Saç dökülmesi çok can sıkıcı bir konu, hem erkeklerde hem de kadınlarda sosyal ve
psikolojik sorunlara neden olmaktadır. Pek çok hastalığa eşlik ediyor.😩 Çok yaygın bir problem olduğu için de epey
fazla çözüm önerisi var. Saç dökülmesi çoğu insan için benzer sahneyle başlar.
Banyodan çıkarken ardınızda bir tomar saç bırakırsınız. İnsanların pek çoğunun
zayıf noktasıdır. Bu sebeple başta kuaförlerden aktarlardan medet umarlar, her
çözüm önerisine balıklama atlarlar. Bu konuyu araştırıp edindiğim bilgileri derledim.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Eğer genetik
mirasınız öyle dikte ediyorsa saç dökülmesine karşı durmak pek mümkün değil.
Ama eğer problem genetik mirasınız değilse her şeyden önce saç dökülmesinin arkasında
yatan nedeni bulmanız gerekiyor. Çünkü bu nedeni bulup çözmeden sorunu
halletmeniz pek de mümkün olmayacaktır. Genetik tipi saç dökülmesi hem
erkeklerde hem kadınlarda görülse de erkeklerde daha yaygındır.
Ancak her saç telinin bir ömrü olduğunu
unutmayın. Saçların uzayıp gelişmesi 3 aşamalıdır. Saç belli bir olgunluğa
erişince telogen evresi denilen evrede dökülür. Yerine yenisi çıkar. Bu normal ve beklenen bir durumdur. Ömrünü
tamamlamış olan saç kendiliğinden ya da tarama, yıkama, fırçalama, saça şekil
verme gibi dış etkenler ile dökülür. Günde ortalama 100 saç telini kaybetmek
normal kabul edilir.
Saç dökülmesi sorununun olup olmadığını
anlamak için çekme testi uygulanabilir. Farklı alanlarda 50-60 arası saç teli
elle tutularak hafif kuvvetle çekilir; elde 5-6 taneden fazla saç kalırsa
ortada bir saç dökülmesi sorunu olduğu söylenebilir.
Ortalama insan saçlı derisi 100.000 ila
150.000 saç teli içerir. Bu saç telleri cildin hemen altında bulunan folikül
veya kök adı verilen yapıdan gelişirler. Saç, folikülün hemen tabanında bulunan
kan damarlarından aldığı besin maddeleri ile hayatiyetini devam ettirir. Her saç
teli diğerlerinden bağımsız olarak bir büyüme döngüsüne tabidir.
Saç dökülmesi olmayan insanlarda saçların ortalama
%85’i ANAGEN faz dediğimiz büyüme fazında, ortalama % 1-2 lik kısmı KATAGEN
dediğimiz geçiş fazında, % 13-14 lük kısmı ise TELOGEN dediğimiz dinlenme
fazındadır.
Anagen faz dediğimiz büyüme fazı yaklaşık
olarak 3-6 yıl devam eder; Anagen faz aynı zamanda saçın uzunluğunu da belirler
, saçlarımız yılda yaklaşık 10 cm uzar , 3 yıl süren bir anagen faz için 3
yılın sonunda saç uzunluğunun 30 cm olduğu görülür. bu fazın ardından saç
folikülü geçiş fazı denilen ve kısa süren ( yaklaşık 3 hafta ) Katagen faza
girer bu fazda saç büyümesi durur ve folikül kısmı normal uzunluğuna gore
büzülüp, kısalır ve ardından 2-4 ay sürecek Telogen faz dediğimiz istirahat
fazına geçer. Telogen fazda, saçlar uzamadığı halde kök kısmı katejen faza gore
daha da kısalır, ancak saç deriye hala tutunmaktadır. Bu dönemde saçlar ince
bir görünüm kazanır. Bazen stress , yaralanma, hamilelik ya da diyet sonrası
dönemde saçlar bu faza girebilir ki buna “ TELOGEN EFFLUVİUM” adı verilir.Telogen
faz sonrası saç doğal olarak dökülerek yerine yeni saç çıkar ve Anagen faz
tekrar başlamış olur.
Saç dökülmeleri, tıp literatüründe üç çeşide
ayrılmıştır. Kadın tipi saç dökülmesi, erkek tipi saç dökülmesi ve bölgesel
dökülme. Bu isimler, saç dökülmesinin hangi cinsiyette daha çok görüldüğüne
göre şekillenir.
