşamalarda azaltmada etkilidir [48].
Hastalık Modifiye Edici Tedavilerin Sınırlamaları
Hastalık değiştirici tedavilerin (IFNb, glatiramer asetat) bazı yaygın yan etkileri morarma, cildin kızarıklığı, ağrı, tahriş, cilt lezyonları, şişme ve bazen hücre ölümüdür (nekroz) [55, 56].
Hastalık değiştirici tedavilerin (IFNb) diğer nadir potansiyel yan etkileri arasında immün sistem problemleri (sedef hastalığı), uykusuzluk, işitme kaybı, saç dökülmesi (alopesi) ve daha ciddi ve nadir durumlarda karaciğer hasarı sayılabilir [55, 57].
Primer ilerleyici multipl skleroz (PPMS=Primary progressive multiple sclerosis), genellikle beynin bir bölümünü (genellikle omuriliği) hedefleyen, hastalığın başlangıcından itibaren nörolojik fonksiyonların ilerleyici kötüleşmesi ile karakterizedir. Hastalık ilerledikçe belirtiler artar. Progresif MS, hastalığın daha gelişmiş bir şeklidir ve sadece tanı koymak için değil aynı zamanda tedavi etmek için daha zordur [58].
Hastalık modifiye edici tedavi ilaçlarının çoğu (IFNb, glatiramer asetat) onaylanmıştır ve tekrarlayan remisyon gösteren multipl sklerozda (RRMS=relapsing-remitting multiple sclerosis) etkili olmuştur. Bu ilaçların çoğu primer ilerleyici MS'e karşı etkili değildir [48, 53].
3.) Ocrelizumab
Primer progresif MS sorunlu ve zordur çünkü hastalar mevcut tedavilere cevap vermezler. Hastaların yaklaşık % 10'unda, nüks olmadan nörolojik bozulmayı biriktiren primer progresif MS vardır [59].
28.03.2017 tarihinde FDA, birincil ilerleyici MS için ilk tedavi olarak ocrelizumab'ı (Hoffmann-La Roche tarafından üretildi) onayladı [60, 61].
Ocrelizumab, immün hücrelere (B hücreleri) bağlanan ve bu hücrelerin vücut üzerinde zararlı etkiler yapmalarını önleyen biyolojik bir immünosüpresif ilaçtır (anti-CD20 monoklonal antikoru) [62].
Klinik denemeler sırasında, ocrelizumab nüks oranlarını % 46-47 oranında ve sakatlık ilerlemesini % 40 oranında azaltmıştır. Ocrelizumab ayrıca inflamasyonu inanılmaz derecede azalttı ve beyindeki lezyonların ilerlemesini azalttı [63].
Ocrelizumab'ın Sınırlamaları ve Kontrendikasyonları
Ocrelizumab, hepatit B hastalarında veya ocrelizumab'a alerjik reaksiyonları olan hastalarda kontrendikedir. Ocrelizumab tedavileri solunum yolu enfeksiyonları, beynin viral enfeksiyonları (Progressive Multifocal Lökoensefalopati) veya meme kanseri riskini artırabilir [64].
Ocrelizumab nispeten yeni, onaylanmış bir ilaçtır ve FDA, Hoffmann-La Roche'un pazarlama sonrası izlemeyi (faz IV denemeleri) sürdürmesini ve ilaçla ilişkili riskleri, yan etkileri veya yan etkileri bildirmesini zorunlu kılmıştır [65].
4.) Nöromüsküler Elektriksel Stimülasyon
Nöromüsküler elektriksel stimülasyon, mobilite problemleri, yorgunluk ve titreme gibi MS'in bazı fiziksel semptomlarını tedavi etmek için kullanılabilir.
İkincil ilerleyici MS (Secondary progressive MS), aşırı oksidatif stres ve eksitotoksisite (aşırı miktarlarda salınan nörotransmitterlerin sinir hücrelerini öldürmesi olayı) sergiler. Sekonder progresif MS'li 52 yaşında bir kadın olgu sunumu, diyet ayarlaması ve nöromüsküler elektrik stimülasyonlarının oksidatif stres ve eksitotoksisiteyi azaltmada sinerjistik olduğunu göstermiştir [66].
Nöromüsküler elektrik stimülasyonu kas spazmları, kas ağrısı ve kas dejenerasyonu (kullanmayı bırakmak atrofi) tedavisinde etkili olmuştur [67].
Nöromüsküler elektriksel stimülasyon ayrıca MS'te alt idrar yolu komplikasyonlarının semptomlarının hafifletilmesinde etkinlik göstermiştir. Bir çalışmada (DB-RCT) nöromüsküler elektrik stimülasyonu idrar tutamamayı anlamlı derecede azalttı [68].
Tüm bu etkili etkilere rağmen, sonuçları doğrulamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır [66, 67].
Otoimmüniteyi yönetme hakkındaki bilim temelli ipuçları için, SelfHacked Secrets adlı kitabım ve All About Inflammation (Enflamasyon Hakkında Herşey) adlı kursuma göz atın. Burada tüm araştırmalarımı ve 1.000'den fazla hastaya kronik sağlık sorunlarını çözmelerine yardımcı olmaktan öğrendiklerimi derledim.
🌷 🍁 🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁 🍁 🌷
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.