Lyme serisine bir süre ara
vermiştim; 14. Bölüm ile devam ediyoruz. Bir enfeksiyon hastalığı gibi görünse
de artık öğrendik ki aslında çok daha fazlası. Bu blogda yazılan bilgilerden lyme
dan farklı hastalığı olanlar yararlanabileceği gibi, hastalığı
olmayan sağlıklı insanlar da pek çok şey öğrenebilir. Hastalıklar gerçek birer öğretmen.
Bir önceki bölümde derlediğim makalelerle Dr. Bill Rawls ın bitkisel tedavisine giriş yapmıştık. Bu bölümde ise Lyme, kronik yorgunluk, fibromiyalji gibi hastalıklarda Dr. Rawls ın önerdiği hem antimikrobiyal hem de adoptojen bitkilerin neler olduğunu, kullanım şekilleri ve dozajlarını bununla birlikte önerdiği çeşitli takviyelerle ilgili makalelerinden notlar paylaşacağım.
Dr. Rawls kendi tedavi protokolünü oluşturarak lyme, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromunda ya da bağışıklığı yükseltmek amacıyla kullanılmak üzere VITAL PLAN adını verdiği bir ürün geliştirmiş. Ürünü incelemek isterseniz TIK. Bu ürünü kullananların deneyimlerini paylaştıkları bir Facebook Grubu da mevcut. Ancak gruba ürünü alanlar ve kullananlar kabul ediliyor. Bunun için de üyelik aşamasında ürün fatura kodu istiyorlar.
Bir önceki bölümde derlediğim makalelerle Dr. Bill Rawls ın bitkisel tedavisine giriş yapmıştık. Bu bölümde ise Lyme, kronik yorgunluk, fibromiyalji gibi hastalıklarda Dr. Rawls ın önerdiği hem antimikrobiyal hem de adoptojen bitkilerin neler olduğunu, kullanım şekilleri ve dozajlarını bununla birlikte önerdiği çeşitli takviyelerle ilgili makalelerinden notlar paylaşacağım.
Dr. Rawls kendi tedavi protokolünü oluşturarak lyme, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromunda ya da bağışıklığı yükseltmek amacıyla kullanılmak üzere VITAL PLAN adını verdiği bir ürün geliştirmiş. Ürünü incelemek isterseniz TIK. Bu ürünü kullananların deneyimlerini paylaştıkları bir Facebook Grubu da mevcut. Ancak gruba ürünü alanlar ve kullananlar kabul ediliyor. Bunun için de üyelik aşamasında ürün fatura kodu istiyorlar.
Kaynaklar:
- Herbs Database
- https://rawlsmd.com/health-articles/my-chronic-lyme-disease-journey
- https://rawlsmd.com/health-articles/overcoming-chronic-fatigue-syndrome
- https://rawlsmd.com/health-articles/natural-adaptogens-stress-resistance
!! Önemli
Not: Hiç bir zaman herhangi bir şifalı bitkiyi ya da bitkisel ilacı iyice araştırmadan, uzman bir
öneri ve yardım almadan kullanmanızı önermem. Bitkiler yanlış ve takipsiz
kullanıldığında bağırsak, karaciğer, böbrekler başta olmak üzere tüm
organlarımız için tehlikeli olabilir. Burada adı geçen hiçbir bitki benim
önerim/deneyimim olmayıp kaynak gösterilen makalelerden çeviridir.👇
〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰
Bitkisel
tedavi iyileşmenin orkestrası olarak düşünülebilir. Bir senfonide hiçbir alet
tek başına önemli değildir. Aksine, esas keyif veren kusursuz bir uyum içinde
çalan orkestradır. Her enstrüman tarafından üretilen ses, tüm enstrümanların
toplamıyla oluşturulan eşsiz bir sese dönüşür.
Benzer
şekilde, bitkisel tedavide, bütün bitkilerin toplamı, her bir ayrı ayrı
bitkiden daha güçlüdür (bu sinerji denilen bir kavramdır). Bu özellikle, her
biri geniş bir yelpazede antimikrobiyaller, antiviraller ve antioksidanlar
içeren şifalı bitkiler için geçerlidir. Farklı özellikteki bitkiler birlikte
alındığında, sisteminizde gizlenmiş çeşitli mikropların bastırılması sağlanır
ve vücudunuzun iyileştirme sistemleri uyarılır.
Lyme
hastalığı için faydalı olabilecek antimikrobiyal etkinlik gösteren bitkiler
bulmak zor değildir; neredeyse tüm bitkiler en azından bazı antimikrobiyal
aktiviteleri gösterir – elbette bunlardan bazıları diğerlerinden daha güçlü
antimikrobiyal özellikler sağlar. Tipik olarak, gıda olarak tüketilmek amacıyla
yetiştirilen bitkiler en az antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve şifalı otlar
en çok antimikrobiyal etkiye sahiptir. Elbette bazı şifalı bitkiler
diğerlerinden de daha güçlü antimikrobiyal özelliklere sahip olacaktır.
Standardizasyon
önemlidir. Bu nedenle, benim protokolüm için bitki seçimim, Healing Lyme'de (2005) Stephen Buhner tarafından sunulan Lyme hastalığı protokolüne dayanır.
Baskısı yapılana kadar geçen on yıldan fazla bir sürede, Buhner'ın Temel Çekirdek Protokolünü takip eden binlerce kişi, fayda sağladığını bildirdi. Ben bu protokolü bizzat kendimde kullandım
ve tıbbı uygulamalarımda tavsiye etmeye başladım, ve hepsi fevkalade olumlu yanıt
verdi.
Yıllar
geçtikçe bilgim arttı ve hem diğer gizli mikroplara karşı koruma sağlamak hem
de diğer tıbbi faydalar sağlamak için bu temel protokolü genişlettim. 2015 in sonlarında Stephen Buhner, Healing
Lyme'in yeni baskısında da benzer eklemeler yaptı.
Çünkü
fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, otoimmün hastalıklar ve diğer birçok
kronik hastalık muhtemelen kronik bağışıklık sistemi işlev bozukluğundan ve gizli
mikroplarla kronik enfeksiyonlardan kaynaklanıyordu ve bu nedenle protokolün bu
hastalıklar için de iyi çalışabileceğinden şüpheleniyordum. Beklediğim gibi, bu
tür şikayetleri olan pek çok hasta bu protokolü takip ederek büyük fayda
sağlamıştır. Protokol, kronik hastalıkla ilişkili faktörlerin çoğunu ele
aldığından, kullanımı resmi bir tanıya bağımlı değildir. Kronik Lyme
semptomları olan ama Lyme hastalığının resmi teşhisi olmayan kişiler de fayda
sağlamışlardır.