Erkek tipi saç dökülmesine tıp
dilinde Androgenetik Alopesi adı verilir. Erkek tipi saç dökülmesi, başın tepe
kısmında ve şakak bölgesindeki saçların ilk önce cılızlaşmasına daha sonra
dökülmesine verilen isimdir. Saç çizgisi alından gerilemeye başlar. Zamanla bu
dökülme, şakaklara doğru geriler. Kişinin sadece başının ön kısmının ortasında
saç alır, tepe kısmı günden güne açılır. Bu dökülme her ne kadar erkeklerde
daha yoğun görülse de, kadınlarda da bazen erkek tipi saç dökülmesi
görülebilir.
Kadınlarda saç dökülmesi
daha çok saçların incelip seyrekleşmesi ile kendini gösterir. Ömrünü tamamlayan
saç dökülünce yerine daha ince saç gelir. Her saç döngüsünde bu olay
tekrarlandığı için yıllar içinde saçların özellikle tepe bölgesinde seyreldiği
gözlenir, ancak kadınlarda tam kellik nadirdir. Yaşın ilerlemesiyle saç kaybı
artar. Saç çizgisi geriye gitmez.
Saç Dökülmesi ve Testosteron
Kellik bir ölçüde erkeklik hormonu TESTOSTERON ile ilişkilidir. Testosteron, alfa-5 redüktaz isimli bir enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT) dönüştürülür.
Kandaki DHT de saç kökleri üzerindeki reseptörlere bağlanarak saç köklerinde küçülmeye neden olur. Küçülen köklerde zayıf, ince ve renksiz saçlar oluşur. Bir süre sonra da bu saç kökleri yok olur ve saçlar dökülür.
Saçı dökülen kişilerin saç köklerindeki DHT reseptörleri normalden daha hassastır veya sayıca daha fazladır. Bu da kanda aslında normal düzeyde DHT olsa bile, DHT nin saç köklerini daha fazla etkilemesine neden olmaktadır.
Saç dökülmesi ve sık cinsel ilişki ya da mastürbasyon
arasındaki ilişkiye dair bir bilgi şöyle diyordu: “Testesteronun yükselmesi ile
DHT (Dihidrotestosteron) yükseliyor. Bunun sonucu saç köklerinde incelme sebebi
ile saç dökülmesi gerçekleşiyor. Mr. Olympia sporcuları genelde kel olmasının
sebebi budur. Testosteron yemek yeme
alışkanlığı ile ilgilidir. Hayvansal yağlar testosteronu artırır. Dışardan
Creatine veya Steroid alarak testosteronu yükseltebilirsin. Masturbasyon yapmak
testosteronu göreceli olarak azaltır yani kalıcı olarak azaltmaz, yapmamak
artırır. 2 ve 7. gün arasında bir artma gözükmesede. 8. gün 7.5 oranında artıyor. Bir Çin üniversitesi
araştırmasına göre.”
Genetik nedenler: Erkek ya da kadın tipi kellik kalıtımsal özellik
gösterir. Saç kaybı geni anne veya babanın birinden ya da ikisinden gelebilir. Bu
olumsuz genetik durum anne babadan geçmediği durumda kişiye hala ya da dayıdan
da miras olarak kalabilir. Erkeklerde, DHT (di hidro testesteron ) hormonu
etkisiyle saçlar dökülürken aynı hormon kadınlarda da etkili olabilmekte fakat erkeklik
hormonları yanı sıra aromataz enzimi de kadınlarda saç dökülmesinden
sorumludur.
Stres: Aşırı
stres her hastalığa olduğu kadar saç dökülmesine neden olan diğer bir sebeptir.
Depresyon, anksiyete, psikozlar ve de bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar
saçı etkileyip dökülmesine neden olabilmektedir. Aşırı stres seviyeler saçların
telogen evreye (dökülme evresine) erken girmesine sebep olur. Bu nedenle günlük
normalden daha fazla saç dökülür. Günlük saç kayıp miktarı 200-700 arasıdır.
