Sağlığını Korumayı Öğren: SAÇ DÖKÜLMESİ

28 Ağustos 2019 Çarşamba

SAÇ DÖKÜLMESİ


Saç dökülmesi çok can sıkıcı bir konu,  hem erkeklerde hem de kadınlarda sosyal ve psikolojik sorunlara neden olmaktadır. Pek çok hastalığa eşlik ediyor.😩 Çok yaygın bir problem olduğu için de epey fazla çözüm önerisi var. Saç dökülmesi çoğu insan için benzer sahneyle başlar. Banyodan çıkarken ardınızda bir tomar saç bırakırsınız. İnsanların pek çoğunun zayıf noktasıdır. Bu sebeple başta kuaförlerden aktarlardan medet umarlar, her çözüm önerisine balıklama atlarlar. Bu konuyu araştırıp edindiğim bilgileri derledim. 



Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Eğer genetik mirasınız öyle dikte ediyorsa saç dökülmesine karşı durmak pek mümkün değil. Ama eğer problem genetik mirasınız değilse her şeyden önce saç dökülmesinin arkasında yatan nedeni bulmanız gerekiyor. Çünkü bu nedeni bulup çözmeden sorunu halletmeniz pek de mümkün olmayacaktır. Genetik tipi saç dökülmesi hem erkeklerde hem kadınlarda görülse de erkeklerde daha yaygındır.

Ancak her saç telinin bir ömrü olduğunu unutmayın. Saçların uzayıp gelişmesi 3 aşamalıdır. Saç belli bir olgunluğa erişince telogen evresi denilen evrede dökülür. Yerine yenisi çıkar. Bu normal ve beklenen bir durumdur. Ömrünü tamamlamış olan saç kendiliğinden ya da tarama, yıkama, fırçalama, saça şekil verme gibi dış etkenler ile dökülür. Günde ortalama 100 saç telini kaybetmek normal kabul edilir.

Saç dökülmesi sorununun olup olmadığını anlamak için çekme testi uygulanabilir. Farklı alanlarda 50-60 arası saç teli elle tutularak hafif kuvvetle çekilir; elde 5-6 taneden fazla saç kalırsa ortada bir saç dökülmesi sorunu olduğu söylenebilir.

Ortalama insan saçlı derisi 100.000 ila 150.000 saç teli içerir. Bu saç telleri cildin hemen altında bulunan folikül veya kök adı verilen yapıdan gelişirler. Saç, folikülün hemen tabanında bulunan kan damarlarından aldığı besin maddeleri ile hayatiyetini devam ettirir. Her saç teli diğerlerinden bağımsız olarak bir büyüme döngüsüne tabidir.

Saç dökülmesi olmayan insanlarda saçların ortalama %85’i ANAGEN faz dediğimiz büyüme fazında, ortalama % 1-2 lik kısmı KATAGEN dediğimiz geçiş fazında, % 13-14 lük kısmı ise TELOGEN dediğimiz dinlenme fazındadır.

Anagen faz dediğimiz büyüme fazı yaklaşık olarak 3-6 yıl devam eder; Anagen faz aynı zamanda saçın uzunluğunu da belirler , saçlarımız yılda yaklaşık 10 cm uzar , 3 yıl süren bir anagen faz için 3 yılın sonunda saç uzunluğunun 30 cm olduğu görülür. bu fazın ardından saç folikülü geçiş fazı denilen ve kısa süren ( yaklaşık 3 hafta ) Katagen faza girer bu fazda saç büyümesi durur ve folikül kısmı normal uzunluğuna gore büzülüp, kısalır ve ardından 2-4 ay sürecek Telogen faz dediğimiz istirahat fazına geçer. Telogen fazda, saçlar uzamadığı halde kök kısmı katejen faza gore daha da kısalır, ancak saç deriye hala tutunmaktadır. Bu dönemde saçlar ince bir görünüm kazanır. Bazen stress , yaralanma, hamilelik ya da diyet sonrası dönemde saçlar bu faza girebilir ki buna “ TELOGEN EFFLUVİUM” adı verilir.Telogen faz sonrası saç doğal olarak dökülerek yerine yeni saç çıkar ve Anagen faz tekrar başlamış olur.