2014'te, yüksek dereceli standardize edilmiş toz
haline getirilmiş özler kullanarak dört adet
çok-bileşenli takviyeden oluşan protokolüm hazırdı. Buhner protokolünün bir dezavantajı, bitkilerin birden fazla yerden
kaynaklanması gerektiği yönündedir. Ben bitkisel takviyelerin kolay elde edilmesini
ve alınmasını sağlamak istedim. Protokolüm dört formülün her birinden günde iki kez üç kapsül alınmasını gerektirir (buna
rağmen günde iki kereden daha fazla veya daha yüksek dozlar almaya izin
verilir).
Protokol,
diyet ve diğer destekleyici uygulamalar hakkında teşvik ve eğitim ile birlikte,
takviyeleri nasıl alacağınız konusunda rehberlik eden günlük e-postalar tarafından desteklenmektedir. Günlük e-posta
dizisi 6 ay sürer. Anketler katılımcı ilerlemesini izlemek için aylık
aralıklarla gerçekleşir.
Şimdiye
kadar yapılan araştırmalar, insanların % 75'inde bir miktar iyileşme olduğunu
ve % 50'sinde önemli iyileşme bildirdiğini gösteriyor. Hemen hemen herkes
programdan çok memnun kaldı (bkz. Kaynaklar).
Stephen Buhner'ın kronik Lyme hastalığı
için dediği "herkese uyan tek tip bir çözüm yoktur" söylemine
kesinlikle katılıyorum. Her kişi benzersiz bir kişidir ve her
insanda Lyme hastalığı (veya fibromiyalji veya kronik yorgunluk veya başka
herhangi bir kronik hastalık) farklıdır. Bu protokol bir başlangıç noktasıdır,
bir bitiş noktası değildir.
Umarım
bu protokolü veya benzer protokolleri kullananlar, diğer şifalı şifalı
bitkileri denerler ve bitkisel tedavinin gücünü benimserler. Yüksek kaliteli
bitkisel ürünlerin, insanlık tarihinde daha önce hiç olmadığı kadar yaygın ve
ulaşılabilir olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bir kere neyi aramanız gerektiğini
anladıktan sonra, iyi bitkisel ürünler bulmak nispeten daha kolaydır. Kaynaklarda belirtilen Herbs Databese, kronik Lyme hastalığı ve genel sağlık
için değerli diğer bitkilerin kapsamlı bir
listesini sağlar.
Yeni
bir bitki eklerken, bitkinin arkasındaki bilim ve tarihi bilmek güzel ama bazen
bitkiyi denemek sizin için uygun olup olmadığını öğrenmenin en iyi yoludur.
Toksisite potansiyeli nedeniyle bunu asla bir ilaçla yapamasan da, çoğu şifalı bitkilerle
bu mümkündür.
TEMEL TAKVİYELER
Bu
bölümde listelenen doğal takviyelerin, vücuttaki iyileşme süreçlerini
desteklemek için elzem olduğu düşünülmelidir. Bu takviyeler, enerjiyi vücuda
geri kazandıran, inflamasyonu azaltan, normal bağışıklık fonksiyonunu yerine
getiren ve gizli mikropları bastıran özellikler sağlar.
En
iyi fayda, listelenen supplementlerin
tamamının alınmasıyla sağlanır. Eğer hepsini alamazsanız da, en azından her
kategoride listelenen ilk supplementi alın. Serinin diğer bölümlerinde
listelenecek doğal takviyeler ikincil olarak düşünülmelidir. Bunlar önemlidir
ve fayda sağlar, ancak kesinlikle olmazsa olmaz olarak düşünülmemelidir.
Bitkisel
takviyelerin en uygun dozları kişiden kişiye değişir ve kullanılan preparatlara
çok bağlıdır. Açıkçası, bitkisel dozaj, bütün supplement şişelerinde
belirtildiği gibi oldukça keyfidir. Bu, çoğu herbalistin önereceği miktarın
tahmini ve geleneksel olarak kabul edilen ortalama bir dozdur. Kesinlikten
uzaktır; farklı insanlar yarar sağlamak için farklı dozajlar gerektirecektir.
Çoğu bitki toksisite açısından düşük potansiyele sahip olması nedeniyle,
güvenli doz aralığı oldukça geniştir. (içindeki toksisite nedeniyle çok düşük
bir doz aralığına sahip olan ilaçlara kıyasla).
Genel
olarak, çok fazla hasta olmayan kişilere, yüksek miktarda bitkiler
gerekmeyecektir; buna karşın, çok uzun zamandır çok hasta olan insanlar,
bitkiler için çok uzun süre ve çok yüksek dozlara ihtiyaç duyabilirler.
Söylenen şudur ki, çok hasta olan veya her şeyi kullanmaya karşı çok hassas
olan bazı insanlar, son derece düşük miktarda bitkilerle başlamalı ve zamanla
dozları aşamalı olarak artırmalıdır.
Genel
bir göz kararı kural şudur; düşük bir
doz ile başla ve rahat hissettiren bir doza kadar çık.
Bitkiler
genellikle günde üç ila dört kez verilir, ancak bu da keyfi olur. Birçok kişi
günde iki kereden fazla zaman harcamakta zorlanır (ben de dahil). Yüzlerce
kişiyle yaptığım çalışmalardan edindiğim deneyime ve kişisel deneyimime göre, günde iki defa
yapılan dozlamanın yeterli (yine de
dozun günde üç veya dört defa yayılmasının yanlış bir yanı yok) olduğunun
söyleyebilirim.
Bu bölümde belirtilen dozlar çok genel
tavsiyelerdir. Standart toz ekstraktlar için dozlar
belirtilmiştir. Alınacak şifalı bitki miktarı kullanılan ekstraktın türüne çok
bağlıdır. Daha kaliteli bir ekstrat için daha az miktara ihtiyaç duyulacaktır.
Bunun yerine su / alkollü tentürler seçilirse, dozajlar 15 damla günde birkaç
kez tam bir çay kaşığı arasında değişir. Toz
haline getirilmiş bütün bitkiyi almaya karar verirseniz, daha yüksek dozlar
gerekecektir. Yavaş başlayın ve kendinizi rahat hissettiren bir doza kadar
çıkın.
Lyme
hastalığı ve fibromiyaljisi olan birçok insan, zayıf mide ve hassas sindirim
organlarıyla ciddi bağırsak işlev
bozukluğu mevcuttur. Bu durumlarda, bağırsak restorasyonunun bitki
takviyelerinin tam dozlarının alınmasından önce halledilmiş olması gerekebilir
.
Şifalı
bitkiler kategorilere ayrılır, ancak kategoriler mutlak değildir. Tüm şifalı
bitkiler antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Tüm şifalı bitkiler iltihabı azaltır ve bağışıklık işlevini olumlu
şekilde etkiler. Tüm şifalı bitkilerin
bazı adaptogenik özellikleri vardır. Şifalı bitkilerin doğası budur.
Bununla birlikte, bazı bitkiler bazı özellikleri nedeniyle diğerlerine nazaran
üstün bilinir. Bu nedenle, bu bitkiler, durumları daha iyi organize etmeye
yardımcı olmak için kategorilere ayrılır.