Doğum sonrası ve loğusalık:
Hamilelikte saçların yaklaşık %95 kadarı anagen (büyüme, gelişme) fazına geçer
ve saçlar gürleşir, sayısı artar. Doğumlardan 2-3 ay sonra ise pospartum
dökülme yaşanır. Hamilelik boyunca dökülmesi gereken ama dökülmemiş saçların
aniden hep birlikte dökülmesinden kaynaklanır. Uzman kontrolünde yapılacak
takviyeler bu konuda rahatsızlığın giderilmesinde katkıda bulunur.
Menopoz:
Menopoza giren kadınların yaklaşık %80’inde saçlarda incelme görülebilir.
Hormonal değişiklileri sonucu menopozun başlamasıyla saç dökülmeleri
görülebilir ve menopoz sendromlarını düzelten östrojen tedavileriyle dökülmeler
azalır .
Polikistik over sendromu: Kadınların üreme çağında yaklaşık %10’unda
görülebilen kalıtımsal bir yumurtalık hastalığıdır. Yumurtalıklarda erkek
hormonları fazla üretildiğinden vücut ve yüzde kıllanma, seste kalınlaşma,
ciltte akne/sivilcelenme ve saç dökülmesi gibi belirtilerle ortaya çıkabilir.
Tiroid bezi hastalıkları (
Hipo ve hipertiroit) : Saç dökülmesi tiroid bezi
bozukluklarının erken belirtilerinden birisi olabilir ve tiroid hormonu
tedavisi ile kontrol altına alınmaya çalışılır.
Kansızlık:
Demir eksikliğine bağlı anemilerde saç dökülmeleri görülebilir. Demir
eksikliği, yani anemi, kanda hemoglobin seviyesinin düşük olmasına yol açar.
Hemoglobin, hücreleri onaran ve saç kökü hücrelerine oksijen taşıyan maddedir.
Yani hemoglobininiz düşük olursa, saçlarınız aç kalır, incelir ve dökülür.
Beslenme bozuklukları, ağır diyetler, blumia:
Yemek yememe ve yemek sonrası kusmalara kadar varabilen beslenme problemleri
kişide mineral, vitamin, esansiyel amino asit eksikliğine bağlı olarak saç
dökülmelerine neden olabilir. B12 vitamin eksikliği yorgunluk ve
halsizlik yapmanın yanı sıra, saç dökülmesinin de sebepleri arasında yer alır.
Vücudumuz
metabolizmanın işlevleri için, kırmızı kan hücresi üretebilmek için B12'ye
ihtiyaç duyar. Kırmızı kan hücreleri saç diplerine oksijen taşır ve saçların
sağlıklı olmasına destek olur.
Bağırsak ve sindirim
problemleri (Malabsorbsiyon): Yetersiz besin emilimine
bağlı olarak mineral, vitamin ve esansiyel amino asit eksikliği meydana gelebilir
ve saç dökülmelerine neden olabilir.
Saçlı deriyi tutan cilt
hastalıkları: Deri kaynaklı dökülmelerin çoğu deriyi tutan
hastalıkların saç derisini etkilemesiyle ortaya çıkar. Sedef hastalığı,
egzamalar, akne, liken hastalığı, aşırı yağlanan deri, mantar hastalıkları gibi
rahatsızlıklarda saç etkilenirse dökülme kaçınılmaz olabilir. Bu dökülmelerin
tedavisi altta yatan deri hastalığının tedavisi ile mümkündür.
Hormonal sorunlar:
Eğer kişide hormonal problemler varsa, adet gecikmeleri ya da düzensizlikleri,
tüylenme de artış, aşırı akne, kilo alımında hızlanma gibi sıkıntılar yaşıyorsa
bu bulgulara saç dökülmesi eklenmişse bu kez hormonal saç dökülmesinden
bahsedilebilir. Bu problemlerin kaynağının yine adetin 2. ya da 3. günü
yaptırılacak kan tahliliyle belirlenmesi için dermatoloji uzmanına
başvurulmalıdır. Hormonal tedaviler bu tarz dökülmeler konusunda etkilidir.
Saç yolma hastalığı
(Trikotillomania): Televizyon seyrederken ya da bir şey okurken
saçını çekme/yolma şeklinde görülen bir psikolojik rahatsızlık ve buna bağlı
saç kaybı yaşanması olarak tarif edebiliriz. Şiddetli vakalarda ayna karşısında
rutin şekilde kişinin saçını, kaşını, sakalını yolması şeklinde de olabilir.