Saç dökülmeleri, tıp literatüründe üç çeşide ayrılmıştır. Kadın tipi saç dökülmesi, erkek tipi saç dökülmesi ve bölgesel dökülme. Bu isimler, saç dökülmesinin hangi cinsiyette daha çok görüldüğüne göre şekillenir.

Erkek tipi saç dökülmesine tıp dilinde Androgenetik Alopesi adı verilir. Erkek tipi saç dökülmesi, başın tepe kısmında ve şakak bölgesindeki saçların ilk önce cılızlaşmasına daha sonra dökülmesine verilen isimdir. Saç çizgisi alından gerilemeye başlar. Zamanla bu dökülme, şakaklara doğru geriler. Kişinin sadece başının ön kısmının ortasında saç alır, tepe kısmı günden güne açılır. Bu dökülme her ne kadar erkeklerde daha yoğun görülse de, kadınlarda da bazen erkek tipi saç dökülmesi görülebilir.

Kadınlarda saç dökülmesi daha çok saçların incelip seyrekleşmesi ile kendini gösterir. Ömrünü tamamlayan saç dökülünce yerine daha ince saç gelir. Her saç döngüsünde bu olay tekrarlandığı için yıllar içinde saçların özellikle tepe bölgesinde seyreldiği gözlenir, ancak kadınlarda tam kellik nadirdir. Yaşın ilerlemesiyle saç kaybı artar. Saç çizgisi geriye gitmez.

Saç Dökülmesi ve Testosteron
Kellik bir ölçüde erkeklik hormonu TESTOSTERON ile ilişkilidir. Testosteron, alfa-5 redüktaz isimli bir enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT) dönüştürülür. 

Kandaki  DHT de saç kökleri üzerindeki reseptörlere bağlanarak  saç köklerinde küçülmeye neden olur. Küçülen köklerde zayıf, ince ve renksiz saçlar oluşur. Bir süre sonra da bu saç kökleri yok olur ve saçlar dökülür. 


Saçı dökülen kişilerin saç köklerindeki DHT reseptörleri normalden daha hassastır veya sayıca daha fazladır. Bu da kanda aslında normal düzeyde DHT olsa bile, DHT nin saç köklerini daha fazla etkilemesine neden olmaktadır.

Saç dökülmesi ve sık cinsel ilişki ya da mastürbasyon arasındaki ilişkiye dair bir bilgi şöyle diyordu: “Testesteronun yükselmesi ile DHT (Dihidrotestosteron) yükseliyor. Bunun sonucu saç köklerinde incelme sebebi ile saç dökülmesi gerçekleşiyor. Mr. Olympia sporcuları genelde kel olmasının sebebi budur. Testosteron  yemek yeme alışkanlığı ile ilgilidir. Hayvansal yağlar testosteronu artırır. Dışardan Creatine veya Steroid alarak testosteronu yükseltebilirsin. Masturbasyon yapmak testosteronu göreceli olarak azaltır yani kalıcı olarak azaltmaz, yapmamak artırır. 2 ve 7. gün arasında bir artma gözükmesede. 8. gün  7.5 oranında artıyor. Bir Çin üniversitesi araştırmasına göre.”


Saç Dökülmesinin Olası Nedenleri
Genetik nedenler: Erkek ya da kadın tipi kellik kalıtımsal özellik gösterir. Saç kaybı geni anne veya babanın birinden ya da ikisinden gelebilir. Bu olumsuz genetik durum anne babadan geçmediği durumda kişiye hala ya da dayıdan da miras olarak kalabilir. Erkeklerde, DHT (di hidro testesteron ) hormonu etkisiyle saçlar dökülürken aynı hormon kadınlarda da etkili olabilmekte fakat erkeklik hormonları yanı sıra aromataz enzimi de kadınlarda saç dökülmesinden sorumludur.

Stres: Aşırı stres her hastalığa olduğu kadar saç dökülmesine neden olan diğer bir sebeptir. Depresyon, anksiyete, psikozlar ve de bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar saçı etkileyip dökülmesine neden olabilmektedir. Aşırı stres seviyeler saçların telogen evreye (dökülme evresine) erken girmesine sebep olur. Bu nedenle günlük normalden daha fazla saç dökülür. Günlük saç kayıp miktarı 200-700 arasıdır.

