Sağlığını Korumayı Öğren: LYME SERİSİ-14.BÖLÜM : TEMEL BİTKİSEL PROTOKOL - DR. BILL RAWLS

10 Mart 2019 Pazar

LYME SERİSİ-14.BÖLÜM : TEMEL BİTKİSEL PROTOKOL - DR. BILL RAWLS


Lyme serisine bir süre ara vermiştim; 14. Bölüm ile devam ediyoruz. Bir enfeksiyon hastalığı gibi görünse de artık öğrendik ki aslında çok daha fazlası. Bu blogda yazılan bilgilerden lyme dan farklı hastalığı olanlar yararlanabileceği gibi, hastalığı olmayan sağlıklı insanlar da pek çok şey öğrenebilir.  Hastalıklar gerçek birer öğretmen. 

Bir önceki bölümde derlediğim makalelerle Dr. Bill Rawls ın bitkisel tedavisine giriş yapmıştık. Bu bölümde ise Lyme, kronik yorgunluk, fibromiyalji gibi hastalıklarda Dr. Rawls ın önerdiği hem antimikrobiyal hem de adoptojen bitkilerin neler olduğunu, kullanım şekilleri ve dozajlarını bununla birlikte önerdiği çeşitli takviyelerle ilgili makalelerinden notlar paylaşacağım.

Dr. Rawls kendi tedavi protokolünü oluşturarak lyme, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromunda ya da bağışıklığı yükseltmek amacıyla kullanılmak üzere VITAL PLAN adını verdiği bir ürün geliştirmiş. Ürünü incelemek isterseniz TIKBu ürünü kullananların deneyimlerini paylaştıkları bir Facebook Grubu da mevcut. Ancak gruba ürünü alanlar ve kullananlar kabul ediliyor. Bunun için de üyelik aşamasında ürün fatura kodu istiyorlar.


Kaynaklar:
!! Önemli Not: Hiç bir zaman herhangi bir şifalı bitkiyi ya da bitkisel ilacı iyice araştırmadan, uzman bir öneri ve yardım almadan kullanmanızı önermem. Bitkiler yanlış ve takipsiz kullanıldığında bağırsak, karaciğer, böbrekler başta olmak üzere tüm organlarımız için tehlikeli olabilir. Burada adı geçen hiçbir bitki benim önerim/deneyimim olmayıp kaynak gösterilen makalelerden çeviridir.👇



〰 〰  〰  〰  〰 〰 〰  〰  〰  〰 〰 
Bitkisel tedavi iyileşmenin orkestrası olarak düşünülebilir. Bir senfonide hiçbir alet tek başına önemli değildir. Aksine, esas keyif veren kusursuz bir uyum içinde çalan orkestradır. Her enstrüman tarafından üretilen ses, tüm enstrümanların toplamıyla oluşturulan eşsiz bir sese dönüşür.

Benzer şekilde, bitkisel tedavide, bütün bitkilerin toplamı, her bir ayrı ayrı bitkiden daha güçlüdür (bu sinerji denilen bir kavramdır). Bu özellikle, her biri geniş bir yelpazede antimikrobiyaller, antiviraller ve antioksidanlar içeren şifalı bitkiler için geçerlidir. Farklı özellikteki bitkiler birlikte alındığında, sisteminizde gizlenmiş çeşitli mikropların bastırılması sağlanır ve vücudunuzun iyileştirme sistemleri uyarılır.

Lyme hastalığı için faydalı olabilecek antimikrobiyal etkinlik gösteren bitkiler bulmak zor değildir; neredeyse tüm bitkiler en azından bazı antimikrobiyal aktiviteleri gösterir – elbette bunlardan bazıları diğerlerinden daha güçlü antimikrobiyal özellikler sağlar. Tipik olarak, gıda olarak tüketilmek amacıyla yetiştirilen bitkiler en az antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve şifalı otlar en çok antimikrobiyal etkiye sahiptir. Elbette bazı şifalı bitkiler diğerlerinden de daha güçlü antimikrobiyal özelliklere sahip olacaktır.

Standardizasyon önemlidir. Bu nedenle, benim protokolüm için bitki seçimim, Healing Lyme'de (2005) Stephen Buhner tarafından sunulan Lyme hastalığı protokolüne dayanır. Baskısı yapılana kadar geçen on yıldan fazla bir sürede, Buhner'ın Temel Çekirdek Protokolünü takip eden binlerce kişi,  fayda sağladığını bildirdi. Ben bu protokolü bizzat kendimde kullandım ve tıbbı uygulamalarımda tavsiye etmeye başladım, ve hepsi fevkalade olumlu yanıt verdi.

Yıllar geçtikçe bilgim arttı ve hem diğer gizli mikroplara karşı koruma sağlamak hem de diğer tıbbi faydalar sağlamak için bu temel protokolü genişlettim. 2015 in sonlarında Stephen Buhner, Healing Lyme'in yeni baskısında da benzer eklemeler yaptı.

Çünkü fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, otoimmün hastalıklar ve diğer birçok kronik hastalık muhtemelen kronik bağışıklık sistemi işlev bozukluğundan ve gizli mikroplarla kronik enfeksiyonlardan kaynaklanıyordu ve bu nedenle protokolün bu hastalıklar için de iyi çalışabileceğinden şüpheleniyordum. Beklediğim gibi, bu tür şikayetleri olan pek çok hasta bu protokolü takip ederek büyük fayda sağlamıştır. Protokol, kronik hastalıkla ilişkili faktörlerin çoğunu ele aldığından, kullanımı resmi bir tanıya bağımlı değildir. Kronik Lyme semptomları olan ama Lyme hastalığının resmi teşhisi olmayan kişiler de fayda sağlamışlardır.

2014'te,  yüksek dereceli standardize edilmiş toz haline getirilmiş özler kullanarak dört adet çok-bileşenli takviyeden oluşan protokolüm hazırdı. Buhner protokolünün bir dezavantajı, bitkilerin birden fazla yerden kaynaklanması gerektiği yönündedir. Ben bitkisel takviyelerin kolay elde edilmesini ve alınmasını sağlamak istedim. Protokolüm dört formülün her birinden günde iki kez üç kapsül alınmasını gerektirir (buna rağmen günde iki kereden daha fazla veya daha yüksek dozlar almaya izin verilir).

Protokol, diyet ve diğer destekleyici uygulamalar hakkında teşvik ve eğitim ile birlikte, takviyeleri nasıl alacağınız konusunda rehberlik eden günlük e-postalar tarafından desteklenmektedir. Günlük e-posta dizisi 6 ay sürer. Anketler katılımcı ilerlemesini izlemek için aylık aralıklarla gerçekleşir.

