Sağlığını Korumayı Öğren: LYME SERİSİ-9.BÖLÜM : Laboratuvar Testleri ve Değerlendirmesi

26 Aralık 2018 Çarşamba

LYME SERİSİ-9.BÖLÜM : Laboratuvar Testleri ve Değerlendirmesi


Okuyanlar hatırlayacaktır 8. bölümde doktorlar konusunu ele almıştık. Bu makalede ise laboratuvar testlerini mercek altına alacağız. Okuduğunuzda kimi kan tahlili ne anlama gelir, hangi testlerin yaptırılması iyi olur ve hangi konuda fikir sağlar bu konuda yardımcı olabilecek bir bölüm.Gerçekten önemli bir bölüm.  Her lyme hastası mutlaka bu testler hakkında fikir sahibi olmalı. Tam kan sayımı nedir, ne anlam ifade eder, elektrolitler, glikoz mekanizması, böbrek, karaciğer sağlığı gösterge değerleri nelerdir , hormon testleri nelerdir vb pek çok konuda bilgi sağlıyor.


9. bölüme geçmeden önce daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki diğer makaleleri de okumanızı öneririm:


📌8.Bölüm

Keyifli okumalar dilerim.

KAYNAK :https://rawlsmd.com/health-articles/just-how-reliable-are-lyme-disease-lab-tests (Bu makale oldukça uzun olduğu için 9 ve 10. Bölüm olarak iki gönderide yayınlayacağım)


Laboratuvar Değerlendirmesi

İnsan vücudu, aynı anda gerçekleşen milyonlarca farklı biyokimyasal işlevi olan son derece karmaşık bir biyolojik makinedir. Laboratuvar testleri, bazı önemli fonksiyonlarda bakış açısı sağlar. Bu göstergelere göre, vücudun ne kadar iyi çalıştığı ve hastalığın mevcut olup olmadığı konusunda tespitler yapılabilir.

Ancak laboratuvar değerlendirmesi kesin olmaktan uzaktır. İnsan vücudu çok karmaşık olduğundan, laboratuvar testlerinin belirli bir kronik hastalığı öngörme yeteneği genellikle sınırlıdır. Tüm laboratuvar testleri  değişkenlik gösterebilir ve farklı yorumlara tabidir.

Bu nedenle, sadece laboratuvar sonuçlarına çok fazla sarılmamak önemlidir. Kronik Lyme hastalığı sorunu sadece laboratuvar sonuçlarına bakarak çözülemez. Gerçekte, laboratuvar sonuçlarına çok takıntılı olmak iyileşmenizi engelleyebilir.

Gerçekte yapılabilecek binlerce farklı laboratuvar testi var, ancak bunların sadece bir kısmı iyi anlaşılmış durumda. Birçoğu sadece araştırma amacıyla kullanıma bırakılmalıdır. Doktorlar, henüz daha yeterince anlaşılmamış testler verdiğinde problemler artar.

Laboratuvar testlerinizi vermeden önce, doktorunuzdan her testin amacını açıklamasını rica edin.

Laboratuvarlar tarafından sağlanan bilgiler, yalnızca iyi şekilde kullanıldığında değerlidir. Yıllık milyonlarca dolar, yapılan ancak elde edilen bilginin  hiç kullanılmadığı  laboratuvar testlerine boşa harcanmaktadır. Laboratuvar testlerinizi vermeden önce kendinize ve doktorunuza şunu sorun: “Bu laboratuvar testi (veya başka bir tanı testi) tarafından sağlanan bilgiler iyileşme yaklaşımımı etkiler mi?”. Cevabınız hayır ise, o testi yaptırıp yaptırmamayı tekrar düşünmek isteyebilirsiniz.

Kronik Lyme hastalığı ve fibromiyalji gibi kronik hastalıklar için, genel laboratuvar değerlendirmeleri genellikle belirgin değildir. Laboratuvar testlerinin en büyük değeri, daha tehdit edici bir durum olasılığını dışlar. Hafif derecede anormal olan laboratuvar değerleri iyileşme sağlandıkça genellikle normale döner.

Aşağıdakiler, kronik Lyme hastalığı ve fibromiyalji gibi kronik hastalıkları değerlendirmede en değerli bulduğum laboratuvar testlerine bir rehber olabilir. Hiçbir şekilde mutlak veya tek bir liste değildir:

Herkesin İhtiyacı Olan Temel Testler

Bazı temel testler ve çok değerli bir kaç özel test vardır. Bunlar herkesin yaptırmayı düşünmesi gereken testlerdir. Aşağıdaki laboratuvar testleri listesi, herhangi bir sağlık kuruluşu tarafından talep edilebilir. Tipik olarak, bu testler sağlık sigortası kapsamındadır.