Doğum sonrası ve loğusalık: Hamilelikte saçların yaklaşık %95 kadarı anagen (büyüme, gelişme) fazına geçer ve saçlar gürleşir, sayısı artar. Doğumlardan 2-3 ay sonra ise pospartum dökülme yaşanır. Hamilelik boyunca dökülmesi gereken ama dökülmemiş saçların aniden hep birlikte dökülmesinden kaynaklanır. Uzman kontrolünde yapılacak takviyeler bu konuda rahatsızlığın giderilmesinde katkıda bulunur.

Menopoz: Menopoza giren kadınların yaklaşık %80’inde saçlarda incelme görülebilir. Hormonal değişiklileri sonucu menopozun başlamasıyla saç dökülmeleri görülebilir ve menopoz sendromlarını düzelten östrojen tedavileriyle dökülmeler azalır .

Polikistik over sendromu: Kadınların üreme çağında yaklaşık %10’unda görülebilen kalıtımsal bir yumurtalık hastalığıdır. Yumurtalıklarda erkek hormonları fazla üretildiğinden vücut ve yüzde kıllanma, seste kalınlaşma, ciltte akne/sivilcelenme ve saç dökülmesi gibi belirtilerle ortaya çıkabilir.

Tiroid bezi hastalıkları ( Hipo ve hipertiroit) : Saç dökülmesi tiroid bezi bozukluklarının erken belirtilerinden birisi olabilir ve tiroid hormonu tedavisi ile kontrol altına alınmaya çalışılır.

Kansızlık: Demir eksikliğine bağlı anemilerde saç dökülmeleri görülebilir. Demir eksikliği, yani anemi, kanda hemoglobin seviyesinin düşük olmasına yol açar. Hemoglobin, hücreleri onaran ve saç kökü hücrelerine oksijen taşıyan maddedir. Yani hemoglobininiz düşük olursa, saçlarınız aç kalır, incelir ve dökülür.

Beslenme bozuklukları,  ağır diyetler, blumia: Yemek yememe ve yemek sonrası kusmalara kadar varabilen beslenme problemleri kişide mineral, vitamin, esansiyel amino asit eksikliğine bağlı olarak saç dökülmelerine neden olabilir. B12 vitamin eksikliği yorgunluk ve halsizlik yapmanın yanı sıra, saç dökülmesinin de sebepleri arasında yer alır. Vücudumuz metabolizmanın işlevleri için, kırmızı kan hücresi üretebilmek için B12'ye ihtiyaç duyar. Kırmızı kan hücreleri saç diplerine oksijen taşır ve saçların sağlıklı olmasına destek olur.

Bağırsak ve sindirim problemleri (Malabsorbsiyon): Yetersiz besin emilimine bağlı olarak mineral, vitamin ve esansiyel amino asit eksikliği meydana gelebilir ve saç dökülmelerine neden olabilir.

Saçlı deriyi tutan cilt hastalıkları: Deri kaynaklı dökülmelerin çoğu deriyi tutan hastalıkların saç derisini etkilemesiyle ortaya çıkar. Sedef hastalığı, egzamalar, akne, liken hastalığı, aşırı yağlanan deri, mantar hastalıkları gibi rahatsızlıklarda saç etkilenirse dökülme kaçınılmaz olabilir. Bu dökülmelerin tedavisi altta yatan deri hastalığının tedavisi ile mümkündür.

Hormonal sorunlar: Eğer kişide hormonal problemler varsa, adet gecikmeleri ya da düzensizlikleri, tüylenme de artış, aşırı akne, kilo alımında hızlanma gibi sıkıntılar yaşıyorsa bu bulgulara saç dökülmesi eklenmişse bu kez hormonal saç dökülmesinden bahsedilebilir. Bu problemlerin kaynağının yine adetin 2. ya da 3. günü yaptırılacak kan tahliliyle belirlenmesi için dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Hormonal tedaviler bu tarz dökülmeler konusunda etkilidir.