Şimdiye kadar yapılan araştırmalar, insanların % 75'inde bir miktar iyileşme olduğunu ve % 50'sinde önemli iyileşme bildirdiğini gösteriyor. Hemen hemen herkes programdan çok memnun kaldı (bkz. Kaynaklar).

Stephen Buhner'ın kronik Lyme hastalığı için dediği "herkese uyan tek tip bir çözüm yoktur" söylemine kesinlikle katılıyorum. Her kişi benzersiz bir kişidir ve her insanda Lyme hastalığı (veya fibromiyalji veya kronik yorgunluk veya başka herhangi bir kronik hastalık) farklıdır. Bu protokol bir başlangıç noktasıdır, bir bitiş noktası değildir.

Umarım bu protokolü veya benzer protokolleri kullananlar, diğer şifalı şifalı bitkileri denerler ve bitkisel tedavinin gücünü benimserler. Yüksek kaliteli bitkisel ürünlerin, insanlık tarihinde daha önce hiç olmadığı kadar yaygın ve ulaşılabilir olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bir kere neyi aramanız gerektiğini anladıktan sonra, iyi bitkisel ürünler bulmak nispeten daha kolaydır. Kaynaklarda belirtilen Herbs Databese, kronik Lyme hastalığı ve genel sağlık için değerli diğer bitkilerin kapsamlı bir listesini sağlar.

Yeni bir bitki eklerken, bitkinin arkasındaki bilim ve tarihi bilmek güzel ama bazen bitkiyi denemek sizin için uygun olup olmadığını öğrenmenin en iyi yoludur. Toksisite potansiyeli nedeniyle bunu asla bir ilaçla yapamasan da, çoğu şifalı bitkilerle bu mümkündür.

TEMEL TAKVİYELER
Bu bölümde listelenen doğal takviyelerin, vücuttaki iyileşme süreçlerini desteklemek için elzem olduğu düşünülmelidir. Bu takviyeler, enerjiyi vücuda geri kazandıran, inflamasyonu azaltan, normal bağışıklık fonksiyonunu yerine getiren ve gizli mikropları bastıran özellikler sağlar.

En iyi fayda, listelenen supplementlerin tamamının alınmasıyla sağlanır. Eğer hepsini alamazsanız da, en azından her kategoride listelenen ilk supplementi alın. Serinin diğer bölümlerinde listelenecek doğal takviyeler ikincil olarak düşünülmelidir. Bunlar önemlidir ve fayda sağlar, ancak kesinlikle olmazsa olmaz olarak düşünülmemelidir.

Bitkisel takviyelerin en uygun dozları kişiden kişiye değişir ve kullanılan preparatlara çok bağlıdır. Açıkçası, bitkisel dozaj, bütün supplement şişelerinde belirtildiği gibi oldukça keyfidir. Bu, çoğu herbalistin önereceği miktarın tahmini ve geleneksel olarak kabul edilen ortalama bir dozdur. Kesinlikten uzaktır; farklı insanlar yarar sağlamak için farklı dozajlar gerektirecektir. Çoğu bitki toksisite açısından düşük potansiyele sahip olması nedeniyle, güvenli doz aralığı oldukça geniştir. (içindeki toksisite nedeniyle çok düşük bir doz aralığına sahip olan ilaçlara kıyasla).

Genel olarak, çok fazla hasta olmayan kişilere, yüksek miktarda bitkiler gerekmeyecektir; buna karşın, çok uzun zamandır çok hasta olan insanlar, bitkiler için çok uzun süre ve çok yüksek dozlara ihtiyaç duyabilirler. Söylenen şudur ki, çok hasta olan veya her şeyi kullanmaya karşı çok hassas olan bazı insanlar, son derece düşük miktarda bitkilerle başlamalı ve zamanla dozları aşamalı olarak artırmalıdır.

Genel bir göz kararı kural şudur; düşük bir doz ile başla ve rahat hissettiren bir doza kadar çık.

Bitkiler genellikle günde üç ila dört kez verilir, ancak bu da keyfi olur. Birçok kişi günde iki kereden fazla zaman harcamakta zorlanır (ben de dahil). Yüzlerce kişiyle yaptığım çalışmalardan edindiğim deneyime ve  kişisel deneyimime göre, günde iki defa yapılan dozlamanın yeterli  (yine de dozun günde üç veya dört defa yayılmasının yanlış bir yanı yok) olduğunun söyleyebilirim.

Bu bölümde belirtilen dozlar çok genel tavsiyelerdir. Standart toz ekstraktlar için dozlar belirtilmiştir. Alınacak şifalı bitki miktarı kullanılan ekstraktın türüne çok bağlıdır. Daha kaliteli bir ekstrat için daha az miktara ihtiyaç duyulacaktır. Bunun yerine su / alkollü tentürler seçilirse, dozajlar 15 damla günde birkaç kez tam bir çay kaşığı arasında değişir. Toz haline getirilmiş bütün bitkiyi almaya karar verirseniz, daha yüksek dozlar gerekecektir. Yavaş başlayın ve kendinizi rahat hissettiren bir doza kadar çıkın.

Lyme hastalığı ve fibromiyaljisi olan birçok insan, zayıf mide ve hassas sindirim organlarıyla ciddi bağırsak işlev bozukluğu mevcuttur. Bu durumlarda, bağırsak restorasyonunun bitki takviyelerinin tam dozlarının alınmasından önce halledilmiş olması gerekebilir .

Şifalı bitkiler kategorilere ayrılır, ancak kategoriler mutlak değildir. Tüm şifalı bitkiler antimikrobiyal özelliklere sahiptir. Tüm şifalı bitkiler iltihabı azaltır ve bağışıklık işlevini olumlu şekilde etkiler. Tüm şifalı bitkilerin  bazı adaptogenik özellikleri vardır. Şifalı bitkilerin doğası budur. Bununla birlikte, bazı bitkiler bazı özellikleri nedeniyle diğerlerine nazaran üstün bilinir. Bu nedenle, bu bitkiler, durumları daha iyi organize etmeye yardımcı olmak için kategorilere ayrılır.