Zaman içinde devamlı surette kılın çekilmesi sonucunda o bölgede bir boşalma ve
dökülme olur. Uzun süreli trikotillomania, saç , kaş , kirpik ve diğer
alanlarda kalıcı kellik bölgeleri oluşturabilir.
Yanlış Kozmetik Kullanımı:
Kozmetik alışkanlıklarımızın artması mekanik
kimyasal ve fiziksel dökülmelere neden olan diğer faktörlerdir. Yani saçları
sıkı bağlamak, iç boneler, aşırı ısıya maruz bırakılan fön işlemleri, saç
rengini açmak için kullanılan boyalar, açıcılar, düzleştirici yöntemler, Sülfat,
SLS, SLES, alkol, paraben, parfüm gibi içerikli ürünler saça dışarıdan zarar
vererek saç kaybına neden olmaktadır. Bu durumda tek tedavi saçların bu
uygulamalara maruz kalmasını önlemektir.
Vücut geliştirme
için kullanılan anabolik steroidler
İlaç yan etkileri: Saç
dökülmesini tetikleyen belli başlı ilaç grupları şunlardır:
- Kan sulandırıcı ilaçlar: Warfarin ve heparin gibi ..
- Epilepsi ilaçları, özellikle dilantin.
- Gut ilaçları, allopurinol ve kolşisin
- Antihipertansif ilaçlar ,diüretikler, beta blokerler
- Antienflamatuarlar özellikli ilaçlar, prednisone
- Kolesterol ve lipid düşürücüler
- Duygu durumu değiştirici ilaçlar: Prozac, lityum , trisiklik antidepresanlar gibi..
- Tiroid ilaçları
- Doğum kontrol hapları, özellikle progestin miktarı fazla olanlar
- Diyet hapları, kemoterapi ilaçları
- Ayrıca aşırı A vitamini takviyesinin de saçları dökebileceği akılda bulundurulmalı
Lupus gibi bağ doku ve
savunma (bağışıklık) sistemi hastalıkları: Otoimmun
hastalıklarda bağışıklık sistemi vücudun kendi sağlıklı hücrelerine zarar
verirken pek çok organ ve doku da etkilenir. Saç dökülmeleri de lupusun
belirtilerinden birisi olabilir.
👆Saçların sağlığı karaciğer, safra kesesi, bağırsaklar,
kalp, akciğerler, yumurtalıklar, böbrekler, tiroidler gibi diğer pek çok
organın, hormonların sağlığına bağlıdır.
Bu nedenle saç dökülmesi aslında pek çok
sağlık sıkıntısının bir bulgusu olabilir.
İlk önerim bir endokrin uzmanına başvurularak
çeşitli kan ve hormon testlerinin yapılması ve
kanda açlık kan şekeri, HbA1c, insülin
direnci, CRP, homosistein, kortizol, B12, Folat, D Vitamini, Demir, Ferritin,
hücre içinde Çinko, Selenyum, Magnezyum, kalsiyum, idrarda İyot, yine kanda tiroid
hormon ve antikorları, paratiroid, testosteron vb gibi gösterge parametrelerinin
ölçülmesi ve değerlendirilmesi olacaktır.
Burada asıl önemli nokta sonuçların doğru
değerlendirilmesidir. Çünkü testlerde referans aralıkları gerçekten çok
geniştir ve bu da bazı sağlık sıkıntılarının gözden kaçırılmasının asıl
sebebidir.Başta hipotiroidizm, Haşhimoto,
Hipertiroidizm ve Graves açısından iyi bir değerlendirme yapılmalıdır.
Kadınlarda da yüksek testosteron saç
dökülmesine sebep olur. Yüksek insülin direnci ve kan şekeri seviyelerinin
Seks Hormon Bağlayıcı Globulin (SHGB) baskıladığı bilinmektedir. SHGB düşüklüğü nedeniyle testosteron SHGB
tarafından bağlanamaz ve DHT ye dönüşerek saç dökülmelerine sebep olabilir.
Saç dökülmesinin tıbbi tedavisinde saç
dökülmesini yavaşlatan ve saç büyümesini hızlandıran çeşitli ilaçlar, solüsyonlar
kullanılır. Bunların elbette bir takım
yan etkileri olabilir veya kullanmayı bırakınca saç dökülmesi devam edebilir.
