Bel
ağrısı çok yaygın karşılaşılan bir sorun. Çünkü pek çok farklı sağlık
sorunundan kaynaklanabilir. Lyme hastalarının da sürekli yakındığı bir mevzu. Biraz bu konuya bakalım. Neler yapılabilir, yeme içme ile alakalı mı, güncel uygulamalar neler??
Mevzuya omurgadan girelim.
Mevzuya omurgadan girelim.
Omurgamızı
oluşturan kemiklerin her birine omur denir. Belde 5 adet omur bulunur. Bu
omurlar kas ve bağlarla birbirine bağlıdır. Omurganın içindeki boşlukta
sinirler bulunur. Omurilik dediğimiz bu sinirler tüm vücudumuza buradan
dağılır. Omur kasları ve bağlarında zayıflık, yırtılma, kemik ve kaslarda
iltihaplanma bel ağrısı yapar. Omurlar arasında disk dediğimiz kısımlar vardır.
Diskler omurgayı korur. Diskin içindeki yumuşak kısım dışarı doğru taşarsa
fıtık dediğimiz olay oluşur. Fıtık sinirlere bası yaparak ağrı yapar.
Elbette
her şeyden önce bel ağrısının kök nedeni bulunmalıdır.
- Bel kaslarının aşırı zorlanması
- Aşırı stres
- Sakralizasyon (5. Bel omuru ile kuyruksokumu kemiğinin birleşik olması)
- Omur sayısının fazla olması(lumbalizasyon)
- Bel kayması
- Bel fıtığı
- Kireçlenme
- Eklem hastalıkları
- Kemik erimesi
- Bel kırıkları
- Omurga kanalının dar olması (spina bifida)
- Siyatik sinirin sıkışması
- Fibromiyalji
- Kistler
- Tümörler
- Şişmanlık ve
- iltihabi durumlar
Bel
ağrısı yapan temel faktörlerdir.
Sebepler
böyle çeşitli olmasına rağmen kronik bel ağrısı tedavisi bütüncül ve
multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Çünkü tüm problemlerin arkasında
İNFLAMASYON ve dolayısıyla kanlanma problemi yatar.
Aşağıda bel ağrısında destek olabilecek, iyileşme sürecini hızlandıracak vitamin, mineral ve diğer takviyelere değindim. Elbette ki burada yazılanlar sadece bilgilendirme amaçlı olup mutlaka bir sağlık uzmanının takibinde kullanılmalıdır. Bu takviyeler iyileşme sürecini hızlandırır ancak ana tedavi ile beraber bir uzman kontrolünde kullanılmalıdır.
Unutulmaması
gereken bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Omurga bir bütündür. Boyun, göğüs,
bel, kuyruk sokumu omurgayı oluşturan 4 temel parçadır. Bu şu anlama geliyor
çene eklemindeki herhangi bir kusur bel ağrısına sebep olabilir. Vücudun en
önemli denge sistemlerinden biri ÇENE dir. Vücudun bir alarm sistemdir. Denge
bozukluklarında mutlaka gözden geçirilmelidir. Çene eklemi de boyun omurgasıyla
bağlantılıdır. Boyun da bel ile. Bilinmeyen bir faktör olduğu için belirtmek
istedim.Yani C1 ve C2 de oluşabilecek herhangi bir sorun, blokaj bel omurlarını
da etkiler.
Anti-enflamatuar
diyet: Bağırsak
geçirgenliğini ortadan kaldırmak için anti inflamatuar besinler açısından
zengin bir beslenme kronik bel ağrısı tedavisinde oldukça etkilidir.
Asidoz ortam alkaliye çevrilmelidir. Diskin onarılması, ölü dokuların
uzaklaştırılması için antioksidanca zengin beslenmek gerekir.
D vitamini: Güçlü kemikler ve kıkırdak için gereken bir vitamindir.Kalsiyumun
bağırsaklardan emilmesi için gereklidir. D vitamini eksikliği bel ağrınızı daha
da kötüleştirebilir. Araştırmalara göre, kronik bel ağrısı olan insanlar,
sağlıklıinsanlardan çok daha düşük D vitamini seviyelerine sahiptir.
Magnezyum: Kronik sertlik ve bel ağrısı çeken herkes için olmazsa olmaz bir
mineraldir. Vücutta çok çeşitli rolleri olan bu mineralin analjezik etkileri
sayesinde kronik bel ağrısını yatıştırdığı da biliniyor.
C vitamini: Dokularınızı birbirine bağlamaya ve doku bütünlüğünü korumaya
yardımcı bir madde olan kolajen oluşumu için gereklidir. Fıtıklaşmış diskinizin
onarımında en önemli besin takviyelerinden biridir. Yüksek dozlarda
kullanıldığında inflamasyonu söndürmede çok faydası vardır.