Şifalı bitkiler toksisite açısından çok düşük potensiyele sahiptir, ancak herhangi bir bitkiye alerjik reaksiyonlar ve yan etkiler mümkündür. Bitkileri almayı ilk başlattığınızda yavaşça ilerleyin ve olumlu ya da olumsuz etkileri gözlemleyin. Birçok bitki antiplatelet (kan inceltme) özelliğine sahiptir.
Kan incelticileri alıyorsanız veya pıhtılaşma problemleri yaşıyorsanız, bitkiyi almadan önce doktorunuzla görüşün. İmmünosupressif (bağışıklık baskılayıcı) ilaçlar kullanan veya organ nakli yaptırmış kişiler immünomodülatör özelliklere sahip bitkileri  kullanmaktan kaçınmalıdır. Önemli bir ameliyata girmeden bir kaç gün - bir hafta önce bitkisel tedaviyi bırakın.
Hamiliyseniz bitkisel terapide dikkatli olun. Çoğu şifalı bitki, çoğu ilaca kıyasla gebelikte daha az risk taşısa bile, ancak  potansiyel yararları potansiyel risklerden daha fazla olması durumunda, hamilelikte kullanılmalıdır.

BİTKİSEL ANTİMİKROBİALLER

Tüm bitkiler antimikrobiyal özellikleri sunar, ancak belirli otlar özellikle antimikrobiyal olarak tanımlanmıştır. Bitki antimikrobiyalleri, reçeteli antibiyotikler kadar güçlü değildir, ancak düşük virulanslı gizli patojenlerin tedavisinde bazı belirgin avantajlar sağlarlar. Antimikrobiyal özelliklere sahip bitkiler bağışıklık fonksiyonunu arttırır ve iltihabı azaltır. Mikrobiyal direnç, bitkilerde antibiyotiklere göre daha az sorun oluşturur.

Bitkiler, geniş spektrumlu antimikrobiyal özellikler sağlar. Farklı şifalı bitkileri birleştirmek kapsamı geliştirir. Özel şifalı otların belirli mikroplar için kullanılması gerekmez. Genel olarak, bu protokolde önerilen bitkiler, kronik bağışıklık sistemi bozukluğu ve gizli mikroplarla ilişkili herhangi bir hastalık için fayda sağlamaktadır.

Şifalı bitkilerin toksisitesi çok düşük olduğu için, yüksek konsantrasyonlarda uzun süre endişe olmaksızın alınabilirler. Diğer bir deyişle, otlar mikropları agresif bir şekilde öldürmek yerine aşağıya çekerler. Düşük virülanslı gizli mikroplar için en etkili yaklaşım budur.

🌿RESVERATROL FROM JAPANESE KNOTWEED (POLYGONUM CUSPİDATUM)


Gerçekten harika bir madde olan Japon knotweed (JKW) olağanüstü antimikrobiyal aktivite sunmaktadır. JKW, çok çeşitli sinsi mikroplara karşı aktiftir. Hem Lyme hastalığı hem de Mycoplasma tedavisi için birincil bitkisel antimikrobiktir. JKW ayrıca antiviral, anti-Candida (maya) ve antifungal özelliklere sahiptir. Bakteri biyofilmlerini bozduğu bulunmuştur. JKW, kan-beyin bariyerini aşan sistemik bir antimikrobik maddedir ve merkezi sinir sistemini korur. Ayrıca anti-inflamatuar ve bağışıklık fonksiyonunu destekliyor.
Bu, Lyme, Mycoplasma, fibromiyalji ve viral enfeksiyonlar için çok önemli bir genel antimikrobik maddedir. JKW, Bartonella, Mycoplasma, Candida ve virüslere karşı da koruma sağlar.
Önerilen doz: 200-800 mg Japon knotweed (% 50 trans-resveratrole standardize edilmiş) günde iki ila üç kez.
Yan etkiler: Nadiren düşük toksisite potansiyeline sahip nadir. Resveratrol kan inceltici özelliklere sahip olduğundan pıhtılaşma önleyici ilaçları da kullanırsanız dikkat edilmesi önerilir. Hamilelikten kaçının.

🌿 ANDROGRAPHİS (ANDROGRAPHİS PANİCULATA)

Andrographis, Hindistan'a özgü  antiviral, antibakteriyel ve antiparazitik özellikler sunar. Lyme hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Lyme hastalığının ötesinde, sayısız klinik çalışma, andrografis in yaygın viral hastalıkların uzunluğunu ve ciddiyetini azaltma kabiliyetini göstermiştir. Viral hepatit B ve C ve Chlamydia'ya karşı aktivite göstermiştir. Andrografis, dizanteri için kullanılmıştır ve patojen E. coli suşlarına karşı aktivite gösterir. Yuvarlak solucanlara ve tenyalara karşı da aktiftir.

2011 araştırmasında andrografisin ülseratif kolit için yararlı olduğu bulundu (mesalazine ilacıyla karşılaştırıldığında). Ek avantajlar, bağışıklık arttırma ve kardiyo koruyucu etkilerdir.

Andrographis aynı zamanda önemli karaciğer koruma da sunar. In vivo ve in vitro çalışmalar, Andrografis in  natural killer hücreleri (NK hücreleri) ve hücre aracılı bağışıklığı arttırdığını, bununla birlikte proinflamatuvar sitokinleri azalttığını doğrulamaktadır.

Mükemmel antiviral ve antibakteriyel özellikler, Lyme hastalığının tedavisinde önemlidir ve gastrointestinal restorasyon için önemlidir. Viral nüksetmeye karşı koruma sağlar.

Önerilen doz: 200-800 mg, günde iki ila üç kez% 10-30 andrografolide kadar standart hale getirin.
Yan etkiler: andrografis alan kişilerin yaklaşık % 1'inde alerjik reaksiyon oluşturabilir. Reaksiyon, bitkinin kullanımını durdurduktan sonra birkaç hafta içinde giderek azalır.

🌿CAT’S CLAW (UNCARIA TOMENTOSA) (KEDİ PENÇESİ)


Amazon'a özgü olan kedi pençesi, inflamatuvar bozuklukların tedavisinde uzun bir geçmişi vardır. Ayrıca, Lyme toplumunda, Lyme hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere birincil bitki olarak benimsenmiştir.

Kedi pençesi bir bağışıklık düzenleyici olarak düşünülür, yani aşırı aktif bir bağışıklık sistemini yatıştırır (iltihaplanmayı azaltır), fakat aynı zamanda bağışıklık sistemini nasıl daha iyi çalışacaksa o yönde geliştirir.

Faydaları arasında güçlü iltihap önleyici özellikler ve artrit tedavisinde tarihsel kullanım yer alır. B ve T lenfositleri, doğal katil (NK=natural killer) hücreleri ve granülositleri içeren WBC'leri artırdığı bilinmektedir.

Kedi pençesi ayrıca, Lyme hastalığında eksik olan, CD 57 olarak adlandırılan, doğal katil hücrenin özel bir türünü geliştirdiği biliniyor. Kedi pençesi, GI yolu (sindirim sistemi) için iyileştirici özellikler de göstermiştir (geçirgen bağırsakların iyileşmesi için faydalıdır).