Şifalı
bitkiler toksisite açısından çok
düşük potensiyele sahiptir, ancak herhangi bir bitkiye alerjik reaksiyonlar ve yan etkiler mümkündür. Bitkileri almayı ilk
başlattığınızda yavaşça ilerleyin ve
olumlu ya da olumsuz etkileri gözlemleyin. Birçok bitki antiplatelet (kan inceltme) özelliğine sahiptir.
Kan incelticileri alıyorsanız veya
pıhtılaşma problemleri yaşıyorsanız, bitkiyi almadan önce doktorunuzla görüşün. İmmünosupressif (bağışıklık baskılayıcı) ilaçlar kullanan
veya organ nakli yaptırmış kişiler immünomodülatör özelliklere sahip bitkileri kullanmaktan kaçınmalıdır. Önemli bir
ameliyata girmeden bir kaç gün - bir hafta önce bitkisel tedaviyi bırakın.
Hamiliyseniz
bitkisel terapide dikkatli olun. Çoğu şifalı bitki, çoğu ilaca kıyasla
gebelikte daha az risk taşısa bile, ancak
potansiyel yararları potansiyel risklerden daha fazla olması durumunda,
hamilelikte kullanılmalıdır.
BİTKİSEL ANTİMİKROBİALLER
Tüm
bitkiler antimikrobiyal özellikleri sunar, ancak belirli otlar özellikle
antimikrobiyal olarak tanımlanmıştır. Bitki antimikrobiyalleri, reçeteli
antibiyotikler kadar güçlü değildir, ancak düşük virulanslı gizli patojenlerin
tedavisinde bazı belirgin avantajlar sağlarlar. Antimikrobiyal özelliklere
sahip bitkiler bağışıklık fonksiyonunu arttırır ve iltihabı azaltır. Mikrobiyal
direnç, bitkilerde antibiyotiklere göre daha az sorun oluşturur.
Bitkiler,
geniş spektrumlu antimikrobiyal özellikler sağlar. Farklı şifalı bitkileri birleştirmek
kapsamı geliştirir. Özel şifalı otların belirli mikroplar için kullanılması
gerekmez. Genel olarak, bu protokolde önerilen bitkiler, kronik bağışıklık sistemi
bozukluğu ve gizli mikroplarla ilişkili herhangi bir hastalık için fayda
sağlamaktadır.
Şifalı
bitkilerin toksisitesi çok düşük olduğu için, yüksek konsantrasyonlarda uzun
süre endişe olmaksızın alınabilirler. Diğer bir deyişle, otlar mikropları
agresif bir şekilde öldürmek yerine aşağıya çekerler. Düşük virülanslı gizli mikroplar için en etkili yaklaşım budur.
🌿RESVERATROL FROM JAPANESE KNOTWEED (POLYGONUM
CUSPİDATUM)
Gerçekten
harika bir madde olan Japon knotweed (JKW) olağanüstü antimikrobiyal aktivite
sunmaktadır. JKW, çok çeşitli sinsi mikroplara karşı aktiftir. Hem Lyme
hastalığı hem de Mycoplasma tedavisi için birincil bitkisel
antimikrobiktir. JKW ayrıca antiviral,
anti-Candida (maya) ve antifungal özelliklere sahiptir. Bakteri
biyofilmlerini bozduğu bulunmuştur. JKW, kan-beyin bariyerini aşan sistemik bir
antimikrobik maddedir ve merkezi sinir sistemini korur. Ayrıca anti-inflamatuar
ve bağışıklık fonksiyonunu destekliyor.
Bu, Lyme,
Mycoplasma, fibromiyalji ve viral enfeksiyonlar için çok önemli bir genel
antimikrobik maddedir. JKW, Bartonella, Mycoplasma, Candida ve virüslere karşı
da koruma sağlar.
Önerilen
doz: 200-800
mg Japon knotweed (% 50 trans-resveratrole standardize edilmiş) günde iki ila
üç kez.
Yan
etkiler: Nadiren düşük toksisite potansiyeline sahip nadir.
Resveratrol kan inceltici özelliklere sahip olduğundan pıhtılaşma önleyici ilaçları
da kullanırsanız dikkat edilmesi önerilir. Hamilelikten kaçının.
🌿 ANDROGRAPHİS (ANDROGRAPHİS PANİCULATA)
Andrographis,
Hindistan'a özgü antiviral, antibakteriyel ve antiparazitik özellikler
sunar. Lyme hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Lyme
hastalığının ötesinde, sayısız klinik çalışma, andrografis in yaygın viral hastalıkların uzunluğunu ve ciddiyetini azaltma
kabiliyetini göstermiştir. Viral hepatit B ve C ve Chlamydia'ya karşı aktivite
göstermiştir. Andrografis, dizanteri için kullanılmıştır ve patojen E. coli suşlarına karşı
aktivite gösterir. Yuvarlak solucanlara
ve tenyalara karşı da aktiftir.
2011
araştırmasında andrografisin ülseratif
kolit için yararlı olduğu bulundu (mesalazine ilacıyla karşılaştırıldığında).
Ek avantajlar, bağışıklık arttırma
ve kardiyo koruyucu etkilerdir.
Andrographis
aynı zamanda önemli karaciğer koruma
da sunar. In vivo ve in vitro çalışmalar, Andrografis in natural
killer hücreleri (NK hücreleri) ve hücre aracılı bağışıklığı arttırdığını,
bununla birlikte proinflamatuvar sitokinleri azalttığını doğrulamaktadır.
Mükemmel
antiviral ve antibakteriyel özellikler, Lyme hastalığının tedavisinde önemlidir
ve gastrointestinal restorasyon için önemlidir. Viral nüksetmeye karşı koruma
sağlar.
Önerilen
doz: 200-800
mg, günde iki ila üç kez% 10-30 andrografolide kadar standart hale getirin.
Yan etkiler: andrografis
alan kişilerin yaklaşık % 1'inde alerjik reaksiyon oluşturabilir. Reaksiyon,
bitkinin kullanımını durdurduktan sonra birkaç hafta içinde giderek azalır.
🌿CAT’S CLAW (UNCARIA TOMENTOSA) (KEDİ PENÇESİ)
Amazon'a
özgü olan kedi pençesi, inflamatuvar bozuklukların tedavisinde uzun bir geçmişi
vardır. Ayrıca, Lyme toplumunda, Lyme
hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere birincil bitki olarak benimsenmiştir.
Kedi pençesi
bir bağışıklık düzenleyici olarak düşünülür, yani aşırı aktif bir bağışıklık
sistemini yatıştırır (iltihaplanmayı azaltır), fakat aynı zamanda
bağışıklık sistemini nasıl daha iyi çalışacaksa o yönde geliştirir.
Faydaları
arasında güçlü iltihap önleyici
özellikler ve artrit tedavisinde
tarihsel kullanım yer alır. B ve T lenfositleri, doğal katil (NK=natural killer)
hücreleri ve granülositleri içeren WBC'leri artırdığı bilinmektedir.
