Hayatıma eşlik eden kitapları fırsat buldukça
buradan paylaşmayı seviyorum. Bu kimi zaman detaylı bir anlatım bazense alıntı
birkaç cümle ve bende bıraktıkları izlenimlere kısaca değinerek oluyor. Zaman
zaman gerçekten harikulade kitaplara denk geliyorum. Bunları hem kendime not
olsun diye hem de belki birine dokunup fayda sağlar niyetiyle burada yazıyorum.
Hayatın gidişatı, mesleğim, devam eden eğitim sürecim, yaşadığım yer, sosyal
çevrem, ilgi alanlarım okuduğum kitap türlerini oldukça etkiliyor. Bazen kitap
konusunda inanılmaz oburlaşırken bazen de bir miktar uzaklaşıp farklı şeylere
yoğunlaşıyorum. Bu yazımda “İyi Hisset” adındaki kitaptan bahsedeceğim.
Öğretici bir kitap. Altını çize çize, not ala ala, diğer
kaynaklarla kıyaslaya kıyaslaya okudum. Bu kitap, tedavilerle ilgili bir
rehber, bir okul kitabı ya da kişisel gelişim kitabı değil. Bu kitabı,
vücudumuzun oldukça kompleks olan hormon, enzim gibi alt birimlerinin çalışma
prensiplerini, vücut biyokimyasını temel hatlarıyla anlamak için bir kılavuz
olarak düşünün. Daha iyi hissetmek için ruh sağlığımız ile beden sağlığımız
arasındaki köprüleri somutlaştıran bir kitap olarak düşünün. Çeşitli
hastalıkların ve yaşlanmanın olumsuz etkilerini azaltmak veya engellemek için
kullanacağınız, sizi gerçek yaşınızdan daha genç kılacak ve gösterecek, hayat
biçiminizde ve diyetinizde yapacağınız basit değişiklikler ile vücut kimyanızı
nasıl programlayacağınızı öğreterek daha iyi hissettirecek bir kılavuz. Ne kadar
sağlıklı olursanız olun başınıza gelen bazı şeyleri kontrol edemeseniz bile,
kontrol edebileceğiniz bir takım şeyler olduğu da ortadadır. Mesela tutumunuz, kararlılığınız ve
sağlığınızı kendi ellerinize almak ve vücudunuzla ilgili olabildiğince fazla
bilgiye sahip olmak konusundaki heves ve merakınız. İngiltere’nin önde
gelen beslenme ve ruh sağlığı uzmanlarından biri olan Patrick Holfold tarafından yazılan ve oldukça hoş ve akılda kalıcı
bir kapağa sahip olan bu kitap daha iyi hissetmek için hoşunuza gidebilecek
önerilerle dolu.
Bazı insanların takvimsel yaşlarından ne
kadar da büyük bazılarınınsa ne kadar da genç göründüğüne rastlamışsınızdır.
Herkesin aynı şekilde yaşlanmadığı bu yönü ile ortada. Vücudumuza
yaptıklarımız, beslenme alışkanlıklarımız, yaşam tarzı seçimlerimiz, günlük
aktivitelerimiz bu akışın hızlanmasını ya da yavaşlamasına önemli derecede etki
ediyor. Örneğin, otuz beş yaşında tabiri
caizse yolu yarılamış bir insan ciğerlerini nikotinle dolduruyorsa ve yemek
tabaklarında kızartmaları sosisleri üst üste dizip arada bir tek atıyorsa
muhtemelen yarattığı yıkım yüzünden kırk yaşında birinin vücuduna daha da
kötüsü pek çok depresif iç karışıklığına sahip olabilir. Oysa beslenmesine
dikkat eden, toksinlerden uzak duran ve düzenli bir fiziksel aktiviteye sahip
olan yine otuz beş yaşında bir insan da yirmili yaşlarındaki çıtır
görünümünü ve sağlığını koruyabilir.
Kitap o kadar kapsamlı ve konular da
birbiriyle oldukça bağlantılı ki aklımda kalan en temel kısımlara yer
vereceğim:
Örneğin keyifsizken tatlıya aşeren ve
yedikten sonra daha iyi hissedenlerdenseniz, serotonin düzeyiniz düşük olabilir. Serotonin depresif olmakla
oldukça ilgilidir. Kadınlarda düşük
serotonin depresyon ve endişeyi getirirken, erkeklerde sinirlilik ve alkolizme
yol açar. Yeterince iyi beslenmiyorsanız, yeterince serotonin üretmek için
gerekli besinleri alamıyor olabilirsiniz. Çünkü serotonin besinlerden özellikle
proteinlerin yapıtaşı olan amino asitlerden (triptofan amino asidi) elde edilen
bir nörotransmitterdir. Işık da serotonini harekete geçirir. Serotonin
eksikliği şekere düşkünlüğe yol açarken yeterli miktarda serotonin iştahı
dizginler. Ayrıca kadınların erkeklere göre depresyona üç kat daha fazla yatkın
olmasının sebebi erkeklerin kadınlara göre %52 daha fazla serotonin sentezleme
oranına sahip olmasıymış. Eh erkeklere yaradılışın kıyağı olsa gerek. Serotonini artırmanın yolu ilk önce
beslenmeden geçiyor veya doğal besin takviyeleri ile düşük serotonin seviyeleri
artırılabilir. Balık, hindi, tavuk, peynir, fasulye, yulaf, yumurta
serotonin üretimi için gereken triptofan yönünden zengin besinlerdir. Ancak şu
var ki serotonin üretim süreci pek çok diğer faktöre bağlıdır. Çünkü triptofan amino asidi serotonine
dönüşmeden önce 5-HTP (5-hidroksitiriptamina) ye parçalanır ve ardından
serotonine dönüşür . C ve B vitaminleri, magnezyum, çinko,TMG adı verilen
diğer bir amino asit, Omega 3 yağları bu biyolojik parçalanma ve dönüşme
sürecine eşlik eder.