Lyme hastalığı ve gastrointestinal restorasyon için birincil bitkidir. Kedi pençesi, antiprotozoaldir ve Babesia'ya karşı koruma sağlayabilir.
Önerilen doz: 400-800 mg (iç kabuk% 3 alkaloidlere veya 10: 1 konsantre iç kabuğa göre standartlaştırılmıştır) günde iki ila üç defa. Bu otu mide asidi ile harekete geçirdiği için yiyecekle birlikte alması özellikle önemlidir. Asit engelleyici ilaçlar alırsanız, kedi pençesinin etkisi sınırlı olacaktır.
Yan etkiler: Ara ara mide rahatsızlığı, ancak genellikle çok iyi tolere edilir.

📍Yazar şöyle bir not düşmüş: Cat's Claw ile ilgili detaylı araştırma yaptığınızda, er ya da geç, "TOA içermeyen" cat's claw ın standart cat's claw a göre üstün olduğuna dair bilgiler bulacaksınız. Nutramedix şirketi tarafından üretilmiş olan Samento adlı ürününü desteklemek için bu iddia kullanılır. Ancak bu iddiayı destekleyen bağımsız bir araştırma yoktur. Tüm bağımsız uzmanlar, bitkisel ilaç için en iyi seçenek olarak standart kedi pençesi kullanımını desteklemektedir.

🌿 CHINESE SKULLCAP (SCUTELLARIA BAICALENSIS)


Güçlü bir sinerjisttir (diğer takviyelerin faydalarını arttırır). Başka bir deyişle, diğer otların, özellikle de antimikrobiyal değeri olanların etkilerini artırır. Kendiliğinden güçlü antiviraldir (özellikle herpes virüslerine karşı). Ayrıca antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir. 

Mycoplasma ve Bartonella'ya karşı kullanılan temel takviyelerden biridir. Chinese skullcap, yatıştırıcı özellikleriyle de bilinir. Uyku uyarma işine yarayan melatonini içerir. Aynı zamanda sinir dokusu ve karaciğer fonksiyonu için de kuvvetli koruyucudur.

Bu bitki bir bağışıklık düzenleyicidir yani aşırı aktif bağışıklık fonksiyonunu yatıştırır (sitokin çağlayanlarını azaltır), ancak bunu yaparken aynı zamanda genel bağışıklık fonksiyonunu arttıran bir bağışıklık düzenleyici maddedir. Bazı uzmanlar, otoimmün hastalık için yararlı olduğunu düşünüyorlar.
Mycoplasma ve antiviral koruma için önemli sinerjist. Ayrıca, Chlamydia karşı kapsama alanı sağlar.

Önerilen doz: 400-1000 mg günde iki ila üç defa. Kök özütü, tercihan,
>%30 baikalin ile standartlaştırılmış, belirgin sarı renkte 3 yıllık bitki tercih edilir. (American skullcap aynı antimikrobiyal özellikleri sunmaz ve bunun yerine kullanılmamalıdır.)
Yan etkiler:  Yüksek dozlarda bile nadirdir ve çoğunlukla gastrointestinaldir.

🌿GARLIC WITH STABILIZED ALLICIN (ALLIUM SATIVUM)

Sarımsak,  tıbbi kayıtların tutulmaya başlandığı zamandan beri tıbbi olarak kullanılmıştır. Ancak sarımsaktaki aktif kimyasallar, allisin olarak adlandırılır ve çok uçucudur. Ezilmiş sarımsak kokusu allicindir. % 1'den azı aktif formda emilir. Bu nedenle, standart sarımsak preparatlarından elde edilen fayda oldukça değişken ve çoğunlukla minimal düzeydedir.

Tescil sürecinde, verimi neredeyse % 100'e yükseltmek için allisin stabilize etmek mümkündür. Stabilize allisin artık birçok şirketten temin edilebilir.
 
Stabilize sarımsağın gram-pozitif ve gram-negatif bakterilere karşı güçlü geniş spektrumlu etkinliğe sahip olduğu ve antiviral, antifungal ve antiparazitik özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir.
Lyme hastalığı olan hastalar önemli fayda sağlamışlardır. Araştırmalar allicin'in birçok Babesia türüne karşı aktif olduğunu göstermiştir.
Kronik fungal enfeksiyonlar ve Candida (maya) için son derece yararlıdır ve MRSA enfeksiyonlarına karşı aktivite göstermiştir. Stabilize sarımsak da dikkat çekici kardiyovasküler faydalar sağlar. Kolestrolü düşürür, trombosit agregasyonunu (yapışkanlık) inhibe eder, kan akışını geliştirir, kan basıncını düşürür ve doğrudan kardiyojenik etkilere sahiptir.

Genel antimikrobiyal ve gastrointestinal restorasyon için mükemmeldir. Antiprotozoal (Babesia) ve anti-Candida da kapsama alanındadır.

Önerilen doz: 180-1200 mg iki stabilizied allicin ürünü günde üç defa (dozaj kullanılan sarımsak preparatına bağlıdır).
Yan etkileri: Genellikler iyi tolere edilir. Çiğ sarımsak mide rahatsızlığına neden olabilir, ancak stabilize edilmiş allisin ürünleri az yan etki ile ilişkilendirilir.

🌿 SARSAPARILLA (SMILAX GLABRA, MEDICA).


Sarsaparilla Güney Amerika'ya özgüdür, ancak tıbbi yararları nedeniyle Smilax türleri dünyada yaygın olarak bilinir. Sarsaparilla'nın endotoksinleri bağladığı düşünülmektedir. Endotoksinler, patojen bakterilerin öldürülmesi sonucu oluşan kirlerdir.

Sarsaparilla ayrıca antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir. Genellikle Lyme hastalığı protokollerinde kullanılır. Geleneksel olarak sedef hastalığının tedavisinde ve diğer cilt sorunlarında kullanılır. Ayrıca, sarsaparilla geleneksel olarak frenginin tedavisinde (başka bir spiroket, Borrelia gibi) kullanılmıştır. Sarsaparilla diğer bitkilerin biyoyararlanımını arttırır ve faydayı arttırır (sinerjist). Diğer yararlı özellikleri, güçlü anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleridir. Bağışıklık işlevini de geliştirir.

Lyme protokolleri için sinerji oluşturucu ve gastrointestinal fonksiyonun restorasyonu için önemlidir.

Önerilen doz: 200-1000 mg standart kök ekstraktı günde iki ila üç kez ekstrakte edin.
Yan etkileri: Nadirdir. Sarsaparilla genellikle iyi tolere edilir.