B1, B6 ve B12
vitamini: Sinir sistemini destekler. Hem B1 ve B6 hem de B12 vitamini
takviyesi ağrı ve enflamasyonu baskılamak için önerilir. Bel ağrısı
hastalarında ağrı eşiği düşüktür ve b grubu vitaminleri bu anlamda çok fayda
sağlar.
Enzimler: Bromelain, papain, tripsin ve kimotripsin proteolitik enzimlerdir.
Doğal antienflamatuarlardır. Şişkinlik ve ağrıyı azaltırlar. Eklem
hareketliliğini arttırırlar. Bağırsak geçirgenliğinde yararlıdır.
E vitamini: Belinizde inflamasyon olması demek ortamda bol miktarda serbest
radikaller var demektir. Serbest radikallerle savaşan güçlü bir antioksidan
olduğu için bel ağrısına yardımcı olabilir. Özellikle kanal daralması durumunda
E vitamini yüksek doz C vitamini ile çok faydalıdır. Avokado çeşitli E vitamini
formları içerir (gama tokoferol dahil). Pek çok besin takviyesi kadar iyidir.
Çinko: Çinko birçok inflamatuar sitokin üretimini inhibe eder;
inflamasyonu baskılar.Çinko vücudumuzun pH değerini dengelemede çok önemlidir.
pH değeri dengeye geldiğinde disk kanlanarak beslenebilir ve fıtığın
gerilemesine yardımcı olur.Yani adeta yara iyileşir.
Omega 3: Ağrı ve iltihabı azaltır.Günde 2-3 gr alınması önerilir. Omega-3 /
Omega-6 = 1/4 düzeyinde tutulmalıdır. Bağışıklık sistemini ayakta tutar.
Alfa lipoik
asit: Çalışmalar, lipoik asidin bıçak saplanma ve yanma ağrısı,
uykuda uyuşma ve karıncalanma hissi gibi sinir hasarı
semptomlarını iyileştirdiğini göstermektedir. Hatta kemik mineral
yoğunluğunu arttırmaya dahi olumlu etkileri vardır.
Şeytan Pençesi
(Devil's Claw): (Harpagophytum
Procunbens) İltihap ve şişlik azaltıcı etkisi vardır.Orta ila şiddetli bel
ağrısı olan 197 kişiyi içeren bir çalışmada, dört hafta boyunca günlük olarak
50 mg veya 100 mg şeytan pençesi alanlarda, günlük plasebo alanlara göre daha
fazla rahatlama sağlanmıştır.
Beyaz Söğüt
Kabuğu: Bu doğal ağrı
kesici, ağrıyı ve iltihabı hafifleten aspirinin bitkisel öncüsü salisin içerir.
Aspirinin aksine, söğüt kabuğu kanama sorunlarına neden olmaz, ancak coumadin
gibi reçeteli bir kan inceltici kullanıyorsanız doktorunuza danışın.
Yumurta Kabuğu
Zarı: Eklem
fonksiyonunu artırır ve antienflamatuar etki gösterir. İçeriğinde kolajen, hyalüronik
asit, kondroitin sülfat, glukozamin, keratin, lizozim gibi eklemin ihtiyacı
olan birçok protein bulunmaktadır. Tüm bu maddelerin bir arada olması sinerjistik bir fayda
sağlar.
Kurkumin: Zerdeçalın
aktif/etken maddesi kurkumindir ve sindirim sisteminden emilimi sınırlıdır. Kurkumin özlerinin (Eğer emilim ve
biyoyararlanım sorunları halledilebilirse) iltihap baskılayıcı etkilere sahip
oldukları biliniyor. Son yıllarda bu amaçla geliştirilmiş, “eklem ağrılarını
azalttığı kanıtlanan” kurkumin ürünleri piyasada bulunuyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yeni öğrendiğim bir konu olan proloterapiyi de bu gönderiye ilave etmeye karar verdim. Omurga ağrılarında kullanılan bir metot.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yeni öğrendiğim bir konu olan proloterapiyi de bu gönderiye ilave etmeye karar verdim. Omurga ağrılarında kullanılan bir metot.
PROLOTERAPİ
Proloterapi Nedir?
Proloterapi, kelime
anlamı itibariyle dokuların canlanması anlamına gelir. Ağrı tedavisinde kullanılan derin bir
enjeksiyon tekniğidir. Ülkemizdeki geçmişi yaklaşık 10 yıldır.
Sağlık Bakanlığımız
tarafından Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamaları arasında kabul
gören bilimsel bir tedavi metodudur.