Kedi pençesi
ayrıca, Lyme hastalığında eksik olan, CD 57 olarak adlandırılan, doğal katil
hücrenin özel bir türünü geliştirdiği biliniyor. Kedi pençesi, GI yolu (sindirim sistemi) için
iyileştirici özellikler de göstermiştir (geçirgen bağırsakların iyileşmesi için
faydalıdır).
Lyme
hastalığı ve gastrointestinal restorasyon için birincil bitkidir. Kedi pençesi,
antiprotozoaldir ve Babesia'ya karşı koruma
sağlayabilir.
Önerilen
doz: 400-800 mg (iç kabuk% 3 alkaloidlere veya 10: 1 konsantre iç kabuğa göre
standartlaştırılmıştır) günde iki ila üç defa. Bu otu mide asidi ile harekete
geçirdiği için yiyecekle birlikte alması özellikle önemlidir.
Asit engelleyici ilaçlar alırsanız, kedi pençesinin etkisi sınırlı olacaktır.
Yan
etkiler: Ara ara mide rahatsızlığı, ancak genellikle çok iyi
tolere edilir.
📍Yazar şöyle
bir not düşmüş: Cat's Claw ile ilgili detaylı araştırma yaptığınızda, er ya da
geç, "TOA içermeyen" cat's
claw ın standart cat's claw a göre üstün olduğuna dair bilgiler bulacaksınız. Nutramedix şirketi tarafından üretilmiş olan Samento adlı
ürününü desteklemek için bu iddia kullanılır. Ancak bu iddiayı destekleyen bağımsız bir araştırma yoktur. Tüm bağımsız
uzmanlar, bitkisel ilaç için en iyi seçenek olarak standart kedi pençesi
kullanımını desteklemektedir.
🌿 CHINESE SKULLCAP (SCUTELLARIA BAICALENSIS)
Güçlü bir sinerjisttir (diğer takviyelerin
faydalarını arttırır). Başka bir deyişle, diğer otların, özellikle de
antimikrobiyal değeri olanların etkilerini artırır. Kendiliğinden güçlü antiviraldir (özellikle herpes virüslerine karşı). Ayrıca
antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir.
Mycoplasma ve Bartonella'ya karşı kullanılan temel takviyelerden
biridir. Chinese skullcap, yatıştırıcı özellikleriyle
de bilinir. Uyku uyarma işine yarayan melatonini içerir.
Aynı zamanda sinir dokusu ve karaciğer fonksiyonu için de kuvvetli koruyucudur.
Bu bitki bir
bağışıklık düzenleyicidir yani aşırı
aktif bağışıklık fonksiyonunu yatıştırır (sitokin çağlayanlarını azaltır),
ancak bunu yaparken aynı zamanda genel bağışıklık fonksiyonunu arttıran bir bağışıklık düzenleyici maddedir. Bazı
uzmanlar, otoimmün hastalık için yararlı olduğunu düşünüyorlar.
Mycoplasma ve antiviral
koruma için önemli sinerjist. Ayrıca, Chlamydia
karşı kapsama alanı sağlar.
Önerilen doz: 400-1000 mg günde iki ila üç defa. Kök
özütü, tercihan,
>%30
baikalin ile standartlaştırılmış, belirgin sarı renkte 3 yıllık bitki tercih
edilir. (American skullcap aynı
antimikrobiyal özellikleri sunmaz ve bunun yerine kullanılmamalıdır.)
Yan
etkiler: Yüksek
dozlarda bile nadirdir ve çoğunlukla gastrointestinaldir.
🌿GARLIC WITH STABILIZED ALLICIN (ALLIUM SATIVUM)
Sarımsak,
tıbbi kayıtların tutulmaya başlandığı zamandan beri tıbbi olarak kullanılmıştır.
Ancak sarımsaktaki aktif kimyasallar, allisin olarak
adlandırılır ve çok uçucudur. Ezilmiş sarımsak kokusu allicindir. % 1'den azı
aktif formda emilir. Bu nedenle, standart sarımsak preparatlarından elde edilen
fayda oldukça değişken ve çoğunlukla minimal düzeydedir.
Tescil sürecinde, verimi neredeyse % 100'e yükseltmek için allisin stabilize etmek mümkündür. Stabilize allisin artık birçok şirketten temin edilebilir.
Stabilize
sarımsağın gram-pozitif ve gram-negatif
bakterilere karşı güçlü geniş spektrumlu etkinliğe sahip olduğu ve antiviral, antifungal ve antiparazitik
özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir.
Lyme
hastalığı olan hastalar önemli fayda sağlamışlardır. Araştırmalar allicin'in
birçok Babesia türüne karşı aktif olduğunu
göstermiştir.
Kronik fungal enfeksiyonlar ve Candida
(maya) için son derece yararlıdır ve MRSA enfeksiyonlarına karşı aktivite
göstermiştir. Stabilize sarımsak da dikkat çekici kardiyovasküler faydalar sağlar. Kolestrolü düşürür, trombosit agregasyonunu (yapışkanlık) inhibe eder,
kan akışını geliştirir, kan basıncını düşürür ve doğrudan kardiyojenik etkilere
sahiptir.
Genel antimikrobiyal ve gastrointestinal restorasyon için mükemmeldir. Antiprotozoal (Babesia) ve anti-Candida da kapsama alanındadır.
Önerilen
doz: 180-1200
mg iki stabilizied allicin ürünü günde üç defa (dozaj kullanılan sarımsak
preparatına bağlıdır).
Yan etkileri: Genellikler iyi tolere edilir. Çiğ sarımsak mide
rahatsızlığına neden olabilir, ancak stabilize edilmiş allisin ürünleri az yan
etki ile ilişkilendirilir.
🌿 SARSAPARILLA (SMILAX GLABRA,
MEDICA).
Sarsaparilla
Güney Amerika'ya özgüdür, ancak tıbbi yararları nedeniyle Smilax türleri
dünyada yaygın olarak bilinir. Sarsaparilla'nın endotoksinleri bağladığı düşünülmektedir. Endotoksinler, patojen bakterilerin öldürülmesi sonucu oluşan
kirlerdir.
Sarsaparilla
ayrıca antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir.
Genellikle Lyme hastalığı protokollerinde kullanılır. Geleneksel olarak sedef hastalığının tedavisinde ve diğer cilt sorunlarında kullanılır.
Ayrıca, sarsaparilla geleneksel olarak frenginin tedavisinde
(başka bir spiroket, Borrelia gibi) kullanılmıştır. Sarsaparilla diğer bitkilerin biyoyararlanımını arttırır ve faydayı arttırır (sinerjist). Diğer
yararlı özellikleri, güçlü anti-inflamatuar
ve antioksidan özellikleridir. Bağışıklık
işlevini de geliştirir.