Yine kitaptan detaylı bir şekilde bahsedilen
konulardan biri beynimizin başakortçusu olan SAMe konusu. Beyin ve vücudumuzda
metilleme adı verilen bir süreç yaşanır. Beyin kimyamızı dengede tutmamıza
yardımcı olmak için her saniyede yaklaşık bir milyon metilleme reaksiyonu
meydana gelir. Bütün bunu yapan anahtar
besin S-adenozil metioninyani kısaca SAMe dir.Doğal yollardan oluşan bir
amino asittir. Zayıf bir metilleme ruh halimizi oldukça olumsuz etkiler.
Metilleme yeteneğimiz motivasyon, konsantrasyon ve stresle başa çıkmada çok
kritik bir etkendir. Doğru besinler alınarak yetersiz metilleme süreci
giderilebilir. Çünkü SAMe yapılması için
B2, B6, B12 ve folik asitle birlikte TMG katalizör olarak görev alır. Vücudun
metillenme durumu kandaki HOMOSİSTEİN adı verilen toksik amino asit
seviyesinin ölçülmesi ile anlaşılabilir. Homosistein seviyeniz arttıkça
depresif hissetme ihtimaliniz artar. Sağlıklı bir
homosistein seviyesi 7′nin altında olmalıdır. Homosistein seviyesinin
yüksek olmasının nedenlerinden biri yeterli B vitamini almamanızdır. B2
vitamini açısından zengin kimi besinler yumurta, badem, tam tahıllar, soya
fasülyesi, ıspanak, mantar, süt, kümes hayvanları, sakatattır.B6 vitamini açısından
muz ve tahıllar zengindir. B12 vitamini yine yumurta, et, balık ve süt
ürünlerinde bulunur. Yeşil lifli sebzeler ise folik asit bakımından zengindir.
Yine ilginç bilgilerden birisi bir ülkenin sadece balık tüketimi bile o ülkedeki
depresyon oranının iyi bir göstergesi olabilirmiş. Yapılan bir araştırma
bir ülkede ne kadar fazla balık tüketilirse depresyona yakalanma ihtimalinin o
denli düşük olacağını göstermiş. Ve hatta cinayet ve intihar olasılıkları bile
o ülkenin balık tüketimine göre tahmin edilebilmekte imiş. Beynimizin ağırlığının yüzde 60 ı yağdır dolayısıyla elzem yağların
günlük alımına bağlı olduğumuzu bulmak şaşırtıcı değildir. Kanımızdaki Omega 3
miktarı çoğaldıkça vücudumuz daha fazla serotonin üretir ve homosistein
seviyemiz de o kadar düşer. Vücudunuzda
Omega 3 ün fazla olması size esnek, yumuşak ve ipeksi bir cilt, daha iyi bir
konsantrasyon, daha az endişe,
hırçınlık, gerginlik ve acı getirir. Kalp hastalığı riskini azaltır. Buradan
bakınca üç tarafı denizlerle çevrili, sahil uzunluğu adalar dahil 8.333
kilometre olan ülkemiz için sevindirici
bir durum gibi gözükse de balık yine de lüks bir gıdadır ve tüketimi hiç de
yeterli değil. Yağlı balıklar en zengin Omega-3 kaynağıdır.Yağlı balıklarda üç
çeşit Omega-3 vardır: EPA, DPA ve DHA. Ancak bütün yağlı balıklar aynı
değildir. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere tazesine göre konserve
tonbalığında daha az Omega-3 olduğu ölçülmüştür. Bir de yağlı balıklarla ilgili
diğer bir problem cıva kirliliği potansiyelidir; özellikle tonbalığı gibi büyük
balıklarda.
Güneş
ışığının D vitamininin yapımını sağladığını ve güneş ışığı eksikliğinin
depresyona sebep olduğunu düşünürsek kış aylarındaki düşük D vitamini
seviyesinin depresyonla ilişkisini kurmak şaşırtıcı değil.
Patrick Holford bu kitabında D vitaminin özellikle depresyonla ilişkisini
anlatmış.
Özetle sağlıklı
yaşamaya ilgi duyanlara, antidepresan kullananlara, sürekli vücudunda kırıklık
bitkinlik hissedenlere, çalışmalarında konsantrasyon ve motivasyon eksikliği
duyanlara, uyku sorunu çekenlere, pek
çok defa deneyip de bir türlü kilo veremeyenlere, sıkı vejeteryanlara, vücut
fonksiyonlarında bir farklılık hissedip ne olduğunu tanımlayamayanlara, sürekli
öfkeli, keyifsiz hissetip bunalımda olanlara
özellikle tavsiye ederim bu kitabı.
Sevgi ve sağlık dolu günler dilerim ✌
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.