BAĞIŞIKLIK MODÜLASYONU İÇİN ADAPTOJENLER

Adaptojenler, vücudun strese direncini arttıran maddelerdir. Adaptojenler vücudun hormonal sistemlerini denetler ve stres ile bozulan adrenal fonksiyonları normale döndürür. Yorgunluğu azaltır, normal bağışıklık fonksiyonlarını düzenler, merkezi hormon yollarını denetler ve vücudun iyileşme kapasitesini arttırırlar.

Adaptojenler immünomodülatörlerdir - aşırı aktif sitokin kaskadlarını sakinleştirir ve etkili bağışıklık işlevini geri kazarlar. Teknik olarak, IL-10'u azaltırlar ve Th2'yi aşağı yönde düzenlerler, böylece Th2 baskını durumdan dengeli bir Th1 / Th2 bağışıklık tepkisine kayarlar. Bağışıklık tepkisini normalleştirerek, bağışıklık sisteminin mikroplarla düzgün şekilde ilgilenmesine ve iltihap tarafından verilen hasarın iyileştirilmesine izin verirler. Aynı zamanda bu bitkiler, hücreler arası mikroplara karşı bağışıklık savunmasının önemli bir parçası olan doğal öldürücü hücreleri (NK hücreleri) destekler. Ayrıca doğrudan antimikrobiyal aktivite sağlarlar. Adaptojenler, bir otoimmün yanıtı sakinleştirmek için faydalı kabul edilir.

🌿 CORDYCEPS (CORDYCEPS SİNENSİS).


Tibet'e özgü olan Cordyceps, yılın belirli zamanlarında özel bir tırtıl üzerinde yetişen mantar türüdür (Tırtıl mantarı da denir). Tarihsel olarak, değeri altın ile aynıydı ve özellikle imparatorlar ve krallık için ayrılmıştır. Bugün, ne yazık ki, yüksek kaliteli Cordyceps kolayca yetiştirilebilir ve harika faydaları herkes tarafından kullanılabilir.

Cordyceps, bağışıklık modülasyonu ve strese karşı direnç özellikleri sunar. Mitokondriyi korur ve yorgunluğa karşı dayanıklıdır. Düzenli olarak Çinli ve Rus atletler tarafından kullanılır. Laboratuvar çalışmalarında, Cordyceps'in kalp kası oksijen tüketimini azalttığı ve aerobik aktiviteyi geliştirdiği bulundu. Geleneksel bitkisel tıbba göre, sıklıkla bir böbrek toniği olarak kullanılır. Cordyceps, özellikle NK hücrelerini ve makrofaj aktivitesini uyarır ve ayrıca hücresel bağışıklığı arttırır. Aynı zamanda inflamatuvar sitokin kaskadlarını azaltır ve bu nedenle doku hasarını azaltır.

Cordyceps antiviral ve antibakteriyel özellikler de sunar. Bartonella ve Mycoplasma'ya karşı koruma sağlar.

Önerilen doz: 1-3 gram (1000-3000 mg) mantar Tümü Cordyceps tozu veya 400-800 mg özütü (günde iki ila üç kez>% 7 Cordyceptic asit standardize edilmiştir) tercih edilir.

Yan etkiler: Hafif bulantı oluşabilir, ancak genel olarak yüksek dozlarda bile yan etkiler nadirdir. Alerjik reaksiyonlar nadirdir.

🌿  REİSHİ


Reishi, olağanüstü bağışıklık düzenleyici ve antiviral özelliklere sahip bir mantar, güçlü bir adaptogen. Potansiyel kanser önleme özellikleri açısından Japonya'da yoğun bir şekilde çalışılan Reishi mantarlarının çok sayıda potansiyel kanserle savaşan madde içerdiği tespit edilmiştir. Önemli immün modülasyon özellikleri sunar. Reishi, inflamatuar sitokinlerini azaltır ve aynı zamanda tehdit eden mikroplara ve mutasyona uğramış kanser hücrelerine karşı cevap geliştirir. Otoimmün yanıtların sakinleştirilmesi için yararlı olduğu düşünülmektedir. Sakinleştiricidir ve uykuyu iyileştirir. Yorulmayı önleyici özellikleri normal adrenal-kortikal fonksiyonun yeniden yapılandırılması ile ilgilidir. Önemli kardiyovasküler yararlar sağlar ve yükseklik hastalığını hafifletmek için kullanılır; dokuların oksijenlenmesini artırabileceğini düşündürür (bir çok hücre içi patojen düşük oksijenli bir ortamda gelişir, çünkü bu iyi bir şeydir). Reishi karaciğer ve kalbe karşı koruyucudur.

Mükemmel antiviral ve bağışıklık düzenleyicidir.

Önerilen dozaj: 1-2 gram (1.000-2.000 mg) bütün mantar tozu veya 150-500 mg standartlaştırılmış özüt (en az% 20 beta glukanlar tercih edilir) günde iki ila üç kez.
Yan etkiler: Nadir görülen yan etkileri son derece iyi tolere edilir ve bilinen bir  zehirliliğe sahip değildir.

🌿 ELEUTHERO


"Sibirya ginsengi" olarak da bilinen eleuthero, mikrobik enfeksiyonlarla ilişkili hastalıklarla mücadele etmek ve yaşam kalitesini arttırmak için binlerce yıldır kullanılmıştır.

Bağışıklık açısından amfoterik (çift etkili) özelliktedir. Rhodiola'ya (Ek A'da bahsedilen) benzer özellikler sunar, ikisi birlikte veya birbirinin yerine kullanılabilir; Bununla birlikte eleuthero, daha güçlü antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahiptir. Adaptogenik, eleuthero, vücudun tüm sistemlerinde stres direncini iyileştirir. Normal adrenal fonksiyonu düzeltir ve stres karşısında bağışıklık fonksiyonunu normalleştirir. Radyasyona karşı koruyucudur ve karaciğer koruyucudur.

Antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahip adaptogendir.

Önerilen doz: günde iki kez 50-20 mg bitki ekstraktı (1: 1 tentür, kökten Rus ekstraksiyonu ile, günde iki kez 15 damladan  1 tatlı kaşığına artırılabilir, ancak çok uyarıcıdır).

Yan etkileri: Eleuthero'nun birincil sınırlayıcı faktörü uyarıdır. Harika bir bitki olmasına rağmen, fibromiyaljisi olan çoğu insan, ondan az miktarda alabilir. Aksi takdirde, bitki iyi tolere edilir ve toksisitesi düşüktür.