Lyme
protokolleri için sinerji oluşturucu
ve gastrointestinal fonksiyonun restorasyonu için önemlidir.
Önerilen doz: 200-1000
mg standart kök ekstraktı günde iki ila üç kez ekstrakte edin.
Yan etkileri:
Nadirdir. Sarsaparilla genellikle iyi tolere edilir.
BAĞIŞIKLIK MODÜLASYONU İÇİN ADAPTOJENLER
Adaptojenler, vücudun strese direncini
arttıran maddelerdir. Adaptojenler vücudun hormonal
sistemlerini denetler ve stres ile bozulan adrenal fonksiyonları normale
döndürür. Yorgunluğu azaltır, normal
bağışıklık fonksiyonlarını düzenler, merkezi hormon yollarını denetler ve vücudun iyileşme kapasitesini arttırırlar.
Adaptojenler
immünomodülatörlerdir - aşırı aktif sitokin kaskadlarını sakinleştirir ve
etkili bağışıklık işlevini geri kazarlar. Teknik olarak, IL-10'u azaltırlar ve
Th2'yi aşağı yönde düzenlerler, böylece Th2 baskını durumdan dengeli bir Th1 / Th2 bağışıklık
tepkisine kayarlar. Bağışıklık tepkisini normalleştirerek, bağışıklık
sisteminin mikroplarla düzgün şekilde ilgilenmesine ve iltihap tarafından
verilen hasarın iyileştirilmesine izin verirler. Aynı zamanda bu bitkiler,
hücreler arası mikroplara karşı bağışıklık savunmasının önemli bir parçası olan
doğal öldürücü hücreleri (NK hücreleri) destekler. Ayrıca doğrudan
antimikrobiyal aktivite sağlarlar. Adaptojenler,
bir otoimmün yanıtı sakinleştirmek için faydalı kabul edilir.
🌿 CORDYCEPS (CORDYCEPS SİNENSİS).
Tibet'e
özgü olan Cordyceps, yılın belirli zamanlarında özel bir tırtıl üzerinde
yetişen mantar türüdür (Tırtıl mantarı da denir). Tarihsel olarak, değeri altın ile aynıydı ve özellikle imparatorlar ve
krallık için ayrılmıştır. Bugün, ne yazık ki, yüksek kaliteli Cordyceps
kolayca yetiştirilebilir ve harika faydaları herkes tarafından kullanılabilir.
Cordyceps,
bağışıklık modülasyonu ve strese karşı direnç özellikleri sunar. Mitokondriyi
korur ve yorgunluğa karşı dayanıklıdır. Düzenli olarak Çinli ve Rus atletler
tarafından kullanılır. Laboratuvar çalışmalarında, Cordyceps'in kalp kası
oksijen tüketimini azalttığı ve aerobik aktiviteyi geliştirdiği bulundu.
Geleneksel bitkisel tıbba göre, sıklıkla bir böbrek toniği olarak kullanılır.
Cordyceps, özellikle NK hücrelerini ve makrofaj aktivitesini uyarır ve ayrıca
hücresel bağışıklığı arttırır. Aynı zamanda inflamatuvar sitokin kaskadlarını
azaltır ve bu nedenle doku hasarını azaltır.
Cordyceps
antiviral ve antibakteriyel özellikler de sunar. Bartonella ve Mycoplasma'ya karşı koruma
sağlar.
Önerilen doz: 1-3
gram (1000-3000 mg) mantar Tümü Cordyceps tozu veya 400-800 mg özütü (günde iki
ila üç kez>% 7 Cordyceptic asit standardize edilmiştir) tercih edilir.
Yan etkiler:
Hafif bulantı oluşabilir, ancak genel olarak yüksek dozlarda bile yan etkiler
nadirdir. Alerjik reaksiyonlar nadirdir.
🌿 REİSHİ
Reishi, olağanüstü bağışıklık düzenleyici ve antiviral özelliklere sahip bir mantar, güçlü bir adaptogen. Potansiyel kanser önleme özellikleri açısından Japonya'da yoğun bir şekilde çalışılan Reishi mantarlarının çok sayıda potansiyel kanserle savaşan madde içerdiği tespit edilmiştir. Önemli immün modülasyon özellikleri sunar. Reishi, inflamatuar sitokinlerini azaltır ve aynı zamanda tehdit eden mikroplara ve mutasyona uğramış kanser hücrelerine karşı cevap geliştirir. Otoimmün yanıtların sakinleştirilmesi için yararlı olduğu düşünülmektedir. Sakinleştiricidir ve uykuyu iyileştirir. Yorulmayı önleyici özellikleri normal adrenal-kortikal fonksiyonun yeniden yapılandırılması ile ilgilidir. Önemli kardiyovasküler yararlar sağlar ve yükseklik hastalığını hafifletmek için kullanılır; dokuların oksijenlenmesini artırabileceğini düşündürür (bir çok hücre içi patojen düşük oksijenli bir ortamda gelişir, çünkü bu iyi bir şeydir). Reishi karaciğer ve kalbe karşı koruyucudur.
Mükemmel
antiviral ve
bağışıklık düzenleyicidir.
Önerilen dozaj: 1-2
gram (1.000-2.000 mg) bütün mantar tozu veya 150-500 mg standartlaştırılmış özüt
(en az% 20 beta glukanlar tercih edilir) günde iki ila üç kez.
Yan etkiler:
Nadir görülen yan etkileri son derece iyi tolere edilir ve bilinen bir zehirliliğe sahip değildir.
🌿 ELEUTHERO
"Sibirya ginsengi" olarak da bilinen eleuthero, mikrobik enfeksiyonlarla
ilişkili hastalıklarla mücadele etmek ve yaşam kalitesini arttırmak için
binlerce yıldır kullanılmıştır.
Bağışıklık
açısından amfoterik (çift etkili) özelliktedir. Rhodiola'ya (Ek A'da bahsedilen) benzer özellikler sunar, ikisi
birlikte veya birbirinin yerine kullanılabilir; Bununla birlikte eleuthero,
daha güçlü antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir.
Adaptogenik, eleuthero, vücudun tüm sistemlerinde stres direncini iyileştirir.
Normal adrenal fonksiyonu düzeltir ve
stres karşısında bağışıklık fonksiyonunu normalleştirir. Radyasyona karşı koruyucudur ve
karaciğer koruyucudur.
Antibakteriyel ve antiviral özelliklere
sahip adaptogendir.
Önerilen doz:
günde iki kez 50-20 mg bitki ekstraktı (1: 1 tentür, kökten Rus ekstraksiyonu
ile, günde iki kez 15 damladan 1 tatlı
kaşığına artırılabilir, ancak çok uyarıcıdır).
Yan etkileri:
Eleuthero'nun birincil sınırlayıcı faktörü uyarıdır. Harika bir bitki olmasına
rağmen, fibromiyaljisi olan çoğu insan, ondan az miktarda alabilir. Aksi
takdirde, bitki iyi tolere edilir ve toksisitesi düşüktür.