Tam kan sayımı (CBC=Complete blood count)(diff ile CBC)
Kanın hücresel bileşenlerini ölçer.

Beyaz Kan Hücresi sayımı (WBC=White Blood Cell count): Düşük WBC (<4000) virüsün sebep olduğu kronik enfeksiyonu veya Mycoplasma gibi düşük virülanslı bakterileri gösterebilir, ancak sağlıklı insanlarda da görülebilir. Yüksek WBC (> 11,500) aktif bir enfeksiyonu gösterebilir.

Diferansiyel (Diff=fark). Mevcut beyaz kan hücrelerinin farklı tiplerini ve oranlarını ölçer. Bazen bir enfeksiyonun tanımlanması için yardımcı olabilir (bakteri vs. virüs vs parazit), ancak her zaman mutlak değildir.

Hemoglobin (Hb). Anemi Hb <12.0 ile gösterilir. Anemiye kan kaybı (yoğun adet dönemleri), yetersiz RBC üretimi (kemoterapi) ve artan RBC yıkımı (enfeksiyon: sıtma, Babesia, Bartonella) neden olabilir. Hb seviyeleri> 16.0, sigara içmek, yüksek rakımda yaşamak ve vücuttaki aşırı demir depoları (hemokromatoz) ile ilişkili olabilir.

Kan kimyası.
Vücudun ortak kimyasal bileşenlerinin ölçülmesi.

Elektrolitler: Sodyum, potasyum, klorür, CO2 - bunlar gerçekten hasta olmadığınız sürece genellikle normaldir.

Karaciğer fonksiyonu: Anormal değerler, muhtemelen toksinlerden veya hepatit gibi virüslerden kaynaklanan yükselmiş bir tehlike altındaki karaciğeri göstermektedir. Yüksek bilirubin, RBC ' lerin artmış yıkımı ve azalmasını göstermektedir (Babesia, Bartonella). Bazı düşük virülanslı mikroplar (Bartonella), RBC' lere zarar verir.

Böbrek fonksiyonu:  Böbrek hastalığı için BUN ve kreatinin taraması yapılır. Tanısı konmamış bir böbrek hastalığı, halsizliğe neden olan bir faktör olabilir.

Glikoz metabolizması.
Aşırı karbonhidrat tüketimi, iyileşmenin mümkün olması için kontrol altında tutulması gereken önemli bir sistem bozucudur. Üç temel test: Açlık kan şekeri, Hemoglobin A1c ve Açlık insülini insülin direncini ve anormal glukoz metabolizmasını tanımlar.

Açlık kan şekeri.
> 100 mg/dl seviyeler diyabet öncesini (pre-diabet) düşündürür.
> 126 mg/dl seviyeler açık diyabet gösterir.

Açlık insülini. Yüksek olarak tanımlanan seviyeler insülin direncine işaret eder (normal aralık laboratuvara göre değişir). İnsülin direnci, immün fonksiyon bozukluğuna ve hormon dengesizliklerine katkıda bulunan bir faktördür.

Hemoglobin A1c (HbA1c). HbA1c, aşırı karbonhidrat tüketimi tarafından yapılan kümülatif hasarı ölçer. Listedeki en önemli testlerden biridir. Aşırı karbonhidrat tüketimi, hormon yollarını ve bağışıklık fonksiyonunu bozar. En iyi iyileşme için hedefiniz % 4.8-5.2. Daha yüksek bir şey sizi iyileşmeden geri tutacaktır. >% 5.6 seviyeler diyabet öncesi olduğunu gösterir. % 6.4'ten yüksek seviyeler açık diyabeti gösterir.

Mineraller.
Magnezyum ve kalsiyum ölçülen birincil minerallerdir.

Magnezyum. Magnezyum seviyeleri genellikle kronik hastalıklarda düşük seyreder. Seviyeler düşükse, takviye önerilir;  ancak aşırı agresif magnezyum takviyesi kullanımı Lyme semptomlarını kötüleştirebilir.

Kalsiyum. Kalıcı olarak yükselen kalsiyum seviyeleri, aşırı paratiroid hormonu (PTH) üreten küçük bir benign tümör varlığını gösterebilir. Belirtileri fibromiyalji ve kronik Lyme hastalığını taklit edebilir. Takip testi PTH seviyelerini içermelidir.