DESTEKLEYİCİ SUPPLEMENTLER

Destekleyici takviyeler öncelikle vücudu hastalıklara katkıda bulunan stres faktörlerinden korur. Bitkisel ve diğer doğal takviyeler, hücresel işlevleri desteklemek, mitokondriyi korumak ve iltihaplanmayı azaltmak (genel olarak ve eklemler, kalp ve kan damarları ve sinir dokusu gibi belirli bölgelerde) için kullanılabilir. Bu tip destek iyileşmeyi teşvik eder ve düzelmeyi hızlandırır.

MİTOKONDRİYİ VE HÜCRESEL FONKSİYONLARI KORUMAK İÇİN BİYOÖZDEŞ TAKVİYELER

Enerji geri kazanımı ve yorgunluğu azaltmak, kronik Lyme hastalığı ve fibromiyaljide en acil endişelerden biridir. Enerjiyi yenilemek için listenin başında, mitokondriyal fonksiyon, DNA ve hücresel yapıların, serbest radikallere, toksinlere, enflamatuar süreçlere ve patojen mikroplara karşı korunması gelir. Aşağıdaki bioidenticallerin listesi, fayda gösteren bilimsel kanıtlarla desteklenmektedir.

💊 BİOİDENTİCAL VİTAMİNLER VE MİNERALLER.

Vitamin takviyeleri sebze bakımından zengin sağlıklı bir diyet yerine geçmez, ancak takviyeler ile yeterli miktarda esansiyel besin maddeleri sağlanabilir. Vitaminler vücuda kolayca emilip özümsenebileceleri doğal formlarda sunulmalıdır. Aynı şey, pek çok multivitamin takviyesinde bulundukları inorganik formlar yerine doğal organik formlarda bulunması gereken mineraller için de geçerlidir. 5-metil-tetrahidrofolat, piridoksal-5-fosfat (B6) ve metilkobalamin (B12) dahil olmak üzere B vitaminleri, metilasyon mutasyonlarına sahip kişiler için özellikle önemlidir (bkz. Bölüm 9, Laboratuvar Değerlendirmeleri).

💊 GLUTATYON.

Glutatyon, üç amino asit olan glutamik asit, sistein ve glisinden oluşan bir tripeptittir. Enerji üretilirken mitokondriayı serbest radikal hasarından korumak için hücreler içinde önemli bir antioksidandır. Glutatyon aynı zamanda karaciğerde faz II detoksifikasyon için de gereklidir. İn vitro ve in vivo çalışmalar, detoksifikasyon süreçlerini , antioksidan özelliklerini ve bağışıklık fonksiyonlarını iyileştirdiğini göstermiştir. Glutatyon hayvan çalışmalarında T-lenfositleri arttırır. Bağırsak emilimi, molekülün bileşen parçalarına ayrılmasıyla oluşur; fakat aynı zamanda tüm molekülün emilmesi ile oluşur. Bağırsak emilimini belgeleyen çalışmalar Setria reduced glutatyon markasıyla yapıldı.

Önerilen doz: Günde iki kez 500-1.000 mg reduced glutatyon.
Yan etkiler: Nadirdir.

👉Lyme hastalığına karşı mücadelemdeki bir noktada, belirgin bir baş ve el titremesi geliştirdim. Günde iki kez Setria marka glutatyonun 1.000 mg'ını başlattıktan sonraki 2 hafta içinde tamamen çözüldü. Aynı etki, lipozomal glutatyonda görülmedi.

💊 NAC (N-ASETİL SİSTEİN).

Bir başka güçlü antioksidan olan NAC, hücrelerde glutatyon oluşması için gerekli bir bileşendir. Sitokin yığınlarını (mikroplar tarafından uyarılan enflamasyon oluşturucu taşıyıcıları) inhibe eder Ayrıca kollajenin parçalanmasını da engeller. NAC akciğerlerde yoğunlaşır ve antioksidan etkileri yanında mukolitik özellikler gösterir (mukus parçalar). Aynı zamanda biyofilmleri inhibe etmek konusunda bir üne de sahiptir. Sinir dokusu için iyi bir koruyucudur. NAC aynı zamanda karaciğer fonksiyonunu korur. Terapötik dozlarda lipoik asit, vitamin C ve NAC'yi birleştirmek, hücrelerdeki glutatyon düzeylerini glutatyonla desteklemekten daha iyi bir hale getirecektir.
Önerilen doz: günde iki kez 500-2.000 mg.
Yan etkiler: Nadirdir.

💊 ALFA LİPOİK ASİT.

Alfa lipoik asit, hem suda hem de yağda çözünür olma özelliğine sahip olan güçlü bir antioksidandır. Bu yönü, kanda, hücrelerde, dokularda ve hücre dışı sıvılarda (hücreler arasındaki boşluk ve sıvı) kolayca konsantre olmasını sağlar. Kolayca emilir ve serbest radikallerden kaynaklanan hücresel hasarı azaltmak için halihazırda hücrelerin içinde bulunan antioksidanlarla çalışır. Ayrıca, hücrenin en önemli antioksidanı olan glutatyonu yeniler. Alfa lipoik asit, C vitamini, E vitamini ve NAC ın antioksidan etkilerini arttırır. Karaciğer fonksiyonlarını korur ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda sinir dokusunu korur ve diyabetik sinir hasarını tersine çevirdiği gösterilmiştir. Dokuların oksijenlenmesini ve bağışıklık fonksiyonunu arttırır. Dokuları yüksek glukoza karşı korur.

Önerilen doz: Günde iki kez 50-300 mg.
Yan etkileri: Bazı insanlar alfa lipoik asit kullanımıyla reflü yaşar ve yüksek dozlar aldıklarında kendilerini iyi hissetmezler.

💊 C VİTAMİNİ

C vitamini vücutta çok fazla fonksiyona yardımcı olur, ancak muhtemelen en önemli fonksiyonu antioksidan özellikleri sağlamasıdır. Diğer antioksidanlarla kombine edildiğinde, C vitamini dokuları yüksek oranda korur. C vitamini, kollajen oluşumu için çok önemlidir ve kronik hastalıkların iyileşmesi için çok önemlidir. C vitamini, WBC'lerde yoğunlaşmıştır. Antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir. C vitamini ucuzdur ve bir "alınması gereken" takviye olarak düşünülmelidir.

Önerilen doz: Günlük iyileşme sırasında günde iki kez 500-1.000 mg. Düşük dozlar, iyileşme sağlandıktan sonra tercih edilir. Askorbat (Ester C) midede daha kolaydır.
Yan etkiler: Yüksek dozlarda mide rahatsızlığı ve gevşek dışkılamaya sebep olabilir. Yan etkiler ortaya çıkarsa, dozu azaltın.