Proliferatif (dokuyu güçlendiren) ve
irritan solüsyonların vücuda enjekte edilmesi esasına dayanır.
Proloterapide kullanılan
solüsyonda hipertonik dekstroz (şekerli serum), düşük konsantrasyonda lidokain (lokal anestetik) kullanılır. Bu solüsyonlar herhangi bir ilaç ya da kortizon içermez.
Proloterapi Etki Mekanizması
Proloterapi
tedavisi ile, gevşemiş,
zayıflamış veya hasar görmüş tendon ve ligamentlerin yapışma yerlerine ve komşu
eklem aralıklarına enjekte edilen solüsyonlar ile vücudun tamir mekanizması
uyarılarak yeniden yapılanma sağlanır. Bu yapıların tamiri ve güçlenmesi
hedeflenir.
Proloterapide kullanılan solüsyonlar verildiği bölgede bir irritasyon oluştururlar. Bu durum vücutta inflamatuar cevabın başlamasını tetikler.
Ardından ortama tamir edici hücreler gelir ve yoğun bir şekilde tamir edici
maddeler (VEGF, PDGF, FGF, hormonlar gibi) salınır. Yaklaşık 3 ay kadar bu
süreç devam eder.
Özetle, Proloterapi vücudumuzun doğal iyileşme mekanizmasını uyararak ve destekleyerek bozulan yapıları, fonksiyonları düzeltir. Fonksiyonlar düzelince ağrı da geçer.
Proloterapinin
Kullanıldığı Hastalıklar
- Vücudun herhangi bir yerindeki yırtılmış ya da hasar görmüş ligamentler
- Boyun,sırt ve bel ağrıları
- Boyun-bel fıtıkları ve ilgili bölgelerin dejenerasyonuna bağlı ağrılar
- Cerrahi ile giderilemeyen omurga ve eklem ağrıları
- Spor yaralanmaları, tüm eklem, tendon ve ligament yaralanmaları
- Özellikle gerilim tip baş ağrıları ( migren de dahil )
- Sinir sıkışmaları ve/veya tahribatı (karpal tünel sendromu dahil )
- Osteoporoza bağlı kırıklar sonucu oluşan ağrılar
- Skolyoz ağrısı
- Duruş bozukluklarına bağlı oluşan ağrılar
- Spondilolistezis(bel kayması
- Sakroilyak eklemin ağrılı durumları
- Kaburga kırıkları ağrısı
- By-pass veya torakotomi sonrası göğüs kafesinde, sternumda meydana gelen ağrılar
- Eklemler ve omurga cerrahisi sonrası devam eden ağrılar
- Omuzdaki bağ yaralanmaları, zedelenmeler, yırtıklar
- Donmuş omuz
- Devamlı çıkan omuzlar
- Tenisçi dirseği
- Kalça ağrısı, zorlanması
- Uylukta devam eden ağrı
- Pubis ağrısı
- Diz zorlanması
- Dizin çapraz bağ yaralanması
- Dizdeki bağ yaralanmaları
- Ayak bileğinin zorlanması, devamlı burkulması
- Morton nöroma, topuk dikeni
- Fibromiyalji
Proloterapi iltihaplı romatizma hastalıklarını tedavi eden bir yöntem değildir. İltihaplı
romatizma hastalıklarında (örneğin Ankilozan Spondilit, Romatoid Artrit)
remisyon (sönme) dönemlerinde romatizmanın eklem, tendon ve ligamentlerde
meydana getirdiği zayıflığı tedavi etmek, eklemi güçlendirmek ve mekanik
kökenli ağrıları azaltmak için uygulanabilir.
Proloterapi diğer bazı tedavi yöntemleriyle kombine edilebilir. Kan dolaşımını artıran her yöntem proloterapinin etkinliğini artırır.
Bunlardan bazıları İMS (İntramusküler Stimülasyon – Kuru İğne Tedavisi) ve ozon
tedavisidir.
Hasta sabırlı olup doktorunun da
tavsiyelerine uyduğu takdirde proloterapide başarı oranı %70-80 dir. Bu başarı
oranı bel fıtığı, diz kireçlenmesi vs. gibi kronik, tedavisi zor ve ağır
hastalıklar göz önüne alındığında oldukça iyi bir orandır.
Proloterapi Tedavisi Nasıl
Uygulanır?
Proloterapi tedavisi kişiye
özel düzenlenen, 15-30 günlük periyodlarla uygulanır.
Kesinlikle çok ehil hekimler tarafından
uygulanmalıdır.
Çünkü uygulama esnasında sinirlere yakın yerler
mevcuttur. Eklem içlerine uygulanabilir eklem içi tekniği özeldir.