Saç Dökülmesinde Faydalı
Olabilecek Vitamin, Mineral ve Besin Takviyeleri
A
vitamini, saçlı deride sağlıklı sebum olması için gereklidir. A
vitamini eksikliğine bağlı cilt kuruluğunun gelişmesi nedeni ile saç dökülmesi
hızlanır. Aşırı A vitamini de saç dökülmesine neden olabilir. Bunun için
gıdalarla yeterli A vitamini alınmalıdır. Et, yumurta, brokoli, ıspanak,
lahana, balık yağında A vitamini bulunur.
B
vitaminleri saç büyümesi için en temel vitaminlerdir. B1,B3,
B5, B6, B7,B8 ve B12 vitaminleri saçın büyümesini hızlandıran önemli B vitaminleridir.
B1 vitamini
saçın yapı taşlarından olan keratin sentezinde gereklidir.Vücutta depolanmadığı
için düzenli olarak beslenme yoluyla alınmalıdır.
B3
vitamini (Niasin) saçlı deride kan dolaşımını hızlandırır.
B5
vitamini (pantotenik asit) saçlı derinin sağlığı için gereklidir.Saç
köklerindeki hücreleri besler
B6 vitamini
(pridoksin) saç dökülmesini azaltmakla kalmaz, aynı
zamanda saça rengini veren melanin maddesinin tirozinden oluşmasında rol oynar.
Eksikliğinde saçta kepeklenme de artar.
B7
vitamini (Biotin) saç büyümesini sağlayan keratin maddesinin
üretiminde görevlidir.Biyotin eksikliği olan hücrelerin stres kaynaklı hasara
daha duyarlıolduğu gösterilmiştir.
B8
vitamini (inozitol) saç köklerinin beslenmesinde önemlidir.
B9 (folik asit) saç üreten
hücrelerin yenilenmesini sağlar ve eksikliğinde saçlar geç uzar.
B12
vitamini saçların yeniden büyümesi, kırmızı kan hücrelerinin
üretilmesi için önemlidir. Hayvansal ürünlerde bulunur.
C
vitamini saç köklerini besleyen küçük damarların yapısını
oluşturan kolajenin oluşumunda önemlidir. Ayrıca antioksidan
olduğundan, eksikliğinde saçımız serbest radikaller nedeniyle hasara uğramakta
ve daha çabuk kırılıp dökülmektedir.
D
vitamini birçok hücrenin olduğu gibi saçın sağlıklı büyümesini
sağlayan hücrelerin genlerinin düzenlenmesinde rol oynar. Bu genlerin yetersiz
çalışması saç dökülmesine neden olur.
E
vitamini oksijenin kan dolaşımıyla saç köküne ulaşmasında
yardımcıdır. pH seviyesini dengeler. Saç derisine ve saça zarar veren
etkenleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olan zengin antioksidan özelliği ile
bilinir.
Demir kırmızı
kan hücrelerinin dokulara oksijen taşımasını sağlar. Eksikliğine kadınlarda çok
sık rastlanır ve saç dökülmesinin tiroid bozuklukları ile birlikte en yaygın
nedenlerinden biridir.
Çinko
düzeyleri mutlaka hücre içi bakılmalıdır. Eksikliği yaygındır. Eksikliği
hipotiroidizm işareti de olabilir. Saç büyümesi, onarımı ve saç
folikülleri etrafındaki yağ bezlerinin düzgün çalışmasında görev alır.
Omega3: Bu
değerli yağ asidinin eksikliğinden ilk etkilenen yerlerden biri saçlarımızdır. Diyetinizin
yeterli miktarda Omega 3 içermemesi saçlarınızın dökülmesine neden olabilir.
L-Lizin: Vücut
tarafından üretilmeyen gıdalarla alınması gereken esansiyel bir aminoasittir.
Kolajen oluşumunda faydalıdır. Saç dökülmesinde faydalarına dair çalışmalar
mevcuttur. Günde 500-1000mg lizin içeren preparatlar önerilmektedir.