DESTEKLEYİCİ SUPPLEMENTLER
Destekleyici
takviyeler öncelikle vücudu hastalıklara katkıda bulunan stres faktörlerinden
korur. Bitkisel ve diğer doğal takviyeler, hücresel
işlevleri desteklemek, mitokondriyi korumak ve iltihaplanmayı azaltmak
(genel olarak ve eklemler, kalp ve kan damarları ve sinir dokusu gibi belirli
bölgelerde) için kullanılabilir. Bu tip destek iyileşmeyi teşvik eder ve
düzelmeyi hızlandırır.
MİTOKONDRİYİ VE HÜCRESEL FONKSİYONLARI KORUMAK İÇİN BİYOÖZDEŞ
TAKVİYELER
Enerji
geri kazanımı ve yorgunluğu azaltmak, kronik Lyme hastalığı ve fibromiyaljide
en acil endişelerden biridir. Enerjiyi yenilemek için listenin başında,
mitokondriyal fonksiyon, DNA ve hücresel yapıların, serbest radikallere,
toksinlere, enflamatuar süreçlere ve patojen mikroplara karşı korunması gelir.
Aşağıdaki bioidenticallerin listesi, fayda gösteren bilimsel kanıtlarla
desteklenmektedir.
💊 BİOİDENTİCAL
VİTAMİNLER VE MİNERALLER.
Vitamin
takviyeleri sebze bakımından zengin sağlıklı bir diyet yerine geçmez, ancak
takviyeler ile yeterli miktarda esansiyel besin maddeleri sağlanabilir. Vitaminler vücuda kolayca emilip özümsenebileceleri doğal formlarda sunulmalıdır. Aynı
şey, pek çok multivitamin takviyesinde bulundukları inorganik formlar yerine
doğal organik formlarda bulunması gereken mineraller
için de geçerlidir. 5-metil-tetrahidrofolat,
piridoksal-5-fosfat (B6) ve metilkobalamin (B12) dahil olmak üzere
B vitaminleri, metilasyon mutasyonlarına sahip kişiler için özellikle önemlidir
(bkz. Bölüm 9, Laboratuvar Değerlendirmeleri).
💊 GLUTATYON.
Glutatyon,
üç amino asit olan glutamik asit, sistein ve glisinden oluşan bir tripeptittir.
Enerji üretilirken mitokondriayı serbest radikal hasarından korumak için
hücreler içinde önemli bir antioksidandır. Glutatyon aynı zamanda karaciğerde
faz II detoksifikasyon için de gereklidir. İn vitro ve in vivo çalışmalar,
detoksifikasyon süreçlerini , antioksidan özelliklerini ve bağışıklık
fonksiyonlarını iyileştirdiğini göstermiştir. Glutatyon hayvan çalışmalarında
T-lenfositleri arttırır. Bağırsak emilimi, molekülün bileşen parçalarına
ayrılmasıyla oluşur; fakat aynı zamanda tüm molekülün emilmesi ile oluşur.
Bağırsak emilimini belgeleyen çalışmalar Setria reduced glutatyon markasıyla
yapıldı.
Önerilen doz: Günde
iki kez 500-1.000 mg reduced glutatyon.
Yan etkiler:
Nadirdir.
👉Lyme
hastalığına karşı mücadelemdeki bir noktada, belirgin bir baş ve el titremesi
geliştirdim. Günde iki kez Setria marka
glutatyonun 1.000 mg'ını başlattıktan sonraki 2 hafta içinde tamamen çözüldü.
Aynı etki, lipozomal glutatyonda görülmedi.
💊 NAC
(N-ASETİL SİSTEİN).
Bir
başka güçlü antioksidan olan NAC,
hücrelerde glutatyon oluşması için
gerekli bir bileşendir. Sitokin yığınlarını (mikroplar tarafından uyarılan
enflamasyon oluşturucu taşıyıcıları) inhibe eder Ayrıca kollajenin parçalanmasını da engeller. NAC akciğerlerde yoğunlaşır
ve antioksidan etkileri yanında mukolitik
özellikler gösterir (mukus parçalar). Aynı zamanda biyofilmleri inhibe etmek konusunda bir üne de sahiptir. Sinir dokusu için iyi bir koruyucudur.
NAC aynı zamanda karaciğer fonksiyonunu korur. Terapötik dozlarda lipoik asit, vitamin C
ve NAC'yi birleştirmek, hücrelerdeki glutatyon düzeylerini glutatyonla
desteklemekten daha iyi bir hale getirecektir.
Önerilen doz:
günde iki kez 500-2.000 mg.
Yan etkiler:
Nadirdir.
💊 ALFA
LİPOİK ASİT.
Alfa
lipoik asit, hem suda hem de yağda
çözünür olma özelliğine sahip olan güçlü
bir antioksidandır. Bu yönü, kanda, hücrelerde, dokularda ve hücre dışı
sıvılarda (hücreler arasındaki boşluk ve sıvı) kolayca konsantre olmasını
sağlar. Kolayca emilir ve serbest radikallerden kaynaklanan hücresel hasarı
azaltmak için halihazırda hücrelerin içinde bulunan antioksidanlarla çalışır.
Ayrıca, hücrenin en önemli antioksidanı
olan glutatyonu yeniler. Alfa lipoik
asit, C vitamini, E vitamini ve NAC ın antioksidan etkilerini arttırır. Karaciğer
fonksiyonlarını korur ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Aynı
zamanda sinir dokusunu korur ve diyabetik sinir hasarını tersine çevirdiği
gösterilmiştir. Dokuların oksijenlenmesini ve bağışıklık fonksiyonunu arttırır.
Dokuları yüksek glukoza karşı korur.
Önerilen doz:
Günde iki kez 50-300 mg.
Yan etkileri:
Bazı insanlar alfa lipoik asit kullanımıyla reflü yaşar ve yüksek dozlar
aldıklarında kendilerini iyi hissetmezler.
💊 C
VİTAMİNİ
C
vitamini vücutta çok fazla fonksiyona yardımcı olur, ancak muhtemelen en önemli
fonksiyonu antioksidan özellikleri
sağlamasıdır. Diğer antioksidanlarla kombine edildiğinde, C vitamini dokuları
yüksek oranda korur. C vitamini, kollajen oluşumu için çok önemlidir ve kronik hastalıkların iyileşmesi için çok
önemlidir. C vitamini, WBC'lerde yoğunlaşmıştır. Antibakteriyel ve antiviral
özelliklere sahiptir. C vitamini
ucuzdur ve bir "alınması gereken" takviye olarak düşünülmelidir.
Önerilen doz:
Günlük iyileşme sırasında günde iki kez 500-1.000 mg. Düşük dozlar, iyileşme
sağlandıktan sonra tercih edilir. Askorbat
(Ester C) midede daha kolaydır.
Yan etkiler:
Yüksek dozlarda mide rahatsızlığı ve gevşek dışkılamaya sebep olabilir. Yan
etkiler ortaya çıkarsa, dozu azaltın.
