Hayat kalitenizi geri
istiyor musunuz?
O zaman her şeyden önce bu
gönderimdeki beslenme önerilerini bilmeniz ve uygulamanız gerekiyor. Otoimmun
bir hastalıkta iyileşmeye giden yol öncelikle beslenmeden geçer. Her şey
tabakta başlar. Çünkü birçok sorun, büyük ölçüde aşırı miktarda karbonhidrat ve
yetersiz miktarda sağlıklı yağ tüketiminden kaynaklanan hatalı beslenmeye
bağlıdır. Otoimmun bir hastalığı olan bir kişi kendisine protein, sağlıklı
yağlar, lif, antioksidanlar, vitamin ve minerallerce zengin öğünler
hazırlamalı.🍴
Bu şekilde beslenme
sırasında başlangıçta zorluk çekmeniz doğaldır. Ancak vücudun kendini tamir
etmesi, bağışıklık sisteminizin sakinleşmesi için buna ihtiyacı olduğunu ve
sonucun buna değeceğini asla unutmayın. Amaç bağışıklık sistemini onarmak ve
yeniden düzgün çalışır hale getirmektir. Fakat bu çok hızlı olmayacak. Yavaş
yavaş hastalıklarınız gerileyecek ve beslenme düzeninizi iyice oturttuktan sonra iyileşme
moduna geçeceksiniz.
% Öncelikli
olarak buğday, arpa, çavdar, bulgur, beyaz
pirinç gibi tüm tahılları mutfağından çıkarmalısınız. Un ve unlu mamulleri terk etmek bile başlı başına bir iyileşme
sağlayacaktır. Bunun yerine bir öğütücü alarak kinoa, keten tohumu,
chia, hindistancevizi, yulaf, badem, kara buğday, keçiboynuzu, mercimek
gibi gıdaları öğüterek (baklagilleri önce fermente ederek) kendi unlarınızı
yapabilir ve sağlıklı bir alternatif olarak kullanabilirsiniz. Glutenin
bağırsaklara zarar verdiği unutulmamalıdır. Ancak piyasada satılan "glutensiz unlar" iyi bir
alternatif değildir. Gıda endüstrisinin glutensiz beslenme modası için
sunduğu bir pazar. Bu nedenle evde ekmeğinizi yukarıda bahsettiğim un alternatiflerinden
kendiniz yapabilirsiniz. Glutensiz beslenme, inflamasyonu azaltmak, bağırsak
fonksiyonlarını iyileştirmek, kilo vermek, ruh hali ve enerji seviyesini
düzeltmek için öncelikli yol. Karabuğday, kinoa, chia, barbunya,
mercimek, maş fasulyesi, protein bakımından da zengindir. Bunlar doygunluk
sağlayan iyi protein kaynaklarıdır
%Sucuk,
sosis, salam gibi işlenmiş etlerden, ketçap, mayonez, hazır salata sosları gibi
tüm soslardan uzak durun. Hiçbir besleyiciliği olmayan bu yiyeceklerin sizin
hastalığınızın tuğlaları olduğunu unutmayın. Gerçek sebzeler, yağlar,
kuruyemişler kullanarak evde kendinize çok lezzetli soslar, salçalar
yapabilirsiniz.
%Et olarak olabildiğince büyük baş hayvan
etlerinden, fabrikasyon tavuklardan uzak durmaya çalışın. Çünkü
büyükbaş hayvanların beslenmelerinde sıkça gdo lu, antibiyotik ve hormon içeren
yemler kullanılmaktadır. Hayvansal ürünler tüketmek için küçük baş hayvan
etlerini tercih edin ve bunların yanında muhakkak çiğ ve bol miktarda sebze
tüketin.
%Yağlar
konusuna gelince mısırözü yağı, ayçiçek yağı, margarinler ve kızartmalar ile vedalaşmak atılması gereken
önemli bir adım. Soğuk sıkım zeytinyağı, tereyağı, yüksek sıcaklıklarda sadeyağ,
soğuk sıkım bitkisel yağlar (hindistancevizi, susam, avokado yağı gibi)
beynimizi ve bedenimizi besleyen yağlar ile fullemelisiniz yakıt depolarımızı.
Omega 3 kaynaklarını günlük rutininize dahil etmelisiniz.
%
Rafine market tuzunu kaya tuzu ile değiştirip yemeklerinizi zerdeçal, sumak,
kakule, zencefil, kekik, nane, fesleğen, biberiye gibi BAHARATLARLA çeşitlendirmeye
çalışın.
% Bol
renkli sebzeler içeren salatalar filizlendirilmiş nohut, mercimek, tohumlar
(susam, chia, mavi haşhaş, çörek otu, keten tohumu, ay çekirdeği, kabak
çekirdeği vb) ile zenginleştirilmeli, nar , avokado, fermente edilmiş pancar vb
ile renklendirilmeli ki çeşit çeşit vitamin, mineral, antioksidanları alma
imkanımız olsun.