Tiroid fonksiyonu. Komple tiroid fonksiyonu, Tiroid Uyarıcı Hormonu (TSH=Thyroid Stimulating Hormone), serbest T4, serbest T3, ters T3 ve tiroid antikorlarını içermelidir. Kronik immün fonksiyon bozukluğu ile ilişkili hastalıklar yaygın olarak anormal tiroid fonksiyonuyla ilişkilidir. Anormal tiroid fonksiyonunu düzeltmek iyileşmeyi hızlandırabilir. Tiroid antikorlarının (TPO ve tiroglobülin) test edilmesi, otoimmün tiroid fonksiyon bozukluğunun bir şekli olan Hashimoto hastalığını tanımlamak için önemlidir.

Lipid paneli. Kardiyovasküler risk için temel değerlendirme sağlar. Kolesterol genellikle yaş ile artar ve karaciğer fonksiyonlarında azalır. Bu kitaptaki beslenme kuralları normal kolesterol seviyelerini korumaya yardımcı olur. Bununla birlikte, belirgin şekilde yükselmiş kolesterol, sağlık hizmeti sağlayıcınız tarafından ele alınmalıdır.

Otoimmün Testler. Kronik İmmün Disfonksiyon ve gizli mikroplar otoimmünitede önemli bir rol oynar. Oluşan otoimmün hastalığın  tipi, bağışıklık fonksiyonunu bozan faktörlerle, kişinin genetiği ve gizli mikropların spektrumuyla ilgilidir. Her ne kadar spesifik otoimmün hastalıkların teşhisi karmaşık olsa da ve kapsamlı testler gerektirse de, otoimmünite için temel tarama iki testle yapılabilir.

Romatoid faktör. Şiddetli artrit varsa standart bir testtir.
ANA titresi. Birçok otoimmün hastalık tipinde pozitiftir.

C-reaktif protein (CRP). CRP bir inflamasyon ölçüsüdür. Sağlık alışkanlıklarını izlemek için muhtemelen her şeyden daha değerlidir. Yüksek seviyeler ( >10 ) kötü sağlık alışkanlıkları ve artan hastalık riski ile ilişkilidir. Bununla birlikte, normal CRP seviyeleri, kronik bir hastalıktan muzdarip olmasına rağmen, iyi beslenme alışkanlıklarını izleyen kişilerde sıklıkla mevcuttur. Lyme hastalığı, fibromiyalji veya kronik yorgunluk için spesifik bir belirteç değildir.

D Vitamini.  D vitamini sadece sağlıklı kemikler için değil, normal bağışıklık sistemi için de çok önemlidir. Birkaç çeşit D vitamini formu vardır - kalsidiol (25 OH D vitamini) kan testlerinde en sık ölçülen formdur. D vitamininin kan seviyeleri için normal aralıkları ve takviye edilmesi konusu tartışmalıdır. Resmi Tıp Enstitüsü kalsidiol seviyelerini >20 ng/ml normal ve   >50 ng/ml çok yüksek olarak tanımlar. Günlük D vitamini önerileri, güneş ışığı veya günlük 600-1.000 IU D3 vitamini içerir. Bununla birlikte, D Vitamini Konseyi, genellikle daha yüksek dozlarda takviye gerektiren normal aralık olarak 40-100 ' ü önerir.  >40 ng/ml seviyeleri, birçok kanser ve genel olarak kronik hastalık riskinin azalması ile ilişkilendirilmiştir. D vitamini düzeyinin  >40 ng/ml'den fazla olması, iyileşme için önemlidir. İdeal olarak seviyelerinizi 6 ayda bir kontrol ettirin.

B12 vitamini. Düşük B12 seviyeleri (normal aralık laboratuvarlar arasında değişir) düşük alımın bir işareti olabilir(vejeteryanların) , ancak daha yaygın olarak yetersiz emme ve gastrik fonksiyon bozukluğunun bir işaretidir. B12 Vitamini genellikle iyileştirilmiş sağlık alışkanlıkları ile kendiliğinden artar, ancak kısa vadede B12 enjeksiyonları veya dilaltı takviyesi enerji seviyelerini artırabilir. Aktifleştirilmiş B12 formları, çoğu multivitamin ürününde yaygın olarak kullanılan inaktif formlardan  oral olarak daha iyi emilir.

Ferritin. Ferritin demir depolarını ölçer. Düşük ferritin seviyeleri, vücutta yorgunluk ve huzursuz bacak sendromu ile ilişkili olabilecek düşük demir depolarını gösterir. Yüksek ferritin düzeyleri, karaciğerde ve spesifik olmayan semptomlarla ilişkili olabilecek vücutta (hemokromatozis adı verilen) demirin anormal tutulmasını gösterir. Yüksek seviyeler, otoimmünite ve kronik enfeksiyonla da ilişkilendirilebilir (Zandman-Goddard 2009).