Saç yolma hastalığı (Trikotillomania): Televizyon seyrederken ya da bir şey okurken saçını çekme/yolma şeklinde görülen bir psikolojik rahatsızlık ve buna bağlı saç kaybı yaşanması olarak tarif edebiliriz. Şiddetli vakalarda ayna karşısında rutin şekilde kişinin saçını, kaşını, sakalını yolması şeklinde de olabilir. Zaman içinde devamlı surette kılın çekilmesi sonucunda o bölgede bir boşalma ve dökülme olur. Uzun süreli trikotillomania, saç , kaş , kirpik ve diğer alanlarda kalıcı kellik bölgeleri oluşturabilir.

Yanlış Kozmetik Kullanımı:
Kozmetik alışkanlıklarımızın artması mekanik kimyasal ve fiziksel dökülmelere neden olan diğer faktörlerdir. Yani saçları sıkı bağlamak, iç boneler, aşırı ısıya maruz bırakılan fön işlemleri, saç rengini açmak için kullanılan boyalar, açıcılar, düzleştirici yöntemler, Sülfat, SLS, SLES, alkol, paraben, parfüm gibi içerikli ürünler saça dışarıdan zarar vererek saç kaybına neden olmaktadır. Bu durumda tek tedavi saçların bu uygulamalara maruz kalmasını önlemektir.

Vücut geliştirme için kullanılan anabolik steroidler

İlaç yan etkileri: Saç dökülmesini tetikleyen belli başlı ilaç grupları şunlardır:
  • Kan sulandırıcı ilaçlar: Warfarin ve heparin gibi ..
  • Epilepsi ilaçları, özellikle dilantin.
  • Gut ilaçları, allopurinol ve kolşisin
  • Antihipertansif ilaçlar ,diüretikler, beta blokerler
  • Antienflamatuarlar özellikli ilaçlar, prednisone
  • Kolesterol ve lipid düşürücüler
  • Duygu durumu değiştirici ilaçlar: Prozac, lityum , trisiklik antidepresanlar gibi..
  • Tiroid ilaçları
  • Doğum kontrol hapları, özellikle progestin miktarı fazla olanlar
  • Diyet hapları, kemoterapi ilaçları
  • Ayrıca aşırı A vitamini takviyesinin de saçları dökebileceği akılda bulundurulmalı

Lupus gibi bağ doku ve savunma (bağışıklık) sistemi hastalıkları: Otoimmun hastalıklarda bağışıklık sistemi vücudun kendi sağlıklı hücrelerine zarar verirken pek çok organ ve doku da etkilenir. Saç dökülmeleri de lupusun belirtilerinden birisi olabilir.

👆Saçların sağlığı karaciğer, safra kesesi, bağırsaklar, kalp, akciğerler, yumurtalıklar, böbrekler, tiroidler gibi diğer pek çok organın, hormonların sağlığına bağlıdır.

Bu nedenle saç dökülmesi aslında pek çok sağlık sıkıntısının bir bulgusu olabilir.
İlk önerim bir endokrin uzmanına başvurularak çeşitli kan ve hormon testlerinin yapılması ve
kanda açlık kan şekeri, HbA1c, insülin direnci, CRP, homosistein, kortizol, B12, Folat, D Vitamini, Demir, Ferritin, hücre içinde Çinko, Selenyum, Magnezyum, kalsiyum, idrarda İyot, yine kanda tiroid hormon ve antikorları, paratiroid, testosteron vb gibi gösterge parametrelerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi olacaktır.
Burada asıl önemli nokta sonuçların doğru değerlendirilmesidir. Çünkü testlerde referans aralıkları gerçekten çok geniştir ve bu da bazı sağlık sıkıntılarının gözden kaçırılmasının asıl sebebidir.Başta hipotiroidizm, Haşhimoto, Hipertiroidizm ve Graves açısından iyi bir değerlendirme yapılmalıdır.
Kadınlarda da yüksek testosteron saç dökülmesine sebep olur. Yüksek insülin direnci ve kan şekeri seviyelerinin Seks Hormon Bağlayıcı Globulin (SHGB) baskıladığı bilinmektedir.  SHGB düşüklüğü nedeniyle testosteron SHGB tarafından bağlanamaz ve DHT ye dönüşerek saç dökülmelerine sebep olabilir.

Saç dökülmesinin tıbbi tedavisinde saç dökülmesini yavaşlatan ve saç büyümesini hızlandıran çeşitli ilaçlar, solüsyonlar kullanılır.  Bunların elbette bir takım yan etkileri olabilir veya kullanmayı bırakınca saç dökülmesi devam edebilir.