💊 KOENZİM
Q10 (COQ10)
CoQ10,
hücresel enerji üretiminin vazgeçilmez
bir bileşenidir. CoQ10, mitokondride enerji üreten sistemin önemli bir
bileşenidir. CoQ10 takviyesi, özellikle kalpte olduğu gibi yüksek enerjiye
ihtiyaç duyan organlarda mitokondriyi canlı tutmanın bir başka yoludur. CoQ10,
mitokondriyi koruyan güçlü bir antioksidandır;
hücre ve mitokondriyal zarın serbest
radikal hasarını da engeller. Vücuttaki en yüksek CoQ10 konsantrasyonları
kalp, karaciğer, böbrekler ve pankreasta bulunur. CoQ10 özellikle kalp kasının
koruyucu özelliktedir.
Önerilen doz: Günde
iki kez 20-100 mg.
Yan etkiler:
Nadirdir.
💊 D
VİTAMİNİ
"Güneş
ışını vitamini" sadece sağlıklı kemiklerden çok daha fazlası için önem
taşır. D vitamini, vücuttaki çok fazla işlevin gerçekleşmesi için gereklidir ve
normal bağışıklık fonksiyonu için şarttır. D vitamini, güneşin UV ışınlarına
maruz kalındığında deride yapılır. Çoğu kişinin güneşe maruz kalma oranının
düşük olması nedeniyle (ya da D vitamini üretimini bloke eden güneş kremi
kullanması nedeniyle) düşük D vitamini
seviyeleri sık görülür.
Saat
sabah 10 ile akşam 2 arasında, günde 30 dakika ila bir saat arasında kollara,
göğüste ve yüze güneş kremi olmaksızın tam güneşe maruz kalmak D vitamini
düzeylerini korumak için yeterlidir. Yaşlanma ve kronik hastalık da vücudun
güneş ışığından D vitamini üretme kabiliyetini olumsuz olarak etkilemektedir. D vitamininin en iyi kaynağı güneş ışığı
olmasına rağmen, takviye genellikle gereklidir.
Özellikle kış aylarında, yeterli
seviyeleri korumanın tek yolu takviyelerdir. Güney bölgelerde yaşayan insanlar
genelde günde 1.000-2.000 IU'ya ihtiyaç duyarken, kuzey bölgelerinde çoğu zaman
4.000 IU veya daha fazla gerekir. Koyu
tenli insanlara genellikle daha fazla miktarda D vitamini gerekir. Vitamin
D3 tercih edilen takviye şeklidir. D vitamini seviyelerinin yeterli olup
olmadığını öğrenmenin en iyi yolu, düzenli olarak kontrol edilen kan
seviyelerine sahip olmaktır; yaklaşık her 6 ayda bir idealdir. > 40 ng / ml
seviyesini hedefleyin.
GENEL SAĞLIK VE KAN AKIŞI
İYİ KAN AKIŞI İYİLEŞMENİN
GERÇEKLEŞMESİ İÇİN GEREKLİDİR. Kan, oksijen ve canlı
besinleri sağlar. Kan ayrıca egzersiz ve döküntü sırasında oluşan toksik yan
ürünlerini de uzaklaştırır. Bununla birlikte, kan akışı sıklıkla, kronik
hastalık, toksik ve kısır döngü ile görülen iltihap tarafından sıkıştırılır.
Kronik ağrı kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu kategorideki takviyeler, vasküler inflamasyonu azaltarak optimal kan
akışını teşvik eder.
🌾JAPON
KNOTWEED'DEN (JKW) RESVERATROL (POLYGONUM CUSPİDATUM).
JKW,
antimikrobiyal özelliklerin ötesinde birçok derin faydalar sunan "çift görevli" bir
takviyedir. Resveratrol, özellikle de herkesin bahsettiği üzüm ve şarapta
bulunan yaşa meydan okuyan madde kaynağıdır. Ancak üzümden farklı olarak, JKW
trans-resveratrol sağlar, bu vücut tarafından en kolay kullanılan şeklidir.
Resveratrol,
güçlü antioksidan özellikleri ve normal kalp fonksiyonu desteği gibi
listelenebilecek faydalar sunar. Kan damarlarını genişletir, kan akışını
geliştirir, trombosit agregasyonunu inhibe eder (kanı inceltir) ve hafifçe LDL kolesterolü düşürür. Resveratrol aynı zamanda sinir dokusunu da
korur.
Trans-resveratrolun
haricinde, bütün haldeki bitki, tıbbi değere sahip bir dizi kimyasal madde sağlamaktadır.
Resveratrol ve bütün şifalı bitkiler normal bağışıklık fonksiyonunu destekler
ve anti-inflamatuar ve anti-kanser özellikleri sunar.
JKW
yüzyıllar boyunca Asya tıbbının geleneksel formlarında kullanılmıştır ve yüksek
seviyede güvenlik sunmaktadır.
Önerilen doz:
Vasküler yarar için önerilen yaygın resveratrol dozu günde 50-100 mg'dır.
JKW'nin geleneksel dozu ve antimikrobiyal fayda sağlamak için bütün bitkinin
kullanıldığı doz daha yüksektir. Dozaj, bütün bitkinin veya standart ekstraktın
kullanılıp kullanılmadığına bağlıdır.
Yan etkiler:
Nadir. Toksisitesi düşüktür.
🌾 FRENCH
MARITIME PINE BARK (FRANSIZ DENİZ ÇAM KABUĞU) (FMPB).
FMPB'deki güçlü antioksidanlar ve diğer kimyasal bileşikler, trombosit agregasyonunu inhibe eder (kan inceltici), vasküler inflamasyonu azaltır ve kan damarlarının bütünlüğünü iyileştirir. Bu, dokulara kan akışını geliştirir - optimum kan akışı, herhangi bir kronik hastalığın iyileşmesi için gereklidir. Güçlü antienflamatuar özellikler, eklem ve bağların korunması için de geçerlidir. FMPB, bağışıklık sistemi için de faydalıdır. Pycnogenol FMPB'nin en çok çalışılan markasıdır, ancak herhangi bir marka aynı özelliklere sahiptir.
Önerilen doz:
günlük 50-100 mg.
Yan etkiler:
Nadirdir. Toksisite potansiyeli düşüktür.
🌾HAWTHORN (CRATAEGUS OXYACANTHA, PİNNATİFİDA)
Hawthorn en iyi kalp toniği olarak tanımlanabilir. "Tonik", belirli bir organ sistemi üzerinde genel olarak pozitif bir etkiye sahip olan bir maddedir. Kalp için, hawthorn (alıç) kriterleri yerine getiriyor.