İdrar tahlili. İdrar testi için test şeritleri, reçetesiz olarak İnternet üzerinden elde edilebilir.
pH değeri. İdrar pH'ı, yüksek miktarda sebze ve meyve tüketimini yansıtan, sürekli alkali olmalıdır.
WBC'ler, nitritler. Bu testler idrar yolu enfeksiyonu olduğuna dair kanıt göstermektedir.
Protein. Yüksek seviyeler böbrek hastalığını gösterebilir.
Bilirubin. Yükselmiş seviyeleri RBC'lerin tahribatının arttığını görülmektedir.
Kan varlığı. Bir böbrek taşı veya diğer böbrek hastalığının varlığını gösterebilir.

Küf ve mikotoksinler. Küf değerlendirmesi, herhangi bir küf şüphesi olduğunda belirtilir. Mikotoksinler (küf toksinleri) güçlü bağışıklık bozucu maddelerdir ve nörolojik semptomlar ve kalıcı uykusuzluk gibi spesifik olmayan semptomların geniş bir yelpazesine neden olurlar. Ortamınızdaki küf testi, iyileşmeniz için önemli olabilir (daha fazla bilgi için bkz. Bölüm 27, Küf ve Mikotoksinler).

TB cilt testi. Yeni bir  maruz kalma öyküsü varsa veya kronik pulmoner (akciğerle ilgili) semptomlar mevcutsa, tüberküloz için deri testi yapılmalıdır.

Omega-3 / omega-6 oranı. Omega-3 yağ asitlerinin omega-6 yağ asitlerine oranı vücuttaki inflamatuar faktörlerin dengesi için bir belirteçtir. Optimal omega-3/omega-6 oranı vücuttaki iltihabı dengeler. İnsanların büyük çoğunluğu yeterli miktarda omega-3 yağ asidi almıyor. Test, optimal takviyeyi yönlendirir.

Gelişmiş Test

Kronik Lyme hastalığının (veya fibromiyalji veya kronik yorgunluğun) tüm semptomlarına sahipseniz, o zaman immün fonksiyon bozukluğu, gizli mikropların varlığı, adrenal fonksiyon bozukluğu, hormon dengesizlikleri ve mitokondriyal fonksiyon bozukluğunun tümü sayılabilir, kanıtlamak için  mutlaka laboratuvar testlerine ihtiyacınız yok. Ve iyileşme yolunda doğru şekilde ilerliyorsanız ve tüm semptomlar yavaş yavaş çözülüyorsa, iyi olduğunuzu kanıtlamak için mutlaka özelleşmiş laboratuvarlar testlerine ihtiyacınız yoktur.

Hastalığınız şiddetliyse veya iyileşmiyorsanız, özelleşmiş laboratuvar testleri bazen iyileşme çabalarınızı yönlendirmenize yardımcı olabilir. Çoğu Lyme uzmanı veya bütünleştirici doktor, değerlendirmenin bir parçası olarak geniş bir test bataryası almanızı ister. Aşağıdaki tartışma, farklı testlerin ne anlama geldiğini ve sundukları değeri anlamanıza yardımcı olmak için sağlanmıştır.

İmmün Disfonksiyonun ve Bozulmuş Homeostazın Test Edilmesi

Kronik immün fonksiyon bozukluğu kronik Lyme hastalığı, fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromunda bilinen bir durumdur; ancak bazen disfonksiyon seviyesinin tanımlanması iyileşmeye rehberlik etmede yardımcı olabilir.

Th1 / Th2 Yolları

Bağışıklık fonksiyon yolları, bağışıklık fonksiyonlarını yönlendirmek için kullanılan lenfosit tipleri (beyaz kan hücreleri) ve kimyasal haberciler (sitokinler) ile tanımlanabilir. T lenfositleri (timus bezinden kaynaklandıkları için bu şekilde adlandırılır) hücre aracılı bağışıklık için önemlidir (beyaz kan hücreleri tarafından tehditlerin doğrudan nötralizasyonu). Nötrofiller ve doğal öldürücü hücreler (NK hücreleri=Natural Killer Cells), hücre aracılı immünitenin önemli bir parçasıdır. B lenfositleri (kemik iliğinden kaynaklanır=bone marrow) tehditlere karşı antikorlar üretir. T yardımcı lenfositler (Th) olarak adlandırılan özelleşmiş lenfositler, sitokinleri salgılayarak immün yanıtı yönlendirir. Farklı T yardımcı alt grupları olmasına rağmen, gizli mikroplarla ilişkili kronik hastalıklar için Th1 ve Th2 yolları en önemli olanlardır.