Saç Dökülmesinde Faydalı Olabilecek Vitamin, Mineral ve Besin Takviyeleri

A vitamini, saçlı deride sağlıklı sebum olması için gereklidir. A vitamini eksikliğine bağlı cilt kuruluğunun gelişmesi nedeni ile saç dökülmesi hızlanır. Aşırı A vitamini de saç dökülmesine neden olabilir. Bunun için gıdalarla yeterli A vitamini alınmalıdır. Et, yumurta, brokoli, ıspanak, lahana, balık yağında A vitamini bulunur.

B vitaminleri saç büyümesi için en temel vitaminlerdir. B1,B3, B5, B6, B7,B8 ve B12 vitaminleri saçın büyümesini hızlandıran önemli B vitaminleridir.
B1 vitamini saçın yapı taşlarından olan keratin sentezinde gereklidir.Vücutta depolanmadığı için düzenli olarak beslenme yoluyla alınmalıdır.
B3 vitamini (Niasin) saçlı deride kan dolaşımını hızlandırır.
B5 vitamini (pantotenik asit) saçlı derinin sağlığı için gereklidir.Saç köklerindeki hücreleri besler
B6 vitamini (pridoksin) saç dökülmesini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda saça rengini veren melanin maddesinin tirozinden oluşmasında rol oynar. Eksikliğinde saçta kepeklenme de artar.
B7 vitamini (Biotin) saç büyümesini sağlayan keratin maddesinin üretiminde görevlidir.Biyotin eksikliği olan hücrelerin stres kaynaklı hasara daha duyarlıolduğu gösterilmiştir.
B8 vitamini (inozitol) saç köklerinin beslenmesinde önemlidir.
B9 (folik asit) saç üreten hücrelerin yenilenmesini sağlar ve eksikliğinde saçlar geç uzar. 
B12 vitamini saçların yeniden büyümesi, kırmızı kan hücrelerinin üretilmesi için önemlidir. Hayvansal ürünlerde bulunur.
C vitamini saç köklerini besleyen küçük damarların yapısını oluşturan kolajenin oluşumunda önemlidir. Ayrıca antioksidan olduğundan, eksikliğinde saçımız serbest radikaller nedeniyle hasara uğramakta ve daha çabuk kırılıp dökülmektedir.
D vitamini birçok hücrenin olduğu gibi saçın sağlıklı büyümesini sağlayan hücrelerin genlerinin düzenlenmesinde rol oynar. Bu genlerin yetersiz çalışması saç dökülmesine neden olur.
E vitamini oksijenin kan dolaşımıyla saç köküne ulaşmasında yardımcıdır. pH seviyesini dengeler. Saç derisine ve saça zarar veren etkenleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olan zengin antioksidan özelliği ile bilinir.
Demir kırmızı kan hücrelerinin dokulara oksijen taşımasını sağlar. Eksikliğine kadınlarda çok sık rastlanır ve saç dökülmesinin tiroid bozuklukları ile birlikte en yaygın nedenlerinden biridir.
Çinko düzeyleri mutlaka hücre içi bakılmalıdır. Eksikliği yaygındır. Eksikliği hipotiroidizm işareti de olabilir. Saç büyümesi, onarımı ve saç folikülleri etrafındaki yağ bezlerinin düzgün çalışmasında görev alır.
Omega3: Bu değerli yağ asidinin eksikliğinden ilk etkilenen yerlerden biri saçlarımızdır. Diyetinizin yeterli miktarda Omega 3 içermemesi saçlarınızın dökülmesine neden olabilir.
L-Lizin: Vücut tarafından üretilmeyen gıdalarla alınması gereken esansiyel bir aminoasittir. Kolajen oluşumunda faydalıdır. Saç dökülmesinde faydalarına dair çalışmalar mevcuttur. Günde 500-1000mg lizin içeren preparatlar önerilmektedir.
Silika: Eksikliği zayıf kolajen üretimine neden olur. Androgenetik saç dökülmesi olan insanlarda yapılan bir çalışmada silica ve balık ekstrelerinin birlikte kullanılması ile saç dökülmesinin ve follüküller inflamasyonun azaldığı gösterilmiştir. Ayrıca Silika damar açıcı özelliği ile kafa derisine kan akışını arttırarak saç büyümesini hızlandırır. Atkuyruğu (vegetal silica) bitkisi de silisyum kaynağıdır.
Gama Linolenik Asit(GLA) :Esansiyel yağ asitlerindeki eksiklikler saç dökülmesine sebep olabilir. GLA güçlü bir DHT inhibitörüdür.  GLA çuha çiçeği yağı, hodan tohumu yağı , siyah frenk üzümü tohumu yağı gibi bitki tohumu yağlarında bulunan antienflamatuar bir omega 6 yağ asididir. Bu yağlar saç dokusunu iyileştirir ve daha az kırılgan hale getirir.
Selenyumun fazla alınması saçları döker: Selenyum rastgele alınacak bir mineral değildir. Kan seviyesine bakılarak alınmalıdır. Yüksek doz selenyum vücutta zararlı etkiler yapar. Bu yan etkiler saç dökülmesi, tırnak kırılması, yorgunluk, karaciğer hasarı, bağırsaklarda bozukluk, dalak büyümesi ve cilt iltihabıdır. Özellikle günde 400 mikrogramdan fazla alınması zararlıdır.
Saw palmetto (Cüce palmiye): Erkeklerde erkeklik hormonuna bağlı kellikte yararlı olmaktadır. Androgenetik alopeside cüce palmiye ekstraktı ağızdan kullanılabildiği gibi bu ekstraktı içeren ürünlerin dışarıdan sürülerek uygulaması da yararlı bulunmuştur.
Yeşil çay: Yeşil çayda 5- alfa redüktaz enzimi inhibitörü etkisi olduğu belirlenen EGCG bulunmaktadır. Testosteronun DHT’ye dönüşümünü engelleyebilmektedir.
Ginkgo biloba: Kan akımını düzenlemesi, damar genişletici ve ödem azaltıcı etkileri nedeniyle önerilir.  
Kabak çekirdeği yağı: Günde 1 yemek kaşığı kabak çekirdeği yağı DHT üretimini inhibe edebilmektedir.
Süper tohumlar:  Chia, keten ve kenevir tohumları saç büyümesine yardımcı olabilecek lif ve sağlıklı yağlar açısından zengindir.
Kemik suyu:  Kemik suyunda bulunan yüksek protein, kollajen ve amino asitler sağlıklı saç büyümesini teşvik için mükemmel bir besindir.