% Taze organik yumurta, otla beslenen hayvanın kemik
suyu, yeşil, mor, turuncu sebzelerle hazırlanmış sebze suları, rengarenk mevsim
salataları ile her bir hücrenizi beslediğinizi hissetmelisiniz. Lahana,
karnabahar, roka, brokoli gibi lahana grubu
yiyecekler, ıspanak, pazı gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler tedavi edici
özelliktedir. Her gün beslenmenizde olması gerekir.
% Bu
beslenme rejiminde bütün ŞEKERİN mümkün mertebe
kesilmesi olmazsa olmaz. Çay şekeri, şekerlemeler, reçeller, kola, diyet kola,
şeker ile tatlandırılmış boğaz pastilleri, kurabiye, kek, krep, hamur işleri,
pudingler ve benzeri şeker içeren gıdalar bu diyette bulunmuyor. Bu sebeple İYİ BİR ETİKET
OKUYUCU olmak şart !!
Tatlı bir şey canınız
çektiğinde yapılacak en iyi şey bir porsiyon meyve yemektir. Meyve seçerken de nar,
kivi, karadut, elma, vişne, siyah erik, şeftali, kayısı, küçük yerli armutlar
gibi lif bakımından zengin meyveleri tercih edin.
% Gelelim süt ürünlerine. Anne sütü dışındaki
hiçbir sütü, süt olarak tüketmenizi önermiyorum. Kutu sütlerden ise özellikle
uzak durmanız önemli. Günlük pastörize sütlerin en iyi tüketim yolu evde kendi
yaptığınız yoğurttur. Bu yoğurtlarda kullandığınız yoğurt mayasına probiyotik
kapsüllerden probiyotik ilave edebilirsiniz. Yine bir süt ürünü olan
fabrikasyon peynirleri tüketmekten kaçının. Taze kaşar peynirleri, krem
peynirler de bu gruptadır. Doğal, yemle değil otla beslenmiş keçi ve koyun
peyniri bulmaya gayret edin. Bunları da tüketiminizde aşırıya kaçmayın.
% NİŞASTALAR
da bağırsak ve kan dolaşımında şekere dönüştüğü için kan şekerinde
dalgalanmalara sebep olduklarından bu beslenme şeklinde tüketimine izin
verilmeyenlerden. Bu, kronik hastalığını minimize etmeye çalışan bir kişinin,
ekmek, erişte, makarna, beyaz pirinç, patates ya da undan yapılmış herhangi bir
şeyi yememesi anlamı taşır. Sözün özü SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR BESLENME PLANI oluşturmalısınız.
% Gün
içi atıştırmalık olarak ceviz ve bademi tercih edebilirsiniz. Bu ürünlerin
yerli üretim olanlarını tercih etmelisiniz. Ceviz muhakkak kabuklu olarak
alınmalı ve yenmeden hemen önce kabuğundan çıkarılmalıdır: Cevizdeki gibi
sağlıklı yağlar açıkta kaldığında özelliklerini hızla kaybederler. Kuruyemişler de çiğ ve bir
gün suda bekletildikten sonra tüketilmeli.
%Kronik
hastalık varsa vücutta enflamasyon, asit yükü de vardır. Bütün bu toksik yükü dolaşımdan
dışarı atmak için yeterli su tüketilmesi ise diğer bir olmazsa olmaz. Sürekli
çay kahve tüketimi su içme isteğini azaltacaktır.Su içmeyi alışkanlık haline
getirin. Tüm
gazlı içecekler, meyve suları, soğuk çay ve diğer tüm hazır içeceklerden uzak durun.
Taze sıkılmış meyve sularını (portakal, elma vb) 1:3 oranında sulandırarak
içebilirsiniz. ( 3 kısım su, 1 kısım meyve
suyu). Doğal maden suyuna limon ekleyerek de içebilirsiniz.
%Olayın
beslenme boyutu genel hatları ile böyle. Ama bunların yanında bedeninizde
toksik yüke katkı sağlayan etkenleri de birbir gözden geçirerek ortadan
kaldırmanız gerekiyor. Nedir bunlar derseniz kireç sökücü, çamaşır suyu, yağ
çözücü, bulaşık makinesi deterjanı gibi pek çok kimyasal içeren temizlik
ürünlerini mutfağınızdan uzaklaştırın. Alüminyum folyo, fırın pişirme poşeti,
teflon tava , BPA içeren ürünlerden uzak durun
%Yemekleri pişirme
yöntemlerini de gözden geçirmeniz önemlidir. Özellikle etleri ateşe yakın
olarak mangalda pişirmek, yağda kızartmak kanserojen ürünler açığa çıkarır. Sebzeleri
kızartmak yerine buharda haşlamak ve mümkün olanları çiğ tüketmek,
zeytinyağlılar yapmak çok daha faydalı olacaktır.
%Yaptıklarınıza istikrarla
devam ederseniz dönüşümün ve iyileşmenin başladığını göreceksiniz.
"Fırtına geçtikten sonra nasıl atlattığınızı hatırlamayacaksınız. Nasıl hayatta kaldığınızı da. Hatta, fırtınanın dinip dinmediğinden bile emin olamayacaksınız. ancak bir şey kesindir, fırtınadan çıktıktan sonra fırtınaya girenle aynı insan olmayacaksınız" Haruki Murakami
Güzel bir parçayla iyi geceler; bağımlılık yapan cinsten..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.