Th1 yolu. Hücre aracılı bağışıklık, NK hücrelerinin aktivasyonu ve hücre içi patojenlere karşı IgM'nin uzun süreli IgG yanıtına dönüşmesi ile ilişkilidir. Aşırı aktif olduğunda, iltihaplanma ile ilişkilidir. Birincil sitokinler, IL-12, IFN-gama ve TNF-alfa'dır.

Th2 yolu. Antikor aracılı bağışıklık ve hücre dışı parazitler ile ilişkili. Polarize Th2 yanıtı astım, alerji ve bazı otoimmün hastalık tipleri ile ilişkilidir. Sitokinler IL-4, IL-5, IL-6, IL-10 ve IL-13 dür.

Lyme hastalığının erken evrelerinde (veya herhangi bir hücre içi gizli mikropla enfeksiyon durumunda), bağışıklık sistemi agresif bir Th1 yanıtı verir. Gizli patojenler, Th1 yanıtını bastırmak ve Th2'ye kaydırmak için IL-10'u yeniden düzenler. Bir Th2 yanıtına geçmek, patojenlerin düşük dereceli bir kronik enfeksiyonu sürdürmesine izin verir. Bu aylardan yıllara kadar olur. Agresif olarak Th1 fonksiyonlarını uyaran bitkiler (astragalus, ekinezya) akut Lyme hastalığında faydalıdır, ancak kronik Lyme hastalığında kaçınılmalıdır. Bağışıklık fonksiyonunu modüle etmek için diğer bitkiler Bölüm 14' te tartışılmaktadır. Anahtar sitokinlerin ölçümü bazen yararlı olsa da, kronik gizli mikrop hastalığının sitokin dinamikleri oldukça garip olabilir; sitokinler her zaman beklendiği gibi değildir.

Lenfosit Aktivitesi

Doğal öldürücü hücre aktivitesi (NK hücresi: CD 16 ve 56), T lenfositleri (CD3) ve T yardımcı hücreleri (CD4) dahil olmak üzere spesifik WBC aktivitesi tipleri için test yapılabilir.

CD 57 belirteçleri, daha ölümcül katil hücre aktivitesine sahip olan olgun doğal öldürücü hücrelerin bir alt kümesidir. CD 57 belirteçleri Lyme hastalığında bazen düşüktür, ancak her zaman güvenilir veya spesifik değildir (bakınız Bölüm 10'daki Borrelia testi).

Pıhtılaşma Faktörleri

Mikrobiyal enfeksiyonlar genellikle vücudun savunma mekanizmasının bir parçası olarak koagülasyonun aktivasyonuna neden olur. Pıhtılaşmanın ne kadar aktif olduğu hastalığın derecesine bağlıdır. Ağır bir hastada, yara kabuğu oluşumunun ana bileşenlerinden biri olan fibrin, kan damarlarının iç astarını kaplayabilir. Bu, besinlerin ve tiroid gibi hormonların emilimini engelleyebilir (normal tiroid hormon seviyelerinde bile hipotiroidi belirtileri görülür). Pıhtılaşma fonksiyonunu izlemek için kullanılan laboratuvar testleri arasında D-dimer, protrombin fragmanı 1 + 2, trombin-antitrombin kompleksi ve SFM bulunur. Test sadece ağır hastalıklarda işaret edilir.

ATP profili

ATP, metabolik fonksiyonların enerji molekülüdür. ATP profili, nötrofil mitokondride ATP aktivitesinin dolaylı bir ölçüsüdür. Vücuttaki mitokondriyal aktivitenin ve ayrıca akut enfeksiyonun varlığının analizinde değeri vardır. Kronik yorgunluğu olan kişilerde düşük ATP fonksiyonu görülür, bu azalmış mitokondriyal fonksiyon ve azalmış nötrofil kapasitesini gösterir (bu, yorgunlukla ilgili bozukluklarla ilişkili temel bir problemdir, bu nedenle bunun test edilmesi genellikle gerekli değildir)

IGF-1 (insülin benzeri büyüme faktörü-1)

IGF-1, büyüme hormonunu düzenleyerek doku ve kemik büyümesini etkiler. IGF-1 salgısı, büyüme hormonu salgılanmasını yansıtır, fakat dalgalanan büyüme hormonunun aksine, IGF-1 gün boyunca stabildir, bu durum da onu büyüme hormonunun salgılanmasını izlemek için faydalı kılar. Düşük IGF-1 yaşlanma, kronik hastalık ve azalmış bağışıklık fonksiyonu ile ilişkilidir.