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ

  • Saçlarınızın iyi beslenmesi için işe doğru ve dengeli bir beslenme planı yaparak başlamalısınız. Saçlarınızın ihtiyaç duyduğu besinler saçınıza kan yoluyla ulaşır.
  • Saç dökülmesini tetikleyen duygusal bir stres veya travma ise (ayrılık, terk edilme vb) kronik stresi yatıştıracak uygulamalar, sorundan uzaklaşmak veya sorunla barışmak yarar sağlar.
  • Saçlar çekiştirilmemelidir. Özellikle atkuyruğu yapmak için tokalarla sıkı sıkı bağlanmamalıdır. Aşırı saç şekillendirme, yüksek ısı, boyama gibi uygulamalar saçın yapısına zarar vererek saçı zayıflatır.
  • Saç dökülmesinin yoğun olduğu zamanlarda saçların kısa kestirilmesi bakımının ve temizliğinin daha iyi olmasını sağlayarak dökülme hızını azaltabilir.
  • Toksin maruziyetini azaltın: Toksinlerin beden üzerindeki olumsuz etkisi hafife alınmamalı. Deterjanlar, şampuanlar, kozmetik ürünleri, kullanılan kaplar pek çok toksik madde ve östrojen hormonunun taklit eden kimyasallar içermektedir. Hatta bilirsiniz çoğu hamile saç boyatmaktan kaçınır; çünkü saça sürülen kimyasal madde rahimdeki cenine ulaşabilmektedir.
  • Tahta ve kemik gibi doğal bir maddeden yapılmış tarak kullanmanızı da öneririm.
🍇🍇🍇🍇🍇

Araştırılsa daha çok şeyler bulunabilecek bir konu.
Bir şeyler bulursam bu gönderinin altına ilave ederim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.