Silika:
Eksikliği zayıf kolajen üretimine neden olur. Androgenetik saç
dökülmesi olan insanlarda yapılan bir çalışmada silica ve balık ekstrelerinin
birlikte kullanılması ile saç dökülmesinin ve follüküller inflamasyonun
azaldığı gösterilmiştir. Ayrıca Silika damar açıcı özelliği ile kafa derisine
kan akışını arttırarak saç büyümesini hızlandırır. Atkuyruğu
(vegetal silica) bitkisi de silisyum kaynağıdır.
Gama
Linolenik Asit(GLA) :Esansiyel yağ asitlerindeki eksiklikler saç
dökülmesine sebep olabilir. GLA güçlü bir DHT inhibitörüdür. GLA çuha çiçeği yağı, hodan tohumu yağı ,
siyah frenk üzümü tohumu yağı gibi bitki tohumu yağlarında bulunan
antienflamatuar bir omega 6 yağ asididir. Bu yağlar saç dokusunu iyileştirir ve
daha az kırılgan hale getirir.
Selenyumun
fazla alınması saçları döker: Selenyum rastgele alınacak
bir mineral değildir. Kan seviyesine bakılarak alınmalıdır. Yüksek doz selenyum
vücutta zararlı etkiler yapar. Bu yan etkiler saç dökülmesi, tırnak kırılması,
yorgunluk, karaciğer hasarı, bağırsaklarda bozukluk, dalak büyümesi ve cilt
iltihabıdır. Özellikle günde 400 mikrogramdan fazla alınması zararlıdır.
Saw
palmetto (Cüce palmiye): Erkeklerde erkeklik hormonuna bağlı
kellikte yararlı olmaktadır. Androgenetik alopeside cüce palmiye ekstraktı
ağızdan kullanılabildiği gibi bu ekstraktı içeren ürünlerin dışarıdan sürülerek
uygulaması da yararlı bulunmuştur.
Yeşil
çay:
Yeşil çayda 5- alfa redüktaz enzimi inhibitörü etkisi olduğu belirlenen EGCG
bulunmaktadır. Testosteronun DHT’ye dönüşümünü engelleyebilmektedir.
Ginkgo
biloba: Kan akımını düzenlemesi, damar genişletici ve ödem azaltıcı
etkileri nedeniyle önerilir.
Kabak
çekirdeği yağı: Günde 1 yemek kaşığı kabak çekirdeği yağı
DHT üretimini inhibe edebilmektedir.
Süper
tohumlar: Chia, keten ve
kenevir tohumları saç büyümesine yardımcı olabilecek lif ve sağlıklı yağlar
açısından zengindir.
Kemik
suyu: Kemik suyunda
bulunan yüksek protein, kollajen ve amino asitler sağlıklı saç büyümesini
teşvik için mükemmel bir besindir.
YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ
- Saçlarınızın iyi beslenmesi için işe doğru ve dengeli bir beslenme planı yaparak başlamalısınız. Saçlarınızın ihtiyaç duyduğu besinler saçınıza kan yoluyla ulaşır.
- Saç dökülmesini tetikleyen duygusal bir stres veya travma ise (ayrılık, terk edilme vb) kronik stresi yatıştıracak uygulamalar, sorundan uzaklaşmak veya sorunla barışmak yarar sağlar.
- Saçlar çekiştirilmemelidir. Özellikle atkuyruğu yapmak için tokalarla sıkı sıkı bağlanmamalıdır. Aşırı saç şekillendirme, yüksek ısı, boyama gibi uygulamalar saçın yapısına zarar vererek saçı zayıflatır.
- Saç dökülmesinin yoğun olduğu zamanlarda saçların kısa kestirilmesi bakımının ve temizliğinin daha iyi olmasını sağlayarak dökülme hızını azaltabilir.
- Toksin maruziyetini azaltın: Toksinlerin beden üzerindeki olumsuz etkisi hafife alınmamalı. Deterjanlar, şampuanlar, kozmetik ürünleri, kullanılan kaplar pek çok toksik madde ve östrojen hormonunun taklit eden kimyasallar içermektedir. Hatta bilirsiniz çoğu hamile saç boyatmaktan kaçınır; çünkü saça sürülen kimyasal madde rahimdeki cenine ulaşabilmektedir.
- Tahta ve kemik gibi doğal bir maddeden yapılmış tarak kullanmanızı da öneririm.
🍇🍇🍇🍇🍇
Araştırılsa daha çok şeyler bulunabilecek bir konu.
Bir şeyler bulursam bu gönderinin altına ilave ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.