💊 KOENZİM Q10 (COQ10)

CoQ10, hücresel enerji üretiminin vazgeçilmez bir bileşenidir. CoQ10, mitokondride enerji üreten sistemin önemli bir bileşenidir. CoQ10 takviyesi, özellikle kalpte olduğu gibi yüksek enerjiye ihtiyaç duyan organlarda mitokondriyi canlı tutmanın bir başka yoludur. CoQ10, mitokondriyi koruyan güçlü bir antioksidandır; hücre ve mitokondriyal zarın serbest radikal hasarını da engeller. Vücuttaki en yüksek CoQ10 konsantrasyonları kalp, karaciğer, böbrekler ve pankreasta bulunur. CoQ10 özellikle kalp kasının koruyucu özelliktedir.

Önerilen doz: Günde iki kez 20-100 mg.
Yan etkiler: Nadirdir.

💊 D VİTAMİNİ

"Güneş ışını vitamini" sadece sağlıklı kemiklerden çok daha fazlası için önem taşır. D vitamini, vücuttaki çok fazla işlevin gerçekleşmesi için gereklidir ve normal bağışıklık fonksiyonu için şarttır. D vitamini, güneşin UV ışınlarına maruz kalındığında deride yapılır. Çoğu kişinin güneşe maruz kalma oranının düşük olması nedeniyle (ya da D vitamini üretimini bloke eden güneş kremi kullanması nedeniyle) düşük D vitamini seviyeleri sık görülür.

Saat sabah 10 ile akşam 2 arasında, günde 30 dakika ila bir saat arasında kollara, göğüste ve yüze güneş kremi olmaksızın tam güneşe maruz kalmak D vitamini düzeylerini korumak için yeterlidir. Yaşlanma ve kronik hastalık da vücudun güneş ışığından D vitamini üretme kabiliyetini olumsuz olarak etkilemektedir. D vitamininin en iyi kaynağı güneş ışığı olmasına rağmen, takviye genellikle gereklidir.

Özellikle kış aylarında, yeterli seviyeleri korumanın tek yolu takviyelerdir. Güney bölgelerde yaşayan insanlar genelde günde 1.000-2.000 IU'ya ihtiyaç duyarken, kuzey bölgelerinde çoğu zaman 4.000 IU veya daha fazla gerekir. Koyu tenli insanlara genellikle daha fazla miktarda D vitamini gerekir. Vitamin D3 tercih edilen takviye şeklidir. D vitamini seviyelerinin yeterli olup olmadığını öğrenmenin en iyi yolu, düzenli olarak kontrol edilen kan seviyelerine sahip olmaktır; yaklaşık her 6 ayda bir idealdir. > 40 ng / ml seviyesini hedefleyin.

GENEL SAĞLIK VE KAN AKIŞI


İYİ KAN AKIŞI İYİLEŞMENİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN GEREKLİDİR. Kan, oksijen ve canlı besinleri sağlar. Kan ayrıca egzersiz ve döküntü sırasında oluşan toksik yan ürünlerini de uzaklaştırır. Bununla birlikte, kan akışı sıklıkla, kronik hastalık, toksik ve kısır döngü ile görülen iltihap tarafından sıkıştırılır. Kronik ağrı kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu kategorideki takviyeler, vasküler inflamasyonu azaltarak optimal kan akışını teşvik eder.


🌾JAPON KNOTWEED'DEN (JKW) RESVERATROL (POLYGONUM CUSPİDATUM).

JKW, antimikrobiyal özelliklerin ötesinde birçok derin faydalar sunan "çift görevli" bir takviyedir. Resveratrol, özellikle de herkesin bahsettiği üzüm ve şarapta bulunan yaşa meydan okuyan madde kaynağıdır. Ancak üzümden farklı olarak, JKW trans-resveratrol sağlar, bu vücut tarafından en kolay kullanılan şeklidir.

Resveratrol, güçlü antioksidan özellikleri ve normal kalp fonksiyonu desteği gibi listelenebilecek faydalar sunar. Kan damarlarını genişletir, kan akışını geliştirir, trombosit agregasyonunu inhibe eder (kanı inceltir)  ve hafifçe LDL kolesterolü düşürür. Resveratrol aynı zamanda sinir dokusunu da korur.

Trans-resveratrolun haricinde, bütün haldeki bitki, tıbbi değere sahip bir dizi kimyasal madde sağlamaktadır. Resveratrol ve bütün şifalı bitkiler normal bağışıklık fonksiyonunu destekler ve anti-inflamatuar ve anti-kanser özellikleri sunar.
JKW yüzyıllar boyunca Asya tıbbının geleneksel formlarında kullanılmıştır ve yüksek seviyede güvenlik sunmaktadır.
Önerilen doz: Vasküler yarar için önerilen yaygın resveratrol dozu günde 50-100 mg'dır. JKW'nin geleneksel dozu ve antimikrobiyal fayda sağlamak için bütün bitkinin kullanıldığı doz daha yüksektir. Dozaj, bütün bitkinin veya standart ekstraktın kullanılıp kullanılmadığına bağlıdır.
Yan etkiler: Nadir. Toksisitesi düşüktür.

🌾 FRENCH MARITIME PINE BARK (FRANSIZ DENİZ ÇAM KABUĞU) (FMPB).


FMPB'deki güçlü antioksidanlar ve diğer kimyasal bileşikler, trombosit agregasyonunu inhibe eder (kan inceltici), vasküler inflamasyonu azaltır ve kan damarlarının bütünlüğünü iyileştirir. Bu, dokulara kan akışını geliştirir - optimum kan akışı, herhangi bir kronik hastalığın iyileşmesi için gereklidir. Güçlü antienflamatuar özellikler, eklem ve bağların korunması için de geçerlidir. FMPB, bağışıklık sistemi için de faydalıdır. Pycnogenol FMPB'nin en çok çalışılan markasıdır, ancak herhangi bir marka aynı özelliklere sahiptir.
Önerilen doz: günlük 50-100 mg.
Yan etkiler: Nadirdir. Toksisite potansiyeli düşüktür.