Hawthorn,
kalbe kan akışını arttırır,
kalp kasının kasılmalarını güçlendirir
ve kan damarlarını genişleterek dolaşımı geliştirir. Bu, artan oksijenin
dokulara verilmesini sağlar (CF / FMS için çok önemlidir). Ayrıca çarpıntıları azaltır ve adrenalini azaltan sakinleştirici bir etki
sağlar. Ayrıca kan basıncını normalleştirir. Hawthorn, LDL kolesterolü düşürür
ve Tip II diyabetiklerde hipoglisemik aktiviteye sahiptir.
Önerilen doz:
200-500 mg ekstraktı (kombine yaprak, gövde ve % 1.8 Vitexin'e göre
standartlaştırılmış çiçek) günde iki kez.
Yan etkiler:
Nadirdir. Hawthorn, uzun süreli kullanım için çok güvenlidir.
🌾 DEVE DİKENİ (SİLYBUM MARİANUM).
Sağlıklı gıdaların haricinde, birçok doğal bitki takviyesi karaciğer koruması sunar. En iyilerden biri, Güney Avrupave Kuzey Afrika'ya özgü dik dikenli bir bitki olan ve deve dikeni adı verilen bitkidir. Deve dikeni, sarılık ve diğer karaciğer rahatsızlıklarının tedavisi için kendi vatanında binlerce yıldır kullanılmıştır. Silymarin, deve dikeninin birincil aktif bileşenidir ve karaciğer hücreleri için güçlü antioksidan koruma sağlar. Karaciğer hücrelerinde bulunan doğal antioksidanları da artırır ve karaciğer hücrelerinin rejenerasyonunu indüklediği bulunmuştur. Tüm hepatoprotektif (karaciğerden koruyucu) bitkiler içinde en çok araştırılan bitkidir ve düşük toksisite ve yüksek güvenirliğiyle ile ünlüdür.
Dozaj: 200 mg özü, günde
iki kez %80 silimarine standartlaştırılmış (karaciğer enzimleri yükselirse
günlük 1.200 mg).
Yan etkiler:
Deve dikeni son derece iyi tolere edilir. Olumsuz reaksiyonlar nadirdir.
🌾ESANSİYEL
YAĞ ASİTLERİ (OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ).
Omega-3 yağ asitleri beslenme kaynaklarından alınması gereken yağlardır. Omega 3 ler, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmak ve optimum hücre zarı fonksiyonunu desteklemek için önemlidir. En iyi kan akışını sağlamak için önemli faktörler olan kolesterol oksidasyonunu ve trombosit agregasyonunu önlerler. Balık, deniz ürünleri ve sebzeler omega-3 yağ asitlerinin iyi kaynaklarıdır, ancak takviye almak yeterli miktarda omega 3 sağlar. En faydalı omega-3 yağ asitleri, EPA (Eicosapentaenoic Acid) ve DHA (Docosahexaenoic Acid) sadece deniz kaynakları tarafından sağlanır. Hem balık yağı hem de krill yağı, DHA ve EPA'nın iyi kaynaklarıdır. Krill yağı, güçlü bir antioksidan olan astaksantin içerir. Keten tohumu yağı sağlık yararları sağlar ancak omega 3 kan düzeylerini yükseltmek için çok miktarda keten tohumu yağı tüketmek gerekir.
Dozaj: Moleküler damıtılmış
balık yağı, günde 1-4 gram (1.000-4.000 mg) veya krill yağı, günlük 500-3.000 mg. Krill yağı, bağırsaklardan
kolaylıkla emilen ve vücut tarafından daha kolay kullanılan bir fosfolipid
(balık yağı gibi trigliserid yerine) olarak bulunur. Bu nedenle, daha düşük
dozlar gereklidir.
Yan etkileri:
Omega-3 yağ asitleri kanı inceltir.
Kan sulandırıcıları kullanıyorsanız veya kanama veya pıhtılaşma bozukluğunuz
varsa doktorunuzla balık veya krili yağı takviyeleri almayı danışın. Kabuklu deniz hayvanları veya balık alerjileri varsa krill veya balık
yağı takviyeleri kullanmaktan kaçının.
BAĞIRSAK PARAZİTLERİ
Gelişmiş
bir ülkede yaşıyorsanız, bağırsak solucanlarının enfestasyonlarını barındırma
olasılığınız düşüktür, ancak bu endişenizi aklınızdan çıkaramıyorsanız, dikkate
almanız gereken belirli bitkiler vardır. Bağırsak parazitleri için en iyi
şifalı bitkiler artemisia (wormwood), karanfil (clove) ve siyah
cevizdir (black walnut).Bunlar çok
etkili bitkiler olup, sürekli olarak 1-2 aydan daha fazla kullanılmamalıdır. Bu
üç maddeyi birleştiren ürünler kolayca temin edilebilir.
KRONİK MAYA
Gezegendeki
herkes bağırsak yollarında ortak bir
maya olan Candida'yı barındırır.
Bununla birlikte, kronik Lyme ve
fibromiyalji gibi kronik hastalıklar genellikle
mayanın gereğinden fazla çoğalmasıyla ilişkilidir. Tipik semptomlar
yorgunluk, şişkinlik ve karın rahatsızlığı sayılabilir, ancak kronik Lyme
hastalığından maya büyüme semptomlarını ve bağırsak işlev bozukluğu semptomlarını
ayırmak güçtür.
Maya
büyümesine yönelik geleneksel tıbbi solüsyon, çoğunlukla mikostatin (Nistatin) veya flukonazol
(Diflucan) olan antifungal
ilaçlardır. Kronik maya için, flukonazol veya mikostatin çoğunlukla 6 aya kadar
uzun süreler için reçete edilir. Bu, sıklıkla mayanın antifungal dirençli suşlarının gelişmesine yol açar. Antifungal ilaçların uzun süreli
kullanılması karaciğer hasarına neden olabilir.
Çoğu
zaman, maya büyümesi, gelişmiş beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi
ve bağışıklık fonksiyonunun yükseltilmesiyle aşamalı olarak giderilir. Bütün şekerlerden ve rafine nişastalardan
kaçınılması mayayı yenmek için gereklidir. Ekmek ve bira da dahil olmak
üzere maya ile yapılan herhangi bir
ürünü kullanmaktan kaçınmak da önemlidir. Bahsedilen birincil antimikrobik bitkilerin
hepsi Candida'ya karşı iyi bir aktiviteye sahiptir. Saccharomyces boulardii (Candida'yı baskı
altına alan uygun bir maya) içeren bir probiyotik
de almak faydalı olabilir.
〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰
"Hiçbir doktor bedenin hastalıklarını yok etmede neşeli düşünceler kadar etkili değildir!" demis James Allen "Düşüncenin Gücü" adlı kitabında. Neşe kaynağınız hiç eksilmesin. Sevgiler.
〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰 〰
"Hiçbir doktor bedenin hastalıklarını yok etmede neşeli düşünceler kadar etkili değildir!" demis James Allen "Düşüncenin Gücü" adlı kitabında. Neşe kaynağınız hiç eksilmesin. Sevgiler.
Umarım neşe kaynağım eksilmez...
YanıtlaSil