Seans
süresi : Seans süresi enjeksiyon yapılacak alanın büyüklüğüyle
doğru orantılı olarak artar. Örneğin bel proloterapisiyle dirsek proloterapisi
aynı sürede yapılmamaktadır.
Her bir seanslık uygulama süresi 30-40 dk sürebilir.
Bu sürenin sadece küçük bir kısmında enjeksiyonlar yapılır, geri kalan süre
enjeksiyon yapılacak yerlerin cerrahi kalemle işaretlenmesi ve enjeksiyondan
sonra proloterapinin etkinliğini artırmak için uygulanan sıcak tatbik etme
işlemi için kullanılır.
Seans Sayısı: Kaç
seans yapılacağını hastanın ve hastalığının durumu belirler ve birçok faktöre
bağlıdır.
Hastanın yaşı, kilosu ve hastalığın süresi,
hasarın büyüklüğü ve derecesi, diyabet, hipotiroidi, metabolik sendrom,
obezite, sigara ve alkol kullanımı gibi ilave problemlerin olması iyileşme
süresini uzatır.
Çoğu hasta için 4-6 seans yeterlidir, bazı
hastalar 1-2 seansta anlamlı düzelmeler gösterirken bazı hastalarda sonuç almak
için 8-10 seanslık uygulamalar gerekebilir.
Ağrılı
Bir İşlem Midir?
Hastaların enjeksiyonlar sırasında
hissettikleri ağrı hastanın tamamen ağrı eşiğiyle alakalıdır. Enjeksiyonların
ağrısından dolayı tedaviyi yarım bırakan hasta çok nadir olmaktadır.
Tedavi Sonrası
- Proloterapiden sonra ilk 3 gün dinlenin. Böyle bir imkanınız yoksa kendinizi zorlamadan günlük işlerinize devam edebilirsiniz.
- Enjeksiyonlardan sonra tedavi yapılan bölgeye ilk 3 gün 3-4 saatte bir 15-20 dakika sıcak su torbalarıyla sıcak uygulama yapmanız tedaviden göreceğiniz faydayı artıracaktır.
- Bol su içmek ve bağ dokusunu güçlendirici gıdalarla beslenmek bu dönemde yarar sağlar.
- Tedavi sonrası C vitamin desteği faydalıdır.
- Proloterapide bazı hastalarda ilk seanslarda ağrılarda zaman zaman artma ve azalma periotları görülebilir. Bu endişelenecek bir durum değildir.Çok zorda kalınırsa parasetomol içeren ağrı kesici ilaç alınabilir.
- Enjeksiyon ile enflamasyon ve iyileşme hemen başlar. Birkaç gün sonraki proliferatif dönemde bağlar yumuşamaya başlar. Bu aşamada FİZİK TEDAVİ EGZERSİZLERİ çok önemlidir. Çünkü yumuşayan bağların uygun hale gelmesi ancak germe egzersizleri ile sağlanabilir.
- İyileşmenin olduğu ve artık enjeksiyonlara gerek kalmayan dönemde ise GÜÇLENDİRME EGZERSİZLERİ yapılmaya başlanmalıdır.
Proloterapi Kimlere Uygulanmaz?
- İç organlardan kaynaklanan ağrılı durumlarda uygulamaz. Çünkü proloterapi sadece hareket sistemi kaynaklı ağrılarda etkilidir. Mesela, mesane, rahim, prostat veya bağırsak sorunları sebebiyle bel ağrısı çeken kişilere uygulanmasının bir faydası olmayacaktır.
- Kanser tedavisi görenlerde uygulanmaz. Çünkü bu tür tedaviler, hem yara iyileşmesini, hem de hücre yenilenmesini engelleyici etkiye sahiptir. Bu tedavinin etkisi süresince proloterapi uygulanmaz.
- Herhangi bir sebeple sistemik kortizon kullanan hastalarda uygulanmaz. Çünkü kortizonun enflamasyon üzerinde çok güçlü baskılayıcı tesiri vardır. Tedavi performansını olumsuz etkileyecektir.
- Akut romatizmal alevlenme dönemlerinde uygulanmaz. Çünkü bu dönemlerde mutlaka antienflamatuar ilaçlar bazen de kortizon kullanılması gerekir. Bu durumda proloterapinin uyarıcı etki edeceği enflamasyon ve dolayısı ile iyileşme olamayacağı için bu durumdaki hastalara yapılmaz.
- Egzersiz yapma konusunda isteksiz ve uyumsuz kişilere uygulanmaz. Çünkü proloterapi sonrası yumuşayan bağların optimal pozisyon ve uzunlukta iyileşmesi için önce germe daha sonra ise güçlendirme egzersizleri şarttır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.