🌾HAWTHORN (CRATAEGUS OXYACANTHA, PİNNATİFİDA)


Hawthorn en iyi kalp toniği olarak tanımlanabilir. "Tonik", belirli bir organ sistemi üzerinde genel olarak pozitif bir etkiye sahip olan bir maddedir. Kalp için, hawthorn (alıç) kriterleri yerine getiriyor.
Hawthorn, kalbe kan akışını arttırır, kalp kasının kasılmalarını güçlendirir ve kan damarlarını genişleterek dolaşımı geliştirir. Bu, artan oksijenin dokulara verilmesini sağlar (CF / FMS için çok önemlidir). Ayrıca çarpıntıları azaltır ve adrenalini azaltan sakinleştirici bir etki sağlar. Ayrıca kan basıncını normalleştirir. Hawthorn, LDL kolesterolü düşürür ve Tip II diyabetiklerde hipoglisemik aktiviteye sahiptir.
Önerilen doz: 200-500 mg ekstraktı (kombine yaprak, gövde ve % 1.8 Vitexin'e göre standartlaştırılmış çiçek) günde iki kez.
Yan etkiler: Nadirdir. Hawthorn, uzun süreli kullanım için çok güvenlidir.

🌾 DEVE DİKENİ (SİLYBUM MARİANUM).

Sağlıklı gıdaların haricinde, birçok doğal bitki takviyesi karaciğer koruması sunar. En iyilerden biri, Güney Avrupave Kuzey Afrika'ya özgü dik dikenli bir bitki olan ve deve dikeni adı verilen bitkidir. Deve dikeni, sarılık ve diğer karaciğer rahatsızlıklarının tedavisi için kendi vatanında binlerce yıldır kullanılmıştır. Silymarin, deve dikeninin birincil aktif bileşenidir ve karaciğer hücreleri için güçlü antioksidan koruma sağlar. Karaciğer hücrelerinde bulunan doğal antioksidanları da artırır ve karaciğer hücrelerinin rejenerasyonunu indüklediği bulunmuştur. Tüm hepatoprotektif (karaciğerden koruyucu) bitkiler içinde en çok araştırılan bitkidir ve düşük toksisite ve yüksek güvenirliğiyle ile ünlüdür.
Dozaj: 200 mg özü, günde iki kez %80 silimarine standartlaştırılmış (karaciğer enzimleri yükselirse günlük 1.200 mg).
Yan etkiler: Deve dikeni son derece iyi tolere edilir. Olumsuz reaksiyonlar nadirdir.

🌾ESANSİYEL YAĞ ASİTLERİ (OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ).


Omega-3 yağ asitleri beslenme kaynaklarından alınması gereken  yağlardır. Omega 3 ler, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmak ve optimum hücre zarı fonksiyonunu desteklemek için önemlidir. En iyi kan akışını sağlamak için önemli faktörler olan kolesterol oksidasyonunu ve trombosit agregasyonunu  önlerler. Balık, deniz ürünleri ve sebzeler omega-3 yağ asitlerinin iyi kaynaklarıdır, ancak takviye almak yeterli miktarda omega 3 sağlar. En faydalı omega-3 yağ asitleri, EPA (Eicosapentaenoic Acid) ve DHA (Docosahexaenoic Acid)  sadece deniz kaynakları tarafından sağlanır. Hem balık yağı hem de krill yağı, DHA ve EPA'nın iyi kaynaklarıdır. Krill yağı, güçlü bir antioksidan olan astaksantin içerir. Keten tohumu yağı sağlık yararları sağlar ancak omega 3 kan düzeylerini yükseltmek için çok miktarda keten tohumu yağı tüketmek gerekir.

Dozaj: Moleküler damıtılmış balık yağı, günde 1-4 gram (1.000-4.000 mg) veya krill yağı, günlük 500-3.000 mg. Krill yağı, bağırsaklardan kolaylıkla emilen ve vücut tarafından daha kolay kullanılan bir fosfolipid (balık yağı gibi trigliserid yerine) olarak bulunur. Bu nedenle, daha düşük dozlar gereklidir.
Yan etkileri: Omega-3 yağ asitleri kanı inceltir. Kan sulandırıcıları kullanıyorsanız veya kanama veya pıhtılaşma bozukluğunuz varsa doktorunuzla balık veya krili yağı takviyeleri almayı danışın. Kabuklu deniz hayvanları veya balık alerjileri varsa krill veya balık yağı takviyeleri kullanmaktan kaçının.

BAĞIRSAK PARAZİTLERİ

Gelişmiş bir ülkede yaşıyorsanız, bağırsak solucanlarının enfestasyonlarını barındırma olasılığınız düşüktür, ancak bu endişenizi aklınızdan çıkaramıyorsanız, dikkate almanız gereken belirli bitkiler vardır. Bağırsak parazitleri için en iyi şifalı bitkiler artemisia (wormwood), karanfil (clove) ve siyah cevizdir (black walnut).Bunlar çok etkili bitkiler olup, sürekli olarak 1-2 aydan daha fazla kullanılmamalıdır. Bu üç maddeyi birleştiren ürünler kolayca temin edilebilir.

KRONİK MAYA

Gezegendeki herkes bağırsak yollarında ortak bir maya olan Candida'yı barındırır. Bununla birlikte, kronik Lyme ve fibromiyalji gibi kronik hastalıklar genellikle mayanın gereğinden fazla çoğalmasıyla ilişkilidir. Tipik semptomlar yorgunluk, şişkinlik ve karın rahatsızlığı sayılabilir, ancak kronik Lyme hastalığından maya büyüme semptomlarını ve bağırsak işlev bozukluğu semptomlarını ayırmak güçtür.

Maya büyümesine yönelik geleneksel tıbbi solüsyon, çoğunlukla mikostatin (Nistatin) veya flukonazol (Diflucan) olan antifungal ilaçlardır. Kronik maya için, flukonazol veya mikostatin çoğunlukla 6 aya kadar uzun süreler için reçete edilir. Bu, sıklıkla mayanın antifungal dirençli suşlarının gelişmesine yol açar. Antifungal ilaçların uzun süreli kullanılması karaciğer hasarına neden olabilir.

Çoğu zaman, maya büyümesi, gelişmiş beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve bağışıklık fonksiyonunun yükseltilmesiyle aşamalı olarak giderilir. Bütün şekerlerden ve rafine nişastalardan kaçınılması mayayı yenmek için gereklidir. Ekmek ve bira da dahil olmak üzere maya ile yapılan herhangi bir ürünü kullanmaktan kaçınmak da önemlidir. Bahsedilen birincil antimikrobik bitkilerin hepsi Candida'ya karşı iyi bir aktiviteye sahiptir. Saccharomyces boulardii (Candida'yı baskı altına alan uygun bir maya) içeren bir probiyotik de almak faydalı olabilir


         〰 〰  〰  〰  〰 〰 〰  〰  〰  〰 〰 

"Hiçbir doktor bedenin hastalıklarını yok etmede neşeli düşünceler kadar etkili değildir!" demis James Allen "Düşüncenin Gücü" adlı kitabında. Neşe kaynağınız hiç eksilmesin. Sevgiler.



1 yorum:

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.