Göstergelerin Özeti

Kronik immün fonksiyon bozukluğu her insan için farklı olduğu için (farklı mikroplar, farklı genler, farklı sistem bozucuları), immün fonksiyon bozukluğunu laboratuvar testleri ile tanımlamak nadiren kolaydır. Aşağıdaki markerlardan  hiçbiri her zaman anormal olmayabilir.
Düşük NK hücre fonksiyonu
Düşük CD 57 hücre işlevi
Düşük ATP işlevi
Düşük IGF-1
Yüksek koagülasyon faktörleri

Hormonların Test Edilmesi

Adrenal fonksiyon. Adrenal fonksiyon bozukluğu herhangi bir kronik hastalıkta belirgindir. Artan fiziksel ve duygusal stres ile ilişkili yüksek kortizol seviyeleri uykusuzluğa, stres intoleransına, ajitasyona ve kaygıya neden olur. Uzun süreli adrenal stres, aşırı yorgunluk, toplam stres intoleransı ve aşırı uyku (ancak uyku işlevsiz ve dinlendirici değildir) semptomları ile yetersiz kortizol sekresyonu ile sonuçlanabilir . Adrenal disfonksiyon genellikle bitkisel tedavi, stres yönetimi ve yeterli uyku ile düzelir (kademeli olarak). Test sadece belirtiler uygun restoratif tedavi ile çözülmezse gerekir. Rutin test gerekli değildir.
Tükürük kortizolünün, 24 saatte 4 kez ölçülmesi - adrenal fonksiyonun ölçüsüdür.
DHEA-S - erkek ve kadın hormonlarına adrenal öncü; 30 yaşında doruklara ulaşır ve daha sonra giderek azalır. Yaş için anormal derecede düşük DHEA-S seviyeleri yetersiz adrenal fonksiyon ile ilişkilendirilebilir.
Bazı doktorlar ayrıca başka bir adrenal hormon olan pregnenolonu ve adrenal fonksiyonu düzenleyen hipofiz hormonu olan ACTH'yi de talep eder.

Üreme hormonları. Menopoz, herhangi bir kronik hastalığın semptomlarını şiddetlendirebilir. Genellikle adet dönemlerinin yokluğuyla belirgin olmasına rağmen, menopoz, FSH olarak adlandırılan bir hipofiz hormonunun yüksek seviyeleri ile doğrulanabilir. FSH > 25 seviyeleri menopozu gösterir. Östrojen ve progesteron gibi diğer hormon seviyelerini ölçmek gerekli olmayabilir, ancak sağlık uzmanınız tarafından önerilebilir. Yorgunluğu olan erkeklerde, şiddetli yorgunluk ve canlılık kaybı varsa, toplam ve serbest testosteron bazen gerekebilir.
Kadın - tükürük veya kan E1, E2, E3, serbest testosteron, progesteron, FSH, (FSH taraması, östradiol düzeyleri)
Erkek - serbest testosteron, toplam testosteron
Stres ve menopoz yönetimi Bölüm 28'de ele alınacaktır.

Toksinler İçin Testler

Ağır metaller. Ağır metallerin ve diğer toksinlerin birikmesi kronik hastalıklarda gizli bir faktör olabilir. Kronik hastalıklardan muzdarip insanlar, vücuttan ağır metallerden ve dokularda biriken ağır metallerden kurtulmakta zorlanırlar. Bununla birlikte, bugün gezegende yaşayan her insan bazı ağır metaller taşıyor ve hiç kimse ne kadarının aslında fazla olduğunu bilmiyor. En büyük endişe kaynakları amalgam diş dolgusu, kirli su kaynakları ve büyük balık gibi yiyeceklerdir.

Bu kitaptaki iyileşme protokolü, hafif ila orta dereceli ağır metal birikimini ele alacaktır. Test,  ciddi bir şekilde hastaysanız veya çeşitli şeyler denemenize rağmen iyileşmiyorsanız gereklidir.

Saç örnekleri - ağır metaller için en az güvenilir test yöntemidir.
Kan testi - sadece akut maruz kalma durumunda yapıldığında değerlidir.
DMSA'dan sonra 24 saatlik idrar - en doğru değerlendirmedir. 100 mg DMSA kullanımından sonra 24 saat boyunca ağır metalleri dokulardan çekmek için idrar toplanır. DMSA (dimerkaptosüksinik asit), ağır metalleri bağlayan bir organosülfür bileşiğidir.

Organik toksinler. Organik toksinlerin (pestisitler, plastik artıklar) varlığı hemen hemen bellidir ve diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri ile ele alınabilir. Chlorella organik toksinleri vücuttan çıkarmak için mükemmeldir (Chlorella kullanımı Bölüm 25'te ele alınacaktır). Ağır metaller ve organik toksinler hakkında yapılması gerekenler Bölüm 26, Toksik Tehditlerin Engellenmesi kısmında daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Sindirim Fonksiyonu

Besin duyarlılıkları. Kronik gastrointestinal disfonksiyon sıklıkla yaygın olarak tüketilen yiyeceklere duyarlılıklarla ilişkilidir (fıstık alerjisi gibi gıda alerjileriyle aynı değildir) . Yiyecek hassasiyetleriyle ilişkili semptomlar, yiyecek tüketildikten sonra genellikle 1-2 gün sonra ortaya çıkabilir. Tipik semptomlar arasında yorgunluk, eklem ağrısı, kas ağrısı ve genel ağrılar vardır; aslında, yalnızca yiyecek hassasiyetleri birçok semptomun kök nedeni olabilir. Gıda duyarlılıkları Bölüm 24, Sindirim Bozukluğu'nda daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Yiyecek hassasiyetleri en iyi şekilde bir eleme diyetiyle tanımlanır - sorunlu yiyecekleri seçici bir şekilde tanımlamak ve ortadan kaldırmak için tasarlanmış bir diyet (Bölüm 25, Gut Restorasyon Protokolü kapsamındadır).
Problemli yiyecekler ayrıca spesifik IgG ve IgA testleriyle de ayrılabilir. Yaklaşık 120 $ karşılığında temel bir gıda duyarlılığı paneli yapılabilir. Bu, kaçınılması gereken genel gıda kategorilerini gösterir.

Nefes testi. Bir doz glikoz veya laktuloz aldıktan sonra nefesi hidrojen ve metan için test etmek İnce Bağırsak Bakteriyel Aşırı Büyümesinin (SIBO=Small Intestine Bacterial Overgrowth) varlığını tanımlamak için kullanılır. SIBO genellikle gaz, şişkinlik, bulantı ve ishal belirtileri ile ilişkilidir. Ayrıca yorgunluk, eklem ağrısı ve depresyon ile de ilişkilendirilebilir. Genellikle SIBO tanısı koymak için tek başına semptomlar tatmin edicidir, ancak ciddi vakalarda nefes testi değerli olabilir. SIBO Bölüm 24'te tartışılmaktadır.

Kapsamlı dışkı analizi. Dışkı analizi, gastrointestinal disfonksiyonu tanımlamak ve parazitleri ve maya büyümesini teşhis etmek için değerlidir. Bu pahalı teste, genel olarak diyet modifikasyonları ve takviyelerin gastrointestinal problemlerin üstesinden gelmek için yeterli olmadığı şiddetli durumlarda başvurulabilir. Nadiren gereklidir.

Folat ve metilasyon

MTHFR, metilentetrahidrofolat redüktaz adı verilen bir enzimi kodlayan bir gendir. Bu enzim, homosisteinin amino asidini  metiyonin amino asidine dönüştürmek için temel bir madde olan 5-metiltetrahidrofolat oluşturmak için hayatidir. Metiyonin, amino asit sentezi, glutatyon oluşumu (hücre içi antioksidan), DNA oluşumu ve detoksifikasyon için gereklidir. Metionin, dopamin, serotonin ve melatonin metabolizmasında kilit rol oynayan SAMe oluşumunda önemlidir.

MTHFR'yi etkileyebilecek yaklaşık 40 farklı genetik mutasyon vardır. Nüfusun yaklaşık % 40'ı etkilenmiş olan bir gene sahiptir. Nüfusun yaklaşık % 12'sinde ise etkilenen iki gen bulunur. Mutasyonların, kusurlu enzimlere değil, enzimlerde değişikliklere neden olduğunu not etmek önemlidir. Enzimler hala işlevseldir, ancak değişken derecelerde. Ayrıca, metilasyonun çok önemli olması nedeniyle, vücudun, metilasyon için gereğinden fazla birçok yola sahip olduğuna dikkat etmek önemlidir; yani yalnızca MTHFR'ye bağlı değildir.

MTHFR mutasyonları ile zayıf şekilde ilişkilendirilen problemler şunlardır: yüksek inme ve kalp krizi riski; artan kanser riski; embriyo gelişimindeki kusurlar (spinal tüp defektleri); ve uykusuzluk, sinirlilik, depresyon, beyin sisi, nöropati (yanma / karıncalanma ayakları ve elleri), huzursuz bacak sendromu, fibromiyalji ve kronik Lyme hastalığı gibi nörolojik semptomlar. Bu hastalıklarda ne ölçüde etken olduğu hala tartışmalıdır.

Meslek hayatımdaki beş yıl boyunca  MTHFR mutasyonu ücretsiz test eden bir laboratuvarla ilişki kurma şansım oldu. Bu nedenle, hastalarımın hemen her birinde MTHFR testi yapıldı. Bu birkaç bin kişiye ulaştı. Şaşırtıcı bir şekilde, iyileşme konusunda beklediğimden daha az rol oynadığını gördüm. Bunlar arasında mutasyon geçirmeyen ciddi semptomatik olan kronik Lyme hastaları ve çifte mutasyon geçiren kusursuz sağlıklı insanlar vardı. Bu nedenle MTHFR mutasyonu bana göre kronik hastalıklarda bir faktör olabilir, ancak etkisi diğer şeylere kıyasla muhtemelen daha küçüktür.

Test Yapılması
MTHFR sorunları, kandaki homosistein yükselmeleri ve RBC folat eksikliklerini kontrol ederek dolaylı olarak tespit edilebilir. MTHFR mutasyonları, doğrudan uzman laboratuvarlar tarafından da tespit edilebilir. Test sonucu yanlış olabileceğinden, DIY ev laboratuvar kitlerinden kaçının. Tüm sorunlarınızın MTHFR mutasyonlarıyla ilgili olduğunu öne süren doktorlardan da kaçının.

Çözümler
En iyi çözüm, bol miktarda doğal 5-metiltetrahidrofolat (kısaca metilfolat) elde etmektir. Yapraklı yeşillikler harika bir kaynaktır, ancak bir mutasyonunuz olduğunu biliyorsanız, takviye etmek iyi bir fikirdir. Çoğu multivitamin ürününde bulunan folik asit, eksik enzim tarafından dönüştürülmesi gerektiğinden işe yaramaz.

5-Metiltetrahidrofolat ile takviye etmeniz gerekir. 5-metiltetrahidrofolat 400-800 mikrogram günlük genellikle tek bir mutasyonu olan herkes için yeterlidir (özellikle bol miktarda yapraklı yeşillik yiyorsanız). Çift mutasyonunuz varsa, günlük 400-800 mikrogram daha almak iyi bir fikirdir. Ek fayda için, günlük 400-800 mg SAMe ekleyebilirsiniz. SAMe detoksifikasyonunu destekler ve uykuyu iyileştirebilir (akşamları alarak).

Uygun detoksifikasyon için gerekli olan “metil grupları” olarak adlandırılan kimyasal bileşenler de B6 vitamini ve B12 vitamini ile sağlanabilir. Bununla birlikte, bu önemli vitaminlerin aktif hallerini almak önemlidir. Aktif B6 vitamini formu piridoksal 5-fosfattır ve aktif B12 vitamini formu metilkobalamindir. Aynı zamanda, özellikle zayıf uyku ve depresyon bir sorunsa, SAME (günlük 400-800 mg) alabilir.

Sağlıklı beslenme ve metil gruplarını sağlayan maddelerin yeterli takviyesi genellikle iyileşme için yeterlidir. MTHFR testi, sadece iyileşme ilerlemiyorsa gereklidir.

Laboratuvar Harici Testler

Bazı semptom tipleri, uzmanlar tarafından kendi alanlarında yürütülen teşhis prosedürleriyle değerlendirmeyi gerektirir.

⇝ Nörolojik semptomlar - Şiddetli nörolojik semptomlar sinir iletim testi ve beyin MRG'si ile değerlendirilir. Amaç multipl sklerozu dışlamaktır.

⇝ Kardiyak semptomlar - Göğüs ağrısı ve düzensiz kalp atışı EKG ve Holter monitörü ile değerlendirilir. Bulgular kalp kateterizasyonuna işaret olabilir.

⇝ GI belirtileri - Mide ağrısı ve belirtileri genellikle üst endoskopi ile değerlendirilir. Alt bağırsak ve kolon semptomları kolonoskopi ile değerlendirilir. 50 yaşın üzerindeki herkes için her 10 yılda bir kolonoskopi ile rutin kolon kanseri taraması yapılması önerilir.



⏩  Devam Edece...🔜
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Kuralları:
-Lütfen reklam ve tanıtım içeren yorumlar yapmayınız.
-Küfür ve hakaret içeren yorumlar yapmayınız.
-Sadece konu ile ilgili yorumlara cevap verilir.